Daha önce bahsettiğim insanın soy ağacının bir dalı da Neandertallardır.  Hatta bazılarına göre insanın atasıdırlar. Atamız olmamalarına rağmen çok önemlidirler. Bizden önceki türü oluşturuyorlar ve onların varlığı benim teorimin belkemiğini oluşturuyor. Onun için onlar hakkında daha çok veri sunmak istiyorum

atlantisliler

Şekil 1 Yıllara göre hasat edilen insan türleri

Bilim ve Teknik dergisi Nisan 2003 tarihli sayısında “Neandertallara Ne Oldu?” yazısını inceleyelim.

 [stextbox id=”grey”]Neandertallar, insan fosilleri arasında en uzun süredir bilineni ve en çok anlaşılanı. Adlarını, 1856 yılında Almanya’nın Neander Vadisi’nde bir kireç mağarasında bulunmalarına borçlular. O zamandan bu yana 70 yerleşim merkezinde ve 300 arkeolojik sitede, aralarında kısmi bütünlükte iskeletler de bulunan binlerce Neandertal kemiğinin incelenmiş olmasına karşılık, bu insanların modern insanlardan ne kadar farklı oldukları, henüz tümüyle anlaşılabilmiş değil. Aniden ve her yerde birden gözden kaybolmalarının nedeni de hâlâ tartışma konusu. Neandertalların Avrupa’da evrildiklerinde kuşku yok. 350.000 yıllık fosillerde izlenen tartışmasız Neandertal özellikler 130.000 yıl önce yaygınlık kazanmış ve 80.000 yıl önce de Batı Asya’ya kadar yayılmış görünüyor. Neandertal izlerine Avrupa’da ve Batı Asya’da günümüzden 50.000, bazı yerlerde de 30.000 yıl öncesine kadar rastlanabiliyor. Neandertalların Avrupa’daki buzul koşullarına uyum sağlamış görünen anatomik özellikleri, günümüz insanınınki kadar, hatta daha büyük, geriye doğru biraz uzamış bir kafatası, ortası dışarı çıkık bir yüz, kemerli bir alın, kalın ve ağır bir gövde, kısa kollar ve bacaklar. Uzmanlar, bu anatominin soğukta vücut sıcaklığını korumak ve ağır bedeni işler için gelişmiş olduğu görüşündeler. Neandertalların böyle iyi tanınması, ilk bakışta onların modern insanın atası oldukları düşüncesini akla getiriyorsa da, Neandertallar Avrupa ve Asya’ya egemenken, Afrika’da ve Uzak Doğu’da başka insan türleri yaşıyordu. Afrika’da yaşayanlar, anatomik olarak Neandertallardan çok daha modern olduklarından, günümüz insanının atasının Afrikalı olduğu düşünülüyor. Modern insanın mitokondriyal DNA’sı ve Y kromozomu üzerinde yapılan araştırmalar da, genetik özelliklerimizin, 100.000 yıl önce ortaya çıkmış olan Afrikalı atalardan miras kaldığını gösteriyor. Araştırmalara göre, Neandertaller ile Fransa’da bulundukları mağaranın adıyla “Cro Magnon Adamı”nın soylarının, 500.000 ile 600.000 yıl önce yaşamış bir ortak atadan ayrıldığı düşünülüyor. İki türün genomu arasında bir karışma olsa dahi, genetik araştırmalar bunun önemsiz ölçüde olduğunu gösteriyor. Modern insan, Neandertalların Batı Asya’daki bölgelerini 45.000 yıl önce istila etmiş ve 10-15.000 yıl sonra Avrupa’ya da yayılarak, oradaki Neandertalları içinde eritmiş ya da ortadan kaldırmış görünüyor. Antropologlar, Neandertalları “Taş Devri” olarak da bilinen Paleolitik dönemin orta zamanlarına, Cro Magnon’larıysa daha sonraki zamanlara (üst Paleolitik) yerleştiriyorlar. Arkeolojik bulgular, orta ve üst Paleolitik zamanlarda yaşayan insanların, öncüllerine göre daha ileri bir teknoloji geliştirmiş olduklarını düşünüyorlar. Bunlar arasında gelişmiş bir taş yontma tekniği, ölülerin gömülmesi, doğal mineral boyalara duyulan yaygın ilgi, ateş üzerinde sağlanmış denetim ve et ağırlıklı bir diyet görülüyor. Hem Neandertal, hem de Cro Magnon iskeletlerinden bazılarında görülen ağır kemik hasarı, sakatların ve yaşlıların toplum içinde korunduğuna işaret.[/stextbox]

