Neden dünya denilen bu gezegendesin? Merak ediyorsan oku…
Nuh Tufanının anlamı…
Ben tufanı olayına, çok farklı bir gözle bakıp, hiç düşünülemeyen bir anlam yüklüyorum. Bunu da, geçmiş türlerin bize bıraktıkları bilgileri, sembolik olarak aktardıklarını düşünerek yapmaktayım. Onun için, benim yüklediğim anlamı başka hiçbir yerde göremezsiniz. Ruhun tekamül ederek bilinç kazandığını ve bilinç arttırdıkça, gök katlarında yükseldiğini söylemekteyim. Ruhun geçirdiği önemli aşamaların ilki, Nuh tufanıdır. Nuh Tufanının anlamını anlayabilmek için, öncelikle insanın dünya üzerinde oluşumunu anlayabilmek gerekir. Nuh tufanı, dünyanın tarla olarak kullanılabilmesinin anahtarıdır. Hasat edilen türlerin devamlılığını sağlayabilmek ancak Nuh Tufanı sayesinde olabilmektedir. Bunun nedenini ilerleyen süreçlerde anlayacağız. Öncelikle dünyada oluşan tek bir türün incelemesini yaparak başlayalım.
Bunun için, şekli inceleyerek durumu anlamaya çalışalım. Şekildeki astral düzey, ruh dünyası ile madde beden dünyasını ayıran düzeydir. Ruh, astral düzeyden serüvenine başlamaktadır. Beden ise, simülasyon dünyası dediğim, içinde yaşadığımız ortamda yaşar. Bu ortam, bir bilgisayar programı gibi bir şeydir ve ruh bu ortamdaki bedene bağlanarak onunla dünya hayatını deneyimler. Bu yazıyı daha iyi anlamak için bir bilgisayar içinde yaşıyoruz ve ruhun geliştirilebilmesi için oluşturulan düzen adlı yazıları da özümsemeniz gerekir. Hatta Ruhun gelişimi adlı videoyu da izlemenizi öneririm.
Ruh, ilk oluşturulduğunda tamamen bilinçsizdir. Yani öte dünyanın en alt düzeyi olan astral düzeydedir. Bilinç kazandıkça gök katlarında yükselmektedir. Biz bu yükselmeyi tekâmül olarak bilmekteyiz. Şekildeki A noktası bir miktar enerjinin tekâmüle sokulduğu zamandır. Yani, bilinç kazandırılacak bir gurup ruhun sisteme giriş yaptığı noktadır. Ruhların her hasat dönemi için, yaklaşık 7-9 milyar kadar olabileceğini düşünüyorum.
İlk sisteme sokulan ruhlar, bildiğimiz atomlardan oluşturulur. Elbette atomun enerji, yani dalga yapısını düşünmek gerekir. Onun için insanlar guruplar halinde olmalıdır. Yani hidrojen atomundan olanlar ile karbon atomundan olanlar biraz farklılık gösterebilirler. Aralarında ne gibi farklar olabileceğini bilmiyorum ama, belki de burçlar, bu işi açıklıyor olabilir.
İlk oluşturulan ruhlar, bilinçsiz olduğundan dünyada yaşayamazlar. Onun için, içlerine üfürülecekleri bedenlere ihtiyaçları vardır. Fakat bu bedenler kendi başlarına yaşayabilecek türden olmalıdır. İşte dünyadaki hayat bu ihtiyaca cevap verebilmek için oluşturulmuştur. Tek hücreliden başlayarak geliştirilen hayat kompleks hayvanlara kadar geliştirildi. Ruh; memeliler ortaya çıkana kadar dünyada bedenlenememiştir. Yani sürüngenlerin beyni ruhun onunla bütünleşebilmesi için uygun değildir. Fakat memeli beyninin oluşturulabilmesi için, önce sürüngen beyni oluşmalıydı. Memelilerin oluşumuyla bilinçsiz ruhların bilinç kazanmasının yolu açılmış oldu.
Ruhlar, belli sürelerle dünyada olan hayvanların bedenlerine enkarne olur. Bu döneme “hayvan bedeninde otomatik dönem” adını verdim. Çünkü, ölen hayvanın ruhu kısa bir süre sonra, yeni doğan bir hayvan bularak ona bağlanır. Bu süreç, ardı ardına tekrarlanarak devam eder. Ve olayların kendiliğinden olduğunu düşünmeyin. Tüm süreci birileri organize etmektedir.
Şekil 1 Ruh, tekâmül ederken geçirdiği bedensel ve ruhsal aşamalar.
Ruhlar bağlandıkları hayvanlara başlarda hiç etki etmezler. Fakat onların yaşamlarındaki deneyimlerinden etkilenirler. Çünkü açlık hissi yada yaşam korkusu çok güçlü bir etmendir. Başlarda etki edemezler ama zaman geçtikçe yavaş yavaş etki etmeye başlarlar. Bu gün çevremizde gördüğümüz akıllı hayvanların ruhları onlara etki ettiğinin delilidir. Bir yılanda ruh yoktur. Onun için çok sakin ve durgun bir hayat yaşar. Tamamen içgüdüleriyle yaşadığı için akıl emaresi göstermez. Sadece beslenme ve çiftleşme zamanında bir miktar aktif olur. Beslendikten sonra durağan hayatına devam eder. Ayrıca yavrularıyla pek ilgilenmezler. Yeni doğan bir yılan yavrusu da tamamen içgüdüleriyle yaşayarak hayatta kalır. Oysa ruh taşıyan hayvanlar çok hareketlidir. Beyinleri çok kalori harcadığı için daha çok beslenmek zorundadırlar. Yavruları bazı şeyleri öğrenmek zorundadır. Örneğin bir çıta yavrusu annesinden avlanmayı öğrenir. Oysa yılan yavrusu bunu doğuştan bilir. Annesini izleyerek öğrenmez. Buradan anlıyoruz ki öğrenmek tekamülün olmazsa olmazıdır.
