Neden dünya denilen bu gezegendesin? Merak ediyorsan oku…
Seyfullah Demir
Dünyaya yeni bir düzen getirmek değil niyetim, sadece seher vaktinde tüneğinde dikilen bir horoz gibi kuvvetle ötüp sesimi duyanları uyandırmak... Seyfullah DEMİR
AnaSayfa: http://www.seyfullahdemir.com
Seyfullah Demir tarafından yayınlananlar
Buzul çağının insanlığa etkisi
11 Haz
Cardiff Üniversitesi’nden uzmanlar, gezegenimizin her 100.000 yılda bir buz devrine girip çıkmasına bir açıklama getirdi.
100.000 Yıl Sorunu olarak adlandırılan bu gizemli olay, geçmiş milyonlarca yılda meydana gelmiş ve Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya’yı kapsayan geniş buz tabakalarını oluşturmuştur. Şimdiye kadar bilim insanları bunun neden gerçekleştiğini açıklayamamıştı.
Gezegenimizin buzul çağları, her 40.000 yılda bir meydana gelir ve Dünya’nın mevsimi tahmin edilebilir şekilde değiştiği için bu durum bilim insanlarına mantıklı gelirdi. Bu dönemlerin ardından her seferinde biraz daha soğuk yazlar yaşanırdı. Araştırmanın başyazarı, School of Earth and Ocean Sciences’dan Profesör Carrie Lear şu şekilde anlatıyor;
“Okyanusların karbondioksiti emip, tekrardan saldığını düşünebiliriz. Okyanuslar atmosferden karbondioksiti More >
Mucize olarak sunulan Ayın yarılmış olması mümkün mü?
28 Kas
Benim anladığım dünyada daha önce de yaşamış olan herkes kıyamette yaşıyor olmalıdır. Çünkü Meryem93Göklerde ve yerde olan herkes istisnasız, kul olarak Rahman’a gelecektir. Diyerek ikinci uyanma yani ayağa kalktıktan sonra öte dünyaya gidilecektir. Bu süreçte herkes kul olmalıdır. Burada kul kelimesini ben, bedenli insan olarak düşünüyorum. Çünkü bu konuya vurgu yapan başka ayetlerde var. Mü’min 17 Bugün herkese kazandığının karşılığı verilir. Bu ayetteki Bu gün kıyamet günüdür. Câsiye 22 ilah, gökleri ve yeri yerli yerince yaratmıştır. Böylece herkes kazancına göre karşılık görür. Onlara haksızlık edilmez. Burada bahsedilen zaman, kıyamet günüdür. Buradaki herkes ile kasıt, kıyamete kadar yaşamış tüm insanlardır.
Genellikle hemen More >
Simülasyon teorisindeki bariz hatalar
8 Ağu
Simülasyon teorisindeki bariz hatalar
Önce bu linklerdeki videoları izlemenizi öneriyorum.
Bir bilgisayar içinde mi yaşıyoruz?
Çok uzun bir belgeselin küçük bir bölümünün linkini aldım. Bu belgeselin tüm bölümlerini izlemenizi şiddetle öneririm.
Ben de belgeselde söylediği gibi bir bilgisayar içinde, tıpkı matrix filmindeki gibi yaşadığımızı düşünüyorum. Belgeselde de bu durum inceleniyor. Önce videoyu özetlemeye çalışayım.
2010 yıllarında çekilen belgeseli, o tarihe göre değerlendirmeniz lazım. Belgesele göre; “Bilim insanı Rich Terrile, evren ve insan yaşamının, bilgisayarlarda simüle edilmiş, bilgisayar oyunlarına benzediğini düşünüyor. Bilgisayarlarda insan beyni yaratılabilir diyor. Bilgisayarların işlemci gücü her 13 ayda iki katına çıkıyor. Şu an gezegendeki en iyi bilgisayar insan beyniyle karşılaştırılabilecek düzeyde ve More >
deprem sonrası durum…
19 Mar
Daha önce hatay’da olan bir inançtan söz etmiştim.
Orada olan bir inanca göre “Hatay depremde yıkıldıktan 40 yıl sonra, kıyamet kopacakmış”.
Ben bu inanca pek güvenmemiştim. Çünkü! Hatay’ın bir deprem ile yıkılabileceğini tahmin edememiştim. FBu arada ben de pıhtı atması sonucu felç geçirdim. Deprem olduğunda hastahanede yatıyordum.
Kahmanmaraş depremini duyduğumda hatay’ın da yıkılacağını tahmin etmiştim. Hemen orada olan yakınımı aradım. “Çok çok kötü” deyince durumun ciddiyetini anladım.
Bana göre kıyamet süreci başiladı… Yakında mehdinin ahit sandığını bulması gerekir. Hem de Hatay’da bulmalıdır.Kuran’daki Bakara 248“. Onu melekler getirecektir.” ayeti gereğinin gerçekleşmesi lazım…
Melekler taşıyarak getirmeyecektir. Tahminim mehdi rüyasında görebilir ya da sezgilerinin yönlendirmesiyle bulacaktır. Bu arada More >
Filmlerde verilen harika mesajlar
5 Kas
Matrix: Eğer bir sıralama istenseydi, benim birinci sıraya koyacağım film açık ara Matrix olurdu. Bu film dünyaya bizimde bir Matrix’de yaşayabileceğimizi anlatan önemli bir yapıttır. Profesör Sinan Canan, eğer Matrix’i izlemeyen bir öğrencisi varsa, önce izlemesini sağlıyormuş. Çünkü onun sözle anlatması gereken çoğu şeyi film, görsele çeviriyor. Böylece anlaşılması kolaylaşıyor.
Sayın Canan’a göre Matrix: “Efsanevi Matrix filminde Morpheus’un Bay Anderson’a söylediği bu cümleler, sadece bir film repliğinden ibaret değil. Adına ‘gerçek’ dediğimiz her şey, aynen Morpheus’un Bay Anderson’a anlatmaya çalıştığı gibi aslında benzersiz beyinlerimizin ve zihinlerimizin, çevremizden alınan duyu verilerine verdiği yanıtlardan, bu verilere dayalı olarak yaptığı yorumlardan More >
Evrenin yaşının tespit sorunları
26 Eki
Yazılarımda evrenin yaşını, genel kabul olan 13,8 milyar yıl olarak almaktayım ama, içimden bu yaşın doğru olmadığını düşünüyorum. Evrenin yaşını tespit etmek için kullanılan en ciddi yöntem, Hubble sabiti ile tespit edilen yöntemdir. Eğer evren şu anda genişlemekte ise, birim zamandaki genişleme miktarını da bildiğimize göre, zamanda geriye giderek başlangıca ulaşabiliriz. Bu yöntem hem kozmik arka plan mikrodalga radyasyonuna, hem de günümüzdeki genişlemeye uygulanabilmektedir.
Kozmik arka plan mikrodalga radyasyonuna göre, evrenin megaparsek başına saniyede 67,5 km hızla genişlediğini görüyoruz. Bu genişleme hızı, evrenin 14,4 milyar yaşında olduğunu verir. Günümüzde ise, evrenin megaparsek başına saniyede 73,2 kilometrelik bir hızla More >
Özgür irade var mı?
29 Tem
Diğer makalelerimde, özgür irade konusunda bir şeyler söyledim ama bu makalede hem bilim hem de dinler açısından daha detaylı bir inceleme yapmak istiyorum. Önce bilim açısından bakalım.
Bilim insanlarına sorarsanız, size direk olarak “Özgür irade yoktur” derler. Yapılan pek çok araştırma, sinirbilimi camiasında, özgür iradenin bir illüzyondan başka bir şey olmadığı tartışmalarına sebep oldu. Bu yaklaşıma göre, eylemlerimiz çoğunlukla bilinçaltından belirleniyor. Niyetlerimizin bilinçli olarak farkında olduğumuzda, seçimlerimize dair genellikle makul açıklamalar geliştirebiliriz, fakat bu durum tamamen geçmişe yöneliktir. Beyin aktivitemize karşı gelerek kararlar alan “hayalet bir mekanizma” söz konusu değilse ve beyin aktivitemizin bir sonucuysak, peki bu nasıl More >
Zaman yolculuğu yapılabilir mi?
27 Haz
Bu konuyu, bilimsel kaynaklar yanında, çok farklı kaynaklardan da, inceleyeceğiz. Bilimsel kaynakların, zamanda geriye gidilebileceği ama, ileri gidilemeyeceğini söylediğini biliyoruz. Gerçi biraz ütopik olmakla birlikte, takyon denilen parçacıkların keşfedilmesi durumunda, ileriye doğru da yolculuk yapılmasının mümkün olacağı anlaşılmaktadır. Şimdilik, ışıktan hızlı olduğu hesaplanan takyonların varlığına dair en ufak bir veri bulunamamıştır. Fakat varlıkları fiziksel formüllerde öngörülmektedir. Bu durum bize açık bir kapı bırakır. Eğer gelecekte bu takyonlar keşfedilmişse, zaman yolculuğunun da önü açılmış demektir.
O zaman, bizim aramamız gereken şey, gelecekten gelmiş biri veya geleceğe ait olması muhtemel, bir eşyanın varlığı olmalıdır. Gelecekten geldiğini iddia ettikleri, pek çok More >
Kuran, gönderilen son kitap mı?
26 May
İslam dini inanışına göre Muhammed peygamber, son peygamberdir. Fakat bu durum, Kuran’ı da son kitap yapar mı? Genel konsensüs Kuran’ın da son kitap olduğu şeklindedir ama bu durum doğru mu? Bizzat Kuran’ın söylemine bakarak bu durumu değerlendirmeye çalışalım.
Enbiyâ 105 ayetinde “Yemin olsun ki Zikir’den sonra Zebur’da da ‘Yeryüzüne iyi kullarım vâris olacaktır.’ diye yazmıştık.” diyerek Kuran’dan sonra Zebur adında bir kitap daha geleceğini söylemektedir. Tefsircilerin hiçbiri, bu ayetteki Zikir kelimesini Kuran olarak düşünmez. Çünkü son peygambere gelen kitaptan sonra peygamber gelmeyeceğine göre kitap da gelmeyecektir. Oysa durum çok farklıdır.
Öncelikle; zikir olarak çevrilen, (الذِّكْرِ) żżikri kelimesini inceleyelim. Sâd 87 ayetine göre, öğüt More >
Evrenin büyüklüğü hakkında bir fikir jimnastiği
3 Oca
Evrenin büyüklüğü insanlık geliştikçe artmaktadır. Batlamyus’un dünya merkezli evren modelinden, Kopernik’in güneş merkezli evren modeline 1400 yılda gelmiştik. 30 Aralık 1924’e kadar evrenin Samanyolu galaksisinden ibaret olduğunu sanıyorduk. O tarihte Edwin Hubble, “Sarmal Bulutsulardaki Cepheidler” adlı makalesiyle evrenin büyüklüğünün sınırlarını hiç düşünülemeyecek boyutlara çıkardı. Hubble teleskopuyla çekilen Ultra Derin Alan fotoğrafı sayesinde bu sınırların nereye kadar gidebileceği hayal dahi edilemez duruma geldi. Geçtiğimiz aylarda bu sınırların nerelere gidebileceğiyle ilgili yeni ufuklar elde edebilmek için, yeni bir teleskop hazırlanıp uzaya gönderildi.
Fakat bizim gözlemleme sınırlarımız olduğunu da biliyoruz. Evrenin yaşı 13,7 milyar yıldır ve gözlemlerimiz, ışığın hızıyla şekillendiğine göre, More >
Üst akıl var mıdır?
13 Ara
Öncelikle bazılarının komplo teorileri, bazılarının ise geleceğin projeksiyonu diye dillendirdiği çıkarımlardan en önemli gördüğüm “üst akıl” diye tanımlanan kavramı inceleyelim.
Ertan Özyiğit, Amerika’da çıkan dünyaca ünlü dergilerin kapaklarını yorumlama, geleneği oluşturdu. Olay başkaları tarafından da ciddiye alınmış ve kullanılmaktadır. Ertan Özyiğit pandimiden önce, The Economist dergisinin kapağındaki 2020 rakamına, epey zorlama bir yorum yaparak, salgın bir hastalığın başlayacağını öngörmüştü. Ertan bey, rakamın şeklinden renklerine kadar, değerlendirerek pandemi olacağıyla ilgili bir sonuca varmıştı. Ben ilk dinlediğimde önemsemedim ama, pandemi çıkınca dikkate almak zorunda kaldım. İsteyen aşağıdaki linkten Ertan Özyiğit’i dinleyebilir[1].
Şekil 1 Ekonomist dergisinin 2020 yılı kapağıErtan Özyiğit böyle bir sonucun ancak, plânlanmış More >
Bilincin gelişiminde kıyametin önemi ve olası zamanı
11 Kas
Evren, bilinç yetiştirme tarlası olarak kullanılmaktadır. Dünyada yaşanan her şey yaşanması gerektiği içindir. Plânsız bir yaprak bile hareket etmez. Fakat pek çok kişi bu düşünceye sıcak bakmayacaktır. Benim bu durumda ileri sürdüğüm en önemli şey, bilincin, zaman içinde arttığı yönündedir. Buna bile karşı çıkanlar olabilir. Bu sadece benim değil, James Robert Flynn’in yaptığı araştırmanın sonuçlarını anlattığı videodan[1] da, çıkardığım sonuçtur.
