Benim anladığım dünyada daha önce de yaşamış olan herkes kıyamette yaşıyor olmalıdır. Çünkü Meryem93Göklerde ve yerde olan herkes istisnasız, kul olarak Rahman’a gelecektir. Diyerek ikinci uyanma yani ayağa kalktıktan sonra öte dünyaya gidilecektir. Bu süreçte herkes kul olmalıdır. Burada kul kelimesini ben, bedenli insan olarak düşünüyorum. Çünkü bu konuya vurgu yapan başka ayetlerde var. Mü’min  17 Bugün herkese kazandığının karşılığı verilir. Bu ayetteki Bu gün kıyamet günüdür. Câsiye 22 ilah, gökleri ve yeri yerli yerince yaratmıştır. Böylece herkes kazancına göre karşılık görür. Onlara haksızlık edilmez. Burada bahsedilen zaman, kıyamet günüdür. Buradaki herkes ile kasıt, kıyamete kadar yaşamış tüm insanlardır.

Genellikle hemen hemen tüm inançlarda  (Japon inancı Şintoizm hariç )bir kurtarıcı beklentisi vardır. Aslında kıyamette iki baş görevli vardır. Bunlardan biri Mehdi, diğeri ise Mesih yani İsa ‘dır. Kuran İsa’yı Davud İsmi arkasına saklar. Mehdi’yi ise Süleyman olarak gizler. Fakat Davud’dan çok bahsetmesine rağmen Süleyman’dan çok az bahseder. Bu konuda daha fazla bilgiyi“Kuran’a göre mehdi”adlı makalede bulabilirsiniz.

Yani benim anladığım önce Davud işe başlayacak sonra Süleyman işi devralıp bin yıllık Altın çağı Kurarak yaşatacaktır.

 Bakara 248 Onun hükümdarlığının alameti, Tabut ‘un size gelmesidir. Meleklerin taşıdığı o Tabut’un içinde Rabbinizden size bir ferahlık ve sükûnet, Musa ve Harun hanedanlarının bıraktıklarından bir kalıntı vardır. Eğer inanmış kimseler iseniz sizin için bunda şüphesiz bir alamet vardır, dedi.

ayetine göre Davud’un yetkili olmasını sağlayacak olan ahit sandığının ona verilmesi olacaktır. zaten Ahit sandığında her iki kütüphaneye giriş bilgileri olacaktır. Herkes bu ayetteki Davud’un İsrail’in eski kralı, kral Davud diye düşünür. Oysa Kuran geçmişten çok kıyamette rehber olması için gönderilmiş bir kaynaktır. Onun için çoğu şey kıyamette veya kıyamete yakın yaşanacaktır. bunların en önemlileri yecüc mecüc- Dabbe Ayın yarılması ve Duhan ayetindeki dumandır.

Neden böyle düşündüğümü açıklamaya çalışayım.

Davud yani İsa bu bilgiler sayesinde önce Tibet’tekini hemen ardından da Mısır’dakini açacaktır. Böylece 2 kere sur’a üflenmiş olacaktır. Bu sayede insanlık uyanacak ve Bilimsel Buluşlarla oluşturulan Deccaliyet ya da Tanrısız Sistem sona erecektir. Bilimin bile ne kadar hatalı olduğunu göreceğiz. Yecüc- Mecüc de Dabbe de bize yanlışı rehber edindiğimizi anlatacak.

Yalnız şöyle bir durum olacak. tek başına tek kütüphane bize doğru mesaja götüremez. durumu doğru anlayabilmemiz için her iki kütüphaneyi de açıp bilgileri birleştirmemiz gerekecek. Bu durumu Hanok’un kitabında Enok şöyle anlatır. Enok bu iki kütüphaneyi iki sütun olarak tanımlar. Sütunun birinde tanrının isminin sessiz harfleri diğer sütunda ise sesli harfleri vardır. Her iki sütundaki harfler bir araya gelmediği sürece tanrının ismi okunamaz. İşte kütüphanelerdeki bilgiler birleştirilmediği sürece doğru anlam oluşmaz.

Kuran’daki Kehf 25  ayetine göre Davud bu iki Kütüphaneyi insanlığa açmadan önce 9 yıl kadar inceleyecek.

Yalnız her şeyden önce Ayın yarılması gerekir. Ay yarılması derken, gerçek bir yarılmadan bahsetmiyorum ay yarılmış gibi bir görüntü vermesi lazım. Bunun nasıl olabileceği üzerine yaptığım çalışmayı şekil 4’den görebilirsiniz. Kıyametin ilk büyük alameti o olacaktır. Ondan sonra ahit sandığı bulunacak ve kütüphaneler açılacaktır.

