Evrenin Simülasyon Olma Argümanı

Akıllara ‘Matrix Gerçek miydi’ Sorusunu Getiren Teori: Evrenin Simülasyon Olma Argümanı

Bu konudaki şüpheciliğin kökeni milattan önce 5. yüzyıla kadar dayanır. Parmenides, The Way of Truth adlı eserinde fiziksel dünyanın günlük gerçekliğe bakışının yanlış olduğunu ve dünyanın değişmeyen, yenilenmeyen ve yok edilemeyen bir bütün olduğunu ileri sürer.

  1. Simülasyon kavramı ile başlayalım.

Kök olarak Latinceden gelen simülasyon, kelime olarak ‘’yapar gibi görünmek; taklit etmek , benzemek’’ anlamlarını karşılıyor. Gerçek hayatta uygulanacak bir şeyi, genellikle bilgisayar ortamında deneyip sonuçlarına göre kararlar alınır. Bir nevi modelleme yapılır, çözüm modellemesi.

  1. Simülasyon kuramının yaratıcısı Jean Baudrillard’a göre evren bir simülasyondan öte değil.

tr.wikipedia.org

Baudrillard’ın, bu konuda savunduğu fikre göre: Birey televizyonda Sudan iç savaşını, herhangi bir tuvalet kağıdı reklamıyla aynı duyarsızlıkla izlemektedir. Televizyonu kapattıktan sonra Sudan’daki iç savaş devam etse bile onun için bitmiştir. İşte bireyin yaşadığı bu evren simülasyon evrenidir. Her şey görüntülerden ibarettir ve cansızdır.

  1. Simülasyon argümanının çıkış noktası: Aşılamayan üst sınırlar.

Normal şartlarda, bir simülasyon programı, iki veya üç boyutlu, zamanla ilerleyen bir modele sınırlamalar koyacaktır. Yani, simülasyonu kurgulayanlar tarafından çizilmiş sınırların dışına çıkmanız mümkün değildir. Kısacası, kurgulanmış bir simülasyonun içindeysek yazılımın izin vermediği noktaya (sınır değerler) gidemeyiz.

Fizikte var olan kurallar üzerine düşündüğümüzde, çevremizde birtakım sabitleri kabul ederek ilerleyebiliyoruz. Sabit olan Işık hızını değiştiremiyoruz, yani ışık hızını arttıramıyor yahut azaltamıyoruz. Aynı şekilde, kuantum mekaniği için çok önemli bir yer teşkil eden planck sabiti üzerinde de herhangi bir oynama yapamıyoruz.

  1. Yapılan deneyler de bu görüşü destekliyor.

www.simulation-argument.com

Gerçekliğin bir illüzyon olduğuna dair, geçmişte uzun felsefi ve bilimsel teoriler öne sürülmüştür. Simülasyon argümanı, ilk olarak 2001 yılında Nick Bostrom tarafından öne sürülmüştür. Bostrom ve diğer yazarlar simülasyon argümanının geçerli olduğuna dair ampirik verilerin mevcut olduğunu öne sürer. Bu konuda 2012 yılında Almanya’nın Bonn Üniversitesinde de deneyler yapılmış ve sonuçlar simülasyonlarda olması gereken üst enerji sınırlarına işaret etmiştir.

  1. Teori bir şeyi daha açıklıyor: Neden uzaylılar tarafından ziyaret edilmiyoruz?

Evren 13.8 milyar yaşında. Evrenin büyüklüğü hakkında bir şey yazma gereği duymuyorum, bu içeriği buraya kadar okuduysanız zaten evren konusuna ilgilisiniz demektir. Neyse, konumuza dönersek eğer bu kadar büyük bir evrende bizden daha zeki medeniyetlerin olması çok muhtemel. O zaman nerede bu medeniyetler? Neden bizimle iletişim kurmuyorlar?