Öğrenme tekâmül etmenin tek yoludur. Onun için hayvanlara çok zor hayat şartları sunulmuştur. Zor şartların asıl sebebi korkuyu iliklerinde hissederek,” çözüm arayışına zorlamaktır. Bir avcıdan kaçmak zorunda olmak, ruhun üstesinden gelmesi gereken zorlu bir ortam oluşturur. Avcının da beslenmek zorunda olması onun için üstesinden gelinmesi gereken zorluklar oluşturur. Her iki türde bu zorlu şartlardan etkilenir ve ruhlarının daha iyiyi bulmak isteğini körükler. Ruhun bu isteği onun gelişmesine etki eder. Böylece tekâmül eder. Fakat bu etki başlarda çok az iken gittikçe artar. Bu süreç Nuh tufanına kadar hayvan bedenlerinde sürer ve şekilde de görüldüğü gibi çok az bir gelişim sağlar. Şekil 1’deki Videoda kırmızı nokta, ruhun gelişim sürecini temsil eder. Başlangıçtan Nuh tufanına kadar 48 bin yıl süren süreçte, ancak birinci gök katı bitirilir.
Nuh tufanı dönüm noktasıdır. Çünkü ruh dışarıdan etkiyle çok daha süratli tekâmül edebilecek seviyeye gelmiş demektir. İşte bu zamandan sonra içgüdüleri değiştirilir. İçgüdüleriyle beraber daha savunmasız bir bedene sahip olur. Artık hayatta kalabilmek için içgüdüler yetmez. Ruhun çok daha fazla katkı sunması gerekir. O artık insan bedenlerinde doğar. Şekil 1’deki “insan bedeninde yarı bilinçli dönem”i yaşar. Bu dönemde ona dışarıdan yardım edilir. Zekâ yönünden hayvansal bedeninden daha iyidir ama yine de çok yetersizdir. Zeki varlıklar onları eğitir. Onlara sabırla dünyada yaşayabilmek için gerekli olanları öğretir. Tarım, hayvancılık gibi şeyleri öğreterek hayatta kalması sağlanır. Medeniyet kurmasına yardım edilir. Yazı, matematik, kanunlar, tekerlek gibi gerekli her şey öğretilir. Başlarda zor uyum sağlayan insan, zaman geçtikçe uyum sağlar, öğrenir ve uygular.
Kendisine öğretilenleri, öğreten kişiye öğretmen olarak bakar. Fakat bu öğretmenin kati ve kesin kuralları vardır. Söylediklerine uyulmasını ister. Uyulmazsa cezalandırır. Geçmişteki öğretmenlerimizi pagan tanrıları olarak tanıyoruz. Bizlere koydukları kuralları bizler din olarak biliyoruz. Zaman geçip insanoğlu geliştikçe öğretmenler uzaklaşmaya başlar. Yerlerine insanların arasından
, daha zeki olanları seçerek bırakırlar. Onlar aracılığıyla insanları eğitmeye devam ederler. Biz bunları Tanrı krallar olarak biliyoruz. İnsanoğlu geliştikçe bu yöntemden de vazgeçilir ve sadece aracılar kullanılır. Aracılar vasıtasıyla bizlere, farklı farklı dinler verirler. Bu son dönem aracıları peygamber olarak tanımaktayız.Tüm bu süreçler bizi kademe kademe yükseltir. İnsan içinde bulunduğu bedenin tüm nimetlerinden yararlandıktan sonra yeni bir sürece geçer. Yeni süreçte çok daha özellikle ve ruhu çok daha iyi tekamül ettirecek süper bedenlere geçilir. Bu geçiş sürecini bizler, kıyamet olarak bilmekteyiz.
Kıyametten sonrada tekâmül devam eder. Kıyametten sonraki tekâmül dönemine, Süper İnsan dönemi adını verdim. Çünkü, süper bedenler ruhun tüm yeteneklerini kullanabilecekleri bir özelliktedir. Onun için ruh, bu yetenekleri kullanarak çok daha muazzam bir hızla tekâmül eder. Ondan sonra bedensiz yaşama geçilir. Öte dünyadaki yaşamda olan ruhları kademelendirmek istersek: Hayvan dönemi ile insan döneminin ilk zamanlarına kadar olan ruhlara “cin” diyebiliriz. Sonrasını melek olarak adlandırabiliriz ama, melek dönemi de kendi içinde kademelere ayrılmalıdır. Çünkü insan dönemindeki bir ruh ile yedinci gök katına çıkan ruh aynı durumda değildir. Fakat bu ayrımların nasıl olabileceğini pek bilmiyorum.
Dünya, bir bilinç tarlası olduğu için, bir sürü bilinç hasat edilmiş ve edilmeye devam edecektir. Bizden önce bildiğimiz Muoğulları ve Atlantisliler var. Bizden sonrada Şempanzelerin yerimize devam edeceklerini düşünüyorum. Şekil 2’de durumu göstermeye çalıştım. İlk tür Muoğulları. Muoğulları geliştiğinde Atlantislilere öğretmenlik yaptılar. Atlantislilerde bizi eğitti, bizde şempanzeleri eğiteceğiz.
Her tür 48 bin yıl otomatik dönemini yaşar. Ardından, 12 bin yıllık insan bedeninden sonra, 3000 yıllık Süper İnsan dönemi yaşanarak bedensiz yaşama geçilir. Her şey bir bilgisayar programı gibi bir şey olduğu için uygulaması çok kolaydır. Fakat bu bilgisayar programı büyük patlamadan itibaren kendi kanun ve kuralları içinde gelişmektedir. Yani, evren fizik kuralları ve matematiğe uyarak gelişti. Onun için çok kararlı bir dünya oluşmadı. Örneğin her an bir gök cismi çarparak dünyanın yok olmasını sağlayabilir. Ya da başka sebeplerle dünya her an zarar görebilir. Oysa ruhların sürekli eğitilmeleri gerekir. Onun için çok daha kontrol edilebilir bir dünya gerekir. Bunu yapmanın yolu ise dünya yaşamında oluşan dönemlerden en uygunu seçilerek dünya sürekli o noktaya geri döndürülerek yapılmaktadır.