Kütüphaneler açılmadan önce duhan suresindeki duman olayı gerçekleşecek. Tüm dünyaya bir şekilde duman gibi bir gaz püskürtülecektir. bu gaz bilinç olarak hasta olanları ağır hastaları öldürecek çünkü o insanlar öte dünya şartlarında yaşayamayacak olanlar olduklarından kıyameti görmemeleri gerekir. Ayrıca hamileler de çocuklarını düşürecek. Çünkü yeni doğmuş bebekte dünyaya uyum sağlayamadığı gibi öte dünya şartlarına da uyum sağlayamaz.

Bu durumu bir uzaylı saldırısı şeklinde rüyamda görmüştüm.

Rüyamda uzaylılar buhar şeklinde gök yüzüne bir şeyler püskürtmüşler. Ben öleceğimizi düşünerek korkarak etrafta dolaşıyordum. Fakat rüyamdan anladığım o püskürtü sadece hasta ve özürlüleri öldürmüştü. Sağlam olanlara bir şey olmamıştı. Aynı ayete göre hamileler bile düşük yapacak.

Bu olayın olmasının önemli bir sebebi var. Çünkü öte dünya düşünce gücüyle yaşanacak bir yerdir. Düşünce gücünü kullanamayacak olan hasta, özürlü ve çocuklar öte dünyada yaşayamaz. Onun için bu süreçten önce öldürülecektir. Öte dünyada yaşayamayacakları için onlara son bir hayat şansı daha sunulur. Böylece yeni hayatlarında hasta ya da özürlü olmazlar. Böylece hiçbir insan kıyamet sürecinden geçmeden öte dünyaya gitmez. Kıyamet sürecini yaşamak önemlidir. Yoksa ölen herkes bir üst boyuta geçebilirlerdi. Fakat anladığım kadarıyla ölüm olayı kıyamet yerine geçmiyor. Çünkü kıyamette insanlar uyanacak yani öte dünyanın yapısını anlayacak böylece ne ve nasıl yapacaklarını öğrenecekleri için ölüm olayıyla gidenlerden farklı bilinç seviyesinde olacaklar. Bu durum KÂf 22-23 Andolsun sen bundan gaflette idin; derhal biz senin perdeni kaldırdık. Bugün artık gözün keskindir (denir) ayetlerinde anlatıldığı gibi olacaktır. Yani öte dünyaya gitmeden gaflet perdesi kaldırılacaktır.  Onun için her insan kıyamette dünyada yaşıyor olması lazım. Sura üflendiğinde yaşıyor olmalılar ama sura ilk üflendiğinde yani ilk kütüphane açıldığında şaşıracaklar ve çarpılacaklardır, Kâf 19 ayetine göre ölüm sarhoşluğu yaşayacaklardır ama ölmeyeceklerdir. Sûr’a İkinci üflendiğinde Kâf 23 ayetine göre gaflet perdeleri kalkacaktır yani insanlar uyanacaktır.

Kuran’a göre kıyamete yaklaştıkça olacak olaylar.

Kuran kıyamet tarihinin kimseye verilmediği konusunda ısrarlıdır. Fakat kıyamete yaklaştıkça olacak olaylar hakkında bilgi verir. Benim ulaştığım kıyamete yakın olacaklar

  1. Ayın yarılması.
  2. Ahit sandığının bulunması
  3.  Duman olayı
  4. Ilk kütüphanenin açılması 1. sura üflenmesi
  5. Ikinci kütüphanenin açılması 2. sura üflenmesi
  6. Kıyametin yaşanması yani insanlığın boyut değiştirmesi.
  7.  

Kamer 1. Saat yaklaştı ve ay yarıldı. 

Sonra onu izleyenlerden bir kısmı yeri işaretlemek için çıktılar ama bulamadılar. Yeremya, bunu fark ettiğinde onları ayıplayarak; yer bilinmeyecek, ta ki Rab halk cemaatini toplayana ve onlara merhamet edene kadar, der.

Şimdi sıra ile kıyamete yakın olacak olayları açalım.

1-Ayın yarılması.

Kamer 1. Saat yaklaştı ve ay yarıldı. 

gerçek olarak ayın yarılacağını düşünmüyorum. Sadece ay yarılmış gibi görülmelidir. Onu da şöyle açıklamaya çalışayım. Video da olan garipliği Şekil 1’den anlamaya çalışalım. Şekildeki ayın güneş tarafından aydınlanan yüzü açıkça görülmektedir. Bu aydınlanmaya göre güneş, kırmızı okla gösterdiğim yönde olmalı. Oysa güneş sarı okla gösterdiğim tarafta duruyor. Bu fiziksel olarak olmaması gereken bir durumdur. Yanı fizik kuralları çiğnenmektedir. Bu durum bir odada el feneriyle aydınlattığınız bir topun ışığı tuttuğunu tarafı değil de başka bir tarafının aydınlanmasına benzer. Bu durumda sanki gökte başka bir aydınlatma aracı var gibidir. Oysa tek güneş var ve dünya dan ışıklar yansıyıp ayı aydınlatmış olsa ayın dünyaya dönük olan bütün yüzü ışık alacağı için dolunay olarak görülmeliydi.

