Makaleyi buradan dinleyebilirsiniz…

Sur’a üflenmesi kıyamette gerçekleşecek bir olaydır. Onun için önce kıyametin ne olduğunu anlayalım.

Genelde kıyamet felaket olarak alınır. Hatta Kuran’ın sembolik olmayan anlamında bile, kıyamet felakettir.  Hemen bütün ayetler bir felaket haberi şeklindedir. Can alıcı birkaçına göz atalım.

[stextbox id=”warning”]Zilzal 1’den 5’e: Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı, Yer, içindeki ağırlıkları çıkarıp dışarı attığı, Ve insan: “Ona ne oluyor?” dediği zaman. O gün yer, Rabbinin ona vahyetmesiyle haberlerini anlatacaktır.

Nâziât 6-7: O gün deprem sarsar, Onu ikinci bir sarsıntı izler.

Tekvîr 1, 2, 3: Güneş katlanıp dürüldüğünde, Yıldızlar bulandığında, Dağlar yürütüldüğünde.

Kehf 47: O kıyamet gününü hatırla ki, dağları yürüteceğiz ve yeryüzünü çırılçıplak göreceksin. Bütün insanları, mahşerde toplayacağız hiçbir kimseyi bırakmayacağız.[/stextbox]

Bunlar haricinde Kâri’a 4-5, Vâkı’a 4, 5, 6, Müzzemmil 14, Fêcr 21,  Hac 1, Abese 33, Kıyâme 6’dan 10’a, Yasin 49, Mülk 16-17, Tûr 9-10, Hâkka 14,  Mürselât 8’den10’a, Nebe 19-20, Me’ârîc 8-9, Kehf 47, Ta-ha 105-106 vb. ayetlerde de çeşitli felaketler eşliğinde kıyametten bahseder.

Bu ayetlerde sembolizmi düşünmezseniz kıyamette felaket yaşanacağını düşünürsünüz. Bu kadar felaket tellallığından sonra “nasıl kıyametin felaket olmadığını düşünebilirsin?” diye sorabilirsiniz. Bunun cevabı da yine Kuran’dan gelir.

Benim Kuran’da kıyametle ilgili olarak en çok değer verdiğim ayetler.

[stextbox id=”warning”] Kâf 19: Ve ölüm sarhoşluğu gerçekten geldiğinde, “Ey insan! İşte bu senin öteden beri kaçtığın şeydir.” denir.

Kâf 20: Sur’a üfürülür, işte bu, tehdid(in gerçekleşme) günüdür.

Kâf 21: Her can, kendisiyle beraber bir sevk memuru ve bir şahid bulunduğu halde gelir.

Kâf 22: Andolsun sen bundan gaflet içinde idin. Şimdi senden gaflet perdesini kaldırdık. Bugün artık gözün keskindir.” der.[/stextbox]

Ayetleridir ki! bu ayetler, birinci sura üfürüldükten sonraki durumu anlatır. İnsanların öldüğü zaman diye düşünülür ama ayette ölüm sarhoşluğundan bahsediliyor, ölümden değil. Yani ,insanlar ölmemiş ama kıyamet sürecinin başladığından artık emindir. Onun için ölüm sarhoşudurlar. Zira kıyametin varlığından bihaberdirler. Haberdar olanlar bile kıyameti ileri bir tarihte beklemektedir. Onun için şaşkınlık hat safhadadır.

Birinci Sur’a üflendiğini söyledik. Sur’a üflenmenin anlamını bilirsek insanların neden o kadar şaşırdığını da anlarız. Sur’a üflenmek demek kütüphanelerden ilkinin açılması demektir.

Hayal edin, dünyada bulunan bütün yayın organları canhıraş hane olarak geçmiş türlerden bir kütüphane bulunduğunu ve o kütüphanenin, canlı yayında açılacağını bağırırsa, sanırım herkes kulak kesilir. Millet dört gözle onu bekler. Belki de hayat durur ve bu habere kilitlenir. Ardından kütüphanenin açıldığını ve içindeki bilgilerden bahsetmeye başlarlarsa, sanırım dinlemeyen kimse olmaz.

Naklen yayında ilk haber: “Bugüne kadar bildiğiniz her şey hatalıdır. Bilimden, dine ne biliyorsanız unutun.”

Sonraki: “Bir üst boyuta atlama zamanınız geldi. Size vereceğimiz bilgiler doğrultusunda hareket edin.”