  1. Gelişmiş medeniyetler tarafından simule edilmiş bir dünyada yaşıyor olabilir miyiz?

eksisozluk.com

Fizikçiler, felsefi içeriği olan bu soruyu yeni geliştirdikleri bir araştırma yöntemiyle cevaplamak istiyorlar. Gelişmiş bir başka insan uygarlığı devasa boyutlarda simülasyonlar hazırlayabilir düşüncesi teorinin temelini oluşturuyor. Bu uygarlık o kadar ileri seviyede ki içerisinde milyarlarca dünyanın, milyarlarca yıldızın bulunduğu devasa bir uzay simülasyonu yaratabilir. Eğer bu teori gerçekse, biz birbirinin içine geçmiş zincirleme bir simülasyonun içerisinde bulunuyoruz. Hatta ilk sanal evren içerisindeki ilk uygarlığı biz oluşturuyoruz. Yakın bir zamanda Almanya’daki Bonn Üniversitesi’ndeki araştırmacılar bu konu hakkında bir makale yayınladı. Araştırmanın başındaki Silas Beane, bunun Matrix filmi gibi bir kurgu olmadığını, makalenin gerçeklik payı taşıdığını belirtti.

  1. Bizim de başka bir uygarlığı simule etmemiz mümkün mü?

www.gizmodo.com.au

Bu sorunun cevabı hem evet hem de hayır. Eğer biz bir medeniyet tarafından simule edildiysek, aynı şekilde bizim de başka bir uygarlığı simule etmemiz gayet olası. Burada sorun şu: Bizi simule eden uygarlık, bizim başka bir uygarlığı simule etmemize izin verir mi yoksa fişimizi mi çeker? Bu sorular akılları karıştırsa da IBM’e ait Mira Supercomputer’i, evrendeki bilinen tüm fizik kanunlarını bir araya getirerek evrenin simülasyonunu oluşturmaya çalışıyor. Eğer biz bir uygarlığı simule edebilirsek gelecekte, buradan şu sonuç çıkar: İç içe geçmiş, sonsuz sayıda evren var. Tıpkı Inception filmindeki iç içe geçmiş, birileri tarafından yaratılmış rüyalar gibi.. Değil mi?

  1. Matrix sadece kurgudan mı ibaretti?

Hepimizin kulağına çalınmıştır Matrix filminin sadece kurgudan oluşmadığı; bizlerin bilmediği araştırmaların devam ettiği ve bu araştırmaların sonuçlarının ufak bir yansıması olarak da Matrix üçlemesinin çekildiği. Haksız bir beklenti olduğunu da düşünmüyorum bunun. Filmde yapay olarak oluşturulan bilinçler, insan beynine gönderilen elektromanyetik dalgalar sonucu yaratılan bir evrenden bahsediyordu. Filmde simule edilmiş bir evren yaratılmış, ve o evren kontrol altında tutuluyordu. Tıpkı teorideki gibi..

  1. Kıyamet denilen olgu bu teoride nasıl açıklanıyor?

İşte soruların anlamsızlaştığı yerlerden birisi. Biliyorsunuz ki yaşadığımız dönemde reenkarnasyon tanımını kabul eden oldukça fazla insan var. Teoriyle birleştirildiğinde ise sonuç oldukça ilgi çekici oluyor. Şu an, bu dünyada bulunan simule edilmiş bilincimiz, ölüm sonrası başka bir simule edilmiş evrene aktarılıyor ve orada sıfırdan bir yaşama başlıyor. İlginç değil mi?

  1. Evren simule ediliyorsa eğer bu işin merkezinde ne var?

Eveeet, bence bu konunun en derin yerine geldik. Diyelim ki bu teori doğru ve bir uygarlık tarafından simule edilmiş bir başka uygarlığız. Bir süre sonra biz de başka bir uygarlığı simule ettik ve onlar da bizim var olma aşamalarımızdan geçti. Şu sonuca varırız, simule edilen bir uygarlık olarak bizler, başka bir uygarlık simule edebiliyorsak, bizi simule eden uygarlıkta, başka bir uygarlığın simülasyonudur. Bu olay sonsuz bir hiyerarşik döngü oluşturur. Peki tüm bu evreni simule eden kim? Bu dünyanın bir oyun alemi olduğunu söyleyen Tanrı mı? Evrenin bir köşesinde yaşayan, tüm evreni simule etmiş en gelişmiş medeniyet mi? Yoksa tamamen evrim sonucu oluşmuş insanlarız ve bu evrende yalnız mıyız?