Flynn’e göre geçmiş dönemlerde insanlar soyut kavramları anlayamıyordu. Hayat somut olaylar üzerinden kurgulanıyordu. Yani geçmişteki insanlara göre soyut olayları anlamamız, çok daha üst seviyelerdedir. Bunun en önemli göstergesi dinlere yaptığımız yorumlarda görülmektedir. Din kitaplarının büyük çoğunluğu More >
İnsan, dünyaya uyumlu canlı değil
26 Eki
Ertan Özyiğit’in hazırlayıp sunduğu Kayıt Dışı adlı programda
, insanlığın dünyalı olamayacağını söylemişlerdi. Bu söylemi sadece onlar değil, pek çok kişi de gündem yapmaktadır. Örneğin; Humans are not from earth yani “İnsan Dünyalı Değil” adlı kitabın yazarı olan Amerikalı ekolojist Dr. Ellis Silver, kitabında şu gerekçeleri ileri sunmaktadır.‒ İnsanoğlunun pek çok hastalıkla boğuşması, bağışıklık sisteminin zayıf olması.
‒ İnsan vücudunun daha düşük yerçekimi olan bir gezegene uygun olması sebebiyle görülen kronik sırt ağrıları.
‒ İnsan derisinin güneşe daha uzak bir gezegene uygun olması sebebiyle ortaya çıkan güneş yanıkları.
‒ Gezegendeki diğer türlerin aksine insan bebeğinin kafasının çok büyük olması ve doğum esnasında ölümlere More >
Kıyamet sürecindeki bazı gelişmeler…
5 Eyl
Bu makalede, 2013 ve 2020 yıllarında şahit olduğum iki garip ve inanılmaz olayın, değerlendirmesini yapacağım. Olaylar farklı zamanlarda gelişti ve birbirleriyle bağları yok gibi gözüküyor olmasına rağmen, birbirlerini tamamlar niteliktedir.
Facebooktan tanıştığım bir mimar arkadaş, bana bir hikâye anlatmıştı. O, İzmir’de yaşıyordu ve şartlar beni, onu ziyaret edebilecek duruma getirmişti. Elbette tesadüflere inanmadığım için, bu ziyaretin de tesadüf olmadığını biliyorum. Fakat, anlattığı hikâye, o kadar uçuktu ki, ben dahil kimsenin inanabileceği bir şey değildi. Hikâyeyi duyunca, ilk olarak onun, akli melekelerinin sorunlu olabileceğini düşündüm. Fakat o, o kadar normaldi ki hiçbir veri beni şüphelendirmedi. Sonunda da o kadar More >
Kuran’da İblis ve Şeytan, neyi temsil eder?
5 Tem
İblis kelimesi (ا اِبْل۪يسَۜ) [tooltip layout=”box” text=”İşte o zaman meleklere demiştik ki: ‘Âdem(oğlu) için emre âmâde olun! İblis hariç, hepsi emre âmâde olmuştular. O (ise) emre karşı geldi, büyüklük tasladı ve nankörlerden oldu.” effect=”1″]Bakara 34[/tooltip], [tooltip layout=”box” text=”Doğrusu sizi yarattık, sonra sizi biçimlendirdik, ardından meleklere dedik ki: ‘Âdem(oğlu) lehine emre âmâde olun!” Hemen emre âmâde oldular, İblis hariç: o emre âmâde olanlar arasında yer almadı.” effect=”1″]Arâf 11[/tooltip], [tooltip layout=”box” text=”İblis müstesna: o (hizmete) âmâde olup yere kapananlarla birlikte hareket etmekten kaçındı.” effect=”1″]Hicr 31[/tooltip], [tooltip layout=”box” text=”Hani bir zamanlar meleklere ‘Âdem’e secde edin!’ demiştik de, İblis dışında tümü More >
Bilimden, Kuran’a yolculuğum…
18 Haz
Bloğumdan beni takip edenler bilirler. Bilime değer veren biriyim ama, son zamanlarda bir Kuran takıntımın olduğunu da görmüşlerdir. Bunun sebebi, oluşturulan bilimsel yorumları, çok daha iyi anlayabilmek için Kuran’ı kullanıyor oluşumdur. Ben, Kuran sayesinde mevcut bilim seviyesinin önüne de geçerek, o görüşleri ilerletebildiğim için, Kuran’a çok şey borçluyum.
1980’lerden beri Bilim Teknik Dergisi abonesiyim. Ve bulabildiğim tüm popüler bilim kitaplarını edinip okumaya çalışan biriyim. Öyle ki, bazen, bir kitabı bir sebeple kaybettiğimde, onu tekrar alan biriyim. Son yıllarda, kütüphanemi bir sisteme soktuğum için, farklı tarihlerde alınmış aynı kitaplarımın olduğunu görünce ben bile şaşırmıştım.
Haa! Şunu da özellikle belirteyim ki, More >
Altınçağ görevlileri ve özellikleri…
15 Haz
Kuran’ın ilginç ve sembolik yazımından, bilinenin aksine çok farklı söylemleri olduğunu söyleyip duruyorum. Bu makalede de, o konuyu irdelemeye devam edeceğiz. Düşünceme göre, Kuran’ın sembolik anlatımı, insanlığı kıyamete hazırlayacağı için, en önemli sembolleri kıyamet üzerine olmalıdır.
Enbiyâ 105 ayetinde “Şanım hakkı için zikirden sonra Zebur’da da yeryüzüne ancak ıslah eden kullarımın mirasçı olduğunu yazmıştık.” diyerek Kuran’dan sonra Zebur adında bir kitap daha geleceğini söylemektedir. Mealciler bu ayetteki Zikir kelimesinin, Tevrat’ı kastettiğini söylemektedir.
Şimdi, zikir olarak çevrilen, (الذِّكْرِ) żżikri kelimesini inceleyelim. Zikir kelimesi [tooltip layout=”box” text=”İşte o hüküm, biz onu sana bu âyetlerden ve hikmetli zikirden peyderpey okuyoruz” effect=”1″]Âli İmrân 58[/tooltip], [tooltip More >
Ölüm anı deneyimi
17 May
İnsanların ölüm anında neler yaşayabileceği konusunu, birinci elden duyduklarıma ve yakın çevremde yaşadıklarıma göre, değerlendirmek istiyorum.
Öncelikle bir tanıdığımın çocukluğunda yaşadığı bir olayı, aktarmakla başlayayım. Tanıdığımın annesi dahil, eşi, kardeşleri ve benim eşim, hep birlikteyiz. Anlatacağım hikâye, ben hariç meclistekiler tarafından bilinen bir hikâye. Çünkü yakınım bu olayın etkisiyle krizler yaşamış ve bu krizlerden uzun sürede ancak kurtulabilmişti. Onun için, bu olayı pek anlatmak taraftarı olmazlardı. Fakat o gün, her nedense söz oraya gelmiş ve olayı anlatmak istemişti. Bende, bir çocuğun yaşadığı bir olay gibi düşünüp, sırf muhabbete katılmak için, ilgili görünüyormuş gibi yapıyordum.
Olayı anlatırken, ne zaman, “Abbaslardan More >
Bilimsel buluşlardaki açıklar, kadim bilgilerle doldurulabilir mi?
8 May
Bizler hem bilim, hem de dinler sayesinde bilgilendiriliyoruz. Bilimin bize sağladığı bilgiler bazı yönlerden sınırlı kalır. Öyle konulardaki boşlukları, kadim kaynaklar sayesinde doldurabiliriz. Benim yaptığım şey de tam olarak budur. Her iki kaynağı kullanarak bir teori oluşturabildim.
Sistemin işleyişinde tekâmül çok önemli bir yer tutar. Tekâmül ruhun gelişimi olarak düşünüldüğünde ve ruh ile bilincin aynı şey olduğunu kabul ettiğimizde, tekâmülün aynı zamanda bilincin gelişimi olduğunu da anlamış oluruz. Yani dinlerin kâmil insan olma yönüyle aldığı tekâmül, aynı zamanda matematik zekâ gelişimini de kapsar. Tekâmül dediğimizde, hem matematik, hem de sosyal zekâdan bahsetmiş oluyoruz. Hem IQ hem EQ zekâ More >
Kuran, son kitap olma ağırlığını kaldırabiliyor mu?
16 Mar
Şöyle düşünün: Robotlar, yapay zekâ, bilinç taşınması, yeni insanlık, uzayda yaşam, uzayda koloni, küreselleşme, bilgi akışı, nesnelerin interneti, nörolink ve daha fazlası için, Kuran bize bir şey söylemez. İnsanlık artık, bambaşka bir yere doğru evriliyor. Yeni bilimsel gelişmelerin, Kuran’ı daha fazla geri plana itme ihtimali gittikçe güçlenmektedir. Kuran, bu gelişmeler altında ezilmektedir. Sadece Kuran değil, tüm dinler aynı durumdadır. İslam açısından gelenekçilerin tutulur tarafı kalmadı. Bilgisayarda sörf yapan bir çocuğa, inancın gereğini anlatmak, düşünülenden epey zordur. Yeni gençler sordukları sorulara, aldıkları cevaplar, mantıklarına yatmazsa, sizi dinliyormuş gibi gözükmekten öteye gitmezler.
Pek çok insan “inanç devri kapandı” diye düşünüyor. More >
Neden Sur’a, iki kere üflenir?
27 Şub
Makaleyi buradan dinleyebilirsiniz…
Sur’a üflenmesi kıyamette gerçekleşecek bir olaydır. Onun için önce kıyametin ne olduğunu anlayalım.
Genelde kıyamet felaket olarak alınır. Hatta Kuran’ın sembolik olmayan anlamında bile, kıyamet felakettir. Hemen bütün ayetler bir felaket haberi şeklindedir. Can alıcı birkaçına göz atalım.
[stextbox id=”warning”]Zilzal 1’den 5’e: Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı, Yer, içindeki ağırlıkları çıkarıp dışarı attığı, Ve insan: “Ona ne oluyor?” dediği zaman. O gün yer, Rabbinin ona vahyetmesiyle haberlerini anlatacaktır.
Nâziât 6-7: O gün deprem sarsar, Onu ikinci bir sarsıntı izler.
Tekvîr 1, 2, 3: Güneş katlanıp dürüldüğünde, Yıldızlar bulandığında, Dağlar yürütüldüğünde.
Kehf 47: O kıyamet gününü hatırla ki, dağları yürüteceğiz ve yeryüzünü çırılçıplak göreceksin. More >
Yapay Zekâdan Tanrılara giden süreç
18 Şub
İnsanı bir yapay zekâ gibi değerlendirip onu anlamaya çalışalım. Fakat benim yapay zekâ olarak düşündüğüm şey dinlerin ruh dediği benim bilinç dediğim kısmıdır. Yani insanın bedeninin ya da beyninin et kısmını değil onu insan yapan bilinç denilen kısmını ele alacağız. Kuran’ın Hicr 29 “Onun şeklini tamamladığım ve ona ruhumdan üflediğim vakit siz de hemen onun için secdeye kapanın” ayetinde bahsettiği, üfürülen şeyden bahsediyorum. Tevrat’ta da benzer söylem var. Yaratılış 6.3 ayetinde “Ruhum insanda sonsuza dek kalmayacak” diyerek, bedenin yanında bahsedilen, tanrısal ruhu kastediyorum. Ben bu ruha bilinç diyorum ve onu, yapay zekâ gibi değerlendireceğiz. Elbette bir yapay zekâ ile insan arasında More >
İnsanlığın gelişim sürecinde çokça bilinmeyen var
18 Şub
İnsan başlangıçta doğa karşısında aciz ve doğaya bağlı bir yaşam sürerken, zamanla ürettiği kültür ve teknoloji ile doğaya egemen konuma gelmiştir. Ancak insan ve çevre arasındaki ilişki, insanı merkeze alan, çevreyi dışlayan ve ekolojik dengeyi telafisi mümkün olamayacak düzeyde tahrip eden bir ilişkidir. Bu zararların en belirginleri, atmosferin incelmesi, ozonun delinmesi, küresel ısınma, buzulların erimesi, iklimlerin değişmesi, su kaynaklarının azalması, yangınların artması, ormanların azalması ve benzeri şekilde olmaktadır. Bu da insanı, kendi çıkarı için dünyayı sömüren asalak durumuna koyar.
