Neden dünya denilen bu gezegendesin? Merak ediyorsan oku…
Kuran’a göre Mehdi
Kuran’da kıyametin belirsiz bir tarihte kopacağı kesindir ama Kuran’ın mevcut yorumuna göre “Mesih” yada Mehdi konusunda pek bir şey yoktur. Yoktur diyorum ama aslında, farklı bir bakış açısıyla çok şeylerin olduğunu görmek mümkündür. Bana göre Kuran, pek çok sembol içine Mehdi’yi gizlemiştir. Kuran’ın sembolik yorumuna bakarsak çok başka şeyler söylediğini görebiliriz.
İlk olarak “Mehdi” kelimesiyle başlayalım. Kuran’da pek çok yerde mehdi kelimesi geçer ama, bunların çoğunluğu “Hidayete erdirilen” ya da “hidayete vesile olan” anlamlarındadır. Yani özel bir kişi veya dönemi içine almaz. Oysa bizim aradığımız, sözlü gelenekte olan, kıyamette gelecek olan kurtarıcı diyebileceğimiz Mehdi’dir. Ben mucizevi bir şekilde göklerden inecek, ya da insanüstü güçlere sahip bir kurtarıcı beklemediğim için, sözlü gelenekteki İsa ve Mehdi’yi aynı gurubun elemanları olarak görüyorum. Daha doğrusu o guruptan herhangi biri bu tanımlamaları karşılar. Çünkü gerçekte bu kelimeler birer dönemi ve o dönemleri organize edecekleri kasteder. Benim beklediğim ekip, doğup büyüyen, dünyada herkes gibi yaşayan, meşhur ve zengin olmayan, bir miktar insan gurubudur.
İlk olarak Ali İmran 46 ve Maide 110 ayetlerini analiz ederek başlayabiliriz. Çünkü bu ayetler sözlü gelenekteki İsa gökten inecek ve mehdiye yardım edecek hadislerini destekler bir yapı içerir.
Veyukellimu-nnâse fî-lmehdi vekehlen vemine-ssâlihîne
وَيُكَلِّمُ النَّاسَ فِي الْمَهْدِ وَكَهْلًا وَمِنَ الصَّالِح۪ينَ
Ayetin meali: “Beşikte de, yetişkin çağında da insanlarla konuşacak ve iyilerden olacaktır” şeklindedir. Kelime kelime açarsak:
- ve yukellimu-nnâse : ve insanlarla konuşacak
- fî-lmehdi : beşikte veya mehdi dönemi içinde ya da mehdi iken
- vekehlen : “ve yetişkinlik çağında” ki bu çağ 40 yaş üstünü kapsayan bir dönemdir.
- vemine-ssâlihîne : ve salihlerden ya da salâha erenlerden anlamına gelir.
Aynı söylem Maide 110 ayetinde de var ama zaten birbirinin kopyası niteliğindedir.
Bu ayetlerin söylediği şey şudur. Ayetler İsa peygambere hitaben “sen beşikte ve kemale ermişken insanlarla konuşuyordun”. Her iki ayette de dikkat etmemiz gereken yer “fî-lmehdi vekehlen” sözüdür. Mehdi kelimesi, her iki ayette de İsa Peygamberle ilgili hikâyenin içinde geçmektedir. Her iki ayette de tüm mealciler “fî-lmehdi” kelimesine “beşik” anlamı vermişlerdir. Bunun nedeni de Meryem 29 ayetinde mehdi kelimesinden sonra sabi yani çocuk kelimesinin geçmesi ve kelimenin bir anlamının da yatak olmasıdır. Yani kelimeye beşik anlamının verilmesi gayet mantıklıdır. Fakat Ali İmran 46 ve Maide 110 ayetlerinde beşik anlamı yerine oturmuyor. Çünkü filmehdi kelimesinden sonra gelen vekehlen kelimesi Arapçada insanları kasteder ama 40 yaş üstü olanları kapsar. “fi” eki ise İngilizcedeki “in” kelimesi gibi “içinde” anlamı verir ve sonraki kelimeleri de içine alır. Bu durumda çeviri şöyle olmalıydı. “(İsa) İnsanlarla konuşacak, beşiğin içinde yaşlıyken, ve salih kişilerdendir.” Moda mod çeviri böyle olunca, mealciler beşikte yaşlı olunamayacağından “hem beşikte hem de yaşlıyken” diye çevirmişler.
Oysa bu durum sözlü gelenekteki “İsa peygamber kıyamette gelecek” sözüyle beraber düşünüldüğünde, hiçte saçma olmaz. O zaman çeviri şöyle olur. “(İsa) İnsanlarla konuşacak mehdiyken (veya mehdi dönemindeyken) ve kemale ermişken ve o salih kişilerdendir. Çeviriyi biraz daha düzelttiğimizde “Hidayete erdiren, yaşı kemale ermişken insanlarla konuşacak. O salih kişilerdendir.” Şekline bürünür ki anlam tam oturur. Burada fî-lmehdi kelimesinin hidayete erdiren ya da vesile olan anlamını kullanarak mana vermiş olduk. İsa peygamberin 40 yaşına kadar yaşamadığı bilinmektedir. Demek ki bu ayetler ikinci gelişe işaret ediyor olmalı. Yani hadislerle örtüşmektedir. Fakat buradaki kasıt onun kişiliği değil, getirdiği öğretidir. Ben, İsa peygamber gelecek dendiğinde, onun öğretisinin hakim olacağını anlıyorum.
Bu mantıkla baktığımda daha önce yaptığım Deccaliyet, İsa ve Mehdi dönemleriyle de örtüştüğünü görüyorum. Aslında bu dönemler İnsanlığın durumuna açıklama getirmek için yaptığım ayrımdır. Mehdi ya da İsa diye birinin gelmesinden çok, o dönemleri organize edecek biri ya da -büyük bir ihtimalle- birileri olacaktır. Yani kişilerden çok Deccâl, İsa, Mehdi zihniyetlerinin olacağı zamanların olması gerektiği sonucuna varıyorum. Yoksa İsa peygamberi diriltme derdinde değilim. Mehdi konusuna devam edelim.
Kuran’da önemli gördüğüm bir sembol de (demir yani) “hadid”dir.
[stextbox id=”warning”]Hadid 25 Doğrusu Biz elçilerimizi hakikatin apaçık belgeleriyle gönderdik; onlarla birlikte Kitab’ı ve insanlığı adâletle ayakta tutsun diye mizanı indirdik; ve içinde hem kahredici bir güç hem de insanlar için sayısız faydalar bulunan demiri indirdik: Ki böylece Allah, kendisine ve elçilerine gıyapta destek çıkanları seçip ayırsın: Şüphesiz Allah tarifsiz bir güç ve kuvvet, üstünlük ve yücelik sahibidir.(İslamoğlu)
[/stextbox]
Öncelikle tefsircilerin verdiği anlamı düşünürsek çok saçma bir açıklama yaptıkları ortadadır. Bazıları “demir, dünyaya gökten indirildi” anlamına geldiğini düşünmektedirler ve zamanı geldiğinde o demirle kılıç, tank, tüfek ya da başka bir şey yapılacak ve böylece peygambere yardım edenler açığa çıkacak anlamında olduğunu yazmaktadırlar. Bu tür tefsir çok sorunludur ve sanırım başka açıklama bulunamaması sebebiyle kabul görmektedir. Ayeti böyle anlayanların yazdıklarına nette çokça itiraz vardır. Özellikle Kuran’ın insan yazımı olduğunu savunanların eline koz verilmektedir. Dünyada ki tüm elementler uzaydan gelmiştir. Dünyada üzerinde ya da içinde hiçbir element oluşmamıştır. İçlerinden sadece demiri alıp onu da mucize ayetmiş gibi sunarsanız dalga konusu olmanız normaldir.
Öncelikle ayette geçen “demir” ne anlama gelmektedir, onu araştıralım. Bunun için Kuran’ın sunduğu bir çözüm var. Bir kelimenin anlamı açık değilse, başka ayetlerdeki kullanımına bakmak gerekir. Kelimeye verilmesi gereken anlam, başka bir ayette açıklanabilir. Buna en güzel örnek, Enbiya 26 ayetindeki “kul” kelimesinin, Araf 194 ayetinde açıklanması, verilebilir.
Yaptığım araştırmada karşıma çıkan hemen her demir kelimesi metal olan demiri çağrıştırıyordu. Fakat Sebe 10 ayeti çok başka şeyler söylediği belli idi.
[stextbox id=”warning”]Sebe 10 Andolsun ki, biz Davud’a tarafımızdan bir fazilet verdik. “Ey dağlar! Onunla beraber tesbih edin.” dedik ve bunu kuşlara da emrettik ve ona demiri yumuşattık.[/stextbox]
Ayette Davut peygambere bazı ayrıcalıklar tanındığı söyleniyordu ama “ona demiri yumuşattık” söylemi belirgin bir anlam vermiyordu. Demir işlemeyi Davut peygamber bulmadığına göre, verilen faziletin hadid 25 ayetindeki demirle bir bağı olmalıydı. Daha sonra, değerli bir dostumdan çözüm geldi.
[stextbox id=”warning”]Kaf 20 Sur’a üfürülmüştür, işte va’d edilen gün budur.
Kaf 21 Her nefis beraberinde sevk eden ve şahitle gelir.
Kaf 22 Sen kesinlikle bundan gaflette idin yani bilmiyordun, şimdi perdeni senden açtık, işte artık görüşün keskindir.
[/stextbox]
Ayetteki “görüşün keskindir” sözü “hadid” kelimesinin anlamı olarak çevrilmektedir. Bu anlamı demir kelimesinin fiil hali olarak aldıklarından, Hadid 25 ayetindeki hadid kelimesiyle özdeşleştirmediler. Oysa Hadid 25 ve Sebe 10 ayetlerindeki demir kelimesi de, fiil olarak alınmalıdır. Kâf 22 ayetinde hadid kelimesi asla yerine oturmuyor. Aslında orada Arapça keskin anlamında olan (حاد) “haad” kelimesi kullanılmalıydı. Hadid kelimesine “keskin” anlamının verilmesi, tamamen cümlenin gelişinden kaynaklanmaktadır. Yani Kuran, Hadid kelimesine başka bir anlam yüklemiştir. Ben bu anlamın “görüşü keskin kişi” anlamına geldiğini kabul ediyor ve diğer ayetlere de bu anlamı yüklüyorum. Fakat buradaki görüşün keskinliği, sıradan bir keskinlik değildir. Kıyameti yaşayan kişinin, gaflet uykusundan uyanmış olması hali gibi bir duruma, görüş keskinliği diyeceğiz.
