Makaleyi buradan dinleyebilirsiniz…

Buraya kadar anlattığımız konulardan en karışığı zamandır. Çünkü lineer bir yapısı yoktur. Görünen evrende farklı, kuantum evrende farklı çalışır. Biz görünen evrenden başlayarak zamanı iki kademede inceleyeceğiz.

1.Görünen evrende zaman

Fazla detaya girmeden kabaca anlatacağım çünkü, herkesin bildiği ya da bilmesi gereken şeylerden bahsedeceğiz. Einstein’dan önce, zamanın lineer ve her yerde aynı olduğunu düşünüyorduk. Einstein, zamanın, konum ve hıza bağlı olarak değişeceğini kanıtladı. Kütle çekim ya da hız arttıkça zaman yavaşlamaktadır. Işık hızında ise zaman durur. Fakat evrende bir nesneyi ışık hızına çıkaracak bir mekanizma yoktur. Bunun sebebi biz bir nesneyi hızlandırdıkça, kütlesi artmakta, artan kütleyi hızlandırabilmek için, daha çok enerji gerekmektedir. Bu da ışık hızına çıkmak için sonsuz enerjiye ihtiyaç duyulmasına sebep olmaktadır. Görünen evrende sonsuz enerji olmadığı için bu durum imkânsız bir duruma dönüşmektedir.

Ben zamanı, Planck zamanları üzerinden anlatmaya çalışacağım. Şekil 1’de Planck zamanının, sabit ve büyüyen durumuna göre gösterimi görülmektedir. Şekil 1 A’daki a ile b noktaları arasını bir Planck zamanı olarak düşünelim. Buna göre zaman, artarda dizilen Planck zamanlarından oluşur.  Fiili olarak içinde yaşadığımız zaman, şekildeki helezonu takip ederek ilerler. Yani zaman, a ve b noktalarını birleştiren tam bir dairenin katları olarak devam eder. Fakat Planck zamanının dairesel olduğunu düşünmeyin. (Belki de daireseldir.)


Şekil 1 Zamanın, Planck zamanları üzerinden gösterimi

Olayı doğru anlayabilmek için, şekil 1 B’ye bakmalıyız. Hız arttıkça Planck zamanının yapısı görülmektedir. Hız arttıkça helezondaki dairelerin boyunun büyüdüğünü düşüneceğiz. Yani aslında olan şey, hız ya da kütle çekim artımında Planck zamanının değeri büyür. Bizler sadece helezon üzerinden zorunlu olarak zamanı yaşarız. A’daki gösterim, hız normalken ki Planck zamanının durumunu, B ise ışık hızına kadar olan değişimi gösteriyor. Işık hızında ise Planck zamanın büyüklüğü sonsuza ulaşır. 

1.1.İkizler paradoksu

Şekil 2 Planck zamanı büyüdükçe zaman genişler.

Ahmet ile Mehmet aynı gün ve aynı saat doğan ikiz kardeştir. Kardeşlerden Mehmet uzaya yolculuk yapmaktadır. Ahmet ise gezegende kalmıştır. Mehmet, uzayda çok uzaklara kadar ışık hızına yakın hızda yolculuk yapıp, geri dönüş yapmış olsun. Olaya Planck zamanları üzerinden baktığımızda, eğer hız, zamanı genişletiyorsa, bunu Planck zamanlarından başlayarak yapacaktır.  V=(kök 2/2)c hızında ki Planck zamanı durağan halden iki kat uzun olacaktır. Bu da şekil 2’deki durumu ortaya çıkaracaktır. Koyulu açıklı bölgelerin her biri 1 Planck zamanıdır. Her iki hızda da aynı sayıda Planck zamanı geçer ama birindeki saat diğerinden 2 kat fazla zamanı gösterir. v hızında C noktasındaki Mehmet, dünyaya geldiğinde v0 hızındaki C noktasına gelecektir. O noktada zaman 200 birimdir. Oysa Mehmet’in zamanı 100 birimdir. Bu durum bir zaman yolculuğu mudur? Bir açıdan evet, bir başka açıdan hayır.