Dünya ancak hayvan düzeyinde bir zekâ seviyesindeki canlılara uygundur. Ancak onlar için biçilmiş kaftandır. More >
İlk medeniyetlerin doğuşu, Sümer’den Günümüze…
17 Şub
Sümerliler kendi devirlerinde eşsiz bir medeniyet yaratmışlar. Yaratmış oldukları bu medeniyetin çok geniş coğrafyalara yayılmalarını icat ettikleri yazı ile başarmışlardır. Sümerlilerin yaşantılarına baktığımızda, dinin oldukça önemli bir yerinin bulunduğunu görmekteyiz. Bunun yanında onların dini telakkileri pek çok toplumu da etkileyecek kadar büyük bir sistemin ürünüdür. Bu etkiler mimaride, sanatta, teknikte, sosyopolitik kurumlarda, bilimde, edebiyatta ve dinlerde kendini göstermektedir. Mimaride kullandıkları yapı sistemi, tarımdaki faaliyetleri, icat ettikleri yazı, kültürel gelişimleri, şehir idareciliği, kanunları, bilimsel çalışmaları, tıp alanındaki buluşları, edebi eserleri gibi pek çok şeyde kendilerinden sonra pek çok dünya medeniyetine kaynak olmuş ve temel teşkil etmiştir. Kazılarda çıkarılan More >
Zamanın Yapısı
4 Şub
Buraya kadar anlattığımız konulardan en karışığı zamandır. Çünkü lineer bir yapısı yoktur. Görünen evrende farklı, kuantum evrende farklı çalışır. Biz görünen evrenden başlayarak zamanı iki kademede inceleyeceğiz.
1.Görünen evrende zamanFazla detaya girmeden kabaca anlatacağım çünkü, herkesin bildiği ya da bilmesi gereken şeylerden bahsedeceğiz. Einstein’dan önce, zamanın lineer ve her yerde aynı olduğunu düşünüyorduk. Einstein, zamanın, konum ve hıza bağlı olarak değişeceğini kanıtladı. Kütle çekim ya da hız arttıkça zaman yavaşlamaktadır. Işık hızında ise zaman durur. Fakat evrende bir nesneyi ışık hızına çıkaracak bir mekanizma yoktur. Bunun sebebi biz bir nesneyi hızlandırdıkça, kütlesi artmakta, artan kütleyi hızlandırabilmek için, daha More >
Dünyadaki sömürü düzeninin sebebi…
14 Oca
Kuran’da bulunan şeytanın kovulması hikayesinin bir benzeri de, Tevrat’ta Yaratılış 3 ve 4’de mevcuttur. Hikâyeler tıpkı basım olmasa da, sembolik anlatımları aynı şeyi söyler. Senaryo ve isimler değişmiştir. Kuran’daki hikâyeyi hatırlatarak başlayalım. O hikâyeyi Âdemin cennetten kovulus sembolizmi adlı makalede, detaylı anlattığım için, kovulma hikayesini oradan okuyabilirsiniz ama, ben yine de, bir özet yapacağım.
Kovulma olayı, iki safhalıdır. Olay, iblisin kovulmasıyla başlar.
Allah, cennette yaşamasını istediği bir insan yaratmaya karar verir. Ve meleklere, “onu yarattığımda ona secde edin” diye tembihler. Fakat İblis bu emri kabul etmez ve cezaya uğrar. Cezası da, kıyamete kadar dünyaya sürülmektir. Dünyada insanları saptırma işini üstlenmiştir.
Kovulma More >
Güneşin batıdan doğması, ne anlama gelir?
30 Ara
Kıyamet alametleri içinde, çokça işlenen biri var ki! epey yanlış değerlendiriliyor. Güneşin batıdan doğacağı söylenip duruyor. Neden yanlış değerlendirildiğine bakalım.
Bu düşüncenin kaynağı olan hadis: [stextbox id=”grey”]Güneş, battığı yerden doğmadıkça Kıyamet kopmaz. Batıdan doğunca, insanlar görür ve hepsi de iman eder. Ancak, daha önce inanmamış veya imanın sevkiyle hayır kazanamamış olan hiç kimseye, bu iman fayda sağlamaz.[1][/stextbox]Aslında hadis ilk bölümünde batıdan doğmaktan bahsetmiyor. Battığı yerden doğmadıkça diyor. Fakat sonradan bu sözü açıklar gibi, batıdan doğunca deyince, herkes bu ikinci anlama göre değerlendiriyor. Buradan, hadisi nakleden kişinin, işin içine kendi anlayışını kattığını ve hadisi olduğu gibi aktarmadığını anlıyoruz.
Hadisin orijinali More >
Kıyamete doğru, Türkiye’nin misyonu
23 Kas
Hemen her millete küçüklü büyüklü bir misyon yüklenmiştir. Bu misyonlardan bazısını bariz görebiliyorken pek çoğunu göremeyiz. Normal olarak geniş açıdan baksak bile, çoğunluğunu görmeye anlayış kabiliyetimiz yetmeyebilir.
En bariz misyon, Yahudilere yüklenmiştir. Onların misyonu, insanlığın bilimsel yönüne önayak olarak kapitalizmin; daha anlaşılır ve güzel tanımıyla deccaliyetin oluşumuna zemin hazırlamaktı. Batı, o misyonu kendine rehber yaparak, deccaliyeti dünyaya hâkim kılmıştır.
Deccaliyet; insanlığı adaletsiz, haksız, hukuksuz yönettiği için bir noktada sona ermesi gerekmektedir. Niçin bu günkü kapitalist sistemi “deccaliyet” olarak tanımladığımı anlamak için, “Deccaliyet şu anda içinde yaşadığımız dünya düzenidir” adlı makalemi okumalısınız.
Kuran, Deccaliyetin bitip, Mehdiyetin başlayacağından bahseder. Bakara suresi 246-251 More >
Agarta’nın Misyonu
29 Eki
Doğu inançlarında insanların göremediği yer altında saklanan, mistik bir medeniyetin olduğuna inanılır. Muazzam yeteneklere sahip olduğuna inanılan bu medeniyeti çoğunluk, Agarta diye bilir. Bu makalede o inançlardaki anlatımların ne anlama geldiğini göreceğiz. Daha doğrusu olağanüstü anlatımların, aslında bilimsel bir kökeninin olduğunu ve elle tutulur, gözle görünür anlamlara büründüğünü anlayacağız.
Fransız metafizikçi yazar René Guénon, hayatını Agarta’yı araştırmaya adamıştır. Kendinden önceki yazarlardan da etkilenen René Guénon, bu konuda yirmi civarı eser yazmıştır. Bende, onun yazdıklarından derlediğim küçük bir bölümü alıp, bilgilerin hangi anlama geldiğini anlamaya çalışacağım. Derlediğim satırlara bir bakalım.
Agarta baş yönetimi ve özellikleriAgarta’nın More >
Tanrılar hakkında bir inceleme
17 Eki
İnsanların tanrı olarak düşündüğü varlıkları ben, insan neslinin daha zeki olmasını sağlamak için, yaptıkları planlar içinde yaşamasını sağlayan, bizden daha gelişkin tür olarak tanımlıyorum ama, herkes o varlıkları benim gibi tanımlamıyor. Pek çok kişi o varlıkları kötü ve insanlardan yararlanan, onları kandırıp kanlarını sömüren varlıklar olarak düşünüyor.
Böyle düşünen insanların hatalı düşündüğünü sanmayın, çünkü duruma baktığımızda gerçekten görüntü o minvalde.
Bu konuda en açık olan Tevrat’tır. Tevrat’a göre Yahwe diye bir varlık, bir gurup insanı alıp diğer insanlara karşı taraf tutarak, onlara karşı haksız rekabet sağlamış. Hatta, onlara ahit sandığı gibi bir cihazla teknolojik avantaj sağlayıp, diğer insanları yok More >
Kuran’da ki Sembolik anlatım
15 Haz
Kuran’ın sembol diliyle yazıldığını söylemekteyim. Kuran, “Yecüc Mecüc gibi” anlamının ne olduğu bilinmeyen kelimeleri, sembol şeklinde kullandığı gibi; “demir gibi” bazı kavramları da bilinen anlamlarının arkasına gizlemiştir. Bunu yapmasındaki sebep, gerçek anlamın kıyamette ortaya çıkmasını sağlamak içindir. Zaten Kuran’ın sembolik dille yazılmasının sebebi de odur. Bir metin yazıyorsunuz ama vermek istediğiniz mesaj çok sonraki insanlara gitmelidir. Yani asıl hedef, ancak kapasite olarak onu anlayacak, gelecekteki insanlar olacaktır. Kuran bu mantıkla yazılmış bir eserdir. Elbette içindeki tüm mesajlar, sembolik değildir. Zira mevcut inancın oluşmasını da sağlaması istenmiştir. Böylece mevcut inanç oluşmuştur. Artık, gerçek mesajın ortaya çıkması zamanıdır. Zira, More >
Dünyada dinlerin var olma sebebi!
2 Eki
İnsanoğlu olarak bilgi konusunda çok geriyiz. Bu sözümün gerçek anlamını, kaç kişi algılayabilir bilmiyorum ama gerçekten bilgi konusunda çok çok geriyiz. Şöyle örnek vermeye çalışayım. Anne karnındaki bir ceninin evren hakkında bilgisi ne kadarsa, bizim de gerçek hakkındaki bilgimiz o kadardır. Hemen hepiniz, çok abarttığımı düşünüyorsunuzdur ama inanın hiç abartmıyorum. Hepiniz fizik, kimya, biyoloji, astronomi, tıp, ekonomi, sosyoloji, matematik, din vb konusunda epey şeyler öğrendiğimizi düşünebilirsiniz ama inanın o bilgilerin tümü sanal. Yani gerçek bilgiye giden yolda, birer mihenk taşıdır. Hiçbiri gerçek değil. Bunlar sadece gerçek bilgiyi anlamada bize yardımcı olacak şeylerdir. Neyi anlatmaya çalıştığım, tam olarak More >
Dünyadaki medeniyeti uzaylılar mı oluşturdu?
3 Tem
Zecharia Sitchin, Sümer tabletlerine yeni bir yorum getirdi ve daha önce Eric Von Daniken’in savunduğu düşünceleri, biraz daha geliştirdi. Her iki yazar da insanlığı, uzaydan gelenlerin oluşturduğunu iddia ederek dünya literatürüne, yeni bir bakış açısı getirdi. Bu durum o kadar ileri götürülmüş ki! uzayda Nibiru diye bir gezegen bekler olduk. Sanki dünyada gizli bir konsensüs oluşmuş ve uzaylıları bilinç altımıza yerleştirme kararı alınmış gibi.
Böyle bir düşüncenin oluşmasının çok belirgin bir gerekçesi var. Hem bilim hem de dinler, insanın oluşumunu açıklamakta yetersiz kaldıkları için, çözüm aramak adına yapılmaktadır. İnsanların nasıl veya kim tarafından yaratıldıklarını bilme merakları, bu tür More >
Çubuklu Sarmal Galaksilerin Sakladığı Gizem
3 Tem
Pek çok kişi, galaksilerde ne garipliği olacak diye düşünebilir ama henüz bilimin çözemediği bir gariplikleri var. Yanlış anlaşılmasın her galakside aynı durum yok, sadece çubuklu olanlarında bu sorun var. Sorun; galaksilerin ortalarında bir çubuk üzerinde dizilmiş olan yıldızlardan kaynaklanır. Kütle çekime göre o yıldızlar tıpkı güneş etrafında dönen gezegenler gibi davranması gerekiyordu.
Şekil 1 Güneş sisteminde hız/uzaklık grafiğiÖncelikle güneş sistemini inceleyerek
, bir ön fikir edinmeliyiz. Şekil 1’de gezegenlerin güneşe olan uzaklıklarıyla dönüş hızları arasındaki ilişkiyi görebiliyoruz. Güneşe yakın gezegenler daha hızlı dönmektedir. Gezegen güneşten uzaklaştıkça hızı azalmaktadır. Bu azalma parabolik bir azalma şeklinde olmaktadır.Oysa çubuklu sarmal More >
Neden, dünyada kötülük vardır?
27 Kas
Geçmişten günümüze, filozoflar şöyle bir argümanı, çokça dile getirir.
[stextbox id=’grey’]
Aşağıdaki dört önermenin en fazla 3 tanesi bir arada doğru olabilir, dördü birden doğru olamaz.
1) Tanrı vardır.
2) Tanrı iyidir.
3) Tanrı sonsuz güçlüdür.
4) Kötülük vardır.
Bu argümanlara göre yorumlarsak.
Eğer Tanrı varsa ve iyiyse, fakat kötülük de varsa, demek ki Tanrı sonsuz güçlü olamaz.
Eğer Tanrı varsa ve sonsuz güçlüyse, fakat kötülük de varsa, demek ki Tanrı iyi değildir.
Eğer Tanrı varsa, sonsuz güçlüyse ve iyiyse, o zaman kötülük var olmamalıdır. (Fakat kötülük bilindiği gibi vardır).
Dolayısıyla, tek tutarlı sonuç, eğer kötülük varsa, tanımı gereği sonsuz güçlü ve iyi olan bir Tanrı var olamaz.