Şimdi Sebe 10 ayetindeki “ona demiri yumuşattık” sözü, çok başka bir anlama bürünmüş oldu. Bu demektir ki Davud bir demirci değil, gaflet uykusu biraz aralanmış kişi demektir. Bu da bana, Mehdi’nin, tarihteki Davut peygamber kişiliği arkasına gizlendiğini söylüyor. Zaten ayette “tarafımızdan bir fazilet verdik” sözü de bu durumu destekler bir yapı içermektedir. Fakat buradan anlıyoruz ki, Mehdi tam olarak uyanmamış ama, yine de kimsenin ulaşamayacağı şeylere ulaşabilecek durumdadır. Görüşü tam açılmamıştır ama, yine de mucizeler yaratacak şeyler yapabilecektir.
Hadid 25 ayetine dönersek: Peygamberlerin özellikleri anlatıldıktan sonra, demirin indirildiği söylenmektedir. Demek ki bu peygamber özelliklerinden, demir denen neyse, onda da olmalıdır. Ayrıca, bu demir peygamberden sonra, yardım edenleri meydana çıkarmalıdır. İşte, ayetteki demiri, görüşü keskin kişi olarak aldığımızda, anlamın tam olarak oturduğunu görüyoruz. Peygamberden çok sonra, Kuran’ın gerçek anlamını meydana çıkarıp, Allah’ın ve Peygamberin amacına hizmet edecek bir ekip oluşturabilecektir. Bu durum hadislerle de desteklenmektedir.
Demir kelimesi kasıtlı seçilmiştir. Çünkü demirin sertliği bilinen bir durumdur. Bu ayetteki “içinde hem kahredici bir güç hem de insanlar için sayısız faydalar bulunan demir” diyerek “demir gibi bir karakter” yapısına vurgu vardır.
[stextbox id=”grey”]Haris bin Muğayre-i Nasrı der ki: İmam caferi sadık aleyhisselam’a “İmam (Yani Hazreti Mehdi) ne ile tanınır?” diye arzedince şöyle buyurdu.
Heybet ve vakar ile.
Başka ne ile tanınır?
Ayrıca helal ve haram ile, Halkın ona olan ihtiyacı ile onun hiç kimseye muhtaç olmamasından tanınır, onun yanında Resulullâh’ın silahı bulunur.
[/stextbox]
Görüldüğü gibi ayet ile hadis üst üste çakışmaktadır. Ayette zikredilen “kahredici bir güç”, hadiste “Heybet ve vakar ile“, ayette “insanlar için sayısız faydalar” sözü “Halkın ona olan ihtiyacı ile” örtüşmektedir. Hadiste bahsedilen “Resulullah’ın silahı” Kuran’dır. Yani Hadid, peygamberden çok sonra Kuran’ı kullanarak bir ekip oluşturacak ve onlar insanlığı kıyamete hazırlayacaktır.
İslâm inancına göre peygamberlik bitmiştir. Bu süreçten sonra sadece Mehdi ya da İsa gelecektir. Ayette bahsedilen demir, ancak bu ikisi olabilir. Onlar da kıyamette geleceği için, ayetler bu şekilde yorumlanmalıdır.
Başka bir hadiste: [stextbox id=”grey”]Aralarında kadınların da bulunduğu 314 kişilik bir grup oluştururlar. Onlar her zalime galip gelirler. Onların kalpleri demir gibidir ve onlar gündüz arslan, gece de abiddirler. Ne evvelkiler, ne de sonrakiler fedakârlıkta onlara yetişemez. (Ukayli “En-Necmu’s-sakıb fi Beyanı Enne’l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale’t-Temam ve’l kamal”) [/stextbox] diyerek bu ekibin 314 kişi olacağını söyler.
Benim düşünceme göre, bu ekibin üç görevi olacaktır. İlki: bizleri kıyamete hazırlamak, ikincisi: bizden bedensiz yaşama geçemeyecekleri altın çağda eğitime almak, üçüncüsü: Âdemoğlundan sonraki dünyanın halifesini yetiştirmek. Yani Mehdi biz ve bizden sonraki bir dönemin organizasyonunu yapacak. Bizim dönem bir çağ ise, bizden sonrakiler başka bir çağ insanı olacaktır. Yani mehdi iki dönemin organizatörü olacak. Bu durum size bir şey çağrıştırıyor mu bilmem ama bana, Kuran’daki Zülkarneyn’i hatırlatıyor. Yani Kuran Zülkarneyn kıstası içinde de mehdinin yapacağı işleri anlatmış. Zülkarneyn konusunu “Zülkarneyn kimdir?” adlı makaleden okuyabilirsiniz.
Kuran’ın mehdiyi anlattığı önemli bir ayet gurubu daha var. Hadis desteğiyle bu ayetleri de inceleyelim. Bakara 246-251 ayetleri bize güzel bilgiler sunmaktadır. Bu ayetleri doğru anlayabilmek için, önce kullanılan sembolleri anlamak gerekir.
Kuran’ı bilenler, Kuran’ın büyük bir kısmında İsrailoğulları ile ilgili konuları işlediğini bilirler. Sanki Kuran İsrailoğulları üzerine şekillenmiş gibidir. Bunun nedeni Kuran’ın seçtiği anlatım tarzıdır. Musa’nın göçü de tamamen insanlığın göçüdür. Yani İsrail oğulları da bir semboldür.
İsrailoğulları=İnsanlık.
Davut=Mehdi.
Talut=İsa dönemi.
Câlut=Deccaliyet dönemi.
Su=para.
Nehir=Maddiyat, yani materyalist sistemin imkânları, olarak alırsak ayetlerin gerçek anlamı ortaya çıkmaktadır.
[stextbox id=”warning”]BAKARA 246 – Baksana, İsrail oğullarının Musa’dan sonra ileri gelenlerine! Hani onlar, bir peygamberlerine: “Bize bir kumandan gönder de Allah yolunda savaşalım…” dediler. O da: “Size savaş farz kılınırsa, acaba yapmamazlık eder misiniz?” dedi. Onlar: “Bize ne oldu da yurtlarımızdan çıkarıldığımız ve çocuklarımızdan ayrıldığımız halde Allah yolunda savaşmayalım?” dediler. Bunun üzerine savaş kendilerine farz kılınınca da onlardan pek azı hariç, yüz çevirdiler. Ama Allah, o zalimleri bilir. [/stextbox]
Bakara 246’dan başlarsak: Öncelikle anlatılan olayların Musa’dan sonra bir dönemde insanların bir komutan (ya da kurtarıcı) istediklerini anlıyoruz. Fakat Davut peygamber zamanında İsrailoğulları ne yurtlarından çıkmışlardı ne de çocuklarından ayrıydılar. Yani bu dönem, Davut ismi geçiyor diye, Davut peygamber zamanında geçen bir durum değildir. Ben şu anda insanlığın içinde yaşadığı dönemi anlattığını düşünüyorum. Şu anda dünyada muazzam bir kurtarıcı beklentisi vardır. Hristiyan ve Museviler Mesih’i, Müslümanlar Mehdi’yi, Hindular Avatar’ı, Budistler Maitreya’yı ve diğer tüm inançlar bir kurtarıcıyı beklemektedir. Özellikle, Tanrıyı kıyamete zorlamak gibi bir düşüncenin bile oluştuğunu bilmek, durumun ne kadar gündem olduğunu ve ayete uyduğunu görebiliyoruz.
Kuran’ın kullandığı üslup gereği; geleceği, geçmiş gibi anlatmayı da içermektedir. Onun için bu ayetler tam olarak günümüzü anlatmaktadır. Tüm dünya bir kurtarıcı bekliyor olmasına rağmen, ayetten anladığım ona çok az insanın yardım edeceğidir. Bu durumu yukarıdaki hadislerden de anlayabiliyoruz. Mehdi ve arkadaşları 300 civarı kişi olacaktır.
[stextbox id=”warning”]BAKARA 247 – Peygamberleri onlara: “Allah, size hükümdar olmak üzere Talût’u gönderdi.” demişti. Onlar: “Ona bizim üzerimize hükümdar olmak nereden geldi? Oysa hükümdarlığa biz ondan daha lâyıkız, ona maldan bir genişlik, bir bolluk da verilmemiştir.” dediler. Peygamberleri de “Onu sizin başınıza Allah seçmiş ve ona bilgi ve vücut bakımından bir güç, bir genişlik vermiştir.” dedi. Hem Allah, mülkünü dilediğine verir. Allah’ın rahmeti geniştir, o her şeyi bilir.[/stextbox]
Ayette, kral olarak, Talut’un gönderildiği söylenmektedir. Fakat insanlığın onu beğenmediği anlaşılmaktadır. Aslında burada insanlıktan çok, gelişmiş ülkelerin, bu duruma sıcak bakmayacağını anlamak gerekir. Çünkü, onların sömürü düzenlerinin sonu geleceği için, durumdan hoşnut olmayacaklar. Dediğimiz gibi, Talut, İsa dönemidir. İsa dönemi barış ve huzurun tesis edildiği dönem olacaktır. Dünyaya adalet ve sükûnet hakim olacaktır. İsa peygamberin geri geleceği şeklindeki inanç doğru değildir. Geri gelecek olan onun barış mesajı olacaktır. “Yanağına tokat vurana diğer yanağını da çevir” mantığı hâkim olacaktır. Haksızlıkların, israfın ve aç gözlülüğün önüne geçileceği için zenginlerin pek hoşlanmayacağı bir dönem olacaktır. Fakat Mehdi özel bilgilere sahip olduğu için kimse itiraz edemeyecektir.
[stextbox id=”warning”] BAKARA 248 Peygamberleri, onlara şunu da söylemişti: Haberiniz olsun, Onun hükümdarlığının alâmeti, size o tabutun gelmesi olacaktır ki onda Rabbinizden bir sekine, (sükûnet, gönül rahatlığı), Musa ve Harun ailelerinin bıraktıklarından bir bakiyye (yani kalıntı) vardır. Onu melekler taşımaktadır. Eğer iman etmiş kimselerden iseniz, bunda sizin için kesin bir ibret, bir alâmet vardır.[/stextbox]
Bakara 248’de, İsa döneminin ne zaman başlayacağını görebiliyoruz. Mehdi, Ahit Sandığını (yani Talut’un hükümdarlığının alametini) bulduğunda –ya da dünyaya ilan ettiğinde- dönem başlayacaktır. Bu sayede dünyada sekine, sükûnet, gönül rahatlığı, barış ve huzur olacaktır. Çünkü insanlar birbirini yemeye ara verip ne olduğunu anlamaya çalışacaktır. Ayrıca ayetten Mehdinin hâlâ geçerliliği devam eden iki önemli bakiye elde edeceğini anlıyoruz. Bana göre bu bakiyeler, iki kütüphaneye giriş bilgileri olacaktır. Musa Mısır’daki, Harun Tibet’teki kütüphanenin şifrelerini içermelidir.