http://onedio.com/haber/akillara-matrix-gercek-miydi-sorusunu-getiren-teori-evrenin-simulasyon-argumani-510809

  • #1 Yazan: Yağmur KOÇAK
    yaklaşık 5 yıl önce

    Seyfullah Bey merhaba,

    25 yaşındayım ve bu vakte kadar evren ile yaratıcı ile ilgili pek çok düşünceye sahip oldum, incelemelerde bulundum, kendi düşünce sınırlarımı zorladım ve kuzenim sayesinde birkaç makalenizden haberdar oldum. Kuzenimle münazaralarımız neticesinde, düşündüğüm, düşünce sınırlarımı zorladığım konularda sizin de fikirlerinizin olduğunu ve bazı hususlarda aynı yolda ilerlediğimizi fark ettim. Bu nedenle sayfanızı ziyaret etme gereksinimi duydum ve buradayım. Hakkımda kısmını okuduktan sonra neden olmasın diye düşündüm ve makalelerinizi okumaya başladım. İlk okuduğum makaleniz Evren’in simulasyon olma argümanı, zira bu hususta 6 ay önce sabaha kadar fazlasıyla kafa yordum ve sonuca ulaşacağımı düşündüğüm yerde içimi bir tedirginlik kapladı ve zihnimin kapıları kapandı bir anda. Bu hususu yazmış olmanız ilgimi çekti ve yazdıklarınızdan yola çıkarak size bir kaç soru sormak, fikirlerinizi almak istiyorum. Zihnimin kapandığı noktaları size sorma gereksinimi duydum.

    Öncelikle,
    Makro boyutta düşündüğümüzde, bu yazınızda ele aldığınız ve yapılan araştırmalar doğrultusunda farklı bir uygarlık tarafından uygarlığımız simule edilmiş olabilir. Bu hususa katılıyorum. Ancak mikro boyutta düşünmeye çalışalım, hücrelerimiz, sinir hücrelerimiz, iskelet sistemimiz, kas sistemimiz, dolaşım sistemimiz, hücrelerimizin stoplazması, mitokondrisi, maddelerin atomları, protonları, nötronları bunların hepsinin ve aralarındaki etkileşimin bilgisayar programlamasındaki gibi pixelleme işlemine benzediğini mi düşünüyorsunuz? Yoksa farklı bir açıklamanız var mı bu hususta?

    İkinci sorum ise;
    Bir simulasyondan ibaret olsak, kendi hayatımızı yaşıyor sayılır mıyız? Kur’andaki “kader” ve “aklınızı kullanın” ifadeleri hakkında nasıl bir yorum yapabiliriz bu durumda?

    Sorumu doğru bir şekilde ifade edebildim mi emin değilim. Diğer makalelerinizi okumadan direkt burada bu soruları soruyorum, farklı yazılarınız içinde bunların cevapları varsa beni o yazılara yönlendirmekle yetinirseniz sevinirim. Cevaplarınızı bekliyorum.

    Saygılar.

    • #2 Yazan: Seyfullah Demir
      yaklaşık 5 yıl önce

      Merhaba Yağmur hanım,
      Ben evrenin bir bilgisayar yazılımı olduğunu düşündüğümü yazdım zaten. Yani bizim doğa kanunları dediğimiz şeyler o yazılımın getirdiği kurallar. Yani su ısınınca buharlaşır, Oksijenle Hidrojen birleşince su olur gibi şeyler. Bir hücrenin gelişerek insan olması da bu sistemin kanunları içinde. Bunu bizim bilgisayar oyunlarıyla karşılaştırabiliriz. Herhangi bir bilgisayar oyunu nasılsa bizlerde onun gibiyiz. Tek farkımız bizim oyunumuz çok daha fazla gelişmiş.
      Bilgisayar yazılımı olma argümanı, benim ortaya attığım bir argüman değil. Yazıdaki videoyu izlemişsindir. Yani makro ile mikro aynı sistemin devamıdır. Ayrı ayrı şey değiller. Galaksileri oluşturan şey kuantum elemanlarıdır… Mikro olmadan makro oluşamazdı.
      İkinci sorun sanırım insanlığın henüz kesin cevabını bulamadığı “özgür irademiz var mı?” sorunu. Bu konuda dinlerin bir kısmı kesin “özgür irade var” derken bir kısmı “kısmi özgür irade var” der. Fakat asıl cevap bilimden gelir. Bilim özgür irade yok der. Fakat bazıları “her şeyi çözemediğimizden öyle gözüküyor olabilir” diye de not düşerler. Fakat çoğunluk hemfikir… https://evrimagaci.org/photo/tr/ozgur-irade-bir-illuzyondur linkinden fikir edinebilirsiniz.