Eğer Tanrı’nın niteliklerini değiştirerek işin More >
Sürüngenlikten insana giden yol…
13 Tem
Pek çok kişi beynimizin, dıştan içe üç katmandan oluştuğunu bilir. Bu katmanları bilim insanları, “insan beyni yani düşünen beyin”, “maymun beyni yani duygusal beyin” ve “sürüngen beyni yani ilkel beyin” olarak isimlendiriyorlar. Maymun beynine ben memeli beyni demenin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Bu sıralamanın böyle yapılmasının sebebi gerçekten adı geçen beyinler o hayvan guruplarıyla aynı özellikleri gösteriyor olmasındandır.
Solunum, kalp, damar ve sinir fonksiyonları gibi vücudun hayati faaliyetlerini; tehlikelerden sakınmayı, canımızı yakacak durumlardan uzaklaşmayı; üreme faaliyetlerini, zevk almayı… sürüngen beynimiz yönetiyor. Sürüngen beynimiz, karmaşık mesajlarla, toplumsal, kültürel ve etik ayrıntılarla vakit kaybetmiyor. O, hayatta kalmaya ve sahibinin çıkarını More >
Yaratılışa mı, evrime mi inanalım?
2 Tem
Konuya başlamadan önce, evrimin ne olduğunun bir tanımını yapmak gerekir. Müslüman bir ülkede yaşadığımdan dolayı yaratılış teorisini Kuran (biraz da Tevrat) bazında değerlendireceğimi belirtmeliyim. Öncelikle evrim kuramını evrimcilerin anlatımıyla inceleyelim. Evrimin tanımı ve mekanizmaları adlı bloktan okumanızı öneririm. Lütfen mutlaka okuyun. Çünkü kulaktan dolma ya da konudan haberi olmayanların ya da haberi olup da, kasıtlı olarak saptıranların yazdıklarını gerçek sanıp şartlanmış bir karşı çıkış ya da, kabulleniş içinde olabilirsiniz. O zaman gerçekleri kaçırırsınız. Çünkü evrim teorisi dünyadaki yaşamı açıklamaya çalışan bilimsel kökenli, deneylere dayalı tek teoridir. Yaklaşık 200 yıldır çürütülmeye çalışılmaktadır. Kabul edilmekte bu kadar zorlanılmasının sebebi “insanın More >
Kalû Belâ sembolizmi…
14 Haz
Öncelikle videodan Prof. Dr. Zeki Bayraktar’ın açıklamalarını dinlemenizi öneririm. Çünkü bu yazı onun açıkladığı konu üzerine inşa edilmiştir.
Sayın zeki bayraktarın söylediği gibi, “Kalû Belâ” diye bildiğimiz ve geleneksel İslam’ın “zaman” olarak aldığı bir tanım var. Çocukluğumuzda “ne zamandan beri Müslümansın?” sorusuna verilecek cevap olarak bize, “Kalû Belâ’dan beri” diye cevap vermemizi öğretmişlerdi. Genel inanış olarak, bu zamanın “geçmişte bir zaman diliminde, tüm ruhların toplandığı ve onlarla görüşüldüğü” zaman diye kabul edilmiştir. Oysa bu zamanın, öyle geçmişte bir zamanı değil de, her insanın kendi doğumuyla ilgili bir durum olduğunu anlıyoruz. [stextbox id=”warning”]Araf 172 ayetinde Hani Rabbin, Adem oğullarının More >
Neden bir dine inanırız?
1 Haz
İnsanoğlu olarak bilgi konusunda çok geriyiz. Bu sözümün gerçek anlamını kaç kişi algılayabilir bilmiyorum ama, gerçekten bilgi konusunda çok çok geriyiz. Şöyle örnek vermeye çalışayım. Anne karnındaki bir ceninin evren hakkında bildiği kadar, bizim de bilgimiz var. Hemen hepiniz çok abarttığımı düşünüyorsunuzdur ama inanın hiç abartmıyorum. Hani fizik, kimya, biyoloji, astronomi, tıp, ekonomi, sosyoloji, matematik, din vb konusunda epey şeyler öğrendiğimizi düşünebilirsiniz ama, inanın o bilgilerin tümü sanal. Yani gerçek bilgiye giden yolda birer mihenk taşıdır. Hiçbiri gerçek değil. Bunlar sadece gerçek bilgiyi anlamada bize yardımcı olacak şeyler. Neyi anlatmaya çalıştığım, tam olarak gerçek bilgiye vakıf olduğumuzda More >
Bilinç, hafıza ve bilinçaltı nedir, nerededir?
4 Eki
Öncelikle videoyu dinlemenizi öneririm. Psikiyatrist Profesör Doktor Nevzat Tarhan; insanın oluşumunu anlatırken, insanın dünyasal olmayan şeylerden oluştuğunu söylemektedir. Ve bu dünyasal olmayan şeyin kuantum evrenle bir ilişkisinin olduğunu anlatmaktadır. Aynı şeyi Fizyolog Profesör Doktor Sinan Canan da söylemektedir. Beynin bir yerlerle bağlı olduğunu açıkça söylemektedirler.
Öncelikle Bilim tarafından kabul gören, Bilinç, bilinçaltı ve hafızanın basit tanımını yapmak gerekir.
Bilinç: insanın kendisini, çevresini ve olup biteni tanıma, algılama, kavrama, fark etme yetisi.
Hafıza: Bellek, bilgilerin depolandığı yer.
Bilinçaltı: İnsanda, bilinçdışı olmakla birlikte, kapsamında olanların istendiği zaman bilince çağrılabildiği zihin bölgesi; kişide, bilince inmeyen olayların geçtiği varsayılan iç.
İnsan bilinciyle farkındalığı oluşturur. Bunu yaparken More >
Tevrat’tan Kuran’a, işleyen planlar
26 Şub
Yazılarımda kutsal mekânların isteği olmadan bir yaprağın dahi kımıldayamayacağını yazıp duruyorum. Yani dünyada olan haklı haksız tüm olayların veya beğendiğiniz ya da beğenmediğiniz tüm inançların müsebbibi de onlardır. Eğer bu mantık doğruysa hem Tevrat’ta hem de İncil’de sonra gelecek olan inançların işareti olmalıdır.
Aslında Kuran, İncil ve Tevrat üç büyük din denilen dinler, dünyanın maddi yönünü organize eden kategoriyi oluşturur. Fakat inanç olarak bunlara bir de ateistlik vb inançları da eklemek gerekir. Çünkü dünyanın madde yönünü oluşturan asıl inançlar bunlardır. Maddi yöne en çok değer verenden başlayarak sıralamak gerekirse; Ateizm, Musevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık olarak sıralanır. Bu durumun More >
Kuran meallerinde hatalı çevrilen ayetler
6 Şub
Kuran’da hatalı çevirisi yapılan ayetler var ama bence mutabakat halinde hatalı çevrilen bazı yerler var. Bunlardan biri Müddesir 31 ayetinde, diğeri Enbiya 105 ayetindedir.
Önce Müddesir 31 ayetine bakalım. [stextbox id=”warning”]
“Biz o ateşin muhafızlarını hep melekler yaptık. Bunların sayılarını da ancak kâfirler için bir imtihan kıldık ki, kendilerine kitap verilenler kesin bilgi edinsinler, iman edenlerin de imanı artsın. Kendilerine kitap verilenler ve müminler şüpheye düşmesinler. Kalplerinde hastalık bulunanlarla kâfirler de: ‘Allah bu misal ile ne demek istedi?’ desinler. İşte böyle, Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de yola getirir. Rabbinin ordularını ancak Rabbin bilir. Bu, insanlar için uyarıdan başka bir More >
İnsan Zekâsından… Yapay Zekâya…
22 Kas
Günümüzde robot teknolojisi süratle ilerlemektedir. Fakat ilerlemenin iki yönü var. Biri donanımsal, diğeri programsal. Donanımsal ilerlemenin, programsal ilerlemeden daha önde olduğunu anlayabiliriz. Bir insanın kesik kolunun yerine onun işlemlerinin çoğunu yapabilecek bir kol yapabilmemize rağmen, insan gibi karar verebilen bir program yapamıyoruz. Yani, yapay zekâ konusunda büyük sorunlarımız var.
Bu makalede, insandan yola çıkarak, yapay zekâ konusunda neyi, nasıl yapmamız gerektiğini çözmeye çalışacağız. Teknoloji geliştikçe, kolaylıkla yapay zekâ programlanabileceği düşünülebilir, oysa tam tersidir. Yapay zekâ konusunda program yapmaya çalışan bir okuyucum, sorunlarını şöyle dile getirmişti:
[stextbox id=”warning”]
“Yapay zekâ ile ilgili araştırma yapıyorum. Konuyu buraya taşıdım. Merak ettiğim ama cevaplandıramadığım bazı sorularım var. Yapay More >
Antik eserlerin bize anlattığı arka plân senaryo…
13 Eyl
Antik eserlerle ilgili olarak başka bir makalem var ama orada sakladıkları verilerden bahsettim. Burada ise yapılmalarındaki gizem ve geçmişten kalan eserlerin çözümünü yapacağız. Önce sırayla bahsettiğim o eserlerden bahsedelim.
Antikitera makinesi ve Bağdat pili.
Girit’te MÖ 150-100 yıllarına tarihlenen, Antikitera makinesi denen bir alet bulundu. Çoğu hareketli olan 80’e yakın parçadan oluşuyordu. Konuyu “Antikitera Makinesi” adlı makaleden daha detaylı okuyabilirsiniz. Yapılan araştırma sonucu Bilim Teknik Dergisinde de yayınlanmıştı. 1900 yıllarında bir Yunanlının saat yerine ayın örüntülerini gösteren bir alet yapması hiç mantıklı değildir. Bu aleti bir uzaylının o kişiye vermesi de pek mantıklı sayılmaz. Bir uzaylının ayın hızlanmasını veya evrelerini gösterecek bir More >
“Yaratıcı” üzerine bir inceleme
23 Haz
“Through the wormhole” belgeselinin ilk bölümü, Tanrı kavramını çeşitli yönlerden inceliyor. Beş ayrı bilim insanının, tanrının ne olabileceğiyle ilgili güzel yorumları var.
İlk olarak kozmolog Andy Albrecht, evrendeki dengenin tesadüfen olamayacağını onun için bir plânlayanın olması gerektiğini söylemektedir. Özellikle doğada bulunan dört temel kuvvetin güçlerinin aldığı değerlerin, çok hassas ve önemli olduğunu, evrenimiz gibi bir evrenin olabilmesi için verilerin ancak bu değerlerde olması gerektiğini, rakamların tesadüfen bu değerleri almasının mümkün olamayacağını, onun için bir plânlayıcının olması gerektiğini anlatmaktadır.
Tam bu görüşün zıddı bir görüşü, Dr. Alan Guth savunmaktadır. Ona göre büyük patlamadan hemen sonra oluşan genişleme anında, saniyenin çok More >
Nuh Tufanının anlamı…
23 Haz
Ben tufanı olayına, çok farklı bir gözle bakıp, hiç düşünülemeyen bir anlam yüklüyorum. Bunu da, geçmiş türlerin bize bıraktıkları bilgileri, sembolik olarak aktardıklarını düşünerek yapmaktayım. Onun için, benim yüklediğim anlamı başka hiçbir yerde göremezsiniz. Ruhun tekamül ederek bilinç kazandığını ve bilinç arttırdıkça, gök katlarında yükseldiğini söylemekteyim. Ruhun geçirdiği önemli aşamaların ilki, Nuh tufanıdır. Nuh Tufanının anlamını anlayabilmek için, öncelikle insanın dünya üzerinde oluşumunu anlayabilmek gerekir. Nuh tufanı, dünyanın tarla olarak kullanılabilmesinin anahtarıdır. Hasat edilen türlerin devamlılığını sağlayabilmek ancak Nuh Tufanı sayesinde olabilmektedir. Bunun nedenini ilerleyen süreçlerde anlayacağız. Öncelikle dünyada oluşan tek bir türün incelemesini yaparak başlayalım.
Bunun için, More >
Müslümanların geleneksel düşüncelerindeki bazı açmazlar
18 May
Müslümanlarda genel inanç; Allah, din olarak önce Museviliği, arkasından Hristiyanlığı ve akabinde Müslümanlığı getirdiği yönündedir. Budizm, Hinduizm gibi inançlar ise zaten din değildir. Onlar Allah’la ilişkilendirilmez. Birilerinin uydurması kabul edilir.Allah bir din getirdi, insanlar onu değiştirdi. Sonra başka bir din daha getirdi, onu da değiştirdiler. Allah tekrar başka bir din getirmek zorunda kaldı.Bu arada Allah, dünyaya kendi istediği dini yaymaya çalışmasına rağmen Budizm, Hinduizm gibi başka dinler de bir yerlerde türedi. Hatta ateizm gibi Allah’ı yok sayan inançlar bile oluştu.Başka bir gariplikte; şeytanın, Âdemi cennette Allah’a gözükmeden kandırmayı başarmasıdır.Heyy! Müslüman kardeşim hiç düşünmez misiniz? Allah böyle aciz More >
Neden bu kadar çeşitli din var?