Bunu şöyle örnekleyerek açmaya çalışayım. Bilgisayarınızı kullandıkça yavaşlamakta ve bir noktada daha kullanılamaz hale gelmektedir. Bunu tamir etmenin yollarından biri bilgisayarınızı geçmişte iyi çalıştığı bir zamana geri döndürmek… Windows buna imkân vermektedir. Bilgisayarınızın iyi çalıştığı bir dönemi seçerek o zamana geri döndürebilirsiniz. Bu noktaya “geri yükleme noktası” diyoruz. Bu durumun şöyle bir sakıncası var. Eğer geri yükleme noktasından sonra bilgisayarınıza bir program yüklerseniz onu da kaybedersiniz. Tekrar yüklemeniz gerekir. Fakat kişisel dosyalarınız muhafaza edilir. Onlar kaybolmaz.
İşte evrende, bir bilgisayar işletim sistemi gibi çalışmaktadır. Ve evrenin geri yükleme zamanı NUH TUFANI’dır. Şekil 3’ü anlayabilirsek durumu kolay anlarız.
- Büyük Patlamada oluşan evren, kendi yasalarıyla gelişti. Büyük Patlamadan sonra, gri renk olarak gözüken bölge, bitkisel yaşam ve ardından hayvansal yaşam gelişerek memelilerin oluşumuna kadar süreci kapsar. Bu süre kozmik tarihin ilk yarısını oluşturmaktadır.
- Memelilerin gelişimiyle, ruhların dünyada yaşayabileceği bedenlerde oluşmuş oldu. İlk olarak oluşturulan ruhlar, hayvan bedenlerinde gelişime tabi tutuldu. Şekil 1’deki düzen devreye sokuldu. Yani, ruhlar A noktasından itibaren tekamüle tabi tutulmaya başladı.
- İlk olarak, gelecekte insan bedenlerini oluşturacak bir primat türü diğerlerinden ayrılarak yeni bir tür olarak devreye sokuldu. Bu, bu günkü şempanzelerin, bizden sonra insan bedenine evrilecek beden olduğunu kabul etmemize benzer bir durum olarak düşünülmelidir. Gelecekte insanı oluşturacak olan ruhlar, önce hayvanların beyinlerine bağlanarak gelişime tabi tutuldular. Yani Muoğulları, insan bedeni oluşturulana kadar otomatik dönemlerini kuşlar ve memelilerin vücutlarında tekâmül ederek geçirdiler.
- Muoğulları kendi Nuh tufanlarını yaşayıp da medeniyet oluşturmaya başladıklarında yeni bir primat türü daha oluşturuldu. Bu yeni tür Ademoğullarını oluşturacak olan türdür.
- Muoğulları Şekil 3’de yeşil bölgededir. Onlara müdahale edecek tanrıları olmadığı için onlar doğal evrim içinde gelişti. Onun için çok uzun süre dünyada bedenli kaldılar. Kendilerinden sonra gelen Atlantislileri, (görevli bıraktıkları ekiplerle) organize etmeye başladılar.
- Atlantislilerin ilk 48 bin yılı yani otomatik dönemleri lacivert bölgededir.
- Atlantisliler, Nuh tufanlarını yaşadıklarında yeni bir primat türü daha oluşturularak süreç devam etti.
- Atlantisliler kıyametlerini yaşayıp bir üst boyuta geçtikten sonra, kalan ekipler ademoğlunu yetiştirmeye devam etti.
- Kırmızı bölge Ademoğullarının gelişim sürecidir. Bu bölgeyi daha detaylı incelersek durum daha kolay anlaşılabilir.
- Atlantislilerden sonraki her tür, dünyada 60 bin yıllık bir tekâmül süreci yaşar. -48 bin yıldan başlayan hayvan dönemi sıfır tarihinde biter ve insan dönemi başlar.
- Sıfır ile 12 bin yılları arası insan dönemidir. Yarı bilinçli dönem dediğim bu dönemdir ve bu dönem, kıyamet ile sona erer.
- Sıfır noktasında, Ademoğulları Nuh Tufanını yaşayarak insan bedenlerine geçtiler. Atlantisli görevliler onlara medeniyet öğreterek, zekâ olarak gelişmelerini sağladılar.
- Ademoğullarının dünyadaki serüveni kıyamet ile bitecek ama, bizden kalacak olan görevliler, gelecek olan türü organize edecek. Daha önce yaratılıp tekamüle sokulan, şempanze bedenlerini organize ederek sapiens dönemlerini yaşatacaklar.
- 12 bin yıl sonra şempanzeler, Nuh Tufanlarını yaşayarak insan bedenlerine kavuşacak ve sıfır noktasına dönmüş olacaklar. Artık dünya, her Nuh tufanında geri yükleme noktasına döndürülecektir.
- 12 bin yıl daha yaşayacak olan Şempanze insanı, kıyametle dünyadaki sürecini tamamlayacak. Kalacak görevliler sonrakiler için, aynı işlemi devam ettirecekler.