Kuran tefsircileri bu hikâyenin 1. Samuel 1-28‘de anlatılan Saul’un kral ilan edilmesinin hikâyesinden kaynaklandığını düşünmektedirler. Oysa bu hikaye Tevrat’taki bilgilerin baz alınabileceği şekilde dizayn edilmiştir. Yani Kuran’da mehdinin gizlenebilmesi için yakıştırılmıştır. Elbette aynı hikâye olmadığının açık delilleri de konulmuştur. Örneğin Bakara 246’da “Bize ne oldu da yurtlarımızdan çıkarıldığımız ve çocuklarımızdan ayrıldığımız halde” denilmektedir. Oysa İsrailoğulları, kral Davut ya da kral Saul döneminde, ne yurtlarından çıkarılmışlardı ne de çocuklarından ayrılmışlardı. Bu durum günümüzdeki durumu yansıtmaktadır. Günümüzde İsrail oğulları bir devlet kurmuş olmalarına rağmen, çoğunluğu dünyanın her tarafına dağılmış durumdadır.
Başka bir örnek ise Bakara 248’deki ahit sandığını kastederek “Onu melekler taşımaktadır” demektedir. Geçmişte sandık melekler tarafından taşındığına dair bir işaret yoktur. Tevrat’a göre Filistin beyleri karar verip göndermiştir. Kuran ise meleklerin taşımakta olduğunu söylemektedir. Bu iki durum olayın henüz gerçekleşmediğinin işaretidir.
Bu durum:
[stextbox id=”grey”]
“Ona Mehdi denilmesinin nedeni, gizli olan bir şeyin yolunu göstermesidir. Antakya denilen bir yerden Tabut’u (kutsal emanetler sandığını) ortaya çıkaracaktır.” (Suyuti, el- Havi li’l Feteva, II. 82)
“Mehdi, Rumlarla savaşmak için bir ordu gönderir. Onun fıkıh bilgisi on aliminkine bedeldir. O, Tabut-u Sekineyi de Antakya mağarasından çıkarır.” (Naim bin Hammad, Kitab-ül Fiten)
[/stextbox]
Hadisleri tarafından da desteklenmektedir.
[stextbox id=”warning”]BAKARA 249 – Talut, ordu ile hareket edince dedi ki: “Allah sizi mutlaka bir nehirle imtihan edecek. Kim ondan içerse, benden değildir. Kim de onu tatmazsa, işte o bendendir. Ancak eliyle bir avuç alan başka (bu kadarına ruhsat vardır).” Derken içlerinden pek azı hariç, hepsi de varır varmaz ondan içtiler. Talut ve beraberindeki iman eden kimseler nehri geçtiklerinde. “Bizim bugün, Câlut ile ordusuna karşı duracak gücümüz yok.” dediler. Allah’a kavuşacaklarına inanıp, bilenler ise şu cevabı verdiler: “Nice az topluluklar, Allah’ın izniyle nice çok topluluklara galip gelmişlerdir. Allah, sabırlılarla beraberdir.”[/stextbox]
Bu ayetteki hikâye de Tevrat’la örtüşmez. Oysa burada dünyada yaşanan sistem anlatılmaktadır. Bakara 249’da Deccâliyetin tam bir tanımı vardır. Nehrin maddiyat olduğunu düşündüğümüzde, geçilen suyun da para olduğunu anlamalıyız. Günümüzde herkes deccâliyetin içinde yaşıyor ve tek gerçek olarak onu görüyor. Kuran, maddiyatı değil, maneviyatı salık verir. Oysa ayette bir avuç suya izin verilmiştir. Yani insanın, geçimlik kadarını elde etmesine cevaz verilmektedir. Fakat insanlık, tek gerçek olarak parayı gördüğü için, çok az insan geçimlik kadarıyla yetinmektedir. İçinde bulunulan sistem deccaliyet dönemi olduğu için, kimsenin maddiyata karşı durmaya gücü yetmez. Herkes ona uymak durumundadır. Câlut deccaliyeti sembolize eder ve bu gün tüm dünyada hâkim durumdadır.
Bu durum hadislerle de desteklenmektedir. [stextbox id=”grey”]“Deccâl rüzgârın yönlendirdiği yağmur gibidir. Deccâl bir kavme gelir, onları davet eder. Onlar da davetine icabet edip ona iman ederler. Bunun üzerine Deccâl semaya emreder onlara yağmur yağdırır, yere emreder onlara nebatat bitirir. O kavmin otlağa çıkmış hayvanları akşam olunca zirveleri en yüksek, böğürleri daha geniş ve memeleri sütten dopdolu olarak dönerler.” [/stextbox] anlatımı bu gün deccaliyete tam olarak uyan batının refahını anlatmaktadır. Deccalin “ben sizin rabbinizim” dediği hadisinden de, insanlığın paraya taptığını anlayabiliyoruz.
[stextbox id=”warning”] BAKARA 250 – Câlut ve ordusuna karşı savaş meydanına çıktıkları zaman da şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Üzerlerimize sabır dök, ayaklarımızı sabit tut ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!
BAKARA 251 – Derken, Allah’ın izniyle onları tamamen bozdular. Davud, Câlut’u öldürdü ve Allah, kendisine hükümdarlık ve hikmet verdi ve ona dilediği şeylerden de öğretti. Eğer Allah’ın, insanları birbirleriyle savması olmasaydı, yeryüzü mutlaka bozulur giderdi. Fakat Allah, bütün âlemlere karşı büyük bir lütuf sahibidir. [/stextbox]
Bakara 250-251’de çok güçlü olan deccaliyetin yenileceği söylenmektedir. Mehdi deccaliyeti (yani Câlut’u) yenerek İsa dönemini başlatacak ve sonrasında kıyamet yaşanacaktır. Bu durum “İsa gökten inecek, Deccalı öldürecek veya Mehdî’nin Deccalı öldürmesine yardım edecek” hadisiyle desteklenmektedir.
Ayetteki önemli bir ayrıntı da, Allah’ın insanları yönlendirmek için, yine insanları kullandığı söylemidir. Yani Allah “Ol” diyerek işleri halletmiyor. Bu durum benim “Allah”; evrenin yazılımının adıdır ve gerekli bilgileri evrene yayınlamaktadır savımı desteklemektedir. Bence Mehdi ve arkadaşları, yeterli frekansa ulaşmış kişi olarak evrenin yayınladığı bilgileri işleyebilecek kişiler olacaktır. Tıpkı Einstein gibi, bilgileri sezgiyle alacaklardır. Yeterli frekansa gelen biri ya da birileri bizden öncekilerin bıraktıkları ahit sandığı ve kütüphanelere ulaşarak sistemin şifrelerini ya da sembollerini çözecek ve insanlığı bedensiz yaşama götürecektir. Yani Arşı taşıyanlar ile Yüksek Melekler Topluluğu, Allah programının gereklerini yapmamızı sağlayarak, boyut atlamamıza vesile olacaklardır.
Tekrar olacak ama Mehdi, çok az kişiyle deccaliyete son verecektir. Onun için çok önemli desteğe ihtiyacı olacaktır. İşte bu desteğin en önemli argümanının “bilgi” olduğunu anlayabiliyoruz. Fakat bu bilgilerin en önemlileri kütüphanelerden gelecektir. Mehdiye yapılan yardım ise bu kütüphaneleri açmasını sağlamak olacaktır. Bunun için önce ahit sandığını bulacaktır. Onun içindeki şifreler ile kütüphaneleri açabilecektir. Ahit sandığını bulmasına yarayan ipucu [stextbox id=”warning”] Sebe 10 Andolsun ki, biz Davud’a tarafımızdan bir fazilet verdik. “Ey dağlar! Onunla beraber tesbih edin.” dedik ve bunu kuşlara da (emrettik) ve ona demiri yumuşattık.“[/stextbox] ayetinde gizli olabilir. Çünkü Davud’a verilen fazilet ile birlikte dağlar ve kuşların da bir ilişkisi vardır. Buradaki dağların inançlar olduğunu biliyorum ama kuşların bu işle bağlantısını henüz çözemedim.
Bu durum [stextbox id=”grey”]“Mehdi çıktığı zaman, Ehli Kehf’e gidip selam verince, Allah onları diriltecek ve Mehdi’nin yanında yerlerini alacaklardır. Daha sonra yattıkları yere dönüp kıyamete kadar da kalkmazlar. (Kitabul Burhan, VI. Bölüm)” [/stextbox]hadisiyle desteklenmektedir. Bu hadisteki Ehli Kehf’in kütüphaneleri sembolize ettiğini “Zülkarneyn’in bize bıraktığı sırlar…” adlı makaleden okuyabilirsiniz.
[stextbox id=”warning”]Kehf 25 Onlar, mağaralarında üçyüz yıl kadar kaldılar ve dokuz yıl da buna ilave etmişlerdir.[/stextbox]
Bu ayetten kütüphanelerin 300 yıl hiç açılmadığını anlayabiliyoruz. Mehdi kütüphaneleri açtıktan sonra 9 yıl onları insanlığa açacak şekle getireceğini anlayabiliyoruz. Bu durumu; [stextbox id=”grey”]“ “Al-i Muhammed’in Kaim’inin (Hazreti Mehdi’nin) iki gaybeti (yani kayıp dönemi) vardır. Birisi diğerinden daha uzundur…” [/stextbox](Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani s. 199) hadisiyle de desteklenmektedir. Bu hadise göre mehdinin iki kayıp dönemi olacaktır. Birinin bu 9 yıl olacağı bellidir. Diğerinin ise Ahit sandığını aradığı yada onu anlamaya harcayacağı süre olabilir.
Bu durumlar yaşandığında Kuran’ın dünyada ciddiye alınmasına sebep olacak ve Sâd 87ve 88 ayetleri fiili olarak hayata geçmiş olacaktır.