Ve, haberlerin her satırı, dünyamızı alt üst edecek mesajlarla devam ederse, yukardaki ölüm sarhoşluğuna gireceğimiz kesindir. Insanların büyük bir çoğunluğu şok olacaktır. Başta hemen bütün kanallardan, bu haberleri yalanlama furyaları, bilimsel olarak olamayacağının ispatları, komplo teorileri suçlamaları gırla gidecektir. Fakat insanlar bu haberlerin doğru olduğunu kavramaya başladığında, gardları düşecektir.

Aslında, o zaman neler olacağını en güzel, yine Kuran söyler.

[stextbox id=”warning”] Neml 82: Söylenen başlarına geleceği vakit, bunlar için yerden bir “dabbe” çıkarırız ki bu, onlara insanların ayetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler.[/stextbox]

Ayette açıkça yerden çıkacak olan bir “dabbe”nin, insanlara doğruyu bilmediklerini söyleyecek. Yani kütüphanelerdeki bilgiler konuşmuş olacak. Buradaki dabbe Mısır’daki sfenkstir. Yani Sfenksin oralarda bir yerde bir kütüphane var ve zamanı geldiğinde de açılacaktır. Başka benzer bir açıklamada: [stextbox id=”warning”]Enbiya 96-97: Nihayet Yecüc ve Mecüc’un seddi açıldığı zaman, ki onlar her dere ve tepeden akın edip çıkarlar.  Ve gerçek vaad yaklaştığında, işte o zaman kâfir olanların gözleri beleriverir. “Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gaflet içindeydik, hayır biz zalim kimselerdik.” derler.[/stextbox]

Burada da ayet, insanlığın, gaflet içinde olduğunu anlamış olacağını söyler. Aynı gafletten Kâf 22’de de bahsetmişti. Yecüc ve Mecüc’de Tibet’te bulunan kütüphanenin adıdır. O kütüphaneye Tibetliler Agarta der. Fakat onlar, oranın yaşanılan ileri bir medeniyet olduğunu düşünür. Haksız da değillerdir. Konuyu dağıtmamak için o konuyu Agarta’nın misyonu adlı makaleden okursanız daha iyi olacaktır.

Enâm 31ayetindeki söylemde gerçekleşmiş olacaktır. Yani kıyamet ansızın milletin karşısına çıkıverecektir. Zira, birinci Sur’a üflemeyle kıyamet başlamış olacaktır. Buradaki yüz puanlık soru, “bu olay, ne zaman gerçekleşecek?” sorusudur. Kuran Arâf 187 ayetinde ”De ki, onun bilgisi Allah katındadır.” diyerek kesin ve tartışılamayacak bir cevap verir.

[stextbox id=”warning”]Zümer 68 Ve sura üflenmiştir. Göklerde kim var, yerde kim varsa çarpılıp yıkılmıştır. Ancak Allah’ın dilediği müstesna. Sonra ona bir daha üflenmiştir. Bu defa da hep onlar kalkmışlar bakıyorlardır.[/stextbox]

Ardından ikinci kütüphanenin açılmasıyla artık kıyamet hayatın gerçekleri arasında yer almaya başlayacaktır. Ve ölüm sarhoşluğu geçecek böylece insanlar neler olduğunu anlayabilmek için ayağa kalkacaktır. Bilgiler yayınlandıkça insanlar durumu anlayacak ve görüşleri açılacaktır.  Böylece Kâf 22 gerçekleşecektir. Tüm insanlar haberdar edildikten sonra kıyamet gerçekleşecektir.

Tabii! bu arada, “Allah’ın dilediği müstesna diyerek belirttiği insanlar, bizzat bu süreçlerin içinde olacak ve olayları organize edeceklerdir.

Kuran’dan yaptığım bu çıkarımları destekleyen Hadis külliyatımızda var.

 [stextbox id=”grey”]Kıyamet alâmetlerinden ilk meydana gelecek olanı güneşin battığı yerden doğması ve Dabbe’nin kuşluk vaktinde insanlara (yerden) çıkmasıdır. (İbn-i Mâce: 4069)[/stextbox]

Kuran’da ki Sembolik anlatım adlı makalede güneşin, “bilgi” olduğunu yazmıştım. Bu hadiste de güneş bilgi anlamındadır ve “battığı yerden çıkmadıkça kıyamet kopmaz” der. Yani yukardaki ayetleri destekler. Bu hadis uydurulabilecek bir hadis değildir. Onun için Sur’a üflendiğinde yaşanacakları Kuran’dan takip etmeye devam edelim. [stextbox id=”warning”]Tâ-Hâ 108: O gün, hiçbir tarafa sapmadan o davetçiye (Sûr’a üfleyenin çağrısına) uyarlar. Öyleki, Rahman’ın heybetinden sesler kısılmıştır. Artık bir fısıltıdan başka hiçbir şey işitemezsin.