- Ademoğullarından sonra tüm süreç döngü içinde olacaktır. Döngüyü şekilden takip etmek anlaşılmasını kolaylaştırabilir. Sıfır noktası Âdemin yaratılmasına denk gelir. İlk 12 bin yıllık dönem, ruhun en geri olduğu zamandır. Bu dönemde, bedene pek katkısı yoktur. İkinci 12 binlik dönemde yavaş yavaş etki etmeye başlar. Bu arada dünyada kıyamet yaşanmış ve bir insan türü boyut atlamıştır ama bu hayvanların olup bitenden hiç haberi olmaz. ilk döngü tamamlandığında sistem geri yükleme noktasına geri yüklenir ama, bu ruhlar yine bi haberdir. Ruh ikinci döngüde artık bedene katkı sağlayacak duruma gelmiştir. Akıl emareleri zaman geçtikçe belirginleşir. Bu sayede hayvanlar daha önce ulaşamadıkları yiyeceklere ulaşır olur. daha rahat bir süreç yaşarlar ama hayvan hayatları her zaman zordur. 36 bin yıllık döneme geldiklerinde, yine bir tür dünyadan gider. Bu sefer bazı hayvanlar, özellikle evcil olanlar, insanların yok olmasına şaşırırlar. Bazıları insanların yokluğunda hayatta kalamaz. evcil hayvanların büyük kısmı yok olur. Neandertaller’ın de bazı hayvanların neslini tükettiğini duymuştum. Bunun nedeni o hayvanları evcilleştirmeleriydi. evcil hayvanların çok azı doğaya geri döner. 36 bin ile 48 bin yıl aralığında hayvanlar epey zeki olurlar ama bu dönemde yeni beden hazırlığı yapılır. bir primat türü bu tarih aralığında bedensel olarak insana doğru evrilir. 48 bin yıla gelindiğinde Nuh tufanı yaşanır. O türe ait tüm ruhlar artık insan bedenlerine enkarne olur. Çok daha hızlı tekâmül edebilen insan, 12 bin yılda kıyamete gelir ve boyut atlar. Artık bu sistem tekrar tekrar kullanılarak sonsuz miktarda ruh tekâmül ettirilebilir.
Şempanzeler, beden olarak hayvan olmasına rağmen, gen olarak %98 insanla benzeşir. Bunun nedeni, bizden sonra insana dönüştürülecek olan tür olduklarındandır. Onları insana çevirme çalışmaları başlamıştır. Kıyametten sonra, 12 bin yıllık süreçte insana dönüşüm daha belirgin olacak ve biz o dönemi sapiens dönemi olarak biliyoruz. Görevliler kendi genleriyle onları aşılayacak ve gittikçe insana doğru dönüşecekler. Şempanzelerden sonrası içinde illaki bir tür hazırlamışlardır. Ben o türün se bonobolar olabileceğini düşünüyorum.
Reset işleminde yani Nuh tufanında, yeni bir tür ortaya çıkar. İnsan diye tanıdığımız bu tür daha önce iki döngüyü tamamlamış olan ruhların yeni bedeni olduğunu söyledik. Ruh, bu bedenle çok daha iyi uyum içinde olabilecektir. Çünkü, tam olarak onun için oluşturulmuştur. Fakat yine de insan tam olarak yönlendirilir. Bu yönlendirme işlemi günümüzde bile devam eder. Çünkü insan yönlendirmeye çok uygun bir yapıya sahiptir. Örneğin; üst akıl diyebileceğim bir yapı insanlığı kendi düşünceleri doğrultusunda yönlendirip durmaktadır. Bu iş için basın kuruluşları veya sosyal medya kullanılmaktadır.
Her Nuh tufanında insan bedenine terfi eden ruhların yerine, yeni ruhlar bedenlenmeye başlar. Şekilde tekâmül eğrisi görülmektedir. Sıfır tekâmülle başlanır ve Nuh tufanında yani 48 bin yılda birinci gök katı geçilir. Oysa insan bedeninde ve 12 bin yılda aynı mesafe alınarak ikinci gök katı geçilir. Bunun sebebi zekânın yönlendirilebilir olmasıdır. Onun için dünya hayatı organize edilir. Her ruh, en iyi gelişmeyi sağlayabilmesi için her hayatı organize edilir. Kıyamet sonrası üçüncü gök katı da Süper insan dediğim bedenlerle geçilecektir. Gelişen ruh için, insan bedeni yetersiz kalacaktır. Onun için yeni bedenler devreye sokularak gelişme hızlandırılacaktır. Şekildeki kırmızı noktanın hareketi bu süreçlerde gelişen ruhun yükselmesini göstermektedir.
Nuh tufanı hikâyesi bu durumun gizlenerek aktarılması içindir. Yani bir tufan durumu yoktur. Tevrat’tan akla uygun bulunmadığı için çıkarılan Hanok’un kitabına göre Nuh peygamber doğduğunda babası tarafından kabul görmez. Çünkü, ne annesine nede var olan hiçbir insana benzemez. Daha çok tanrı oğullarına benzemiş olmalı ki! Eşi, bu işte tanrı oğullarının parmağı olmadığını söylemek zorunda kalmıştır. Ekranda görülen kişi, o bebeği, kendi çocuğu olarak kabul edemez. Sanırım Nuh da aynen böyle bir durum yaşamıştır. Bedensel evrim olarak çok ileri düzeyde olduğu aktarılmak istenmiştir. Aslında beden olarak insanlığın ilk atası Nuh’tur. Hatta tek Nuh yoktur. Birçok ekip çeşitli bölgelerde Nuh oluşturmuştur. Adem ilk ruhları, Nuh ise ilk insan bedenlerini sembolize eder.
Yani Âdem insan bedenine sahip değildir. O ve onunla oluşturulan diğer ruhlar hayvan bedenlerinde 48 bin yıl otomatik olarak gelip giderler. Şekildeki döngüyü iki kere tamamlayan ruh artık yeni bir atılım yapmak için yeni bir sürece başlar. Ruh olarak en zor dönemini geçirir. Çünkü, çok fazla olumsuzluk vardır. Haksızlık, yolsuzluk, ölüm gibi olumsuzlukların kol gezdiği bir dünyada var olmak zorundadır. Fakat artık kendi varlıklarının farkındadırlar. Kendi varlıklarının farkındadırlar ama, neden var oldukları ve ne yapmak gerektiği konusunda hiç fikirleri yoktur. Amaca ulaşabilmek için yönlendirilirler. Ve onlar için en uygun ortamlar oluşturulur. Böylece 48 bin yılda ulaşılan tekâmül seviyesi çok daha kısa zamanda kat edilir.