boncuklar

Bu satırlardaki bilgilerin hepsi tam doğru değildir ama Neandertal insanı için ilginç tanımlar yapılmaktadır. Bu türün sakatlarını koruması onları bakması çok gelişmiş olduklarını gösterir. Daha başka kaynaklarda çok daha ilginç veriler vardır. Neandertallarla ilgili yazılar çok farklılık göstermektedir. Yukarıdaki yazının devamında neandertallara ait bir boncuk veya sanat eseri bulunamadı derken başka kaynaklarda Şekil 28’de görülen boncukların neandertallara ait olduğunu söylemektedir. Çoğu kaynak ölülerini gömdüklerini söylemektedir. Bazıları sırf koku için olduğunu bazıları ölene saygı olduğunu söylemektedir. genbilim.com adresinde bulunan yazıdan bir paragraf aldım.

Afrika’da bulunan eski gıda tüketimlerine bakılınca, tarihin ilk balık lokantasına rastlanıyor. Bu balık lokantası bir mağaradadır ve buz çağında sığınan neandertallar gibi türlerin tabaklarda sırayla ve düzenle dizilmişler ve o şekilde birbirlerine sunmuşlardır.”

Aslında geçmişe doğru gidildikçe elde edilen bulguların azalması ve zorlaşması yüzünden çok sağlıklı veriler elde etmekte zorlanıyoruz. Fakat bilim veri elde ettikçe gerçekler yavaş yavaş su yüzüne çıkmaktadır.

Proceedings of National Academy of Sciences, USA dergisinin 28 Nisan 1998 tarihli sayısında “insanın konuşması ve dilaltı siniri” adlı yazıda Neandertal insanının konuşabildiği açıklandı. Daha önce elde edilen bilgilere göre Neandertalların konuşabildiği yönündeydi. Hatta bazı araştırmacılar onların zeki bir tür olduğunu düşünmektedir. Bilim insanlarını tereddüde düşüren şey “Bu insanlar zeki ise nasıl yok olabilirler?” sorusudur. İşte bu durumu açıklayamadıklarından zeki olamayacaklarına hükmetmektedirler. Bilim bu türün bilinçli olarak dünyayı terk edebileceğini kabul etmediğinden çözümsüz kalmaktadır.

Daha öncede dediğim gibi ben neandertalların Atlantisliler olduğunu iddia ediyorum. O zaman bizim gibi gelişmiş bir uygarlık üretmeleri gerekir. Bu insanlardan bize çok daha fazla teknolojik eser ulaşması gerekir. Peki, nerde bu ürünler diye sormak gerekir. Aslında bir kısmına değindim. Örneğin başka yazılarımda bahsettiğim duvarlar, mağara resimleri yada teknolojik eserler onlara aittir. Atlantislilerin en az bizim seviyede teknolojiye ve bilime ulaştıklarını düşünmekteyim. Onlar bizim gibi genlerle uğraşacak seviyeye ulaşmışlardı. Sümer kayıtlarında ve Tevrat’ta insan genleri ile uğraştıkları gözükmektedir.

farekulak

Şekil 3 Bilim bir farenin sırtında insan kulağı oluşturabilmiş.

Bir detaya değinmem gerek. Ben Cro-Magnon’larla Neandertal’ları aynı tür olarak görmekteyim. Bizim homo-sapiens halimiz Neandertal’a, bu günkü halimizde Cro-Magnon’a karşılık gelmektedir. İşte o teknolojik eserleri yapanların Neandertaların gelişmiş hali Cro-Magnon’lar yapmıştır diye iddia ediyorum.

Bizlerin gelişimi için genlerimizle uğraşan Atlantislilerin neler yaptığını ancak tahmin edebiliriz. Belki gen teknolojisiyle uğraşan bilim insanları bir cevap oluşturabilir. Ben bu konuyu başka yazılarımda Sümer kayıtları ve daha çok da Tevrat’tan inceleyeceğim. Oralarda genlerle uğraşıldığı açık ama bunu nasıl yaptıklarını açıklayan bir veri yok. Ben, bizim genlerimize kendi genlerini birleştirdiklerini düşünüyorum. Fakat gen olarak neandertalların bizim atamız olmamaları sorun gibi gözükmektedir ama Bilim ve Teknik Haziran 2003 tarihli ve Safkan Cro Magnonuz isimli yazıda tamamen Cro Magnon olduğumuz yazmaktadır.