Mehmet, B noktasında dünyaya dönsün. Ahmet’in 100 birim zamanına karşılık 4 birim zamanı geçmiş demektir. Haliyle aynı Planck sayılarında olmayacaklardır. Bu açıdan bakınca bu bir zaman yolculuğudur. Çünkü zaman olarak iki farklı yerdeki Planck zamanları aynı noktaya gelmiştir. Oysa normal zamanın ilerleyişi o anki Planck zamanının ardından bir sonraki Planck zamanının gelmesi şeklinde işler. Bu durumda bu sıralama kesilmiş demektir.

Diğer açıdan baktığımızda ikizler birbirlerini zaman kaybı olmadan seyredebilseydi, Mehmet Ahmet’in çok daha hızlı hareket ettiğini yani, kendi saatinin bir ‘tık’ına karşılık Ahmet’in saatinin 2 ‘tık’ ilerlediğini görecekti. Ahmet iki kat daha hızlı yaşlanacaktı ve bu durumu naklen seyredebilecekti. Bunu uydulardaki saatlerden biliyoruz. Yirmi bin 300 Km Hızla giden uyduda 1 günde uydudaki saat 0,00003 saniye geri kalır[1]. Yerdeki bir gözlemci saati günde 0,00003 saniye geri kalan uyduyu sürekli gözlemleyebilir. Oysa iki farklı zaman aynı ana gelmemeli. Uydunun saati gerçekten geri kalmış olsaydı onu göremememiz gerekirdi. Onu ancak 0,00003 saniye sonra görmemiz gerekirdi. Gök yüzünde aniden ortaya çıkmış olmasını beklerdik. Böyle bir şey yaşamadığımıza göre zamanların farklı geçmesi farklı zamanlar anlamına gelmiyor. Bu durum da onların eşleniklerinin bozulmadığına hükmedebiliriz. Eşlenikleri bozulmamışsa zaten bir zaman yolculuğu yapılmış olmaz.

İkizler paradoksu, burada devreye giriyor. İki saati bir araya getirdiğimizde gerçekte kimin saati doğrudur. Her iki saatte doğru çalıştı ama artık aynı zamanı göstermiyorlar. Fiziksel olarak her iki saatte doğrudur. Biri diğerine tercih edilemez.

2.Zamanın kademeli yapısı

Şekil 3 Zamanın uzun tarihi

Bir de kuantum evrenin zaman yapısı var. Gördüğünüz şekil 3’de ise tüm zamanların Planck zamanı grafiği var. Astral bir sınırdır. Görünen evren ile kuantum evren arasında aşılmaz bir duvar oluşturur. Kuantum evrenin sonunda ise çok küçük de olsa bir değeri vardır. Kaynak’ta ise Planck zamanı büyüklüğü sıfıra ulaşır.

Görünen ve Kuantum evrende Planck zamanının değişimi şekilde görülmektedir. Görünen evrende Planck zamanı hıza göre değişmektedir. Astral düzeyden sonra 7. kuantum katı ya da 10 boyutlu uzayın sonuna kadar olan Planck zamanı, açısal hıza bağlı olarak değişim gösterir. Grafikten de görüleceği gibi, ışık hızında Planck zamanı sonsuza gitmekte ve Astral düzeye ulaşamamaktadır. Fakat ışık hızını sıçradıktan sonra makul değerlere gelebilmektedir. Rakam olarak en büyük Planck zamanı görünen evrendedir.