Nuh tufanı ile kıyamet arasına “insan bedeninde yarı bilinçli dönem” adını uygun gördüm. Çünkü insan kendinin farkındadır ama neden var olduğu ile ilgili bir düşüncesi yoktur. İlkel sayılacak zekâya sahiptir. Bu dönemde yönlendirilerek zekâ olarak büyük aşamalar kaydeder. Fakat bu dönemde hem IQ hem de EQ olarak gelişir. İlk zamanlarda ağırlıklı olarak IQ gelişirken sonraları EQ gelişimi ağırlık kazanır. Bu iki farklı zekâyı geliştirmek için insanların inanç olarak çok farklı ortamlarda yaşaması gerekir. Farklı ortamları oluşturabilmek için dinler oluşturuldu. Özellikle Budizm gibi dinler EQ, Musevilik ve Ateizm gibi inançlar IQ yönüyle zekâ gelişimini daha hızlı yapabilmek amaçlıdır. Diğer inançlar ise her iki zekâyı belli oranlarda geliştirir.
Şekildeki parabol ruhun tekâmülünü göstermektedir. Ok işaretleriyle, ruhun yaşadığımız dünyada bedenlenmesini göstermeye çalıştım. Yeşil nokta bedenlenmeyi, kırmızı nokta ruhun tekamül seviyesini göstermektedir. Her yeşil belirdiğinde dünyada bir hayat yaşanmış demektir. Dünyada edinilen bilgiler, öte dünyada ruha yüklendiğinde, ruh, bir sıçrama yaşar. İşte, kırmızı noktanın sıçraması bunu temsil eder. Yani ruh, her bedenlenmede tekâmül eder ve bilinç olarak biraz daha yükselir. Kıyamet ise, ruhun bir üst boyuta geçmesini gösterir. Süper insan döneminden sonra, tamamen bedensiz yaşayacağı döneme geçecektir. Ve şekildeki parabol ilerledikçe dikleşeceği için, tekâmülün en büyük kısmını orada yapacaktır. Bu gösterimdeyse bizden önce ve bizden sonra tekâmüle sokulan türlerin gösterimi var. Kırmızı nokta Ademoğullarının ruh gelişimini göstermektedir. Kırmızı noktanın devreye girip devreden çıkmasına kadar geçen süre tekamül eder, yani bilinç geliştirir. Böylece o’ndan gelen ruh, bilinçlenerek O’na geri dönmüş olur.
Zekâ artışı konusunda da bir tahminde bulunabiliriz. Zekâ artışının, geometrik artış olduğunu sanıyorum. Şu anda zekâ ortalamalarını hayvanlarda 1, insanlarda 2 seviyesinde kabul ediyorum. Kıyamete gelmiş olduğumuzu kabul ederek, bizlerin seviyesini 3 olarak düşünüyorum. Önceki şekilde sıfırdan başlayan nokta, bu şekilde hayvan döneminin en altından başlıyor demektir. Önceki şekilde kırmızı nokta yok olduğu an, burada 96 seviyesine denk gelir. Her gök katı zekâyı ikiye katlar. Zekâ ikiye katlanır ama süre dört kat azalır. Hayvan dönemi 48 bin yıl sürer ama o dönemde zekâ artışını 1 kabul ettik. Akabinde gelen İnsan dönemi 12 bin yıl sürmesine rağmen, zekâ olarak hayvan dönemi, ikiye katlanır. Önceki şekilde, kırmızı noktanın yok olduğu an, zekâ seviyesi 96 olacaktır. Önemli bir detay da bu rakamları sayısal değer olarak almayın. Evinizdeki zeki bir köpek yada kedi ile, aranızdaki seviyeyi düşünerek, kaynağın seviyesini hayal etmeye çalışın. Diyelim ki! kendinizi kedinizden 10 kat daha zeki buldunuz. Bu sefer 2 kat diye kabul ettiğim rakam 10 kat demektir. Her kat geçildiğinde zekâ 10 kat artacaktır. Bu durumda kırmızı noktanın yok olduğu an zekâ seviyesi 480 gibi bir rakama çıkar. Tablodaki D sütunu, dünya zamanıyla tekâmülün sürdüğü zamanı gösterir. Toplamda 63.997 yıllık bir tekâmül sonrası, kaynakla bir olunur. Yani boyalı alanın toplamı 63.997 yıldır. Fakat o süre, öte dünyada, dünya yılıyla, bin yıl süren bir gün kadar sürer. Ayet “O, gökten yere, (yukarıdan aşağıya) işleri düzenler, sonra da o işler, sizin saydıklarınızdan bin yıl kadar olan bir günde O’na yükselir.” diyerek O’ndan gelen ruhların, O’na dönüş süresini de vermiş olur. Yani bu tablo Secde 5 ayetinin açıklamasıdır.