[stextbox id=”warning”]Sad 87-88 O Kuran, bütün âlemler için bir zikir, bir öğüttür. Herhalde onun haberini bir zaman sonra bileceksiniz.[/stextbox]
O zaman Kuranın insanlığı kıyamete hazırlamak için gönderildiği, tam olarak anlaşılacaktır. Onun haberi kıyamette ortaya çıkacak olan haberdir.
Bunların haricinde Kuran’da dolaylı olarak Mehdi’ye hitap ettiğini düşündüğüm ayetlerde vardır. Müddesir suresi direk Mehdiyi muhatap alır ve ona seslenir. Mevcut yorumlar, peygambere seslendiğini düşünür ama Kuran peygambere Müzzemmil suresinde seslenmektedir. Zaten Müddesir 8 ayeti “o sura üflendiği zaman” diyerek kıyamette mehdinin hazır olması için uyarıldığını anlayabiliyoruz.
Çevremize baktığımızda dünyasal işlerle öylesine meşgulüz ki! İnsanlığın uyanacak olmasına ihtimal veremiyoruz. Nereden okuduğumu hatırlamadığım ama sevdiğim bir söz var, durumu çok net açıklıyor. “Tv’de İsa peygamber olsa ‘dizim kaçıyor’ diyerek kanal değiştirecek insanlar var”. İşte bu kadar dünyaya bağlanmış birini dahi gaflet uykusundan uyandıracak bir yöntemle insanlık uyandırılacaktır. Tahminim, Atlantislilerden bize kalan kütüphaneleri açtığımızda dünyada bir şok dalgası olacaktır. Sur’a üfleme bu şok dalgasının adıdır. Bu haber öyle hızla yayılacaktır ki duymayan kimse kalmayacaktır. Dereden tepeden aşacak olan bu şok dalgası insanlara bildiklerinin boş şeyler olduğunu anlatacaktır.
Seyfullah DEMİR.
Önemli bir Not: Soyadımın tesadüfen “Demir” olması beni mehdi yapmaz. Lütfen mehdiliğe soyunduğum gibi saçma düşüncelere kapılmayın.
yaklaşık 4 yıl önce
Ayrıca bu virüste mehdi nin ayak sesleri bence tespih koptu virüs ilk boncuk 1 2 seneye daha büyük doğal afetler ve sonra kıyam başlıcak
yaklaşık 4 yıl önce
Hocam davut=isa talut=mehdi değilmi talut Davud un öğretmeni peygamberi ve davudu atayan kişi isada deccal i öldürecek zaten
yaklaşık 6 yıl önce
Hocam yazınız çok mantıklı geldi acaba Mehdî as ve İsa as aynı bedende olabilir mi? İbn-i macede isadan başka Mehdi yoktur diye hadisi şerif var.
yaklaşık 6 yıl önce
Benim de Kuran’dan anladığım öyle ama benim için kişi değil de zihniyet önemli…
yaklaşık 6 yıl önce
apaçık bir şekilde mehdi yazıyor işte ! ne kıvranıyorusunz…. element uydurun durun…mehdi yi gizlemişmiş ALLAH! mehdi = beşik.ç..hadi oradan…yalancılar sizi…
yaklaşık 6 yıl önce
Seyfullah bey cevabınız için teşekkürler. Düz dünyaya inanın. şöyleki Dünyamız yani eski adıyla Tiamat gezegeni milyonlarca yıl önce ikiye bölünüp rotası değiştiği zaman üzerindeki yaşamın korunması için zeki varlıklarca gezegenden dökülen suları dondurularak bir gökkubbe halinde tekrar yaşam devam ettirildi. daha sonra dinazor dönemi yani negatif varlıkların yaşamı, boyutsal savaşlar yüzünden sona erdirilince insan yaşamı başlatıldı. Yani Mu kıtası lemurya ve atlantis, sümerler gibi, yaşamını incelersek zeki varlıkların dünyamızdaki yaşamları ve aradıkları hakkında bilgi sahibi oluruz. Rus bilim adamlarının Afyonda bulduğu 14 milyon yıllık teker izlerini , sümer tabletlerinde belirtilen yerlerdeki maden arama izlerinin günümüz bilim adamlarınca doğrulanmasını da göz önünde bulundurmalıyız. Atlantis-Mısır savaşlarında gökkubeye verilen zarar yüzünden (sonucunda Nuh tufanı dediğimiz sularla kaplanma) insan yaşamı gezegen dışı radyasyondan dolayı çok düşmüş, hatta bilim adamlarının araştırmalarındaki 35 yaşında büyükbaba olma yıllarını bile yaşamıştır. Daha sonraları zeki varlıkların (ki şu an araştırmalarda Ay yapay uydusunda halen UFO yaşam devam etmekte görülüyor) gökkubbeyi onarmaya devam etmelerinden insan yaşamı bugünkü 80-100 lü yaşlara kadar gelmiştir. Şimdilerde Nasanın bazı videolarında bazı ipuçlarına dikkat çekmek istiyorlar. yukarı bakan astronotların kask camlarında çatlak bir gökyüzü halen görünüyor, Gökyüzüne fırlatılan roketlerin tavana çarpıp düştüğü videolar artık yasaklanmıyor. O zaman gerçekleri açıklamaları oldukça yakın diyoruz. Gelelim diğer konu yabancı devletler saklasalar ne olur. Şunu belirteyim 1950 li yıllarda kendileri defalarca gökkubbeyi bombaladıkları için bazı frekans olaylarını keşfettiler. Bunları kullanıp frekansını istedikleri şekilde yansıtabiliyorlar. Bu da para demektir yani haberleşme, tv, iletişim vs. ..ne derseniz. Birde frekans şiddeti zaman geçtikçe azaldığından, tekrar bombalama olaylarına başlamak zorunda kalacaklardır. Ve bunun için mazeretleri ne olabilir sizce…Aaaa göktaşı dünyamıza yaklaşıyor.. Üstelik dünyamızın onların deyimiyle van allen kuşağı varsa hiçbirşey dünyamıza giremez, yada düz dünya kuramına göre gökkubemiz koruyucudur. ne olacak sizce. Teşekkürler.
yaklaşık 6 yıl önce
Böyle şeylere inanıyor olmanız çok garip…
yaklaşık 6 yıl önce
Bakın bu ayette sadece mesih diyor. Içinde mesih geçen diğer ayetlerde Isa ismi geçiyor.. Bu ayet tek.
Nisa / 172
يَسْتَنْكِفَ الْمَس۪يحُ اَنْ يَكُونَ عَبْدًا لِلّٰهِ وَلَا الْمَلٰٓئِكَةُ الْمُقَرَّبُونَۜ وَمَنْ يَسْتَنْكِفْ عَنْ عِبَادَتِه۪ وَيَسْتَكْبِرْ فَسَيَحْشُرُهُمْ اِلَيْهِ جَم۪يعًا
Türkçe Transcript (*)
Len yestenkife-lmesîhu en yekûne ‘abden li(A)llâhi velâ-lmelâ-iketu-lmukarrabûn(e)(c) vemen yestenkif ‘an ‘ibâdetihi veyestekbir feseyahşuruhum ileyhi cemî’â(n)
Meali:
Ne Mesih, ne de Allah’a yakın, gözde Melekler asla Allah’ı ilâh tanımaktan, candan müslümanlar olarak Allah’a teslim olmaktan, saygıyla Allah’a kulluk ve ibadet etmekten, O’nun şeriatına bağlanmaktan, O’na boyun eğmekten yüksünerek, burun kıvırarak kaçınmazlar. Kimler Allah’ı ilâh tanımaktan, candan müslümanlar olarak Allah’a bağlanmaktan, saygıyla Allah’a kulluk ve ibadet etmekten yüksünerek, burun kıvırarak kaçınır, büyüklük taslayarak serkeşlik ederlerse, bilsinler ki, Allah onların hepsini huzuruna toplayıp, hesaba çekecektir.
yaklaşık 6 yıl önce
Merhaba
Ali imran 81 de Allah bütün NEBİ lerden söz aldıgını ve onlara KİTAP ve hikmet verdiğini söylüyor. Bu nebilere Muhammed de dahil olduğuna gore; hepsinden sonra gelecek bir RESUL den bahsediyor..o zaman bu RESUL kimdir?
Ve bunun uzerine Ahzap 7 de;
Allah ın NEBİ lerden söz aldığını tekrar hatırlatarak, VE MİNKE (senden de) diyerek Muhammed i de dahil ediyor…
Bu durumda Muhammed kitap verilmiş(NEBİ)son elçi oluyor..
Muhammed den sonra bir RESUL=ELÇİ daha gelecektir.
yaklaşık 6 yıl önce
Kuran da 3 ayette mehdi kelimesi geçiyor. 3 ayet de Hz. İsa A.S.’ı anlatıyor. .
Ali Imran / 46
وَيُكَلِّمُ النَّاسَ فِي الْمَهْدِ وَكَهْلًا وَمِنَ الصَّالِح۪ينَ
Türkçe Transcript (*)
Veyukellimu-nnâse fî-lmehdi vekehlen vemine-ssâlihîn(e)
Ve o çocuk insanlarla hem beşikte, hem de yetişkin olduğunda konuşacak, Allah’la barışık düzgün bir hayat yaşayan kişilerden olacaktır.