Kuantum evrende ise Planck zamanı görünen evrendeki Planck zamanından çok daha küçük bir değerden başlayarak kuantum evrenler sonunda sıfıra yakınsamaktadır. Görünen evrende Planck zamanının ışık hızına ulaşamaması kuantum evrenle arasına aşılmaz duvar oluşturur. Fakat bir şekilde ışık hızı aşılırsa durumun normale döneceği gözükmektedir. Aslında ışık hızının aşılması söz konusu olmaz. Çünkü iki ortam farklı ortamlardır ve birbirine direk geçiş yoktur. Arada sadece bir bağlantı ile ilişki kurulabilir ve onu da sadece ruhlar yapar.

 Yukardaki şekil 3’de, y ekseni doğrultusunda Planck zamanının görünen evrende hıza, kuantum evrende açısal hıza göre alacağı değerler görülmektedir. Görünen evrende Planck zamanını 5,39 üzeri-44 sn olarak biliyoruz ve, gittikçe büyüyerek ışık hızında sonsuza ulaşır. Aslında ışık hızına ulaşamaz, sadece ona yakınsar. Kuantum evren tarafına baktığımızda Planck zamanı görünen evrenden çok çok daha küçük bir değer olacağı kesindir. Orada 1 gün görünen evrende bin yıldır. Bu hesaba göre 1000 yıl ile 1 günü oranladığımızda astral düzeyde Planck zamanı 1,71-54 sn gibi bir zaman olarak karşımıza çıkar. Aynı oranı uyguladığımızda kuantum evren sonunda ise Planck zamanı 3,42-56 sn gibi bir değere ulaşır. Bundan sonrası için karşı evrendeki anti Planck zamanıyla birleşerek bu değeri sıfırlar. Böylece kaynağa ulaşılır.

Bu durum aynı zamanda bize blok evren tanımını da yapmaktadır. Planck zamanı, kuantum evren sonunda sıfıra yakınsamakta ve Kaynak’ta sıfıra ulaşmaktadır.

Şekil 4 Kuantum evrende Planck Zamanının değişimi

Zaman, Planck zamanlarının artarda dizilmesiyle oluştuğu için her noktada Planck zamanı bir değere sahiptir. Her noktada zaman Planck zamanının büyüklüğüne göre değer taşımaktadır. Yani zaman, Planck zamanının büyüklüğü ile Planck zamanı sayısının çarpımı kadar olmaktadır. Oysa 11 boyutlu uzayda Planck zamanı büyüklüğü sıfır olduğundan tüm zamanların orada olmasına rağmen süre geçmemektedir. Eğer evrenin toplam yaşı (atıyorum) yirmi milyar yıl ise, yirmi milyar yıl içinde geçen tüm Planck zamanlarının hepsi 11 boyutlu uzayda var ama, süre olarak hiç zaman geçmesine gerek yoktur. Böylece Kaynak’ta tüm zamanların, süre geçmeden var olması, blok evren tanımına da açıklık getirmektedir. Tüm evrenin bilgisi tek noktada demektir.

Akla şöyle bir soru gelebilir. “Görünen evrendeki pek çok olasılık, özellikle; insan gibi bir bilinç, bu durumu bozamaz mı?” Aslında bozamaz. Bunun sebebi, tüm olasılıklar, paralel evrenlerde olduğu için zaten, Kaynağın bilgisi içindedir. Yani hiçbir bilinç var olan olasılıklar dışında bir tercih yapamaz. Bunu sağlayan şey ise, bir bilincin tercih edebileceği bütün olasılıkların zaten, bir paralel evrende mevcut olmasıdır.

Eğer, 11 boyutlu uzayda aşkın bir bilinç varsa, ve evreni plânlamışsa, tüm zamanları aynı anda, aynı noktada göreceği için, evreni nasıl plânlamışsa sonucunu da aynı anda görecektir. Bizler ise, Planck zamanının büyüklüğüne bağlı olarak milyarlarca yıl yaşamak zorundayız.

2.1.Kuantum evrende zaman ve zekâ ilişkisi

Zaman, süre geçmesi bakımından üç kademeye ayrılmıştır. Görünen evren, kuantum evren ve Kaynak’ta zamanın geçmesi farklılık içerir.