Süreci kısaca özetledim ama bazı detaylara değinmem gerekir. Bizler kıyameti yaşayıp gittikten sonra, ilk kademe ruhlar, 12 bin yıl daha hayvan bedenlerinde yaşayacaklar. Fakat bu arada bir miktar da yönlendirilecekler. Bizden sonra oluşturulacak yeni tür için şempanzeler hazırlanacaktır. Bedenleri de değişime uğratılacaktır. Bizden kalan ekipler genleriyle uğraşarak onları homo şempanzeye çevirecektir. Öyle sanıyorum ki! Göbeklitepe gibi yerleşim yerleri bu tür yerleşim yerleridir. Henüz yazı yoktur ama sanat başlamıştır. Başlarında tanrıları vardır. İçlerinden yetenekli olanlara resim, heykel yapmayı sabırla öğretmişlerdir. İnsan olarak evrimleri tamamlanmamıştır. Fakat dik yürümektedirler. Yaptıkları insan heykelleri tanrılarına ait olacağı için, onlardan fark anlaşılamayabilir ama, iskelet yapıları insanla maymun arasında bir yerde olduklarını göstermesi gerekir. Bu konuda bir araştırmanın yapılıp yapılmadığını bilmiyorum. Bildiğim kadarıyla Göbeklitepe’de insana ait kemik bulunmadı ama, insanı sembolize eden T dikili taşları, sapiense daha yakındır.
Çatalhöyük ise, Nuh tufanı sonrasına ait olmalıdır. İnsanlar artık insan bedenlerine sahiptir. Fakat tanrılar yine iş başındadır. Onlara medeniyeti öğretmeye devam ederler. Nuh öncesi zekâdan biraz daha yüksek bir zekâ vardır ama yine de insan, ilkeldir. Güç öğrenir; onun için yıllarca eğitilmeye çalışılır. Arpa, buğday, burçak, bezelye, nohut, mercimek, badem gibi yiyeceklerin tohumları verilerek tarım öğretilir. Aslında daha çok hayvansal ürünlerle besleniyorlardı. Fakat menülerinde saydığım bitkilerde bulunuyordu. Söylemeye değer bulduğum bir bilgi de: O insanların, o tohumları nereden buldukları sorusu henüz cevaplanmamıştır.
Her ruh hayvan bedeninde 48 bin yıl geçirir. Bu demektir ki bir kere Nuh tufanı ve ikide kıyamet görecektir. Kıyamette hayvan bedenlerine bir şey olmaz. Onlar kıyamet sürecini anlamazlar bile. Birden bire insanlar doğadan silinecekler. Daha doğrusu direk öte dünyaya alınacaklar. Bunu yapmak içinde ruhların bedenlere bağlanabilmesi için bir çeşit makineye benzer bir şey kullanılıyordur. O makinenin fişini çekince kendimizi öte dünyada bulacağız. Fakat Nuh tufanı böyle basit değildir. O dönemde sistem geri yüklenecektir. Onun için sistem içinde yapılan değişikliklerin hayvanlara özgü kısmıyla insana dönüştürülen canlı bedenlerinin korunması gerekir. İşte gemiye alınması gereken şey onlardır. Yani ruh taşıyan hayvanlarla insanların gen bilgileri görevli ekiplerce alınıp üst uzaya geçilir ve sistem geri yüklemesinden sonra, tekrar sisteme yüklenirler. Böylece her şey tekrarlanır.
İnsanlar, medeniyet kurabilecek seviyeye geldiğinde, medeniyet geliştirmeye daha uygun bir yere götürüp medeniyet kurmaları sağlanmıştır. Bilim, Sümer ve Mısır’ için öncül bir medeniyet bulamadı. Benim düşüncem, Sümer Anadolu’daki Çatalhöyük bölgesinde geliştirilen insanların zamanı geldiğinde Basra körfezine göç ettirilerek işe başlanmıştır. Mısır için ise Cezayir’de bulunan Tassili n’Ajjer bölgesindeki kaya resimlerini yapan insanlar kullanılmıştır. Onların göçü, Tevrat’ta Kızıldeniz’inin yarılması senaryosuyla süslenerek bizlere anlatılmaktadır. Elbette Mısır’dan Kenan diyarına gitmek için Kızıldeniz’inden geçmeye gerek olmadığını biliyor olmalısınız. Bilmiyorsanız da haritalardan kolayca görebilirsiniz.
Dünyada oluşan ilk ırklar bu ekiplerin DNA üzerinde yaptıkları bağımsız çalışmalar yüzünden oluşmuştur. Bir miktar farklılıkları tercih etmişlerdir. Bu da ırklar arası farklılıkları oluşturmuştur. Fakat her türün birbirleriyle çiftleşebilmesine özen gösterilmiştir. Sonra insanlar karışarak melez türler oluşmuştur.
Aslında sistem geri yükleme olmadan da yürüyebilirdi ama, o zaman, dünya büyük tehlikelere gebe olabilirdi. Evren, değişken bir ortam sunmaktadır. Buzul çağı çok sorun çıkarabilir. İnsanlar doğayı kirletebilir. Ya da bir gök cismi dünyaya çarparak sistemi tamamen yok edebilir. Oysa başarılı ve bilinen bir süreç tekrarlanarak riskler sıfırlanmış oldu. Buradan da anlayacağımız gibi Büyük Patlama süreci ve sonrasındaki gelişmelere çok fazla müdahale edilmiyor. Program kendi kuralları içinde devam edip gidiyor. Bir dönem dinozorlar yok olmuştu. Yine öyle bir felaket yaşanabilir. Her tür bizim gibi dünyanın 4,5 milyar, evrenin 13,6 milyar yaşında olduğunu buluyordur. Çünkü, evrenin bu dönemi sürekli tekrar edilip duruyor. Fakat geri yüklemenin asıl sebebi başkadır.
Dünyada kısıtlı miktarda fosil yakıt bulunmaktadır. Bir türün gelişebilmesi için gerekli olan fosil yakıt, pek çok türün gelişmesine imkân vermez. Çok çabuk tükenir. Sistem geri yükleme noktasına götürülerek, o güne kadar harcanmış olan petrol ya da kömür, yerine konmuş olur. Yani sistem geri yüklemeyle, sistemde o anda var olan her şey, geri yüklenmiş olur. O andan sonra yapılan tüm değişiklikler, yok olur.