Maide / 110
اِذْ قَالَ اللّٰهُ يَا ع۪يسَى ابْنَ مَرْيَمَ اذْكُرْ نِعْمَت۪ي عَلَيْكَ وَعَلٰى وَالِدَتِكَۢ اِذْ اَيَّدْتُكَ بِرُوحِ الْقُدُسِ تُكَلِّمُ النَّاسَ فِي الْمَهْدِ وَكَهْلًاۚ وَاِذْ عَلَّمْتُكَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَالتَّوْرٰيةَ وَالْاِنْج۪يلَۚ وَاِذْ تَخْلُقُ مِنَ الطّ۪ينِ كَهَيْـَٔةِ الطَّيْرِ بِاِذْن۪ي فَتَنْفُخُ ف۪يهَا فَتَكُونُ طَيْرًا بِاِذْن۪ي وَتُبْرِئُ الْاَكْمَهَ وَالْاَبْرَصَ بِاِذْن۪يۚ وَاِذْ تُخْرِجُ الْمَوْتٰى بِاِذْن۪يۚ وَاِذْ كَفَفْتُ بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ عَنْكَ اِذْ جِئْتَهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَقَالَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْهُمْ اِنْ هٰذَٓا اِلَّا سِحْرٌ مُب۪ينٌ
Türkçe Transcript (*)
Iż kâla(A)llâhu yâ ‘îsâ-bne meryeme-żkur ni’metî ‘aleyke ve’alâ vâlidetike iż eyyedtuke birûhi-lkudusi tukellimu-nnâse fî-lmehdi vekehlâ(en)(s) ve-iż ‘allemtuke-lkitâbe velhikmete ve-ttevrâte vel-incîl(e)(s) ve-iż taḣluku mine-ttîni kehey-eti-ttayri bi-iżnî fetenfuḣu fîhâ fetekûnu tayran bi-iżnî(s) vetubri-u-l-ekmehe vel-ebrasa bi-iżnî(s) ve-iż tuḣricu-lmevtâ bi-iżnî(s) ve-iż kefeftu benî isrâ-île ‘anke iż ci/tehum bilbeyyinâti fekâle-lleżîne keferû minhum in hâżâ illâ sihrun mubîn(un)
Allah o zaman:
“Ey Meryem’in oğlu Îsâ, senin ve annenin üzerindeki nimetlerimi hatırlayarak şükret. Hani seni, kâinattaki tabiî, dinî, sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî düzeni içeren, ihyâ eden, insanları ve toplumları pislikten arındıran kitabı getiren elçi Cebrâil ile desteklemiştim. Beşikte iken de, insanlarla olgunluk çağındaki peygamber vasfınla konuşuyordun. Sonra okuma yazmayı, kutsal kitaplara vukufu, ilmi, hikmeti, sağlıklı ve ahlâklı yaşama bilgisini, hekimliği, yazılı ve şifahî bilgileri, sünneti içeren Tevrat’ı ve İncil’i öğretmiştim. Benim bilgim planım dahilinde, benim irademle emsalsiz güzellikte çamurdan bir kuş planlayıp şekillendirebiliyor, ona üflüyordun. Benim bilgim dahilinde, benim irademle o bir kuş oluyordu. Anadan doğma körü ve alaca hastalığına yakalananı iyileştirebiliyordun. Ölülere benim bilgim dahilinde, benim irademle hayat verebiliyordun. Hani İsrâiloğulları’nın seni öldürmelerine engel olmuş, seni korumuştum. Kendilerine apaçık âyetler, mûcizeler getirdiğin zaman, içlerinden kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirler,
“Bu açıkça, aklı etki altına alan bir sihir, bir aldatmacadır” demişlerdi.*
Meryem / 29
فَاَشَارَتْ اِلَيْهِ۠ قَالُوا كَيْفَ نُكَلِّمُ مَنْ كَانَ فِي الْمَهْدِ صَبِيًّا
Türkçe Transcript (*)
Feeşârat ileyh(i)(s) kâlû keyfe nukellimu men kâne fî-lmehdi sabiyyâ(n)
Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi.
“Biz beşikteki bir sabî ile nasıl konuşuruz?” dediler.
yaklaşık 6 yıl önce
Sayın hocam, yorumlarınızda dünya uzay ve gezegenlerden bahsediyorsunuz. Araştırmalarımda RAhman-33 ayetine göre yeryüzünden insan ve cinlerin çıkışına izin yok. Diğer ayetlerde cinlerin gökyüzünden çıkmaya çalıştıklarında burçlardan atılan yakıcı ateş ile geri püskürtüldüğü yazıyor. yani düz dünya kuramına göre bir yaratılmış yaşam merkezinde deniz ve buzdan oluşan fanus ile kapalı bir ortamda medeniyetlerimiz çok uzun yıllardır sürdürüyor. Birçok kimse buna inanmayabilir. Ama ne yer altına, ne okyanus altına nede gökyüzüne çıkışımız yok. Güneş, ay, yıldızlar hepsi bu fanusun içinde . YAklaşık 30 km ve daha fazla üzerimizdeler. Bunu Abd, rusya ve bazı bilim adamları 1950 li yıllarda antartika araştırmalarında teyit ettiler ve insanlıktan gizliyorlar. Bu kütüphanelerden çıkacak bilgilerin insanlığa açılacağına inanıyormusunuz, sizin yorumunuz nedir.
yaklaşık 6 yıl önce
Ali Kardeşim,
Benim yorumum Rahman 33 ayetinde gidilmesine engel oluşturulan yer öte dünyadır. Bana göre Kuran bazı ayetlerde gök katları derken bahsettiği boyutsal gök katlarıdır. Yani sicim kuramlarının bahsettiği 11 boyutlu bir uzaydayız. 3 boyut içindeyiz Kuran diğer boyutları gök katı olarak anmaktadır.
Bunun yanında sizin düşünceniz de dikkate alınması gereken bir durumdur. Ben bilgisayar programı içinde olduğumuzu ve bizim uzayımızın kuipler kuşağıyla bittiğini düşünüyorum. Düz dünya teorisine inanmıyorum. Yaptığım incelemelerde çok yanlış bilgileri doğruymuş gibi verip insanları ikna etmeye çalıştıklarını gördüm. Fakat hepten boş bir teori olmadığını da biliyorum ama ne olduğunu henüz çözemedim…
ABD RUSYA biliyor ve gizliyor sözü doğru değil. Çünkü sadece onlar yok, gözlem yapan. Pek çok amatör gökbilimci var. Ayrıca merak ediyorum. ABD RUSYA’nın bu işten kârı ne? Niye gizlesinler ki? Düz dünya teorisini iddia edenlerden hiç kimse direk gözlem yapabilecek imkanlara sahip değil. Yani yetkisiz insanlar. Uzman olmadıkları bir konuda ahkâm kesiyorlar… Bence küre dünyacıların bazı açıklarını kullanan birilerinin ürettiği sanal bir teori. Ama dediğim gibi kesinlikle boş olduğunu düşünmüyorum. Bu durum bizi bir yere götürecek ama nereye bilmiyorum. Zaman içinde görürüz sanırım…
yaklaşık 6 yıl önce
Üstad yazdiklarini okuyunca mehdi olduğum hissine kapıldım. İyi ve güzel şeyler doğuyorsa kalbinize bilin ki, kainati yaradandan geliyor. Zitti da iblis veya kibrinizden. Ben ise sizinle ve takipçilerinizle başka birşey paylaşmak istiyorum. Öncelikle kendinize sorun siz gerçekten herşeyi yaratan ve herşeye gücü yeten bir yaraticiya inaniyor musunuz. Siz öyle bir yaratıcı olsanız yarattığınız böyle muazzam bir düzene nasil bir din uygun görürdünüz. Ben olsam düzenin kusursuzluğunun devami için barış derim. Peki bu duzenin bir bileşeni bir ferdi olarak bu yaratıcıdan geldiği söylenen kitaplar bunu muhteva etmeli değil mi? Bence evet. Peki ediyor mu? Gördüğüm kadariyla kesinlikle evet. Peki ben sizin kadar mürekkep yaladim mi? Allah bilir lakin zannimca hayır. Peki bu bilgiye nasıl vakif oldum. Yaradan ben olsam bunca muhteşem kabiliyetlerim var, yarattığım duzen için dini anlatacağim kitaplar gönderip bu sondur diyecem ve herkesin bu kisa ömür içinde hakikatlerimi kitaplardan görmesini isteyecem sonra da de yuku kitaplar yalayin yutun sonra kitabimi anlarsiniz mi diyecem? Kolaylaştirmak için zorlaştiracam mi? Oysa ben kendime kolaylaştiran zorlaştirmayanim diyecem. Metafizigi felan vs de yutmayi unutmayin birinin peşine eteğine de takilin diyecem. Akliniz aliyor mu? Kaçiniz gerçekten Kurani baştan sona olmak uzere anladiğiniz dilde az bucuk anlama çalışarak gece sükunetinde okudu. Bir kaybiniz olacak mi? Yoksa hakikatin sandiğinizdan kolay olmasini görmekten mi korkuyorsunuz. Bel ki de inandiğiniz yaratici sizin inandiğiniz degil başkasinin inandiği sizin inandirildiğiniz yaratici olduğund suçu onlara atmak için banem olur otokorumasi ile gözlerinizi kapayip hakkinda bilginiz olmayan kibrinize doruk yaptiran boş konularla bir an evvel hesab gunune varip kurtuluruz düşüncesine mi kapiliyorsunuz. Çok uzattim özür. Kissadan hisse herşeyi yaradan herşeye gücü yeten sızleri çok seviyor ona yonelip kitabini okumaniz yeter siz kitabi bitirince anladiginiz dilde kim nereyi nasil kendince anlamlandirmış önemli degil o size onlari da tek tek tekrar tekrar gösterecek şüpheniz olmasin. Onun buna da gücü yeter herşeye yettiği gibi. Onun kitabi kitaplari sizi direk muhattab aliyor aklinizi kullanin. Ve sizi kadin erkek hepinizi eşit ve resulleri olarak temizleyip hazirlayacak. Kimseye değil kitaplarina sarilin birakin kitaplari sizi hazirlasin yaşadiğiniz tüm zorluklarin ne kadar kolaylaştığina guleceksiniz. Gecen bunca ömrünüzü nasil heba ettiginize de guleceksiniz. Allahin dini tektir barış kimi isevi, kimi musevi, kimi islam, kimi başka isimlerle seslenir. Siz içinizi barış ile doldurunca ki kitapları bunu size kolayca sağlayacak korkmayin, o zaman yaraticinin dini ile müşerref olacaksiniz. Kendinize yaraticinin dinindeyim demenizle size ben veya birileri tafindan ölçülüp biçilen dikilen giysilerle yaraticinin dinine girmiş hakikate vakıf olamazsiniz. Bariş ile barış içinde hakikate erenler olarak yaşamaniz temennisiyle.
yaklaşık 6 yıl önce
Önemli hususlardan bir diğeri ise Kur’an’da sanki bütün peygamberler kıyamet zamanına gönderilmiş gibi bir anlatımın bulunmasıdır. Kur’an’ı iyice inceledikten sonra siz de bu kanıya varabilirsiniz. Hatta Hz. Muhammed’in(s.a.a) dahi Kur’an’da -ismi zikredilmeden- bahsi geçtiği yerleri okurken aynı izlenime kapıldığımı söyleyebilirim. Zaten hadislerde Mehdi(a. s)’nin zuhurunun Hz. Resulullah’ın zuhuruna benzeyeceği anlatılıyordu.