Bunu, Inception filmini izleyenlerin kolaylıkla anlayacağını söylemeliyim. Eğer izlememişseniz mutlaka izlemenizi öneririm.

Kaynak’ta zamanın var olduğunu ama sürenin geçmediğini söylemiştik. Görünen evrende ise, zamanın geçmesini hepimiz yaşıyoruz ama asıl kuantum evrende farklı bir yapı vardır.

Astraldan itibaren 7. kuantum katı sonuna kadar, Planck zamanı büyüklüğü sürekli küçülerek, sonunda sıfıra yaklaşır ama, sıfır olmaz. Ancak Kaynakta sıfır olur. Bu küçülmenin oranının nasıl olduğunu Kuran’dan yararlanarak bir yapı çıkardım. Aşağıda benim bulduğum durumu görmektesiniz.  Fakat önce zamanın bu yapısı için baz aldığım ayetlerle başlayalım.

Hac 1 Bir de senden acele azab istiyorlar. Elbette Allah sözünden caymaz. Bununla beraber Rabbinin katında bir gün, sizin sayacaklarınızdan bin sene gibidir.

Ayette Rab’bin katında bir gün, insan zamanıyla bin yıl olduğunu açıkça yazar. Fakat öte dünyadaki zamanın geçmesi lineer değildir. Onun için zaman daralması olması gerekir. O zaman Kuran bu zamanlardan en alt ve en üstün değerlerini vermiş olmalıdır. Bu konuya açıklık getiren ikinci bir ayet daha vardır.

Meâric 4 Melekler ve Ruh, elli bin sene uzunluğundaki bir günde Ona yükselir.

Ayette O’na yükselmek üzere olan ruhun bir gününün uzunluğu verilmektedir. Yani elli bin yıl ruhun yolculuk ya da tekâmül süresi değildir. Ruh, bir günün uzunluğu elli bin yıl olduğu zamanda, arşa yükselecek anlamı taşır. Bu durumda kuantum katlarının en altında bir gün bin yıl, en üstünde elli bin yıl sürdüğünü görüyoruz. Bu ayetlerden yararlanarak şekil 5’de ki tabloyu oluşturdum. Tablo biraz karışık olduğu için sütun sütün açıklamaya çalışacağım. Dikkat etmeniz gereken bir konu ise süre konusudur. Bizim, öte dünyadaki gün ya da dakika kavramları hakkında bir fikrimiz yok. Kuran, öte dünyadaki zamanı tanımlamak için bile, dünya zamanını kullanır. Bizde aynısını yapacağız. Yani öte dünyada gün dediğimizde bunun süresi dünyadaki bir günün geçtiği süre kadardır. Bu tanıma göre Hicir 1 ayetini şöyle anlamalıyız. Ahirette, dünyadaki 24 saat kadar bir zaman geçtiğinde, dünyada bin yıl geçmiş demektir.

A Sütunu: Bu sütunda öte dünyanın kademeli yapısı vardır. Kuantum evren ya da öte dünya Astral düzey ile 7. kuantum katı sonu, aralığından oluşur. Kaynak kuantum evren dışındadır.

B Sütunu: Yukarıdaki ayetlerden yararlanarak bu sütunun en altıyla en üstünün değerlerini tespit etmiş olduk. Buna göre astral düzeyde “bir gün” dünyada ki 1000 yıla, 7. kuantum katı sonunda “bir gün” dünyadaki 50.000 yıla karşılık gelir. Aralarını orantıyla dağıttım.

C Sütunu: Bir insan ömrünün 80 yıl olduğunu kabul ederek o insanın 80 yaşında öldüğünde, öte dünyada kaç dakikalık bir rüya gördüğünü anlamaya çalıştım. Bizler 2. kuantum katından 3. kuantum katına geçmek üzereyiz. Yani 80 yıllık bir ömrü, öte dünyada 7,68 dakikalık bir süre olarak algılarız. Bu durum İncepsion filmindeki 3 kademeli rüyaya benzer. Dünya üçüncü kademeye denk gelir.