Bir grup İtalyan ve İspanyol bilim adamının ilk kez Cro Magnon atalarımızın kemiklerinden genetik malzeme almayı başarması, soyumuzun saflığı konusundaki kuşkuları da gidermiş görünüyor. İlk bulundukları mağaranın adıyla Cro Magnon olarak adlandırılan ve 25.000 yıl önce Avrupa’ya yayıldığı düşünülen Cro Magnonlar, günümüz insanının doğrudan atası sayılıyor. Ekip, güney İtalya’daki Paglicci mağarasında bulunan iki insan fosilinin kaburga ve bacak kemiklerinden, mitokondrial DNA parçaları elde etmiş. İncelenen örneklerdeki dizilerin, günümüz insanındaki genetik farklılık aralığıyla örtüştüğü ve daha önce yayımlanmış olan üç Neandertal insanın genetik yapısından büyük ölçüde ayrıldığı görülmüş. Varılan sonuç: Modern insanda Neandertal kanı yok. Stanford Üniversitesi’nden antropolog Richard Klein’a göre bulgular yaklaşık 30.000 yıl önce aniden ortadan yok olan Neandertallerin modern insandan fazla farklı olmadıkları ve hatta onlarla karıştığı yolundaki görüşlerin “tabutuna son çiviyi çakıyor!”

insan-sempanze

Şekil 4 Neandertal bir maymunla insan arasında bir yapıdadır.

Oysa Ekim 2005 Bilim Teknik dergisindeki “Ne Kadar Neandertalız?”Yazısına göre 40 bin yıl önce ilginç bir şekilde yok olan Neandertalların, Cro Magnonlardan tamamen farklı bir tür olduğu düşünülüyormuş.  Fakat Çek cumhuriyetinde bulunan Cro Magnon kemikleri ile gen benzerliği olduğu ortaya çıktı. Yazıya göre iki türün çiftleşmiş olabilecekleri iddiası gündeme geldi.

Bizler, Cro Magnonlarla gen ve yapı benzerliğine sahibiz. Onun için bizim atamız oldukları düşünülüyor. Görüldüğü gibi elde edilen bilimsel veriler çok farklı sonuçları göstermektedir. Tam bir fikir birliği yoktur. Bana göre Cro-Magnonlar Atlantislilerdir. Biz 40 bin yıl önce ancak şempanzeler gibiydik ve Cro-Magnonlar konuşan teknoloji üreten bir türdü. Onun için çiftleşme sözü doğru olamaz. Fakat Sümerlere veya Tevrat’a göre çiftleşmiş olmalıyız. Çünkü her iki kaynakta tanrıların insan kızlarıyla çiftleşmiş olduğunu söylemektedir. Ben oralarda anlatılan şeyin genlerle uğraşıldığının bilgisi olduğunu düşünüyorum. Ayrıca iki yazıda neandertalların yok oluş tarihlerini farklı almaktadır. Görüldüğü gibi tarihler konusu çok sağlam değildir. Ben bu tarihi iki tarihin ortalaması yani 35 bin yıl önce olarak almayı uygun gördüm. Cro Magnonlar Neandertaların devamıdır ve epey gen değişikliğine uğratılmışlardır. Modern insan ise Cro Magnonla akrabadır. Cro magnonlar atamız değiller ama gen yapımız çok yakın olmalıdır. Çünkü bizi kendi genleriyle evrimleştirmişlerdir. O zaman Neandertallarda insanla akraba olması gerekir ama epey uzaktan. İşte bilimsel veriler bu durumun sonucudur. Bir gurup bilim adamı Neandertallar akrabamızdır derken bir kısmı değildir demektedir.

Neandertallarla sadece konuşma yönünden değil beyin yönünden de benzeştiğimiz gözükmektedir. Neandertal dünyada beyin vücut ağılığı oranı en yüksek canlıdır. İnsandan daha büyük beyne sahiptir. Fakat bu onun daha zeki olduğunu göstermez. Çünkü aklı oluşturan beyin değil ruhtur. Beyin büyüklüğünün belki ruhun beyinle daha iyi entegre olmasına yardımcı olabilir. Beyin büyüklüğü çok fazla fark yaratmaz.