Kıyamet zamanına gönderildiği anlatılan resullere örnekler :
Semud kavmine -> Salih peygamber
Ad kavmine -> Hûd peygamber
Medyen halkına->Şuayb peygamber
Nuh kavmine-> Nuh peygamber
Yunus kavmi-> Yunus peygamber
Lût kavmi-> Lût peygamber
İsrailoğullarına (Ademoğulları) -> İsa peygamber =Mehdi
• Bu peygamberlerin hepsi gönderilmiş birer elçidir ve Mehdi de onlarla aynı statüdedir. Çünkü Mehdi de yukarıdaki peygamberlerin yaptığı gibi kıyamette öncü olacaktır. Demek ki Mehdi de Âdemoğullarına gönderilmiş bir elçidir.
• Şu iki ayeti inceleyelim:
Şuara Suresi 208.ayet : “Biz hangi memleketi helak ettikse muhakkak onu uyarıcı olmuştur.”
Bir kavmi helakından önce (yani kıyametinden önce) onu uyarıcı muhakkak olmuştur diyor Kuran.
İsra Suresi 15.ayet : “…Biz bir resul göndermedikçe azab edecek değiliz.”
Kur’an’ın iyi takipçileri azabın kıyamete karşılık geldiğini bilecektir. (Azab=kıyamet)Bu bağlamda: ‘Biz resul göndermedikçe kıyamet gerçekleşecek değil’ anlamı ortaya çıkıyor.
(Araf 164. Ayete göre de çetin bir azap= helak = kıyamet( bkz.)
• Maide 19.ayet: “Ey kitap ehli! Peygamberlerin arasının kesildiği bir sırada size resulümüz geldi, size gerçekleri açıklıyor ki: “Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi.” demeyiniz. İşte müjdeleyici ve uyarıcı geldi. Allah, her şeye kadirdir.”
• Tersten düşündüğümüz zaman; Ayete göre eğer o Resul gelmeseydi, kitap ehli “bize müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi” diyeceklerdi. Ayetin Hz. Muhammed (s.a.a) için olduğu düşünülebilir; fakat Hz. Peygamber (sav) zuhur etmeseydi de kitap ehli: “bize müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi” demezlerdi . Çünkü onlar başka peygamberlere tabi idiler. Ayete, günümüzü düşünerek yaptığım yorum, bu resulün zuhuru ile kitap ehli “bize uyarıcı ve müjdeleyici gelmedi” diyemeyecek ve bahaneleri kalmayacak. Bu da (günümüz şartları düşünüldüğünde) tam da Mehdi ile olabilir. Ayrıca bu resulün resullerin arasının kesildiği bir dönemde(fetret) ortaya çıkacağı ayetteki bilgiler arasında. Hz. İsa? ile Hz. Muhammed arasında 571 yıl; Hz. Muhammed ile Hz. Mehdi arasında ise 1400 küsür yıl olduğu söyleniyor. Bu yüzden Mehdi fetret tanımına da daha çok uyuyor.
• Ahzab 40.ayet : “Muhammed, sizin adamlarınızdan hiçbirinizin babası değildir. Velakin Allah’ın resulü ve nebilerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.”
Bu ayet, mevcut inanışta Hz. Muhammed’in son peygamber olduğunu kanıtlamak için gösterilen ayet. Esasen bu ayet Hz. Muhammedin Resulullah olduğunu söylemekte. Resullerin sonuncusu olduğunu söylememekte. Burada yer alan anlam, nebilerin sonuncusu olduğudur. İkisi ayrı şeylerdir.
Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
yaklaşık 7 yıl önce
Hz. Mehdi AS. çoktaaaan gelmiştir. Onu tanıyabilmek Allah’a dua ile mümkün. Çünkü pek çok sahtesi çıkmış ve çıkacak. Hz. Mehdi AS.ı Allah ta’yin ettiğine göre, en iyi O bilir. Yani, eğer Allah’a inanıyorsanız, O’na sorun.
yaklaşık 7 yıl önce
hikayeler rivayetler sahih olmayan hadisler re kalmış ahiretimiz malesef.yok mesih gelecek gelmeyecek yok beş vakit var beş vakit yok yok şunu şukadar kadar tespih et gökten nur yağacak yok isa öldü yok ölmedi yok hz isa gelecek tek rar yok gelmeyecek kuranda işaret ediyor etmyor. ya arkadaş Allahü teala niye dosdoğru sölemektense işareti tercih ediyor ne işareti ne rivayeti geçin bunları zaten kıt zekamız var birde ALLAHÜ teala işaret vermekle
bu kıt zekanın anlamasını daha mı kolaylatırıyor.kuranda rivayet kuranda işaret yoktur neyse odur ve her insanın anlayacağı şekilde açık net gönderilmiştir yorumlar beşerin işidir beşer şaşar bu kadar basit
yaklaşık 8 yıl önce
Ben mehdinin kim olduğunu Recep Tayyip Erdoğan ın bildiğini tahmin ediyorum. Pek çok kaynağım var sebep açısından ancak en büyük kaynak olarak şunu söyleyebilirim. Türkiye gibi bir devletin başındaki adam eğer dünyaya ileri geri yapıyorsa korkmuyorsa ben büyük bişi var derim bu işin altında. Bizde silah varmı? YOK, Bizde para varmı? YOK, Bizde bilim varmı? YOK, Biz bugun amerikayla rusyayla savaşsak bizi kurtarcak bi devlet varmı arkamızda? YOK. Ozaman bu adam neye güveniyorda böyle korkusuz dimdik kafa sallıyor? Ben bu mehdilik olayından başka bişiye işi bağlayamıyorum. Şunu belirteyim Erdoğan mehdidir falan demiyorum hatta aklımın ucundanda geçmiyor. Ama bu adam mehdilikle alakalı bişiler bildiğini düşünmekteyim. Başka bir yolu yok varsa biri şuna buna yaslıyor desin fikrimden vazgeçiceğim.
Cübbeli Ahmet hoca da iyi manada tehlikeli bu adamcağızda bişiler biliyor diye düşünüyorum. Öyle bir U dönüşü varki mehdi gelmiyecek derken bu asır birden ters döndü. Bu adam öle bi adamki nuh dese peygamber demez öle kolay dönecek bir cinste deil.
Bu iki kişiye yapışmak lazım ben tahmin ediyorum bir şekilde bunların duyumları kaynakları vardır.
Allah bizi doğru yola soksun. Böle tahminlerde bulummak bile cok tehlikelidir. Bir cm fazla gitsen dinden cıkarsn. Ucurum kenarı hep bu işler.
Bir diğer hususta madde diye bir şey yok. Ruhumuza izletilen bir film gibi şuan yaşadıklarımız. Bende öle düşünüyorum. Madde yoktur maddeye tapan materyalistler bir gün gercekle karşılaştığında O taptıkları maddeleri arayacaklarda bulamayacaklar çünkü hiç bir zaman olmamışlardıda. Buna benzer birayette var ama aklıma gelmiyor. Galiba putlarla ilgiliydi.
Bu arada dilerseniz iletişime gecebiliriz. yaş olarak amcam olsanızda fikri olarak arkadaş olabiliriz.
Allahla kalın Allaha emanet olun arkadaşlar
yaklaşık 8 yıl önce
Mesih-Mehdi konusunda aşağıdaki sayfaları gördünüz mü?
http://www.angelfire.com/misyonersavar/mis5vn.html
http://www.angelfire.com/misyonersavar/mis5vt.html
yaklaşık 8 yıl önce
Mehdiyet ve deccaliyet güzel bir şekilde sembollerle anlatılmıştır. Bakara 249 da nehirden içilmesi ve örnek olarak verilen hadiste de deccali rüzgarların sürüklediği yağmura benzeterek bir şekilde deccaliyetin gelip geçici olduğuna işaret edilmiştir.
Bildiğimiz gibi demirin düşmanı sudur. Pasa neden olur.
Ve bence o hadiste deccalin evrensel sistem ve düzeni yanıltarak ve gizleyerek insanlara göstermeyi hedef edinmiş bir zihniyettir. Yani bilimi olması gerektiği gibi insanlığa sunmayan bir zihniyet. Şayet insanlar evrensel sistem ve düzeni hakkıyla anlarlarsa zaten Allahı bulmuş olacaklar.
Herkes istediği zaman yağmur yağdırsaydı sistem ve düzen kalır mıydı? İşte deccal bu gerçeği gizlemeye
çalışıyor. Sebepler ve sonuçların olduğu evrensel düzeni sadece sonuçlardan ibaret gösterme gayretindedir.
Bu da insanlığı bilim temelinden uzaklaştırıp hurafelere sürüklemektedir.
İşte demirin şaşmaz sağlamlığı ve gücüne yapılan izafetten dolayı Allahın yarattığı bu sistemin şaşmaz olduğunu ve bunu demir zihniyetlerin ortaya çıkaracağını sembolize etmektedir.
Sözün özü bence mehdi deccal tabiri sistem ile sistemi gizleyen zihniyetin mücadelesidir. İster şahıs olsun ister makina ister zihniyet. Farketmez.
yaklaşık 8 yıl önce
Merhabalar
Ben öncelikle demiri indirdik derken neyin kasdedildiğini irdelemek isterim. Kur’anda yağmuru indirdik de denir. Bildiğimiz gibi yağmur havada bir yerde bekletilip indirilmez. Bir takım tabiat kurallarının gerçekleşmesi gerekir.Suyun buharlaşıp yükselmesinden tutun bulut olup rüzgarlarla sürüklenip alçak ve yüksek basınç etkileşimi sayesinde yağmur olarak yeryüzüne düşmesine kadar.
Yani ortada bir süreç var. Aynı şekilde demiri indirdik derken de demirin oluşumu için bir sürecin gerekliliğinden de bahsedebiliriz.
Kitabı indirdik derken de aynı duruma vurgu yapılmaktadır.
İndirme fiilinde süreç ve aşamalardan geçilerek istenilen noktaya varılmak gibi bir durum vardır.
Şimdi mecazi anlamda demirin Mehdi olduğunu kabul ediyorsak Mehdinin de benzer süreç ve aşamalardan geçerek işin tabiatına uygun hale getirilmesi olmalıdır.
Demek istediğim ayette kasdedilen demir gökten indirilmedi süreç ve aşama kaydedilerek uygun hale getirildi.
Peygamberlere kitap ve ölçü indirdik derken de aynı durumdan bahsediliyor. Bu şekilde algılamamızı istiyor Kur’an.