[/stextbox]

Sonra onu izleyenlerden bir kısmı yeri işaretlemek için çıktılar ama bulamadılar. Yeremya, bunu fark ettiğinde onları ayıplayarak; yer bilinmeyecek, ta ki Rab halk cemaatini toplayana ve onlara merhamet edene kadar, der.

Ayetteki hikâye beni

Şekil 1 Videodaki ayın durumuna göre güneşin konumu

Şekil 1 Videodaki ayın durumuna göre güneşin konumu

İşte ayın bu durumunu ben içinde yaşadığımız simülasyonun bir hatası olarak görüyorum. Böyle bir hata olabiliyorsa, şekil 2’deki gibi bir hata da olabilir. O zaman Ay yarılmış gibi görünür.

Şekil 2 Ay zıt yönlü aydınlanırsa ortada ışığın ulaşmadığı karanlık bir bölge kalabilir. Bu da Ay yarılması gibi görünebilir. Hatta bu iki yarım küre birbirinden çok daha uzakta bile olabilir.

2-Ahit sandığının bulunması

  1.  Kuran, Ahit sandığının bulunmasını kıyamete bağlamaz ama hadislerden oluşan genel inanış onu, mehdinin bulacağı yönündedir. Bende öyle düşünüyorum ama benim çıkarımım İncil’den çıkarılan Makabiler kitabına dayanır. Babilli’ler Kudüs’ü işgal ettiği sırada Yeremya Peygamber Kutsal emanetleri korumak için götürüp bir dağdaki mağaraya gizledi.

Sonra onu izleyenlerden bir kısmı yeri işaretlemek için çıktılar ama bulamadılar. Yeremya, bunu fark ettiğinde onları ayıplayarak; yer bilinmeyecek, ta ki Rab halk cemaatini toplayana ve onlara merhamet edene kadar, der.

Ayetteki hikâye benim anlattığımı teyit ediyor. Ve Yeremya peygamber kutsal emanetlerin yerinin halk cemaatinin toplanmasına yani kıyamete kadar bilinmemesi gerektiğini de söylüyor. Onun için ben kıyamete yakın onu Mehdinin ya da Mesih’in bulması gerekir diye düşünüyorum. Kuran’a göre Bu durum o insanın dünya hükümdarı olduğunu gösterecektir. Böylece herkes onun direktiflerine uyacaktır. Bu sayede kıyamet süreci sorunsuz yaşanacaktır. Ayrıca ahit sandığında kütüphanelerin tam yeri ve açılış şifreleri de olacaktır. Mehdi ya da Mesih bu şifreleri kullanarak Tibet’te olan yecü- Mecüc’ü ve Mısır’da olan Dabbe adlı Kütüphaneleri açacaktır.

Aslında Tevrat ve İncil, pek kıyamet vurgusu yapmaz. Oysa Kuran baştan sona kıyamet vurgusu yapar. Hatta çoğu hikâye geçmişte olmuş gibi anlatılmasına rağmen kıyametle ilgilidir. Kamer suresi de kıyametle ilgilidir. Oysa bu olayı peygamberin parmağını aya uzatıp onu ikiye böldüğü bir olay olduğuna inanılır. Ama AYET GAYET AÇIK OLARAK SAAT YAKLAŞTI DER. Çünkü Kuran kıyamete Saat der. Ayetin devamından anladığım kadarıyla olay gerçekleşse bile, fazla inanan olmayacaktır. Bu bir doğa olayıdır diye geçiştirilecektir.

Bu konuda daha detaylı bir makalem var durumu oradan okumanızı öneririm. Ahit sandığının Hatay’da olduğunu ve Mesih’in de Türkiye’den çıkacağını düşünüyorum.  Böylece ikisi bir şekilde bir araya geleceklerdir. Kuran’a göre Ahit sandığını melekler getirecektir. Bu durumda Mesih bir şekilde yönlendirilip Ahit sandığının olduğu bölgeye götürülebilir.  Ya da benim hiç tahmin edemeyeceğim bir yöntemle de iş gerçekleşebilir. Sonuçta Mesih ahit sandığını bularak süreci idare edebilecektir.