30 Nis
Hepimizin bildiği gibi dünya üzerinde çok çeşitli inançlar var. Tüm inançları din kategorisinde gördüğüm için, hepsini aynı kefede düşünüyorum. Yani bana göre Müslümanlık neyse ateizm de, deizm de, Budizm de aynı şeydir. Dünyadaki inançların belli başlılarının sayısı 20 civarındadır. Ve bunlara; küçük kabile dinlerinin çeşitleri dâhil değildir. Ayrıca ateizm, deizm gibi akımlar tek bir inanç olarak alınmıştır.
Dinlere karşı çıkanların genel bir sorusu var. ”Tanrı; neden dünyada tek bir din oluşturmadı? Neden bu kadar çeşitliliğe izin verdi?” diye. Bu sorunun cevabını dünyada dinlerin var olma sebebi adlı makalede anlattım ama, burada başka bir pencereden bakarak tekrar incelemek istiyorum.
İnsan dünyaya gelirken tüm More >
Günümüze kalan altın çağ şehri var mı?
24 Nis
İnsanlık kıyameti yaşayıp boyut atladığında, bu sürece katılamayacak insanlar da olacaktır. Yani üst boyuta geçemeyecek olanlar da olacaktır. İşte o insanların tekâmüllerini tamamlayabilmesi için dünyada yaşamaları gereken yerlere ihtiyaç duyulacaktır. Mevcut şehirler kullanılabilir diye düşünülebilir ama kullanılamazlar. Bunun nedeni makro felsefe mantığıyla yaşayacak olan o insanlar, faklı mantaliteye sahip olacaklardır. onun için bizim yaşam tarzımız onlara uymayacaktır. bizler ödül ceza sistemiyle ve geçinmek için çalışmak zorunda olduğumuz bir sistem içindeyiz. Oysa onlarda ödül ceza sistemi yok. Ayrıca geçinmek için çalışmaları gerekmeyecektir. Onların tek amacı olacak, o da tekâmül etmektir. Bu amacı gerçekleştirmek için, bütün sistem, o amaca More >
Tarih Yeniden Yazılacak
23 Nis
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji- Prehistorya-Sanat Tarihi Anabilim Dallarından mezun Ufuk Baş Arığ hanımefendinin bulgularını ve ulaştığı sonuçları sizinle paylaşmak istiyorum.
[stextbox id=”grey”]
Rusya’da alternatif tarih laboratuvarı çalışmaları yürüten fizikçi Andrey Sklarov ve bilim insanlarından kurulu olan Araştırma Ekibi; İnsan oğlunun tarihi hakkında gerçek olan ancak, gerçekliğin getireceği Bilimsel karmaşa ve yeni baştan yazılması gerekli olan Siyasi Tarih ve Dünya Kültür tarihinin sancılı dönemler yaşatacağının bilincine sahip, gerçek bilim insanları olarak uzun bir zamandan beri kaydettikleri, insanlık tarihinin gerçeklerini ortaya koyuyorlar…. Sklarov, Hitit, Sümer ve İnka kültürleri gibi, antik uygarlıkların günümüz teknolojisinden çok daha gelişmiş medeniyet kalıntıları üzerine kurulduğunu, More >
Piramitleri Atlantisliler yaptıysa, neden?
23 Nis
Mısır piramitlerinin yapılışı, gizemini korumaya devam etmektedir. Ortaya atılan her teori, bir başkaları tarafından yetersiz görülmekte ve eleştirilmektedir.
Genelde taşlar kesilerek binlerce işçiyle yapılan açıklamalar çok yetersiz görüldüğü için, başka çözümler oluşturulma peşine düşülmüştür. Bir açıklamada, taşların yerinde döküldüğü gibi, uçuk bir teori ortaya atılmış ama pek itibar görmemiştir.
Piramitler Arkeolojisi ve Tarihi adlı kitabında Miroslav Verner’in yazdığına göre, inşa ekibi hiyerarşik bir şekilde organize edilmişti. Yüz bin kişilik iki gruptan oluşuyordu ve, her grup kendi içinde zaa ya da phyle adı verilen 20.000 kişilik gruplardan oluşuyordu ki! bu gruplar da işçilerin ustalık derecelerine göre, daha küçük gruplara ayrılmış bulunuyordu. Bir belgeselde More >
Arkeologlar mı, Daniken mi haklı?
22 Nis
Erich Von Daniken 1968’de Tanrıların Arabaları isimli kitabını yayınladığında tüm dünyada büyük bir ses getirmişti. O günden bu yana bilimin gelişmesi, onun popülerliğini söndüremedi. Aksine dünyada daha çok insan onun teorisine inanır oldu.Bunun sebebi geçmişimizde açıklanmayan şeylerin olması ve bilimin de bunlara makul ve mantıklı cevap oluşturamamasıdır. Fakat Daniken’in teorisinin de birçok açığının bulunması bilim insanlarını ikna etmediğinden bir sidik yarışıdır gidiyor.
Arkeologlara göre Büyük piramidi taş devri insanları yaptı. Delil olarak yapılan araştırmalardaki verileri gösteriyorlar.Daniken; “taşları nasıl kestiler” diyor: Arkeologlar; “Bakır bir testereye çöl kumu serpilerek bir taşı kesmeyi başardık” diyorlar.Daniken; “taşlar nasıl More >
İnsanlar arasında neden farklar var?
19 Nis
Kimisi dine inanır, kimisi inanmaz. Kimi bir dini saçma sapan görürken, beğenmediği dinden daha kötü olan bir dine ölesiye inanır. Siyasi görüş olarak dahi, çok farklı düşünüyoruz. Biri milliyetçilik derken diğeri evrenselcilik der. Kimi bireyin özgürlüğünü öne alırken, diğeri devleti öne çıkaran görüşü savunur. Kimileri gelişmeyi başarmışken, bir kısmı olabildiğince geri kalmıştır. Elbette ilericilik veya geri kalmışlık izafi kavramlardır. Kişilere, yere ve zamana göre değişir. Bu tanımlamayı: 2000’li yıllar sonrası, Türkiye’deki genel anlayışı anlatabilmek için kullanmaktayım.
Bu durumun çok basit bir cevabı yoktur. Kimilerine göre, çevre veya yetişme şartları belirler ama benim cevabım biraz daha farklıdır. Durumu anlatabilmek More >
Ruh beden ilişkisi
18 Nis
“Avatar’a ramak kaldı” haberiyle, “6 saniye önce beyin hücrelerinde karar zaten verilmiş” videosunu birleştirdiğimizde, güzel bir sonuç çıkar. Eğer, beynimiz bizim karar vermemizden 6 saniye önce karar veriyor ise bu işin beynimizdeki nöronlardan kaynaklanması düşünülemez. Çünkü her şeyimiz gibi beynimiz de zamana tabidir. O ancak şimdiki zamanda yaşar. Zamana tabi olmayan şey ruhumuzdur ve ruhumuz bizim ne yapmamız gerektiğini önceden beynimize bildirir böylece olayı gerçekleştiririz.
Ruhumuzun ise beynimizdeki nöronlarla iletişime girerek onların hangi elektrik akımını üretmesi gerektiğini söyler. Demek ki beynimiz epey yavaş çalışır. Biz “karar verdiğimiz an” ile “verdiğimizi sandığımız an” arasında 6 saniye kadar gecikme var. More >
İnsanlar ve cinlerin yapısının kökeni
18 Nis
Yaratılışımız gereği dünyayı tek gerçeklik sanıyoruz. Dünya haricinde bir yaşam olabileceğini düşünemiyoruz. Oysa dünyamız gerçekliğin dışında, suni olarak oluşturulmuş, sanal bir dünyadır. Bizler onu gerçek algılayalım diye, özellikle dizayn edilmiştir.
Bu durumu şöyle örnekleyebilirim. Bir rüya gördüğümüzü düşünelim. Rüyamızda rüya gördüğümüzü bilmediğimiz için yaşadıklarımızı gerçek sanırız. Canımız yanar, ağlar ya da seviniriz. Hatta rüyamızda normal olmayan bir durumla karşılaştığımız da dahi şaşırmayız. Her şeyi normal olarak kabul edebiliriz. Ancak rüyadan uyandığımızda rüya olduğunu anlar ve anormal durumlar yaşadığımızı anlarız. Şu anda tam olarak bu durumu toplu olarak yaşamaktayız.
Bilim de bu durumun varlığını sezinliyor ama, o kadar dünya değerlerine More >
Kuran’da bulunan akıl dışılıklar ve cevapları
18 Nis
Bu yazımda Müslümanları biraz eleştireceğim. Çünkü Müslümanlar Kuran’ı bırakıp başka verileri kullanarak kendilerine başka din edindiler. Önce bu durumu inceleyelim.
Mevcut İslam inancını oluşturan en büyük kaynak hadislerdir. Aslında Kuran yapısı gereği istenilen tarafa çekilebilecek bir yapıya sahiptir. Onun için hadislerle oluşturulan din bile Kuran’dan zorlamada olsa cevaz alır. Ve bu duruma en büyük gerekçe ise, “Dini Peygamberden daha iyi kim bilecekti” bahanesidir. Bu gerekçe bile çok geçerli değildir ama geçerli sayarak bu durumu incelemeye çalışalım. Aslında bu durumu başkaları da inceleyerek harika bilgiler vermişlerdir. Ben can alıcı birkaç bilgiye değineceğim. Detaylı bilgileri almak için Yaşar Nuri Öztürk’ün More >
Müddesir Suresi ve 19 sayısı
18 Nis
[stextbox id=”warning”]
- Ey giysisine bürünüp kenara çekilen!.
- Kalk da uyar!
[/stextbox]
“Ey! görevlendirilen kişi, haydi dikil, doğrul, kalk göreve başla”. Kastedilenin Mehdi olduğunu düşünüyorum. Çünkü zaten Müzzemmil süresinde, Peygamber göreve çağrılmıştı. Ayrıca Peygamber görevi süresince hiç kenara çekilmedi. Onun için uyarı ona olamaz. [stextbox id=”warning”]
- Rabbinin yüceliğini duyur!
[/stextbox]
Sistemin çalışmasını anlat. İnsanlara gerçekleri duyur. [stextbox id=”warning”]
- Temizle giysilerini!
- Uzaklaştır kendinden pisliği!
[/stextbox]
Yapacağın görevi şâibeden uzak tut. Pisliği çirkinliği egoyu uzaklaştır hayatından. (Şeytanına hâkim ol anlamında) [stextbox id=”warning”]
- Çok bularak başa kakma yaptığın iyiliği!
- Ve yalnız Rabbin için dayanıklı kıl benliği!
[/stextbox]
Asla büyüklenme. Egona yenilme ve görevini yaparken başına gelecek eziyetler ve sıkıntıları kendine dert etme. Sana esinlediğim gibi, More >
Öte dünyada neler oluyor
17 Nis
Diğer yazılarımda bir illüzyonda yaşadığımızı anlatmaya çalıştım. Bu yazımda da bu durumu daha detaylandıracağım. Ruh dünyası, bizi bilgilendirir ama, bu ihtiyaca göre değişiklik gösterir. Budistlere verilen bilgiyle, Hıristiyan’a verilen bilgi çok başkadır. Yani dinler insanlara doğru bilgi vermek için değil onları yetiştirebilmek içindir. İçlerinde doğruya ulaşmayı sağlayan ipuçları da vardır. Fakat ancak belli seviyede olanların anlayabileceği bilgilerdirler. Dinlerin haricinde bizlere başka kaynaklarda sunulmuştur. İşte bu yazımda bu kaynakların en önemlisi olan Michael Newton’un Ruhların Yolculuğu ve Ruhların Kaderi isimli eserlerini inceleyeceğim.
Michael Newton, deneklerini hipnozla doğum öncesine götürerek öte dünya yaşamlarını sorgulayabilmektedir. Ben bu kitapların, bu yöntemle, insanlığın More >
Kuran’da Reenkarnasyon inancı var mı?
17 Nis
Mevcut İslam inancında reenkarnasyona şiddetle karşı çıkılır. Sorularlaislamiyet.com adresinde, “Kuranı Kerim’de Reenkarnasyonun olduğu iddia ediliyor. Bu konuda nasıl cevap vermeliyiz? Kuran ayetleriyle açıklar mısınız?” sorusuna verilen cevabı incelemek istiyorum.
Öncelikle, benim düşündüğüm yeniden doğuş inancını tarif etmeliyim. Çünkü, pek çok farklı yeniden doğuş inancı olduğu için, yanlış anlaşılmayı engellemek gerek. Yazıda reddedilmeye çalışılan reenkarnasyon inancı, benim düşüncelerimle tam örtüşmüyor.