Belki çok önemsiz bir nüans gibi dursa da aslında Allah’ın yaptığı ve planladığı her işte daima süreç ve aşama yolunu izlediğini görürüz. Sihirli bir değneğin pat diye madde aleminde ortaya çıkardığı bir durum yoktur.
yaklaşık 8 yıl önce
Yeni bir kurtarıcı , Kuran ile çatışır.Mehdilik, Hz.Peygamberi yok etme adına üretilmiş kelime oyunudur.Maide 3.ayeti bunun ispatıdır.
yaklaşık 8 yıl önce
Selamünaleyküm.
Mehdi çoktan geldi ve aramızda yaşıyor.Ama müslümanlar ona sahip çıkmıyor.O devrin bilgisiyle bilinmesi mümkün olmayan bilimle ilgili ayetlerin doğru olduğunu insanlara gösterdi.Gelen Mehdi bilimin ta kendisi.Onun söyledikleri öğrencilere din derslerinde dahi öğretilmiyor.Ancak genetik bilimi tarafından yıkılan evrim teorisi öğretiliyor.
yaklaşık 8 yıl önce
Sadece şunu bilmek istiyorum, beklenen Mehdi Tayyip Erdoğan değil, değil mi…?
yaklaşık 8 yıl önce
” hz mehdi 2019 geliyor ! ne yapın, ne edin ; 2019 ramazan ayında kâbe de olun ! ” { ve bu mesajı internette yayın }
yaklaşık 8 yıl önce
Bilindiği gibi kutsal metinlerin, mitlerin, efsanelerin, masalların görünen fizik aleme ait manasının dışında birde görünmeyen sembolik bir anlatım tarzı vardır. Demir sembolu, fiziki manasının dışında psişik yeteneklerin ortaya çıkması ve bu ruhsal güçlerin kullanımı ile görünenin ardındaki görünmeyeni görmeye, hakıkat bılgısıne yaklaşmada araç olarak kullanılan belli bir manevi gelişimden tekamulden sonra ortaya çıkan mukafat olarak verilen psişik yetenekleri temsıl eder.
Ruhsal güçlerini kullanarak bazı bilgilere ulaşabilen şamanlar hakkında verilen bilgilerde ilk şamanların kadın olduğu erkeklerin ise demirciliği öğrendikten sonra şamanlık yapabildikleri bilgisi veriliyor. Neticede ilk kadın şamanlar demirci ustası oldukları için şmalık yapmıyorlardı.Buradaki demircilik ruhsal güçlerini kullanmayı öğrenebilen iç potansıyelını keşfeden kişi anlamında kullanılıyor.
Kuranı Kerim de ilk peygamber Hz Adem’den başlayarak son peygambere kadar olan tüm peygamberler belli bir sırayla belli bazı özellikleriyle öne çıkıyor. Bir kişi üzerinden örneklerle anlatılmak istenen bizlere kişinin tekamul manevi gelişim aşamasında sırasıyla gececeği ve ulaşması gereken evreleri anlatıyor. Son peygamber olan Hz Muhammet’lede ınsanoğlunun ulaşabılecegı en son tekamul seviyesı vurgulanıyor. Hz Muhammet’te ondan önce bahsi geçen tüm peygamberlerın sahip olduğu manevi birkimlerin hepsi mevcuttur. Muhammet makamı insan oğlunun dünya üzerinde ulaşabileceği en son seviyedir. Bu nedenle son peygamber olarak geçer. Bu konunun çakralarlada yakından ilişkisi vadır…
İnsanoğlunun sürekli bir kurtarıcı beklemesi ile mesih ve mehdinin geleceğine olan inancı içinde bulunduğu durumun olumsuzluğunun ve aşamasının nekadar düşük olduğunun içten içe farkında oluşundan dolayıdır. Gerçek anlamda bunu farkettiğinde ve kurtulmak arınmak gerçek bilgiye ulaşmak istediğinde ve bunu maddi manevi çabasıyla da hakettiğinde kurtarıcısına bu istek ve hakedişle kavuşacaktır. Toplumsal arınmayı sağlayacak bir toplum uyandırıcısı kurtarıcısı gelmesı için toplumsal olarak bu isteğin yoğun olarak olması gerek. Kişi nasıl ki kendi rehberıne bunu gerçekten istediğinde hiç beklemediği anda ulaşabiliyorsa toplumda gerçekten arınmayı temızlenmeyi (mesh) istediğinde ve hakettiğinde kurtarıcısını(mesih-mehdi) vicuda getirecektır. Tıpkı Musa’nın Hızır’ına Türk Halkının Atatürk’e Hz Muhammet’in Cebrail’e kavuşması gibi…
yaklaşık 8 yıl önce
Merhaba Seyfullah Bey. Yazınızdaki demir ile ilgili genel görüşe istinaden, daha önce yazmış olduğum bir deneme ve altında ki kaynakları incelemenizi öneririm. Bence demirin ne anlamda kullanıldığı bize daha farklı bir şekilde verilmiş. Özellikle kaynaklarda bulunan Kenan Keskinin Enerji Alanları ve Biz serilerine bir göz atmakta fayda var. http://www.ufukozcizme.com/post/yildiz-kapilari-kabe-ve-cakralar
yaklaşık 8 yıl önce
Ufuk kardeşim,
Sende Hadid 25 ayetine genelde yapılan yorumun aynısını yapmışsın. Demirin gökten gelmesi sadece dünyaya özgü bir durum değildir. Çünkü bütün gezegenlerin hatta bazı uyduların çekirdeği demirdendir. Yani bu durum dünyaya özgü bir durum değildir. En az marsta olmasına rağmen orada da vardır. Jupiterde muazzam ölçüde vardır. Yani sadece dünyada olsaydı dediğinizi ciddiye alabilirdim. Gezegenler oluşurken en ağır olan demir merkeze çöker. Bu doğal bir durumdur. Hatta oluşum sırasında dünyaya çarpan göktaşlarındaki demir de ağır olduğu için dünyanın merkezine çökebilir. Bu özel bir durum değildir. Bu gün demirce zengin bir göktaşı jupitere çarpsa demir merkeze doğru çökelir. Çünkü yoğunluğu diğer maddelerden daha fazla olduğu için doğal bir süreç yaşanır.
Daha da önemlisi hiçbir element dünyada oluşmamıştır. Hidrojen ve helyum büyük patlama anında, helyum-demir arası elementler büyük yıldızlarda, demirden büyük elementler Süpernova patlamalarında oluşur. Bu süreç evrenin ilk dönmelerinde galaksilerin merkezlerine yakın yıldızlarda bolca oluştu. Patlayan yıldızlar elementleri galaksilerin dışlarına doğru fışkırttı. Sonradan oluşan yıldızlar bu materyalleri kendi etraflarında topladı ve bunların bir kısmı da gezegenleri oluşturdu. Yani dünyada olan her atom uzaydan geldi. İçlerinden sadece demiri seçip uzaydan geldi demek bilgiyi tek yönlü kullanmaktır. Kurandaki ayete durum yakıştırmaktan başkası değildir. Sanki demir uzaydan geldi de diğerleri dünyada oluştu gibi bir anlatım izliyorsunuz…
Ateist insanlar Müslümanların bu yorumunu bilgisizlik olarak görüp dalga geçmektedirler. Genel bir durumu, özel bir durum gibi sunmak olayları çarpıtmak anlamı taşır.
yaklaşık 8 yıl önce
Bilgi için teşekkür ederim,bu konuda ki araştırmalarımı bu yönde de ilerletmeye çalışacağım.
yaklaşık 8 yıl önce
Hocam haddim olmayarak şunu söyliyeyim, biz insanlar habire kurana anlamlar yükleyip zihnimizi bunaltıyoruz, her şeyi kuranda bulmak, her fikri kurana dayandırmak kuranı yaşam alanından çıkarıp efsane ve hikayelere boğmaktır, mehdi inancı oniki imam inancı isanın bir daha geleceği düşüncesi ta islamiyetten öncede olan çoğu israiliyat hikayeleridir.. Ve bin yıllardır insanlara umut verip hükmetme aracıdır… Saygılar
yaklaşık 8 yıl önce
Şenol kardeşim,
Kuran’ı bir şey anlamadan Arapçasından okunmasını mı tercih edersin?
yaklaşık 8 yıl önce
Mesih-Mehdi konusunda enteresan bir yazı dizisi buldum.
İlginizi çekebilir.
http://www.angelfire.com/misyonersavar/mis5vn.html
http://www.angelfire.com/misyonersavar/mis5vt.html
yaklaşık 9 yıl önce
hz mehdi 2019 geliyor ! ne yapın ne edin 2019 ramazan ayında kabe de olun !!!
yaklaşık 9 yıl önce
Mehdi Tuncer Ciftci`dir. insaAllah
Lutfen takip ediniz.
Pazartesi: 11:00-13:30 arasi Rumeli Tv
Salı. : 11:00-14:00 arasiVizyontürk
Carsamba: 11:00-14:00 arasiVizyonturk
Persembe: 11:00-14:00 arasiVizyonturk
Cuma. : 22:30-02:30 arası Rumeli Tv
Cumartesi : 11:00-13:30 arası Rumeli Tv
23:00-02:00 arası vizyonturk
yaklaşık 9 yıl önce
İcraatleri nerede?
yaklaşık 9 yıl önce
En küçük ruhsal yeteneğinin farkına varan kendini mehdi sanıyor. Demekki insanlar kendilerini kandırmak için hazırlar. Cinlerle irtibata giren bile mehdiliğe soyunuyor.
yaklaşık 9 yıl önce
Merhaba Seyfullah bey. Siz bir kurtarıcı gelecekse bu kurtarıcıyı nasıl bekliyorsunuz? Siyasi bir kişilik mi?
Olağanüstü, daha doğrusu insan üstü birimi? Sıradan birimi? Her dinde bir kurtarıcı beklentisi mevcut. Ancak
bu beklenti nereden doğuyor
kurtarıcıya olan ihtiyaç mı yoksa gerçekten böyle biri geleceği için çeşitli rivayetlerde söz edilmesi mi?
Sizin görüşünüzü biraz bilir gibiyim. Şimdiye dek açılmamış kütüphane açılacak ve insanlık aydınlanacak. Fakat değişen ne olacak? İnsanlar biranda tüm bilgileremi ulaşacak yoksa belirli kişileremi bilgi gidecek?