Başka bir risk ise, egoist olan insan doğayı hor kullandığı için onu yok olmaya götürüyor. Küresel ısınmanın dünyayı mahvedeceği söylenmesine rağmen pek çok ülke sırf kendini düşünerek önlem almayı kabul etmemektedir. Sistem geri yüklemeyle bu sorunlar kökünden halledilir. Yani dünyanın kaderi insan gibi egoist bir varlığın insafına bırakılmaz.
Bir Sümer tableti Nuh tufanını çok ilginç bir şekilde anlatır.
[stextbox id=”grey”]Tanrılar bile tufandan korkarak geri çekildiler. Ve göğün en yüksek katına kadar çıktılar. Tanrılar, orada bir köpek gibi kıvrılmışlardı. Göğün en son eteklerinde büzülüp yatıyorlardı. İstar çocuğuna ağlayan bir ana gibi bağırıyordu. Tanrıların ecesi, güzel sesiyle âh ediyordu.[/stextbox]
Görüldüğü gibi tanrılar kendilerini koruyabilmek için üst uzaya gitmek zorunda kaldılar. Tablet, tufanın önemini tanrılar üzerinden anlatmaktadır. İşte o tanrılar yanlarında korunması gereken bilgileri de alarak gitmişlerdir.
Bu düşünceler çok uçuk gözükebilir ama, önümüzdeki süreçte özümseyeceğimiz bilgilerin küçük bir kısmını oluşturmaktadır. Ben bu kadarına vakıf oldum. Fakat hâlâ daha inanmakta zorluk çekiyorum. Beni çeşitli şeylerle itham eden veya edecek olanları anlıyorum. Fakat sancılı bir döneme giriyoruz. Bildiklerimizin pek çoğunun hatalı olduğunu öğrendikçe hep beraber şaşırmaya devam edeceğiz. Çünkü kıyamet kapıda…
Seyfullah Demir
yaklaşık 5 yıl önce
Cok teşekkür ederim sizin tezlerinizi okumak nefes almak kadar keyifli insanın yaşamasını anlamlı kılıyor lütfen devam edin
yaklaşık 6 yıl önce
seyfullah bey kainatta sadece bu dünyamı var biz yalnızmıyız başka yaşama yada hasat alanları varmı delircem koskoca kainat boşmu.
yaklaşık 6 yıl önce
Karanlık maddenin miktarına bakarak evren ve paralel evrenlerin canlı kaynıyor olması gerektiği sonucuna varıyorum…
yaklaşık 6 yıl önce
Seyfullah Bey, yazınızı dikkatlice okudum. Tek takıldığım nokta şempanze tahmininizdi. Mu, Atlantis, Sapien, Ademoğlu çizgisine bakıldığında yaşayan formların zamanla daha gelişmiş bir bedene sahip olduğunu görürüz. Ademoğlundan sonra beden olarak şempanze bedeni sanki daha ilkel hale getirmiyor mu? Ben bu konuda daha farklı düşünüyorum. İnsanoğlu gittikçe günlük hayatında daha çok ellerini kullanıyor, bedeni tüysüzleşiyor, ömrü artıyor. Sapien ve Ademoğlu gelişimine bakarsanız da beyni büyüyor, yüz ifadesi farklılaşıyor. Bu gelişimi düşündüğümüzde şempanzelerin beden yapılarından çok daha farklı bir hal alacağını düşünüyorum. Siz konuyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
yaklaşık 6 yıl önce
Can kardeşim,
Kıyamet sonrası kalan ekiplerin işi şempanzelerin beden olarak değiştirilmesi olacak. Bunu yaparken kendi genlerini kullanacaklar. Yani Nuh tufanı sonrası artık primat görünüşü tamamen insana dönüşmüş olacak. Yazdığın gelişmeler sapiens döneminde oluyor. İnsana dönüşten sonra beden doğal gelişimine bırakılıyor. Elbette ellerini ve beynini daha çok kullanarak onların daha da gelişmesi sağlanmış oluyor ama sapiens döneminde evrime müdahale ediliyor.
http://seyfullahdemir.com/ruhun-gelisebilmesi-icin-olusturulan-duzen/ ve http://seyfullahdemir.com/neandertallercro-magnonatlantisliler/ adli makaleleri okumanızı öneririm.
yaklaşık 7 yıl önce
Seyfullah bey;
son günlerde gündemde Dr.Yusuf Örnek’in, Hz. Nuh’la ilgili açıklamaları var. Bu konuda düşünceleriniz nedir? boş mu konuşuyor yoksa bir bildiğimi var. görüşünüzü merak ediyorum.Saygılar.
yaklaşık 7 yıl önce
Ben de programı izlemiştim. Bana göre epey abartma var ama asıl sorun dini konulara girince moderatörün müdahalesi oldu. Kişiye konuyu anlatma fırsatı vermedi. Benim görüşün çok farklıdır. Ben Nuh tufanının çok başka bir şey olduğunu düşünüyorum…
yaklaşık 7 yıl önce
bunlari nerden uyduruyorsunuz bu dediklerinizin bir temeli varmi oyle yaziyorsunuz ki sanki oyle bir seye tanik oldunuz siz sumer misir kahin dedikleri paralel evren teorileri dini kitaplarda yazilanlar bilim insanlarinin soylediklerini yani jepsini birlesdirib kendi fantazinizide katip iyi bir bilim kurqu filmine imza atiyorsunuz bu yazilarinizin hic bir kaniti yok tum makalelerizi okudum ve boyle bir senari gormedim oskar adayi
yaklaşık 8 yıl önce
Muthis bir yazi ve uzun zamandir aradigim acilim bu sanirim. Ama hala dolduramadigim bosluklar var. Bunun icin bir kac sorum olacak size.
1.Cinler bu bahsettiginiz donusumun hangi noktasında? Sizin icin açıklamadi nedir.