İnsan tekâmül eden bir varlıktır. Kastettiğim tekâmül, beden olarak değil, ruhsal gelişimdir. Fakat maddesel olarak da sonuçları vardır. Tekâmül dediğim şey: İnsanın daha zeki ve daha kâmil insan olmasıdır. Bu gelişim tamamen ruhumuzun gelişimidir ama, ruhun bedene hükmetmesi yüzünden insanın More >
Kuran’a göre insanın yaratılmasının gereği
17 Nis
Ben şunu merak ediyorum. Allah Adem’i yaratırken bu işi nasıl yaptığı sanılıyor. Örneğin;
[stextbox id=”warning”]Sad 71.72. Hani Rabbin meleklere demişti ki: “Ben çamurdan bir insan yaratmaktayım. Onu tesviye edip, düzeltip de ruhumdan ona üfledim mi derhal ona secdeye kapanın.“[/stextbox]
Ayetleri nasıl tasavvur ediliyor. Bana öyle geliyor ki çoğu insan sanki gökten iki tane el uzandı, yerden çamur aldı ve âdemi yoğurarak oluşturdu gibi anlaşılıyor. Ya da Allah bir anda “ol” dedi ve Âdem oluverdi. Pek çok insan böyle düşünür ama ayette bu işlemin bir süreç içinde gerçekleştiği açıktır. Örneğin: Rab bu sözü söylerken henüz yaratma işlemi bitmemiş. Zaten yaratma işlemi bittiği zaman secde More >
Neandertaller+Cro Magnon=Atlantisliler
14 Nis
Daha önce bahsettiğim insanın soy ağacının bir dalı da Neandertallardır. Hatta bazılarına göre insanın atasıdırlar. Atamız olmamalarına rağmen çok önemlidirler. Bizden önceki türü oluşturuyorlar ve onların varlığı benim teorimin belkemiğini oluşturuyor. Onun için onlar hakkında daha çok veri sunmak istiyorum
Bilim ve Teknik dergisi Nisan 2003 tarihli sayısında “Neandertallara Ne Oldu?” yazısını inceleyelim.
[stextbox id=”grey”]“Neandertallar, insan fosilleri arasında en uzun süredir bilineni ve en çok anlaşılanı. Adlarını, 1856 yılında Almanya’nın Neander Vadisi’nde bir kireç mağarasında bulunmalarına borçlular. O zamandan bu yana 70 yerleşim merkezinde ve 300 arkeolojik sitede, aralarında kısmi bütünlükte iskeletler de bulunan binlerce More >
Teknoloji ürünü fosiller soru işaretleriyle dolu.
10 Nis
Bu çekiç fosili bulan bayan Emma Llano Uplift dağında bulmuş olduğu iddia edilmektedir. Yaratılış Müzesi müdürü Dr. Carl E. Baugh, Hans – Joachim Zillmer’e fosil için yapılan araştırmaları inceleme imkânı vermiştir. Araştırmalarda “çekicin sapının kristalize olup taşlaşabilmesi için 100-200 milyon yıl gerektiği” belirtilmektedir. Bu çekiç bir su birikintisi içinde üzeri alüvyonlarla kaplanarak (en az 2 atmosfer basınç altında) oluşmuş olduğu düşünülmektedir. Çekiç birçok bağımsız kuruluş tarafından incelenmiş ve gerçek olduğuna hükmedilmiştir. Ayrıca demir kısmının yüksek kalitede olduğu anlaşılmıştır. Bu çekicin içeriği bugün bizim kullandığımız demir içeriğine sahip değildir. Çekici bulanlar fosili ayırtırken demir kısmını çizmişlerdir. Çentik More >
Sfenksin sırrı…
8 Nis
İnsanlığın bilgi konusunda tam ve doğru bilgilendirilmediğini daha önceki yazılarımda söyledim. Tam ve doğru bilgiye kıyamette ulaşacağız. Zaten onun için kıyamete uyanış olarak bakmaktayım.
Kehf suresinde de bilginin gençler olarak karşımıza çıktığını anlatmıştım. Sadece Kuran’da değil hadislerde de bilginin gizlendiğini söylemiştim. “Güneş battığı yerden doğmadıkça kıyamet kopmaz” hadisindeki güneşin bilgi olduğunu görmüştük.
Edgar Cayce Sfenksin ayakları altında arşivler piramidi olduğunu söylemişti.
Ayrıca Dabbe’nin Mısır’da ki sfenks olduğunu ve bir yerlerinde kütüphane sakladığını anlatmıştım. Şimdi o konuyu destekleyen bazı verileri daha sunmak istiyorum.
Sfenksin ayakları arasında bulunan taş kitabe güzel şeyler söylemektedir. Gerçi Sfenksten çok sonra oraya konulmuştur ama bizleri yönlendirenler gerekli mesajın konulmasını sağlayacak More >
Cennet ve Cehennemin anlamı
7 Nis
Kuran’da, kıyamet inancı o kadar güçlüdür ki, Allah inancı ile, eşdeğerdir. Kuran baştan sona kıyametin önemini vurgulayan ayetlerle doludur. Kıyamet sürecini yaşamadan cennet ve cehenneme gidilemez. Onun için önce kıyameti incelemeliyiz. İşin püf noktası kıyametin seçim yapıldığı zaman olmasındadır. Kıyamette neye göre ve nasıl seçim yapıldığını anlarsak, cennet ve cehenneminde anlamı ortaya çıkar. Bu başlı başına düşünülmesi gereken bir durumdur.
İnsanlar bir kere doğacak ve bir kere ölecekse, kıyamet gereksizdir. Kıyamette yeniden dirilmenin mantığı hesap gününün görülmesidir. Oysa her ölen, öldükten sonra hemen hesabı görülüp, gideceği yere gönderilebilir. Niye bir zaman bekleyip de, bir curcuna içinde milyarlarca insanla More >
Kuran’da çözülemeyen çelişkiler
7 Nis
Kuran’da bulunan çelişkiler konusunda, pek çok kişi, sürekli bir şeyler yazmaktadır. Ben, ‘Bilinmeyen Yönleriyle Kuran’ adlı eserinde, Arif Tekin’in yazdığı iki çelişkiyi almak istiyorum. Bunları almamın en büyük sebebi, Kuran’ın nasıl kalıplara sokulduğunu göstermesi içindir. Sonra da, İslam âlimleri durumu kurtarmak için, ayetleri eğip bükmek zorunda kalmıştır. Fakat asla şüphecileri ikna edememişlerdir. Arif Bey kitabında, hiçbir dindarın hoşlanmayacağı pek çok şeyden bahsetmektedir. Pek çoğunun doğru olduğunu düşünüyorum ama, bu durum “Kuran peygamberin kendi yazmasıdır” savını ispatladığını düşünmüyorum. Benim emin olduğum şey, “Kuran gibi bir eser, hiçbir dünya sakini tarafından yazılamaz” olduğudur. Fakat bize anlatıldığı gibi, ortalık asla More >
ÖYD yaşayanlar hayal mi görüyor?
6 Nis
Beyin cerrahı Eben Alexander geçirdiği bir rahatsızlık sonucu ÖYD (Ölüme yakın deneyim) geçirmiş. Kendi dalı olmasına rağmen ÖYD sırasında yaşadıklarını nörofizyolojik olarak açıklayamayacağına karar vermiş. Dünyada böyle durumlar yaşayan çok insan var. ÖYD (Ölüme yakın deneyim) yaşayanların ortak görüşü öldükten sonra insanın bilinçli varlığının devam ettiği yönündedir. Dünyada milyonlarca vaka olmuş olması bilim insanlarında kafasını karıştırmaktadır. Fakat, kimi bilim insanları bazı uyuşturucuların yada bazı deneylerin aynı etkiyi yaptığından dolayı, bu durum, beyin sapının insana oynadığı bir oyun olarak görmektedir. Bu konuda nette bir çok yazı bulunmaktadır. ÖYD’in varlığına inanan insanlar dünya çapında konferanslar düzenleyip insanları aydınlatmaya çalışmaktadır.
ÖYD yaşayanlara göre ölümden geri dönüşün More >
Geçmiş medeniyetlerden bize kalan şehirler.
4 Nis
Geçmişte gelişmiş bir medeniyetin olmadığının düşünülmesinin en büyük sebebi “neden şehirlerini bulamıyoruz?” sorusudur. Oysa burnumuzun dibinde olan şeyleri göremiyoruz. Aslında teknolojik eserleri bulabilmemiz mümkün değildir. Çünkü zaman ve doğa 20-30 bin yılda geriye bir şey bırakmıyor. Bu konuda yayınlanan bir belgesel fikir verebilir. Belgeselin Türkçe yazılmış halini buradan okuyabilirsiniz. Fakat doğanın haricinde insanlar dünyayı terk ederken hususi olarak kendi eserlerinin gelecektekileri ters etkileyecek olduklarını yok ederler. Bunu özellikle insan kendini tek ve alternatifsiz görüp dünyaya çok daha iyi sarılsın diye yaparlar. Eğer dünya bizden önce Atlantislilerin var olduğunu ve kıyametle bir üst yaşama geçtiklerini bilse bilim bu kadar ilerleyemezdi. Bunu bir Budist’in More >
Antik mega yapılar, niçin yapıldı?
4 Nis
Makalelerimin içinde, henüz ispatlanmamış olan önemli bir öngörüm var. Geçmiş insanlardan bize kütüphaneler kaldığını söylüyorum. Bu konu benim ve teorilerim için çok önemli. Onun için bu konuyu biraz daha incelemek istiyorum.
http://www.seyfullahdemir.com/gecmis-medeniyetlerden-bize-kalan-kutuphaneler/ adresinde incelediğim konunun en önemli delili Kuran’dı. Kuran’a göre bu kütüphanelerin yedi tane olabileceği söylenmişti. Linkini belirttiğim yazıdaki gibi dünya üzerinde gerçek anlamda iki kütüphane olmalı. Diğer kütüphaneler ise bir sandık büyüklüğünde elektronik bir cihaz şeklindedir. İçlerinde geniş bilgiler vardır ama asıl geniş bilgiler sözünü ettiğim iki kütüphanede olmalıdır.
Yalnız Sfenksin (Büyük Piramit) sakladığını düşündüğüm yerde, bilimsel verilere göre büyük bir kütüphane gözükmüyor. Yapılan araştırmalar Sfenks’in ayakları altında küçük bir odanın More >
Kuran’da görülemeyeni görmek
3 Nis
Kuran’da, Allah’ın insanı yaratma gerekçesini incelediğimizde, iki ayrı durum görürüz. Biri;
[stextbox id=”warning”]ZARİYAT 56 Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.[/stextbox]
İnsanın Allah’a ibadet etmesi ve onu tanıması için yarattığını söyler. Başka ayetlerde ise;
[stextbox id=”warning”]SAD 27 Hem o göğü, yeri ve aralarındakileri biz boşuna yaratmadık. O, kâfirlerin zannıdır. Onun için vay ateşe girecek olan kâfirlerin haline![/stextbox]
Diyerek, ikinci bir mantık sunar. Evrenin ve insanın boşuna yaratılmadığı gibi bir durum, ibadet gibi bir durumla çelişir gözükmektedir. Yani insanın tapınması için, yaratılmış olması çok îlâhi ve akılcı gözükmez. Bu durum bize, Allah’ın bazı duygularını tatmin etmek için, insanı yarattı gibi bir izlenim verir. Dünyadaki herkes More >
Kuran’a göre tanrı tek değil
2 Nis
Önce Profesör Yaşar Nuri Hocayı dinleyin, sanırım makaleyi daha iyi anlayacaksınız. Hocanın vurgulamaya çalıştığı, “Allah, evrenin kendisidir” düşüncesidir. Bu düşünce benim de vurgulamaya çalıştığım şeydir.
Kuran, yaratıcıyı tek olarak söylerken, aslında iki farklı gücün tanımını yapar. Önce bu iki tanımı anlayalım.
İlk tanım “Allah’ın sınırsız ve sonsuz gücü olduğu” mantığıdır. Bu mantık, Kuran’da [tooltip layout=”classic” text=”O, göklerin ve yerin yoktan var edicisidir ve O, bir işin olmasını murad edince, ona yalnızca ‘ol!’ der, o da hemen oluverir.” effect=”1″]Bakara 117[/tooltip] ayetinde anlatılır. Orada bir iş için, “Allah’ın murad etmesi yeterlidir” der. Yani Allah’ın bir şeyi gerçekleştirmesi için istemesinin yeterli olduğunu More >
Eşref Armağan mucizesi
1 Nis
Eşref Armağan-Dünyayı Şaşırtan Türk
Kör ressam Eşref Armağan bilim dünyasını altüst etti. Her şeyi beyin olarak gören bilim insanları kör bir insanın resim yapmasını anlayamıyor. Hele bu resimler üç boyutlu görebilmeyi gerektirdiğinde nasıl yorumlayacaklarına şaşırıyorlar. Gözleri gören birçok insanın perspektif bir resim çizemediğini düşündüğümüzde, kör bir insanın mucizeler yarattığını anlamak gerekir. Zaten videonun sonunda Eşref beyin aldığı alkışın yoğunluğu ne kadar harika bir iş yaptığını gösteriyor. Gerçekten Eşref Armağan tarihte yerini almaya hak kazanmış bir yetenek sergilemiştir.