Mü’minûn 101 Sûr’a üflendiği zaman aralarında artık ne soysop (çekişmesi) vardır, ne de birbirlerini soruşturacaklardır.[/stextbox]

Ayetlerden de görüldüğü gibi Sur’a üflendikten sonra artık önemli olan konu ne yapılması gerektiğine kulak kesilmektir. Herkes suspus olmuş neler olacağını anlamaya çalışmaktadır. Bırakın düşmanlığı; çocuğunuz, sülâleniz bile sizin için önemli olmayacaktır.

Sur’a üflenmesiyle kıyamet arasındaki zaman için çeşitli söylemler var.  Başta, iki Sur’a üflenme arasında ki zamana bakalım. Ebu Hureyre’ye atfedilen bir hadise göre bu zaman 40 yıl olabilirmiş. Fakat Hureyre’nin söylemi tam böyle değil. O zamanın yıl mı?, ay mı?, gün mü? olduğunu belirtmemiş ama genelde yıl olarak alınmış. Birde yukardaki hadis var. Sabah güneşin battığı yerden çıkmasından sonra, kuşluk vakti de Dabbe çıkacakmış. Her iki durumda sorunludur. Bu süreç birkaç saat ya da 40 yıl süremez. Zira, insanlar birkaç saatte durumu kavrayamaz ama bu iş içinde 40 yıl beklemeye gerek yoktur. Bence 40 ay olabilir. O da 3 yıldan biraz fazla bir zaman eder ve makul bir zaman olur. Ve ikinci sur’a üflenmeden sonra kıyamet süreci yaşanabilir ama hemen mi? yoksa beklenecek mi? bilmiyorum.

Kıyamet anı ise, bir göz açıp kapama kadardır. Bu konuda yine Kuran’dan yararlanacağız. [stextbox id=”warning”]Nahl 77 ayeti. Göklerin ve yerin gaybını bilmek Allah’a aittir. Kıyametin kopuşu yalnız bir göz kırpması veya daha az bir zamandan başkası değildir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir. [/stextbox] diyerek süreyi açıkça belirtir.

Kıyametle ilgili daha detaylı bilgiler için, bir tarihler gördüğüm bir rüyadan bahsetmeliyim. Aslında size rüyayı anlatmayacağım ama rüyadan edindiğim bilgileri söylemeliyim.  Kıyamet yaşandığında bir iç geçirmesi gibi bir an yaşayacağız ve öte dünyaya gideceğiz. Fakat öte dünya tıpkı bu dünya gibi olacak. Bunun nedeni, insanların bir anda, o boyutların yapısına adapte zorluğu çekecek olmasıdır. Fakat hazır olanlar için aynı şartlar olmayacaktır. Diğerleri de zaman içinde öte dünyanın yapısına ayak uyduracak ve bir zaman sonra dünyasal ortam tamamen kaldırılacaktır. Bundan daha ileri bilgiyi hep birlikte gidip göreceğiz.

Görüldüğü gibi, iki Sur’a üflenmesinin bir sebebi var. Sanırım, ilk kütüphanede olan bilgiler, insanlara ölüm sarhoşluğu vermek, yani var olan sistemi yıkmak içindir. Diğer kütüphanedeki bilgiler ise, insanları ayağa kaldırmak, yani yeni sistemi anlatarak onları bilgilendirmek içindir.

Birinci Sur’a üflendiğinde, insanlığın ölüm sarhoşluğuna girmesi yanında ciddi panik ve kargaşalar da olabilir. Insanların “ne olacağız” endişesini absorbe edebilecek şey, aç kalmayacaklarının garantisine ikna olmalarıdır. Tahminim, bu günlerde de gündemde olan vatandaşlık maaşı gibi bir şey gündeme gelecektir. Bunun nasıl organize edileceği konusunu bilmiyorum. Fakat, Kehf 25: Onlar, mağaralarında üçyüz yıl kadar kaldılar ve dokuz yıl da buna ilâve etmişlerdir” Ayette bahsettiği ilave dokuz yıl, bu tür işlerin organize edildiği zaman olmalıdır.

Seyfullah demir