      Bilim “Beyninize giden sinyaller, sizin hafızanızdaki birçok noktayı uyardı ve geçmişinizde edindiğiniz bilgiler, kültür, eğitim, kısaca “bireysel arka plan” dahilinde karar verdiniz diyor.Yani yaşantınızda biriktirdiğiniz bilgiler sizin ne karar vereceğinizi belirliyor. Daha anlaşılır olması için şöyle anlatayım. Eğer biri sizin bilgi deneyiminizin tümünü biliyorsa sizin kararlarınızı bilebilir. Daha da ilginci sizin bu bilgi deneyimizi bir bilgisayara yüklersek bilgisayarla aynı cevapları verirsiniz. Eğer sizin vereceğiniz karar bilinebiliyorsa siz özgür iradeli olduğunuzu iddia edemezsiniz. En azından bilim, sizin özgür iradeli olmadığınız söyler.

      Tek argümanları bu değil elbette. Doğanın işleyişinin de rastlantısal olmadığını hesaplanabilir olduğunu düşünüyorlar. Yani elimizde yeteri kadar veri olsa yüz sene sonra evren ya da dünya ne durumda olacağını hesaplayabilirmişiz. Nevton fiziği buna tam cevaz vermesine rağmen kuantum fiziği tam cevaz vermez. Ona da “olasığını hesaplayabiliriz” diye cevap veriyorlar. Doğaya insan da dahil olduğu için özgür irade yok diyorlar.

      Yazılarımda özellikle dini versiyonlarında özgür irade konusunu pek işlemiyorum. Çünkü insanlar bu konuya hazır değil. Çok acayip tepkiler veriyorlar… Çünkü özgür irade yoksa cehennemde olamaz. Fakat dediğim gibi bunu anlayabilecek çok insan yok…

  • #3 Yazan: melih
    yaklaşık 8 yıl önce

    Her şey beynimizle ilgili,nereden bakarsak,oradan görürüz ,duyularımız birer sensör,geliştirmek elimizde,yaşamak bir sürü gibi veya farkı yaratmak ,her şey sende ne düşünmek istiyorsan o’sun birilerinin simülasyonu değiliz…karar verme mekanizması bizde çevre ne ise benziyorsun zordur insanın kendini aşması ,çinde doğsaydın yerdin fareyi güzelce,ve yine sen sen olurdun,ama yargılamazdın fare yiyenleri,şimdi burdasın ve yargılarsın Çindeki senle burdaki seni farklı yapan nedir?Kim alır canını karıncanın,azrail mi?Çelişkilerinin olması normal ,çünkü yalanlara inandırılmışsın ,senin doğrun yalansa ,gerçek doğrular karıştırır aklını kurtul yanlışlardan aş kendini hiç kimsenin etkisinde kalmadan anlamaya çalış yaşamı,yakındır esecektir ölüm rüzgarı,doğmuş olman kadar gerçektir bu…

  • #4 Yazan: gülhan
    yaklaşık 8 yıl önce

    Seyfi Bey ,yazılarınızı merakla okuyorum ,bizler insan olarak kesin cevaplara sahip değilsekte bizlere kapı açılıyor bu çalışmalarla.Ben Hatay ve Mersin kökenli nusayri denilen bir kültürde büyüdüm,tekrar doğuş inkar edilemeyecek bir şekilde yaşanıyor buralarda,herkes gidip yerinde dinleyebilir şahitleriyle ama benim sorum neden sadece bu bölgede bu kadar sık görülüyor ,bir çocuğu sahiplenen 2 aile bile var yada 2 ailesi olan çocuklar var ,neden böyle ve neden biz

  • You activated the 2nd sidebar. Add widgets here from the Dashboard to remove this message