Bilim bu konuya açıklık getiremiyor. Tek diyebildikleri “şimdiye kadar bildiklerimiz yanlışmış”. Şaşırdıkları şeyden biri de görmeyen bir insanın beyninde aktif olmaması gereken bir bölümünün aktif More >
Evrenin oluşumunu açıklayan her şeyin teorisi
31 Mar
Evren hakkında fikir jimnastiği
Evrenin, Euclides geometrisine uyup uymadığını bilmiyoruz. İnsan ölçeğinde uzayın eğriliği sıfırdır. Yani bir üçgenin iç açıları toplamı 180˚’dir. Bu durumda evren sonsuzdur. Fakat uzay eğri olabilir. Bugün biliyoruz ki büyük kütleler uzayı büker. Ayna etkisi sayesinde büyük kütleler arkalarında kalan gök cisimlerinin ayna görüntüsünü oluşturur. Yani uzayın eğri olmasının önünde bir engel yok. Kozmik ölçekte bu eğriliğin pozitif mi, negatif mi olduğu önemli olur. Eğer negatif ise evren Hiperboloid (semer şekilde) uzaydır. Öyle bir evrende üçgenin iç açıları toplamı 180˚’den azdır. Eğer evrenin eğriliği pozitif ise hiperküre evren olur. Böyle bir evrende üçgenin iç açıları toplamı 180˚’den More >
Göbeklitepe, Çatalhöyük, Sümer Üçgeni
27 Mar
İnsanoğlunun dünya üzerindeki macerası tam bir mutabakat olmasa da kabaca biliniyor. 6-8 milyon yıl önce ilk hominidin yaşamış olduğu düşünülüyor. Âdemoğlunun kökeni ise biraz daha karışıktır. Çünkü birçok araştırmanın sonuçları çok farklı tarihleri gösterdiği için net bir sonuç çıkmasa da, genel kabul 200 bin yıl olduğu yönündedir. Bulunan kemiklere bakarsak daha uzak tarihleri baz almamız gerekir ama, Genler üzerine yapılan çalışmalar, çok daha yakın zamanları göstermektedir. Erkeklerin Y kromozomu üzerinden ulaşılan bilgiye göre, Âdem 60 bin yaşındadır. Kadınlardaki mitokontriyal DNA’ya göre ise Havva 130 bin yaşındadır. Ortak bir zamana ulaşılamadığı için, Âdemoğlunun geçmişi 200 bin yıl olarak More >
Deccâl şu anda içinde yaşadığımız dünya düzenidir.
26 Mar
Müslümanlığın sözlü geleneğinden gelen Deccâl, İsa, Mehdi üçlüsünün dönem ismi olduğunu söylemiştim. Bu konuyu “Deccâl, İsa, Mehdi üzerine bir söyleşi” adlı makalemden okuyabilirsiniz. Bu makalede daha çok deccâliyet üzerinde duracağım. İçinde bulunduğumuz dönem, deccâliyet dönemidir.
Deccâl kelime anlamıyla; “yalancı, hilekâr; zihinlerde, iyi ile kötüyü, hak ile batılı karıştıran; bir şeyi yaldızlayıp gerçek yüzünü gizleyen, her yeri dolaşan kötü ve uğursuz kişi” gibi anlamlara sahiptir. Bu anlamların, hemen hepsi doğrudur. Şimdi, bu anlamları biraz açalım.
Örneğin; “bir şeyi yaldızlayıp gerçek yüzünü gizleyen” anlamına bakalım. Yazılarımda hep yazdığım şey, içinde yaşadığımız dünyanın, bir hologram görüntüsü olduğudur. Bu hologram görüntü, gerçek yapımızı More >
Makro Felsefe mantığı, Kuran karşılaştırması
25 Mar
Şair Yunus:
Cennet Cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni
Diyerek cennetin önemli olmadığına çok güzel vurgu yapmıştır. Bende bu makalemde cennetin nasıl bir yer olduğunu araştıracağım. Bu konuda güvendiğim iki kaynağa başvuracağım. Biri Kuran, diğer MS 2150 kitabıdır.
Makalelerimi okuyanların Kuran’ın sembolik dille yazıldığını söylediğimi bilirler. İşte cennet; altınçağı sembolize eder. Cennetin Kuran’daki tanımıyla, Makro felsefeyi birleştirdiğimizde karşımıza güzel bir anlatım çıkar. Ben her iki kaynağın da bizi bilgilendirmek üzere yazdırıldığını düşünmekteyim.
Bunun için önce; önemli iki tanımı anlamak zorundayız. Makro felsefe ve mikro felsefe…
En kısa tanımıyla Makro felsefeye göre kendine değil başkalarına hizmet More >
Profesör Yaşar Nuri Öztürk’ten güzel bilgiler…
25 Mar
Yazdığım makalelerin mevcut İslami görüşe pek uymadığı bilinen gerçektir. Birkaç örnek vermem gerekirse;
- Yeniden doğuş, mevcut İslami görüşe uymaz.
- Tekâmül, birçok kişi tarafından kabul görse bile önemsiz bir ayrıntı gibi üzerinde durulmaz. Tekâmülün ne olduğu, önemi gibi konulara değer verilmez. Varsa yoksa ibadet ön plana çıkarılır.
- Ruhun varlığını gösteren astral seyahat birçok uzman tarafından bilinmesine rağmen, sanki sadece ileri düzeyde din eğitimi almış olanların bilmesi gereken bir şeymiş gibi davranılır.
- Yine ruhun varlığını gösteren ölüme yakın deneyim yaşayanların bu işi pek anlatmadığı, anlatanların da çekindiği bilinmektedir. Bilimin her şeyi beden ve beyin aracılığı ile açıklama uğraşısı böyle durum yaşayanlara iyi gözle More >
İnsanlığın yönlendirildiğine üç örnek.
24 Mar
Gelişimimiz için, bizi yönlendiren kutsal mekânlar, açık ve kapalı olarak kişileri bilgilendirir. Fakat insan bedeninin, bu işi desteklemesi gerekir. İnsanlığın ilk dönemlerinde bu yönlendirme işlemi, vahiy veya sezgi yöntemi ile yapılamıyordu. İnsanın zekâ seviyesi müsait değildi. Vahiy sistemi de, insanlıkla beraber gelişmiştir. Musa peygamberin yapısı, vahiy sistemine uymadığı için, ona teknolojik bir araç verilerek iletişime girilmiştir. Ona bilgileri, ahit sandığı dediğimiz, telsiz ile vermişlerdir. Daha sonra gelişen İsa peygamber de, yeterli duruma gelmediği için, Essenilerin elinden eğitim alması sağlanmıştır. Muhammet peygamber bile, mağaralarda yalnız kaldığında egzersiz yaparak kendini açabilmiştir.
Kişiler kutsal mekânlardan bilgi aldığını anlıyorsa buna vahiy denir. More >
Ruhun bedene bağlanma yolu…
23 Mar
Günümüzde bilim beyne bağlanan alıcılar sayesinde nesneleri uzaktan kumanda edebilecek seviyeye gelmiş bulunmaktadır. Eğer videoyu izlerseniz bir maymunun robot kolu kullanarak bilgisayardaki bazı düğmelere bastığını görürsünüz. O düğmeleri üzerine getirilen robot kol yiyeceğin olduğu düğmeye geldiğinde maymun beynine bir elektriksel sinyal göndermektedir. Böylece maymun hangi düğmeye basacağını anlayabilmektedir. Bu işlem tamamen bir bilgisayarın oluşturduğu sanal görüntü içinde yapılabilir. Videoda anlatılan konunun can alıcı satırlarını tekrar gözden geçirelim.
[stextbox id=”grey”]“Sadece sayısal bir beden, bir avatar, bir maymun avatarı oluşturulabilir. Ve onu maymunlar için bu avatarla iletişime geçmesi için kullanılabilir ya da onları sanal bir dünyada avatarın ilk insan perspektifi olduklarını sanmalarını sağlayacak More >
Rüyalarımızın başka anlamı mı var?
22 Mar
Rüyaların insan hayatındaki yerini, çoğumuz ihmal ederiz. Çoğu zaman gördüğümüz rüyaların bir anlam ifade etmemesi onları dikkate almamamıza sebep olur. Aslında manevi yönü ihmal ettiğimiz oranda, rüyalarımızı da ihmal ederiz. Manevi yönü ihmal etmeyen Budist veya Hindular rüyalarına bizden fazla önem verirler. Fakat rüyalar iki guruba ayrılır. Birinci guruptakiler Sigmund Freud’un dediği gibi, günlük yaşamda bastırılarak bilinçaltına atılmış istekler, semboller biçimine bürünerek rüyalarda ortaya çıkar. İkincisi haberci rüyalardır. Bu haberci rüyalar bazen yapmamız gerekeni, bazen önemli bir haber, bazen de bir tehlikeden korunmamızı söyler.
Bizler manevi yönü ihmal ettikçe, bu tür rüyaları göremez oluruz. Çünkü haberci rüyalara inanmayan More >
Bir bilgisayar içinde mi yaşıyoruz?
15 Mar
Gerçek nedir? bir bilgisayar içinde yaşıyoruz !
Çok uzun bir belgeselin küçük bir bölümünün linkini aldım. Bu belgeselin tüm bölümlerini izlemenizi şiddetle öneririm.
Ben de belgeselde söylediği gibi bir bilgisayar içinde, tıpkı matrix filmindeki gibi yaşadığımızı düşünüyorum. Belgeselde de bu durum inceleniyor. Önce videoyu özetlemeye çalışayım.
2010 yıllarında çekilen belgeseli, o tarihe göre değerlendirmeniz lazım. Belgesele göre; “Bilim insanı Rich Terrile, evren ve insan yaşamının, bilgisayarlarda simüle edilmiş, bilgisayar oyunlarına benzediğini düşünüyor. Bilgisayarlarda insan beyni yaratılabilir diyor. Bilgisayarların işlemci gücü her 13 ayda iki katına çıkıyor. Şu an gezegendeki en iyi bilgisayar insan beyniyle karşılaştırılabilecek düzeyde ve hız yönü çok More >
Zülkarneyn kimdir?
14 Mar
Kuran’da çok ilginç olan birkaç sure var ama bunlardan Kehf suresi gerçekten mucizeler içerir. Bana göre; Kuran’ın da en önemli konusu olan “geçmiş medeniyetlerden kalan kütüphaneler” hakkında bilgi vermesi onun mucizesidir. Buradaki yazımda kütüphaneler hakkında güzel bilgiler verdiğini yazmıştım. Bu yazımda ise yine aynı surede adı geçen önemli bir şahsiyet olan Zülkarneyn’i incelemek istiyorum. Fakat Zülkarneyn konusunu anlamak için, bu kütüphaneler konusunun da okunması gerekir. Çünkü Zülkarneyn denen şahsiyetin, bu kütüphanelerin açılması ve kapatılmasıyla direk ilgisi var.
Önce, Zülkarneyn ismini açıklamak gerekir. Çünkü Kuran kelimelere mucizevi anlamlar yükleyebilir. Zülkarneyn kelimesi de öyle bir kelimedir ve kişinin kimliği hakkında önemli ipuçları More >
İnsanlığın gelişimine etki eden faktörler
14 Mar
İnsanlığın gelişimine baktığımız zaman, insanlığın gelişiminde, Sümerlerin yeri bir başkadır. Elbette bağımsız olarak, birçok medeniyet daha gelişti ama, insanlığın bu günkü duruma gelmesini, Sümerlere borçluyuz. Örneğin; Mısır ya da İndus medeniyetleri de vardı ama, onlar kendi içlerinde kapalı kaldılar ve onlardan sonra gelenlere ya bilgi aktarmadılar ya da çok az aktardılar. Oysa bugün bildiğimiz matematik veya tarıma kadar her şey, Sümerlerden mirastır. Gerçi matematiğe Mısır’ın katkısı yadsınamaz.
Anladığım kadarıyla, Sümerler insanlığı yönlendirmek için kullanılmıştır. Onların modeli kullanılarak, daha sonraki Yunan veya Roma modelleri oluşturulmuştur.
İlk medeniyetlerin Mezopotamya’da oluşması bir tesadüf değildir. Bereketli hilal denilen bölge, medeniyetlerin More >
Sümerli Ludingirra’nın anıları
14 Mar
Sayın Sümerolog Muazzez Çığ, yazdığı (bir Sümerlinin yazıtlarından oluşan) “Sümerli Ludingirra” isimli kitabında, güzel bilgiler derlemiş. Nippur kentinde yüksek tahsil yapmış Ludingirra isimli bir öğretmenin Sümerlerin unutulacağı kaygısıyla geleceğe bıraktığı 23 tabletin çözümlemesinden oluşan kitap, gerçekten ilginç bilgiler içermektedir.
Ludingirra, Akatlıların Sümer’i ele geçirdiği yıllarda yaşamış bir Sümerli. Akatlıların; Sümer gelenek, görenek, destan ve bilimini kendi dillerine çevirip, kendilerinin malıymış gibi yazmalarından rahatsızlık hisseden ve onu engellemeye çalışan biri. Okuduğum kitap onun yapmak istediğini liyakatla başarmış olduğunun delilidir.