Şekil 5 Öte dünya, tekâmül, zekâ ilişkisi

D Sütunu: Tabloda da görüldüğü gibi hayvan döneminin 48.000 yıl, insan döneminin 12.000 yıl olduğunu hep söylemekteyim. Bu süre içinde bilinç olarak, zekâmızı ikiye katladık. Sıfır zekâdan başladığımız için hayvan dönemi çok uzun sürmek zorundaydı. İnsan dönemi bu süreci dörtte bire indirdi. Bizler kıyamet sonrası da zekâmızı arttırmaya devam edeceğiz ama tekâmül etme süreci, sürekli kısalacak. Yani, bilinçlendikçe tekâmül hızımız artacak. O sütunda her kademedeki tekâmül sürecini dünya yılıyla görmektesiniz.

E Sütunu: Bu sütun yine Kuran’dan yararlanarak oluşturduğum bir sütundur. Kuran, Secde 5 ayetinde “O, gökten yere, (yukarıdan aşağıya) işleri düzenler, sonra da o işler, sizin saydıklarınızdan bin yıl kadar olan bir günde O’na yükselir.” diyerek tekâmül sürecinin toplamda, bin yıl sürdüğünü söylemektedir. O’na yükselme tekâmül sisteminin gereğidir. Bu ayet Kuran’ın ana mantığında çokça kullandığı “O’ndan geldik, O’na döneceğiz” mantığıyla da desteklenmektedir. Geri dönüş sürecinin bin yıl olması demek aslında F sütununda toplam 65 bin yıla yaklaşan sürecin öte dünyadaki karşılığı demektir. Yani 12 bin yıl süren insan dönemi öte dünyada 187,5 yıl olarak hissedilecektir. Toplamda tekamülümüzü bin yıl kadar bir süre hissederek bitireceğiz.

F Sütunu: Bu sütunda tekamülün yapıldığı durum gösterilmektedir. Başlangıç hayvan dönemidir

, sonra insan dönemi ve sonrasında Süper İnsan dönemi yaşanır. Daha sonrasında tekâmül bedensiz olarak devam eder. Süper insan dönemi, insan ile melek arasında bir durumdur. İnsani özellikler vardır ama pek çok melek özelliği de kullanılabilirdir. Bu süreci geniş olarak başka bir makalede inceledik.

G Sütunu: Farkındaysanız sistemin çalışmasında iki farklı gücün varlığından bahsediyoruz. Kaynak ve görevliler. Kaynak bu sistemin dışında ve sistemin içine girip müdahalede bulunmuyor. Bunun nedeni karışamıyor değil de karışmasını gerektirecek bir durum olmuyor olmalıdır. Çünkü muazzam derecede zekâ düzeyine sahiptir. Kaynak, yaptığı programa karışmasını gerektirecek bir durum oluşturmaz. Eğer hayvan zekâ seviyesini baz alır ve 1 olduğunu kabul edersek… her kuantum katı zekâ seviyesini iki kat artırır. Burada da ikinci bir kabul yapıyorum. İnsan zekâsı hayvan zekâsı arasındaki farkı bir kat olarak alıyorum. Aslında bu fark çok daha fazla olduğu kesindir ama, o konuya etki eden etmenler farklı olduğu için daha sonra değineceğiz. Biz her kat bir önceki durumu ikiye katlar diye düşüneceğiz. Böylece zekâ 1 2 4 8 16 32 64 128 olarak ilerler. Bu durumda kaynağın zekâ seviyesi olarak en az 128 olarak gözükmektedir. Bu kaynağın bizden en az 40 kat daha zeki olduğu anlamına gelir. Biz ise 2 ile 4 arasındayız. Her katı temsil eden sayı ortalama zekâ seviyesidir. Bizim kıyamete yakın olmamız sebebiyle 3 seviyesinde olduğumuzu görebiliriz.