Neandertal ile insan kafatasları arasındaki fark şekil 4’de görülmektedir.  Neandertal kafatası yapısı tam olarak insanla maymun arasında olduğu görülmektedir. Ortada bulunan Neandertal resmi bir neandertal kafatasına bilgisayarla deri giydirilmiş bir görüntüdür. Alnın basıklığı, ağız ve çenenin çıkıntılı hali insanla maymun arasındadır. Elbette insanların kendi aralarında bile bir sürü çeşitlilik vardır. Fakat maymunsu yapı bariz olarak ayrımı gösterebilmektedir. Modern insanın cro magnona ve neandertal’in homo sapiense karşılık geldiğini söylemiştim. Eğer homo sapiens kafatası resimleri incelenirse neandertal kafatasına benzediğini görürsünüz. Onda da aynı basık alın ve çıkıntılı çene yapısı hakimdir.

insankafatasi1

Şekil 5’de üç türün kafataslarını görebilirsiniz. İnsan ile Cro magnon kafatasları birbirinin aynısıdır.

Ayrıca bilim cro magnonları bizim atamız olarak görmektedir. Bunun nedeni cro magnonların bizi kendi genleriyle evrimleştirmiş olmalarıdır. Fareye bir insan kulağını aşılayan bilim o zamandan beri epey daha yol aldı. Ayrıca bizden kalan ekiplerin şempanzeleri değiştirmek için çok daha zamanları var.  O zamana kadar bu işlem bilim için sıradan bir işlem olacaktır.

İnsanın geçmişini incelediğimizde zekânın artışı beynin büyümesinin çok önünde gitmiştir. Yani beyin kaplarının hacminin artması zekâ ile paralel gitmemektedir. Bizim beynimiz 6 bin yıl önceki Sümerli beyninden çok daha büyük değildir ama zekâ olarak çok ilerdeyiz. Zekâ gelişimini bilimsel gelişmeyle anlayabiliyoruz. Tarihsel süreçte bilim ne kadar gelişmişse zekâda o oranda artmıştır. Fakat şöyle bir durum var. Bilimde fark yaratan insanlar o zamanki insanların içinde en üst zekâya sahip olanıydı. Onun için toplumun genelinin zekâ olarak o insanın çok gerisinde olduğunu düşünmemiz gerekir. İşte bilime bakacağız ama ortalama zekâ seviyesinin daha geriden geldiğini bilerek… Galile dünyanın döndüğünü iddia ederken çağdaşları insanın içine girmiş şeytanı yakarak çıkarmaya çalışıyordu.

Bazıları Sümerlerin çok zeki olduklarını ve bugünkü medeniyetimize yakın medeniyet kurdukları iddia edilebilir ama bir Sümer tabletinde yazdığı gibi her şeyi tanrıların lütfüyle başarmışlardır. Yani hiçbir şey Sümerlerin eseri değildir. O eserler ancak Atlantislilerin eseri olabilir.

Eğer şekil 1′i incelersek dünyadan hasat edilen sistemi bir nebze anlayabiliriz. Mulular gittikten sonra kalan ekipler (Tevrat ya da tüm pagan dinlerindeki tanrılar) önce genleriyle uğraşarak yeni bir maymun türü oluşturdular ve aynı zamanda daha önce başkaları tarafından oluşturulan neandertallerin medeniyet kurmasını sağladılar. Neandertalleri kendi genleriyle evrimleştirerek Cro Magnonları oluşturdular. Cro Magnonlar bildiğimiz Atlantislilerdir.

Atlantisliler yeni bir tür maymun yarattılar ve var olan homo sapiensi geliştirdiler. Homo sapiensin genleriyle uğraşarak onu modern insana çevirdiler. Homo sapiensin genlerini kendi genleriyle modernize ederek kendilerine benzeyen yeni türü dünyanın halifesi kıldılar. Ona Sümer,  İndus, Olmek, Mısır v.b. medeniyetleri kurdurarak önceleri bizzat onları yöneterek, sonraları uzaktan yardım ederek geliştirdiler. Atlantisliler olarak tanıdığımız Cro Magnonlar kıyametlerini yaşarken geride kalan teknolojik eserlerini yok ettiler. Arkadan gelen türün belli bir zamana kadar bu düzenden haberi olmaması gerekir. İnsanın gelişmesi için hem bilimine yardım ettiler hem de onları dinlerle istedikleri yöne soktular. Dinlerin çok etik olmadığını düşünebilirsiniz ama bu yol en kısa olduğu için seçilmiştir. Bizde şempanzeleri organize ederken aynı yolu kullanacağız. Bizden kalan ekipleri şempanzeler tanrı olarak bilecekler. Şimdiden bile hayvanat bahçelerinde ya da laboratuvarlarda eğitilen şempanzeler insanı tanrı olarak algılıyor olabilir.

Seyfullah DEMİR