3-Duman olayı:

[/stextbox]

Sonra onu izleyenlerden bir kısmı yeri işaretlemek için çıktılar ama bulamadılar. Yeremya, bunu fark ettiğinde onları ayıplayarak; yer bilinmeyecek, ta ki Rab halk cemaatini toplayana ve onlara merhamet edene kadar, der.

Ayetteki hikâye beni

Bu olayın nasıl olduğu konusunda bir detay yoktur. Fakat ayetin söyleminin Kıyamette gerçekleşecek bir olay olduğunu anlıyoruz. Çünkü Kuran kıyameti azapla özdeşleştirir. Ayrıca Ayetin devamında yok edilen kavimlerden sonra bu durumu, hüküm günü diye sunar.

 Şekil 3 Rüyamdaki buhar püskürtüleri.

Fakat bu olay hakkında pek açıklama yoktur. Sadece Kuran’da değil, başka hiçbir yerde bir bilgiye rastlamadım. Tek açıklayıcı ve tatmin edici bilgiyi 04.01.2021 sabah 7:30’da gördüğüm rüyadan edindim.

Sağlıklı insanlara etki etmeyen hasta ve bakıma muhtaçları yok ettiğini anlıyorum. Uyanıyorum… Ayrıca Kurandan da hamilelerin kıyamet anında çocuklarını düşüreceklerini biliyorum. Bu olayı kıyamette insanların bilinçli olmaları gerektiğine yoruyorum. yani öte dünyada bilinç seviyesi yetmeyecek olanların bu duman meselesinde öleceğini düşünüyorum.

Ayetteki hikâye beni desteklemektedir. Yeremya peygamber kutsal emanetleri Kudüs’ten gidilebilecek bir uzaklıkta olan dağda bir mağaraya gizledi gibi. Ahit sandığı kıyamete kadar orada gizli kalacakmış. Onun için Türkiye’nin ve Hatay’ın işin içinde olduğunu düşünüyorum. ,Özellikle Hatay’ın daha sonra Türkiye’ye katılması tesadüf değildir. Zaten bu konuda bir hadiste bulunmaktadır.

3-Sur’a 2 kere üflenmesi yani iki kütüphanenin açılması

Sur’a üflenmesi kıyamette gerçekleşecek önemli bir olaydır. Onun için önce kıyametin ne olduğunu anlayalım.

Genelde kıyamet felaket olarak alınır. Hatta Kuran’ın sembolik olmayan anlamında bile, kıyamet felakettir.  Hemen bütün ayetler bir felaket haberi şeklindedir. Can alıcı birkaçına göz atalım.

[/stextbox]

Sonra onu izleyenlerden bir kısmı yeri işaretlemek için çıktılar ama bulamadılar. Yeremya, bunu fark ettiğinde onları ayıplayarak; yer bilinmeyecek, ta ki Rab halk cemaatini toplayana ve onlara merhamet edene kadar, der.

Ayetteki hikâye beni

[/stextbox]

Sonra onu izleyenlerden bir kısmı yeri işaretlemek için çıktılar ama bulamadılar. Yeremya, bunu fark ettiğinde onları ayıplayarak; yer bilinmeyecek, ta ki Rab halk cemaatini toplayana ve onlara merhamet edene kadar, der.

Ayetteki hikâye beni[stextbox id=”warning”]

Zilzal 1’den 5’e: Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı, Yer, içindeki ağırlıkları çıkarıp dışarı attığı, Ve insan: “Ona ne oluyor?” dediği zaman. O gün yer, Rabbinin ona vahyetmesiyle haberlerini anlatacaktır.

Nâziât 6-7: O gün deprem sarsar, Onu ikinci bir sarsıntı izler.

Tekvîr 1, 2, 3: Güneş katlanıp dürüldüğünde, Yıldızlar bulandığında, Dağlar yürütüldüğünde.

Kehf 47: O kıyamet gününü hatırla ki, dağları yürüteceğiz ve yeryüzünü çırılçıplak göreceksin. Bütün insanları, mahşerde toplayacağız hiçbir kimseyi bırakmayacağız.

[/stextbox]

Sonra onu izleyenlerden bir kısmı yeri işaretlemek için çıktılar ama bulamadılar. Yeremya, bunu fark ettiğinde onları ayıplayarak; yer bilinmeyecek, ta ki Rab halk cemaatini toplayana ve onlara merhamet edene kadar, der.

Ayetteki hikâye beni

Bunlar haricinde Kâri’a 4-5, Vâkı’a 4, 5, 6, Müzzemmil 14, Fêcr 21,  Hac 1, Abese 33, Kıyâme 6’dan 10’a, Yasin 49, Mülk 16-17, Tûr 9-10, Hâkka 14,  Mürselât 8’den10’a, Nebe 19-20, Me’ârîc 8-9, Kehf 47, Ta-ha 105-106 vb. ayetlerde de çeşitli felaketler eşliğinde kıyametten bahseder.