Hep söylemeye çalışıyorum. İnsanoğlu ne kadar aptal olduğunu anlayamayacak kadar geri zekâlıdır. Ama yalan yanlış bir şeyler biliyoruz diye kendimizi dev aynasında görüyoruz.

Bu yapı, zaman olarak İnception filmindeki 3 kademeli rüyaya benzer demiştik. En alttaki kademe içinde bulunduğumuz düzey. En uzun zaman burada geçer. Kuantum evren gittikçe azalan süreye sahip ama yine de bir zaman var. Kaynak’ta ise zaman var ama süre geçmez.

Kuantum evrenin en son katından dünyamıza bakılabilseydi, 80 yaşındaki birinin tüm yaşamı 2,30 dakikada geçecekti. Kaynak’tan bakılsaydı yaşamın her safhası aynı anda bir arada görülecekti. Benim; evren, ille de blok evren olmalı, savımın asıl dayanağı burasıdır. Yani Kaynak tüm yaşanacakları zaten baştan programladı ve evrenin içine koydu. Onun koyduğu kuralların dışına çıkabilecek bir durum olamaz. Ve onun katında her şey, başladığı anda sonuçlandı. Bu durum, Kuran’daki “O, ol deyince olur” mantığının açıklamasıdır.

MİT’de fizik profesörü Max Tegmark’ın yazdığı kitaptaki yapay zekânın, kısa sürede kendini geliştirebilmesinin sırrı da burada yatmaktadır. Program içinde zaman farklı akmaktadır. Diyelim ki bir insan, Wikipedia ansiklopedisini 5 senede okumuş olsun. Bu zaman öte dünyadaki bir gözlemci için birkaç dakikalık bir süreç demektir. Promoteusu programlayanlar ile Promoteus arasındaki zaman buna benzer.

Kaynak’ta zaman genişlemesi hiç yok dedik ama bunu sağlayan şey sicim ve anti sicimin buluşmasında, Planck zamanının birbirlerini sıfırlamasıdır. Yukarda şekil 3’de kuantum evrenlerin sonunda gelinen zaman ve mekân aynı noktadadır. Onun için orada ikizler birbirini algılayarak birleşirler.  

Zamanların karşı yapısı, Planck zamanlarını da karşı yapar. Tıpkı madde, anti madde oluşumunun aynısı… Planck zamanına karşılık, anti Planck zamanı da oluştu. Böylece hem zaman hem de mekân Büyük Patlamada yaratılmış oldu. Planck zamanları o halleriyle evrenlerdeki zamanı oluşturdu. Sicim Anti sicim buluşması bu olayın tam tersi olduğu için, Büyük Patlamada oluşan şeyler tekrar yok olmak durumundadır. Hem madde dolayısıyla mekân, hem de zamanın genişlemesi, sicimlerin buluşmasında yok olacaktır.

Hatırlarsanız robotların insan gibi olabilmesi için, yapılacak dünya benzeri bir programda, sürenin 1 güne 1000 yıl gibi bir oranda olmasını tavsiye etmiştim. Gördüğünüz gibi zaten bizden önce bu oran uygulanmış.

3.Zaman entropi ilişkisi

Bu durumda “fiziksel olarak zamanın, geri ya da ileri akması arasında bir tercihi yoktur” söylemini nereye koymalıyız? Zaman, ikiz evrenlerde ters akar ama bizim zaman diye gördüğümüz yapı zamandan değil entropiden kaynaklanır. Yani zaman, hangi yöne akarsa aksın, entropinin yönü aynıdır. Onun için iki evrende de sebep sonuç ilişkisi aynıdır. Taş atılır cam kırılır.

Seyfullah DEMİR


[1] TRT Belgesel “Bilimin ev hali”