2.Kiyamet dediginiz sey tam olarak nedir neye hazirlaniyoruz ve bunu en iyi sekilde nasil yapiyoruz.
3.Oldukten sonra kiyamete kadar olan surenin akibetini anlayamadim.
yaklaşık 8 yıl önce
Değerli Kardeşim,
1. sorun için http://seyfullahdemir.com/insanlar-ve-cinlerin-yapisinin-kokeni/
2. soru için http://seyfullahdemir.com/kiyamet-nasil-ve-ne-zaman-olacak/
3. soru için http://seyfullahdemir.com/ruhun-gelisebilmesi-icin-olusturulan-duzen/
adlı makaleleri okumalısın…
yaklaşık 9 yıl önce
Seyfullah Bey, içlerinde ruh olmayan sürüngenler böcekler vs eğer tekamüle katkısı yoksa ve Nuh Tufanı’nında bilgileri saklanmayacaksa neden dünyada varlar, oluş sebepleri nedir?
Bir de bu bilgileri okuyan pek çok kişinin sizi psikiyatrik sorunlarla yaftalayacağı kesindir, ancak sorun değil, zaten sizin de dediğiniz gibi çok şaşırtıcı olaylar yaklaşıyor. Tekamül her şekilde işlemeye devam edecek. Sorumu yanıtlarsanız sevinirim yazı için teşekkürler.
yaklaşık 9 yıl önce
Can kardeşim, İçinde ruh taşımayan varlıkların hepsi ruhlar için yaşam alanı oluşturmaya yöneliktir. Örneğin Sürüngen beyni memeli beyni öncesidir. Yani memeli beyninin oluşması için önce sürüngen beyni olması gerekir. Başka bir örnek böceklerin varlığı yaşam için çok önemlidir. En bilinen örneği meyvelerin tohumlanmasıdır. Mikroplar bile yaşam ve ölüm döngüsünde önemli rol oynar… Tekamül, yaşam ve ölüm döngüsünden oluşur. Onun için insanı öldüren mikrop zararlıdır denemez…
yaklaşık 9 yıl önce
Hud 48-
Şöyle denildi: “Ey Nûh! Sana ve seninle beraber olanlardan diğer gruplara bizden bereketler ve bir selamla aşağıya in. Bazı ümmetler de var, kendilerini önce nimetlendireceğiz sonra bizden acıklı bir azap hepsini kucaklayacak.”
Bu ayet Tufan’ın dünya genelinde değil yerel olduğunu bildiriyor.
Ayette اهْبِطْ in deniliyor.
Aynı -in- ifadesi Adem ve eşi için de kullanılıyor.
Bunu şunu için demek istiyorum.Nuh gemideyse اهْبِطْ in deniyor,
öyleyse Adem ve eşi de mi gemi gibi bir araçta?
Ya da bu kelime soyun yerleşip oturması,türemesi anlamında olmasın?
Nitekim inhabit kelimesi ingilizce’de oturmak,yerleşmek anlamına gelmekte.??? Biz de Habitat kelimesini kullanarak bir türün yaşam alanını ifade etmiyor muyuz?
Bu kelime benzerliği tesadüf olabilir mi?
yaklaşık 9 yıl önce
Hud 48-
Şöyle denildi: “Ey Nûh! Sana ve seninle beraber olanlardan diğer gruplara bizden bereketler ve bir selamla aşağıya in. Bazı ümmetler de var, kendilerini önce nimetlendireceğiz sonra bizden acıklı bir azap hepsini kucaklayacak.”
yaklaşık 9 yıl önce
biran önce insanları ikna edecek medyatik deliller bulsanız iyi olur. ağzımdan kaçırıyorum kıyamet kopuyor.)
yaklaşık 9 yıl önce
Seyfullah Bey,
Nuh tufanının geri yükleme ile özdeşleştirilmesi, oldukça mantıklı bir yaklaşım gibi geliyor bana.
Bir bilgisayar oyununda, belli bir dönem kurgusunun tekrar tekrar resetlenerek kullanılması, bir çok şeyi açıklıyor. Ancak iç çelişkiler üzerinde de daha detaylı düşünmek lazım. Örneğin var olan türler neden tekrar tekrar kullanılmasın aynı dönem aralığında? Çünkü onlar da varlar… Bu durumda bir paradoks oluşmuyor mu?
yaklaşık 9 yıl önce
Nuh tufanı ruhlarla ilgili bir gelişme değil bedenler için gereklidir.
Nuh tufanında korunan sadece maymundan insana doğru dönüştürülen bedenlerdir. Onun korunmasının sebebi de insana dönüştürülecek olması yüzündendir. Birden bire değil aşamalı geçiş sağlanmaktadır. Aslında kademeli geçişin asıl sebebi bilimsel çalışmalarda yaratıcının değilde evrimin geçerli olduğu sonucuna ulaşılması içindir. Yoksa süreç içinde gerekli değildir. Daha sonra bilimsel sürecin gelişiminde gereken bir şeydir.
Diğer hayvan bedenleri korunmuyor. Onlar 25 bin yıllık evrimsel kazanımlarını kaybederler ama zaten kazandıkları pek azdır.
Yani zaten var olan hayvan bedenleri kullanılır. Atlantisliler döneminde pek çok türün neslinin tükendiğini biliyoruz. İnsanlar gittikten sonrada evcilleştirdiğimiz pek çok hayvanın nesli tükenecektir. Çünkü biz onların evrimini değiştirerek tek başlarına var olabilmelerinin önünü kestik. Fakat önemli olan dünyadaki hayvan sayısıdır. O her zaman yetecek kadar olmaktadır. Evcil hayvanların bir kısmı doğaya ayak uydurarak yabanileşecek ama bir kısmı yok olacaktır. İnsanlar gidince yabani hayat insanların boşalttığı yerlere yayılma imkanı bulacak ve her zaman dünyada yeterli sayıda hayvan olacaktır.