Bu ayetlerde sembolizmi düşünmezseniz kıyamette felaket yaşanacağını düşünürsünüz. Bu kadar felaket tellallığından sonra “nasıl kıyametin felaket olmadığını düşünebilirsin?” diye sorabilirsiniz. Bunun cevabı da yine Kuran’dan gelir.

Benim Kuran’da kıyametle ilgili olarak en çok değer verdiğim ayetler..[stextbox id=”warning”]

Kâf 19Ve ölüm sarhoşluğu gerçekten geldiğinde, “Ey insan! İşte bu senin öteden beri kaçtığın şeydir.” denir.

Kâf 20: Sur’a üfürülür, işte bu, tehdid(in gerçekleşme) günüdür.

Kâf 21: Her can, kendisiyle beraber bir sevk memuru ve bir şahid bulunduğu halde gelir.

Kâf 22-23: “Andolsun sen bundan gaflet içinde idin. Şimdi senden gaflet perdesini kaldırdık. Bugün artık gözün keskindir.” der.[/stextbox]

Ayetleridir ki! bu ayetler, birinci sura üfürüldükten sonraki durumu anlatır. İnsanların öldüğü zaman diye düşünülür ama ayette ölüm sarhoşluğundan bahsediliyor, ölümden değil. Yani ,insanlar ölmemiş ama kıyamet sürecinin başladığından artık emindir. Onun için ölüm sarhoşudurlar. Zira kıyametin varlığından bihaberdirler. Haberdar olanlar bile kıyameti ileri bir tarihte beklemektedir. Onun için şaşkınlık hat safhadadır. Sadece Kâf ayeti ikinci Sura üflenmesinde gerçekleşecektir.

Birinci Sur’a üflendiğini söyledik. Sur’a üflenmenin anlamını bilirsek insanların neden o kadar şaşırdığını da anlarız. Sur’a üflenmek demek kütüphanelerden ilkinin açılması demektir.

Hayal edin, dünyada bulunan bütün yayın organları canhıraş hane olarak geçmiş türlerden bir kütüphane bulunduğunu ve o kütüphanenin, canlı yayında açılacağını bağırırsa, sanırım herkes kulak kesilir. Millet dört gözle onu bekler. Belki de hayat durur ve bu habere kilitlenir. Ardından kütüphanenin açıldığını ve içindeki bilgilerden bahsetmeye başlarlarsa, sanırım dinlemeyen kimse olmaz.

Naklen yayında ilk haber: “Bugüne kadar bildiğiniz her şey hatalıdır. Bilimden, dine ne biliyorsanız unutun.”

Sonraki: “Bir üst boyuta atlama zamanınız geldi. Size vereceğimiz bilgiler doğrultusunda hareket edin.”

Ve, haberlerin her satırı, dünyamızı alt üst edecek mesajlarla devam ederse, yukardaki ölüm sarhoşluğuna gireceğimiz kesindir. İnsanların büyük bir çoğunluğu şok olacaktır. Başta hemen bütün kanallardan, bu haberleri yalanlama furyaları, bilimsel olarak olamayacağının ispatları, komplo teorileri suçlamaları gırla gidecektir. Fakat insanlar bu haberlerin doğru olduğunu kavramaya başladığında, gardları düşecektir.

Aslında, o zaman neler olacağını en güzel, yine Kuran söyler.[stextbox id=”warning”]

Neml 82: Söylenen başlarına geleceği vakit, bunlar için yerden bir “dabbe” çıkarırız ki bu, onlara insanların ayetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler.[/stextbox]

Ayette açıkça yerden çıkacak olan bir “dabbe”nin, insanlara doğruyu bilmediklerini söyleyecek. Yani kütüphanelerdeki bilgiler konuşmuş olacak. Buradaki dabbe Mısır’daki sfenkstir. Yani Sfenksin oralarda bir yerde bir kütüphane var ve zamanı geldiğinde de açılacaktır. Başka benzer bir açıklamada:

[stextbox id=”warning”]Enbiya 96-97: Nihayet Yecüc ve Mecüc’un seddi açıldığı zaman, ki onlar her dere ve tepeden akın edip çıkarlar.  Ve gerçek vaad yaklaştığında, işte o zaman kâfir olanların gözleri beleriverir. “Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gaflet içindeydik, hayır biz zalim kimselerdik.” derler.[/stextbox]

Burada da ayet, insanlığın, gaflet içinde olduğunu anlamış olacağını söyler. Aynı gafletten Kâf 22’de de bahsetmişti. Yecüc ve Mecüc’de Tibet’te bulunan kütüphanenin adıdır. O kütüphaneye Tibetliler Agarta der. Fakat onlar, oranın yaşanılan ileri bir medeniyet olduğunu düşünür. Haksız da değillerdir. Konuyu dağıtmamak için o konuyu Agarta’nın misyonu adlı makaleden okursanız daha iyi olacaktır.