Teşekkürler.
yaklaşık 9 yıl önce
Hakan Kardeşim,
Kütüphanelerdeki bilgiler dünyaya yayıldıkça insanlar üzerinde şok etkisi yapacak. Bilinenlerin ve bu güne kadar değer verilen, uğrunda onca can verilen yada alınan şeylerin hiçbir önemi olmadığını gören insanlık ilk şoku yaşayacak sonra bu bilgileri anlamaya özümsemeye çalışacak. İşte bu bilgileri ortaya çıkaran ekip mehdiyeti temsil edecek. Özel bir yeteneklerinin olup olmayacağını bilmiyorum. Ama tek kurşun atmayacaklarını hatta kimseye kızmadan süreci idare edeceklerini tahmin ediyorum. Zaten Kütüphaneler açıldığında dünyaya duyurma işini dünya basını halledecek. Benimde detaylar hakkında söyleyeceklerim tahminden öteye geçmez. Yaşarsak hep beraber göreceğiz…
yaklaşık 9 yıl önce
Merhabalar Seyfi bey. Yazılarınızı dikkatle okuyorum. Ve çoğuna katılıyorum. Yalnız tüm dünya da şuanda bir Mehdi a.s. furyası almış başını gidiyor. Gaibi sadece ALLAH C.C. bilir. Ama ben şuanda daha mehdiyet dönemi için erken bir vakit olduğunu düşünüyorum. Dediğiniz gibi de dünya ve insanlık belli bir aşamaya gelmeden fikir ve düşünce olarak, yani sizinde belirttiğiniz gibi topyekun bir uyanış olmadan da Mehdi a.s. geleceğini tahmin etmiyorum. Şuanda dünya o kadar maddiyata önem vermeye başladı ki sevgiler bile tamamen maddesel. Temennim inşALLAH birgün insanlık uyanış dönemine girer ve sizin de dediğiniz gibi yaşadığımız dünya tamamen hologram. Çok boyutlu bir hologramda yaşıyoruz ama hala sırrı çözemedik. Çalışmalarınızda başarılar diler, bizleri aydınlattığınız için ayrıca teşekkür ederim.
yaklaşık 9 yıl önce
Tuğçe Kardeşim,
Bu konuyu yaptığımız ALTINÇAĞ KAŞİFLERİ sohbet toplantılarında ileri bir tarihte kıyamet alametleri bahsinde inceleyeceğiz. Önümüzdeki konu zaman konusudur. Seni de ekledim. Eğer katılmak istemezsen beni çıkar diye mesaj at. Sohbetlere katılmak isteyen arkadaşların bilgi vermesi gerek. Gurup kapalıdır.
yaklaşık 9 yıl önce
Ben büyük bir istekle katılmak isterim Seyfullah bey. Fakat nasıl katılacağım? Konu hakkında bilgilendirebilirseniz sevinirim.
yaklaşık 9 yıl önce
Size davet gönderdim onu kabul edin
sonra açıklayacağımız gün ve saatlerde biz sizi zaten ekldiğimizden görürsünüz İlk toplantımızı yayınladık konu altınçağ idi ama tahmin edersiniz ki konu dallanıp budaklandı. Okumak isteyenler https://www.facebook.com/groups/altincagkasifleri/ adresinden indirip okuyabilir. Ama söylemedi demeyin sohbet 5,5 saat sürdü…
yaklaşık 8 yıl önce
Seyfullah Bey !
Hedef 2023 bu mu ? kütüphaneler 2023’e kadar açılması ihtimal dahilinde midir ? yoksa göremeyecek miyiz ?
yaklaşık 8 yıl önce
Oğuzcan kardeşim,
Kıyamet tarihi gizlidir. Kuran bu konuda çok kesindir. Sembol olarak da bir tarih bulamadım. Onun için bir şey söyleyebilmek imkanına sahip değilim. Fakat şöyle bir fikir jimnastiği yapabilirim.
Kehf 25 Onlar, mağaralarında üçyüz yıl kadar kaldılar ve dokuz yıl da buna ilave etmişlerdir. ayetini ben kütüphanelerin açılmasıyla özdeşleştiriyorum. Buradan şunu çıkarıyorum. Eğer kıyamet 2023 de olacak ise 2023-9=2014 de Mehdi kütüphaneleri açmış olması gerekir. Eğer Mehdi şu anda kütüphaneler üzerinde çalışmalarını sürdürüyor ise ve ilk olarak 2014’de başladıysa kütüphaneler dünyaya 2023 de açıklanacaktır. Açıklandıktan kısa süre sonra da kıyamet kopar. Fakat Mehdi bu yıl göreve başladıysa 9 yıl sonra kütüphaneler insanlığa açılacak demektir. Yani mehdinin ahit sandığını bulduktan sonra kütüphanelerin insanlığa hazırlanması süreci 9 yıldır. Mehdiyi henüz tanımadığım için bu sürecin neresindeyiz bilemiyorum. Bende herkes gibi beklenti içindeyim…
yaklaşık 8 yıl önce
Araştırdığım kadarıyla müdessir suresinden de haraketle Mehdi’nin zuhur tarihinin 2019 olduğu geçmekte farklı kaynaklarda, eğer böyleyse 2010’dan beri mi kütüphanelerin açık olması gerekiyor yoksa zuhur ettikten(2019) itibaren mi bir 9 yıl daha geçmesi gerekmekte ? bu arada ben 2010’da bu sayıyla tanıştım fakat tanışmam biraz tuhaf oldu diyebilirim, kendi araştırmamla bulmadım ! daha çok bu sayıya beni iten bir şey, bir enerji oldu diyebilirim, her yerde bu sayıyı görüyordum çünkü ? bunun ne tür bir anlamı var tam olarak anlayamadım malesef fakat sezgilerim 2019’da bir şeyler olacak diyor…!
yaklaşık 8 yıl önce
AL-İ MUHAMMED’İN KAİM’İNİN (HZ. MEHDİ’NİN) İKİ GAYBETİ (KAYIP DÖNEMİ) VARDIR. BİRİSİ DİĞERİNDEN DAHA UZUNDUR… (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani s. 199)
Bu hadise göre Mehdi önce bilinecek sonra iki kere kaybolacak. Ben bu durumu şöyle yorumluyorum. Mehdi önce bir ortalıkta gözükecek. Sonra kısa bir süre ortadan kaybolacak. Sanırım bu süre ahit sandığını arayacak yada bulmuş olup teknolojisini çözüp içindeki bilgileri öğrenmeye çalışacak. Tahmin ediyorum ondan sonra tekrar ondan haberdar olacağız. En azından ilgili olanlar haberdar olacak. Ahit sandığından aldığı bilgiler ile kütüphaneleri deşifre etmeye gidecek. İşte bu deşifre süresi 9 yıl olacak. Mehdiyi 2016 da görsek kıyamet en erken 10 sene sonra 2026’de olacaktır… Mehdinin ilk kayboluşunun süresi hakkında bilgi yok. Ben birkaç ay olarak aldım. Yoksa bir kaç seneyse, süre ona göre artacaktır. Üstelik henüz Mehdiyi görmediğimize göre bir yorum yapabilmem mümkün değildir.
2010 yılında mehdiyi görmediğimiz için bu süreç geriye doğru çalışamaz. 2019 da mehdiyi görürsek 2029 dan itibaren kıyameti bekleyebiliriz…
Ayrıca bu söylediklerim kesin yargılar değil. Hadis ve ayetlerin bende yaptığı çağrışımlardır. Yani bir fikir jimnastiğidir… Bu söylediklerime bakarak kıyamet tarihi belirlediğim düşünülmesin…
yaklaşık 8 yıl önce
Seyfullah Bey !
http://obunedio.blogspot.com.tr/2016/03/yeni-dunya-duzeni-illuminatinin-yeni.html
Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz ? tüm bu olanlar Illuminati adlı örgütün insanları şeytanın himayesi altında toplamak için planladığı bir oyun olabilir mi ? Kur’an’da asla affedilmeyecek olan bir günah var, adı *ŞİRK* acaba şeytan 99 doğru anlatarak insanları bu asla affedilmeyecek olan günaha sevk etmeye çalışıyor olabilir mi ?!! bu konu hakkında çok huzursuzum ben, yazılarınızda bir ruhumuz olduğu görüşündesiniz ki buna bende katılıyorum ! fakat ruhumuzun olması bizi bir *Tanrı* mı yapar ? çünkü Illuminati’nin düzenlediği bu tezgahta insanların kendilerini bir *Tanrı* olduklarına inandırma fikri var ! bu konu hakkında görüşünüzü bilmek isterim çünkü şirk konusu Kur’an’da tek affedilmeyecek mesele olarak geçiyor, yani belki de bütün doğrular bu yanlışa sürüklemek içindir ? aklıma böyle bir şey geldi ve huzursuzum…
yaklaşık 8 yıl önce
Oğuzcan Kardeşim,
İllüminati konusunu pek bilmiyorum. Bazı şeyleri doğruya yakın ama arkasında kim var haberim yok. Bende doğrular içine gizlenen yanlışlar yüzünden pek sıcak bakmıyorum o tür bilgilere. Özellikle arkasındakini bilmeyince içim ısınmıyor. Halis duyguları olan kendini gizlemez diye düşünüyorum. Ayrıca bu tür işlerin arkasında çoğunlukla cinler var. Yani medyumsal bağlantılar… Kimi bilmem hangi gezegenden dünyayı uyarıyor. Kimi peygamber, kimi Allah olup insanlığı kurtarıyor. Olayın müsabbibi cinler olunca öte dünya hakkındaki söylemleri doğru ama gerisi palavra oluyor.
Ayrıca Allah’ı insani düşüncelere sahip bir varlık gibi düşünme. O sonsuz sevgiden oluşur. İnsanın ruhu O’ndan değil mi? O’ndan gelmedik mi? Dönüşümüz o’na değil mi? Tereddüdün niye?
Bu gün çevrende Allah’ın şanına yaraşır kaç kişi görüyorsun. Ben hiç görmüyorum. Demek ki amaç bizim Allah’ın şanına yaraşır hale gelmemiz. Bu kusurlarımızla O’na dönemeyiz. Onun için çok daha yolumuz var ama yolun dünyadaki kısmı tükendi.
İnşikâk 6 Ey insan! Kuşkusuz sen Rabbine doğru çaba üstüne çaba sarfetmektesin, nihayet O’na varacaksın.
diyerek Kuran O’na dönme işlemini kesin dille başaracağımızı söyler. Hemde tüm insanlık olarak…