Enâm 31ayetindeki söylemde gerçekleşmiş olacaktır. Yani kıyamet ansızın milletin karşısına çıkıverecektir. Zira, birinci Sur’a üflemeyle kıyamet başlamış olacaktır. Buradaki yüz puanlık soru, “bu olay, ne zaman gerçekleşecek?” sorusudur. Kuran Arâf 187 ayetinde [stextbox id=”warning”]”De ki, onun bilgisi Allah katındadır.” [/stextbox]diyerek kesin ve tartışılamayacak bir cevap verir.[stextbox id=”warning”]

Enâm 31 Allah ile karşılaşmayı yalanlayanlar, elbette kaybetmişlerdir. Sonunda o (Son) Saat onlara ansızın gelince, [*] günahlarını sırtlarına yüklenerek “(Dünyada iyi davranışları) terk etmemizden dolayı bize yazıklar olsun!” diyecekler. Dikkat edin! Yüklendikleri şey ne kötüdür!

Zümer 68 Ve sura üflenmiştir. Göklerde kim var, yerde kim varsa çarpılıp yıkılmıştır. Ancak Allah’ın dilediği müstesna. Sonra ona bir daha üflenmiştir. Bu defa da hep onlar kalkmışlar bakıyorlardır.[/stextbox]

Ardından ikinci kütüphanenin açılmasıyla artık kıyamet hayatın gerçekleri arasında yer almaya başlayacaktır. Ve ö üm sarhoşluğu geçecek böylece insanlar neler olduğunu anlayabilmek için ayağa kalkacaktır. Bilgiler yayınlandıkça insanlar durumu anlayacak ve görüşleri açılacaktır.  Böylece Kâf 22 gerçekleşecektir. Tüm insanlar haberdar edildikten sonra kıyamet gerçekleşecektir.

Tabii! bu arada, “Allah’ın dilediği müstesna diyerek belirttiği insanlar, bizzat bu süreçlerin içinde olacak ve olayları organize edeceklerdir.

Kuran’dan yaptığım bu çıkarımları destekleyen Hadis külliyatımızda var.

Kuran kütüphanelerin açılması olayını hem sura üflenme hem de deprem metaforu olarak işler.

Hac 1 Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Çünkü kıyamet vaktinin depremi müthiş bir şeydir![stextbox id=”warning”]

Zilzâl 1,2,3,4,5,6,7,8. Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı, Yer, içindeki ağırlıkları çıkarıp dışarı attığı,Ve insan: “Ona ne oluyor?” dediği zaman.O gün yer, Rabbinin ona vahyetmesiyle haberlerini anlatacaktır.O gün insanlar, amellerinin karşılığı kendilerine gösterilmek üzere bölük bölük çıkacaklardır.Her kim zerre kadar hayır işlemişse onu görecektir. Her kim, zerre kadar şer işlemişse onu görecektir.[/stextbox]

[stextbox id=”warning”] 6,7. O gün, deprem sarsar, onu ikinci bir sarsıntı izler.

 Tâ-Hâ 108O gün, hiçbir tarafa sapmadan o davetçiye (Sûr’a üfleyenin çağrısına) uyarlar. Öyleki, Rahman’ın heybetinden sesler kısılmıştır. Artık bir fısıltıdan başka hiçbir şey işitemezsin.

Mü’minûn 101 Sûr’a üflendiği zaman aralarında artık ne soysop (çekişmesi) vardır, ne de birbirlerini soruşturacaklardır.[/stextbox]

Görükdüğü gibi [stextbox id=”warning”]6-7 ayetlerinde iki sarsıntıdan bahseder. Zilzal 5 ayetinde ise yerin bilgilerini anlatacağı söylenmektedir. Bu haberler ise kütüphanelerdeki bilgilerdir. Mesih bu bilgileri açmak için ahit sandığını kullanacaktır. yani bu olay planların içinde olduğu için, Rabbin vahyetmesi olarak düşünülmeli.Bu durum[/stextbox][stextbox id=”grey”] “Kıyamet alâmetlerinden ilk meydana gelecek olanı güneşin battığı yerden doğması ve Dabbe’nin kuşluk vaktinde insanlara (yerden) çıkmasıdır.” [/stextbox](İbn-i Mâce: 4069)hadisinde de anlatılmaktadır.

Kuran’da ki Sembolik anlatım adlı makalede güneşin, “bilgi” olduğunu yazmıştım. Bu hadiste de, güneş bilgi anlamındadır ve “battığı yerden çıkmadıkça kıyamet kopmaz” der. Yani yukardaki ayetleri destekler. Bu hadis uydurulabilecek bir hadis değildir. Onun için Sur’a üflendiğinde yaşanacakları Kuran’dan takip etmeye devam edelim.

Ayetlerden de görüldüğü gibi Sur’a üflendikten sonra artık önemli olan konu ne yapılması gerektiğine kulak kesilmektir. Herkes suspus olmuş neler olacağını anlamaya çalışmaktadır. Bırakın düşmanlığı; çocuğunuz, sülâleniz bile sizin için önemli olmayacaktır. Artık kütüphanelerden gelen bilgiye odaklanılmıştır. İkinci kütüphane açıldığında herkes durumu anlayacak ve uyanma gerçekleşecektir.

Sur’a üflenmesiyle kıyamet arasındaki zaman için çeşitli söylemler var.  Başta, iki Sur’a üflenme arasında ki zamana bakalım. Ebu Hureyre’ye atfedilen bir hadise göre bu zaman 40 yıl olabilirmiş. Fakat Hureyre’nin söylemi tam böyle değil. O zamanın yıl mı?, ay mı?, gün mü? olduğunu belirtmemiş ama genelde yıl olarak alınmış. Birde yukardaki hadis var. Sabah güneşin battığı yerden çıkmasından sonra, kuşluk vakti de Dabbe çıkacakmış. Her iki durumda sorunludur. Bu süreç birkaç saat ya da 40 yıl süremez. Zira, insanlar birkaç saatte durumu kavrayamaz ama bu iş içinde 40 yıl beklemeye gerek yoktur. Bence 40 ay olabilir. O da 3 yıldan biraz fazla bir zaman eder ve makul bir zaman olur. Ve ikinci sur’a üflenmeden sonra kıyamet süreci yaşanabilir ama hemen mi? yoksa beklenecek mi? bilmiyorum.

Kıyamet anı ise, bir göz açıp kapama kadardır. Bu konuda yine Kuran’dan yararlanacağız.[stextbox id=”warning”]

Nahl 77 ayeti. Göklerin ve yerin gaybını bilmek Allah’a aittir. Kıyametin kopuşu yalnız bir göz kırpması veya daha az bir zamandan başkası değildir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.[/stextbox]

diyerek süreyi açıkça belirtir.

Kıyametle ilgili daha detaylı bilgiler için, bir tarihler gördüğüm bir rüyadan bahsetmeliyim. Rüyamı aşağıda anlattım. burada rüyadan edindiğim bilgileri söylemeliyim.  Kıyamet yaşandığında bir iç geçirmesi gibi bir an yaşayacağız ve öte dünyaya gideceğiz. Fakat öte dünya tıpkı bu dünya gibi olacak. Bunun nedeni, insanların bir anda, o boyutların yapısına adapte zorluğu çekecek olmasıdır. Fakat hazır olanlar için aynı şartlar olmayacaktır.

Diğerleri de zaman içinde öte dünyanın yapısına ayak uyduracak ve bir zaman sonra dünyasal ortam tamamen kaldırılacaktır. Bundan daha ileri bilgiyi hep birlikte gidip göreceğiz.

Görüldüğü gibi, iki Sur’a üflenmesinin bir sebebi var. Sanırım, ilk kütüphanede olan bilgiler, insanlara ölüm sarhoşluğu vermek, yani var olan sistemi yıkmak içindir. Diğer kütüphanedeki bilgiler ise, insanları ayağa kaldırmak, yani yeni sistemi anlatarak onları uyandırmak içindir.

Birinci Sur’a üflendiğinde, insanlığın ölüm sarhoşluğuna girmesi yanında ciddi panik ve kargaşalar da olabilir. Insanların “ne olacağız” endişesini absorbe edebilecek şey, aç kalmayacaklarının garantisine ikna olmalarıdır. Tahminim, bu günlerde de gündemde olan vatandaşlık maaşı gibi bir şey gündeme gelecektir. Bunun nasıl organize edileceği konusunu bilmiyorum. Fakat, Kehf 25: Onlar, mağaralarında üçyüz yıl kadar kaldılar ve dokuz yıl da buna ilâve etmişlerdir” Ayette bahsettiği ilave dokuz yıl, bu tür işlerin organize edildiği zaman olmalıdır.

4-Kıyametin yaşanması yani insanlığın boyut değiştirmesi.

Kıyamette öte dünyaya geçeceğiz fakat o ana kadar yaşanacak şeylere de değinelim.

rüyamı anlatmalıyım çünkü rüyamda harika ve önemli detaylar var.

Derme çatma ahşap tahtalarla çevrili yayla evi gibi bir yerdeyim. Yanımda kimliklerini bilmediğim birileri daha var. Onlara kıyameti yaşayacağımızı ama korkmamalarını telkin ederek “kıyamet çok kısa sürede birdenbire olup bitecek diyerek” anlatmaya çalışıyorum. Bir süre sonra kıyameti yaşadık ben bir iç çekilmesi gibi bir an yaşadım. o anı yaşayınca kıyameti yaşadığımızı anladım. “Işte kıyameti yaşadık bitti diyorum” yanımdakilerle derme çatma binanın ahşaptan olan balkonuna çıkıyoruz. Ben dünyanın ne kadar değiştiğini görmek istiyorum. Fakat dışarı bakınca bir fark görmüyorum. Karadeniz’in ağaçlarla kaplı yemyeşil doğasını görüyorum. kabaca bir değişiklik gözükmüyor ama ben iyi bildiğim kendi evimin olduğu yere bakıyorum. Bulunduğum yer benim evimden 400-500 mt daha yüksekte. ben evime yukardan bakıyorum ama evimi göremiyorum. Evimin yerinde ağaçlar büyümüş gibi yeri hiç anlaşılmıyor. Sanki 30 sene önce yıkılmış ve yerine ağaçlar dikilmiş gibi yani orada hiç ev olmamış gibi. Bende yakın komşuların evine bakıyorum. Onlarda bir eksiklik yok. Tıpkı bildiğim gibiler. Balkonda çevreyi incelerken gözüm alt katta yaşayan o anda dışarıda çamaşır asan kadına takıldı. Kıyametten haberi olmadı diye düşündüm. O da bize baktı, bakar bakmaz bizim durumumuzdan kıyametin yaşandığını anladı ve çığlık atarak bayıldı.

Bu rüyada 3 önemli mesaj var.

Birincisi kıyamet Kuran’ın da dediği gibi bir göz açıp kapama kadar bir sürede olup bitecektir. Nahl 77 ayeti. Göklerin ve yerin gaybını bilmek Allah’a aittir. Kıyametin kopuşu yalnız bir göz kırpması veya daha az bir zamandan başkası değildir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir. Bu ayeti rüyamdan sonra buldum.

İkincisi ise kıyamet öncesi ve sonrası dünyada bir değişiklik olmayacaktır. Yani hayvanlar hiçbir şey anlamayacaktır. Kıyamet insana kopacaktır. İnsan, ruhsal olarak boyut atlayacaktır.3+1boyutlu dünyadan 4+1 boyutlu öte dünyaya geçilecektir. Ve öte dünya tıpkı bu dünya gibi gözükecektir. Bunun nedeni insanların öte dünyaya uyum sağlamaları hemen olmayacaktır. Uyum sağlama süreci bir miktar zaman alacaktır. her insanın tekamül seviyesine göre bir zaman sonra ve bazıları daha kolay ve çabuk, bazıları ise daha zor ve geç uyum sağlayacaktır. Fakat sonunda herkes uyum sağlayacaktır. Benim evimin olmaması ama komşuların evinin olması benim bilinç yani tekâmül düzeyimin daha yüksek olduğunu ve duruma daha çabuk uyum sağlayabileceğimi gösterir. Oysa komşularımın hayatında bir değişiklik olmadan eskisi gibi kendi evlerinde yaşamaya devam edecek ve zaman içinde durumu kavrayacaklardır. Bu zamandan sonra insanlar para kazanmak yerine tekâmülde ilerlemek için uğraşacaklardır.

Bu durum bana belki de kıyameti yaşadık ama henüz durumu anlayamadık diye de düşündürüyor. Gerçi öyle olsa çok daha fazla simülasyon hatası görmemiz gerekirdi.

Üçüncü mesaj ise kıyametten habersiz olanların rüyamdaki alt komşudaki kadın gibi şok geçirecek olmalarıdır. Onun için kıyamette iki türlü görevliler olacak ve insanları bilgilendireceklerdir. Bu görevlilerden bazısı Kuran’da da sürücü ya da şahit olarak bahsedilir Kâf 21Herkes, yanında bir sürücü ve bir de şahitle beraber gelir.  Fakat ben daha çok bu görevlileri, rehber ruh olarak adlandıracağım. Diğer görevliler ise dünyada yaşayan insanlardan olacak. Yani durumu kavrayan benim gibi bazıları da çevresindekileri aydınlatacak.