Ludingirra’nın yazdığı ve elimizde olan 23 tane tablette; anılarını, geleneklerini veya eski destanlarını anlatmış. Belki tabletler çok daha fazladır ama biz More >
Dâhi olmanın sırrı…
14 Mar
stextbox id=”grey”]
Dehanın, zeki, akıllı olmakla bir ilgisi yok. Hele testlerde 100 tutturmanın ya da 10 yaşına gelmeden 6 dili ana dili gibi konuşmanın, deha ile hiçbir ilgisi yok. Deha, bilinmezliği, romantikliği, anlaşılmazlığı içeriyor.
Bilim adamları, mistik dehayı bir sürü istatistik yığınıyla açıklamaya kalkıştılar. Ne yazık ki, 18inci yüzyıl Shakspeare sonelerindeki tutku, data yığınlarıyla açıklanamadı.
[/stextbox]
Bu bilgiler, Bilim Teknik dergisi Kasım 1993 sayısından alınmıştır. Görüldüğü gibi Süper zeki olmakla dâhi olmanın bir ilişkisi yoktur. Zekâ belli bir düzeyde her insanda bulunur fakat dâhilik çok az insana nasip olmuştur. Dâhi: bir konuda kimsenin düşünmediğini bir şekilde düşünerek, ilişkisiz konular arasında bağ More >
Serbest Platform
11 Mar
İngilizceye çevrilmesi gereken makaleler. Çevirmek isteyen arkadaşlar hangi makaleyi çevireceklerini yorum olarak yazarsa, bir başkası o makaleyi çevirmez. 2018’e girerken bu işin yapılmasını sağlayacak kaşifleri bekliyoruz…
Kıyamete beş kala…
Bilinçaltı nedir, nerededir?
Âdemoğlunun dünyadaki zamanı doldu mu?
“Yaratıcı” üzerine bir inceleme
Nuh Tufanının anlamı…
Neden bu kadar çeşitli din var?
Dünyada dinlerin var olma sebebi!
Günümüze kalan altın çağ şehri var mı?
Tarih Yeniden Yazılacak
Piramitleri Atlantisliler yaptıysa neden?
Arkeologlar mı, Daniken mi haklı?
Beyin, ruh bağlantısının bilimsel altyapısı…
İnsanlar arasında neden farklar var?
Ruh beden ilişkisi
Öte dünyada neler oluyor
Neandertaller+Cro Magnon=Atlantisliler
Teknoloji ürünü fosiller soru işaretleriyle dolu.
Cennet ve Cehennemin anlamı
ÖYD yaşayanlar hayal mi görüyor?
Geçmiş medeniyetlerden bize kalan şehirler.
Antik mega yapılar, niçin yapıldı?
Eşref Armağan mucizesi
Evrenin oluşumunu More >
Madde, madde üstü, madde ötesi nedir?
8 Mar
Maddeyi, yapımız dolayısıyla biliyoruz. Fakat madde diye tanıdığımız şey sanaldır, tamamen holografik görüntüdür. Maddeyi oluşturan asıl şey bizim göremediğimiz ve hakkında yeni yeni bir şeyler öğrenmeye başladığımız madde üstüdür.
Madde üstü ve madde ötesi kelimelerini tercih etmemin sebebi pek çok kişinin kullanmasından dolayıdır. Önüne gelen yalan yanlış bir şeyler söylemektedir. Bende bu kavramların ne olduğunu yazma gereği hissettim. Şimdi sıra ile kavramları masaya yatıralım.
Aslında size bir ipucu vereyim; her üçü de aynı şeyin görünüşleridir. Bu konuya tekrar döneceğiz ama şimdilik Enel-hak denilenle direk ilgisinin olduğunu bilin.
Madde: Atomlardan oluşur. Fakat atomların da boşluktan oluştuğunu düşündüğümüzde iş garip bir hal alır. Aslında atomun More >
Antik çağ teknolojileri
6 Mar
Videoyu izleyin fazla söze gerek yok. Antik insanlara teknolojik yardım yapıldığı çok açık…
Ben özellikle bazı şeylere dikkatinizi çekmek istiyorum. Lübnan Jerah kentinde bulunan bir taş akıl mantık dışı görünüyor.
Şekil 1’de görülen sütun 4’lü bıçağı olan bir makineyle kesilmiş. Bu şehir M.S. 1.yy’da Romalılar tarafından kurulmuştur. O dönemlerde böyle bir aletin olduğunu düşünmek, epey uçuk görünür ama kabul etmekten başka çare yoktur. Belgeselde bu taşın kesilmesi için bir alet oluşturulmuştur. Fakat bahsedilmeyen şey taşları kesebilecek bıçağın, o dönemde yapılamayacak olmasıdır. Bu gün kullandığımız hızarlar, ileri teknoloji ürünüdür. Normal demirden bir hızarın, More >
Teknoloji ürünü fosiller soru işaretleriyle dolu.
6 Mar
Bu çekiç fosili bulan bayan Emma Llano Uplift dağında bulmuş olduğu iddia edilmektedir. Yaratılış Müzesi müdürü Dr. Carl E. Baugh, Hans – Joachim Zillmer’e fosil için yapılan araştırmaları inceleme imkânı vermiştir. Araştırmalarda “çekicin sapının kristalize olup taşlaşabilmesi için 100-200 milyon yıl gerektiği” belirtilmektedir. Bu çekiç bir su birikintisi içinde üzeri alüvyonlarla kaplanarak (en az 2 atmosfer basınç altında) oluşmuş olduğu düşünülmektedir. Çekiç birçok bağımsız kuruluş tarafından incelenmiş ve gerçek olduğuna hükmedilmiştir. Ayrıca demir kısmının yüksek kalitede olduğu anlaşılmıştır. Bu çekicin içeriği bugün bizim kullandığımız demir içeriğine sahip değildir. Çekici bulanlar fosili ayırtırken demir kısmını çizmişlerdir. More >
Kıyamet nasıl olacak?
2 Mar
Kıyamet, pek çok kaynakta bahsedilen bir durumdur. Benim kıyamet konusunda epey farklı görüşlerim var. Öncelikle belirteyim ki! kıyamet felaket değildir. Kıyamet: Sözlük anlamıyla kalkmak, diriltmek, dikilmek, ayaklanmaktır. Bu anlam, insanlığın uyanacağı zamana vurgu yapar. Fakat mevcut inançlar kıyametin bir felaketle olacağını söyler. Hatta Kuran’dan bile, bu anlamı çıkarırlar. Oysa göreceğiniz gibi, Kuran kıyameti, felaket anlamında kullanmaz.
İnsanlığı organize edenler, bilerek gaflet uykusuna yatırmışlardır. Bunun sebebi; insan kendi durumunu anlayamadığından, isteyerek tekâmül etmez. Yani bilinci yetmediği için, tekâmülün değerini bilemez. Onun için, zorunlu tekâmüle sokulur. İşte, gaflet uykusu bu yüzdendir. Bu uykuyu Erich Fromm mantıklı bir şekilde açıklamaktadır.
[stextbox id=”grey”]Aklın More >
Zülkarneyn’in bize bıraktığı sırlar…
26 Şub
İnsanlığın dünya üzerimdeki ilk akıllı tür olduğu yanılgısını düşünüp durduğum bir gün, düşünceler içinde dalgın dalgın gezerken, mutlaka bizden önce yaşamış olanlardan, bize bırakılmış bilgiler olması gerektiği sonucuna vardım. O zamandan beri, epey bilgiye ulaştım. İlk olarak, biz bu dünyadan gideceksek, mutlaka gelecektekilere bilgiler bırakmamız gerektiğini düşünmüştüm. Bu durumu sadece ben düşünmemişim. Daha önce, Amerika Birleşik Devletlerinde mühendisler benim gibi düşünmüşler ve, “eğer bir gün insanlık bir şekilde yok olursa” diye bir şeyleri geleceğe bırakmışlar. Bu konuyu Eric Von Daniken, Tanrıların arabaları adlı kitabında gündeme getirmişti.
[stextbox id=”grey”]
1965 yılında New York toprağına, bu dünyada olabilecek en korkunç felâkete More >
Deccal, İsa, Mehdi üzerine bir söyleşi
26 Şub
İslam inancına göre kıyamet alametlerinin büyük alametlerinden başta geleni bu üçlüdür. Hatta Harun Yahya’ya göre Deccal ve Mehdi şu anda yaşamaktadırlar.
Önce İslam inancına göre bu üçlüyü inceleyelim.
Deccal kötü karakterdir. Fakat Deccal’in kötü olduğu abartılagelmiş bir olgudur. Aslında kötü oluşu tamamen dini dışladığı içindir. Yoksa insanlara kötülük yapmayacaktır. Yapacağı kötülük insanları maneviyattan uzaklaştırmak olacaktır. İslam inancında Deccal ile bilgi nette çokça bulunmaktadır. Deccal, Musevileri, Hıristiyanları ve Müslümanları maddeye yönlendirecektir. Aslında diğer dinlere inananları da yoldan çıkaracaktır ama onlar zaten din dışı kabul edildiği için önemsenmemektedir. Deccal diye bir kişilik yoktur. Deccaliyet bir zihniyettir. Şu anda içinde yaşadığımız dünya düzenidir. Buradaki makaleyi okuyarak daha geniş bilgi edinebilirsiniz.
Deccal’in More >
Kuran’a göre Mehdi
26 Şub
Kuran’da kıyametin belirsiz bir tarihte kopacağı kesindir ama Kuran’ın mevcut yorumuna göre “Mesih” yada Mehdi konusunda pek bir şey yoktur. Yoktur diyorum ama aslında, farklı bir bakış açısıyla çok şeylerin olduğunu görmek mümkündür. Bana göre Kuran, pek çok sembol içine Mehdi’yi gizlemiştir. Kuran’ın sembolik yorumuna bakarsak çok başka şeyler söylediğini görebiliriz.
İlk olarak “Mehdi” kelimesiyle başlayalım. Kuran’da pek çok yerde mehdi kelimesi geçer ama, bunların çoğunluğu “Hidayete erdirilen” ya da “hidayete vesile olan” anlamlarındadır. Yani özel bir kişi veya dönemi içine almaz. Oysa bizim aradığımız, sözlü gelenekte olan, kıyamette gelecek olan kurtarıcı diyebileceğimiz Mehdi’dir. Ben mucizevi bir şekilde More >
Âdem’in cennetten kovuluş sembolizmi
25 Şub
İnsanın, bir ruh ve bir bedenden yaratıldığını söylemekteyim. Bu yapıyı en güzel şekilde, Kuran anlatır. Hatta diyebilirim ki, bu yapıyı bu kadar güzel anlatabilen, başka bir kaynak yoktur. Evet, bilim bedensel yönü çok daha muazzam anlatabilirken, ruhu yok sayar. Oysa Kuran, her iki yönü sembolik bir dille, muazzam bir şekilde tarifler. Yalnız, mevcut inançta, benim söylediğim anlatım yoktur. Onun için tefsirlere bakarak, beni test edemezsiniz.Kuran’ın büyük bölümü sembol diliyle yazılmıştır. Benim çözebildiğim en önemli sembollerden, âdem ve şeytan sembollerini inceleyelim. Mevcut inanç Kuran'ın, tarih kitabı gibi bir şey olduğunu düşünür. Meselâ, Âdemin yaratılması olayını: “Allah, bir tarihler More >
Kuran neden doğru anlaşılamıyor?
25 Şub
Başlığa bakıp hemen itiraz edecek pek çok kişi olacaktır ama sanırım yazımı okuyunca ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklardır.
Türkiye’deki Kuran Mealleri konusunda rastladığım bir sorunu belirterek başlamak istiyorum. İstisnasız her mealde küçüklü büyüklü hatalar var. En çok yapılan hata da Kuran’da bir bütünlük oluşturmaya çalışanlar tarafından yapılmaktadır. Aslında Kuran bir nesir değil, şiir türü yazımdır. Ve ayrıca bir konu bir yerde işlenip bitmez. Bazen hiç ilgisi olmayan iki ayrı bilgi bir ayet içine sıkıştırılır. Bazen bir ayet içine birkaç bilgi sıkıştırılır. Hem de bu bilgilerin birbiriyle bağı olmayabilir. Bazen de bütünlük halinde hikâye işlenir.
Bana göre meallerin hatalı olmasının asıl sebebi More >
Flynn etkisi (insanlık gittikçe daha zeki oluyor)
24 Şub
Aslında Flynn etkisini anlatmadan önce Profesör Paul Bloom’un “Neden İnsanlar Farklıdır?” konulu dersinden iki paragraf okuyalım.
[stextbox id=”grey”]
İkinci faktör ise, IQ’nun herhangi bir genetik farklılığın olmadığı durumlarda da büyük oranda değişebildiğini biliyoruz. Bunun en etkileyici örneği Flynn etkisidir. Flynn etkisi en çılgın buluşlardan birisidir. Flynn etkisi, insanların giderek daha zekileştiklerine dair bulgudur. Ortalamada ebeveynlerinizden çok daha zekisinizdir – ve IQ testleri bunu gizlemektedir. Saklamalarının nedeni de şudur. Bunu saklarlar çünkü ortalama olarak hep 100’ü alırlar. Yani eve geliyor ve babanıza “Baba, az önce bir IQ testi aldım. 120 aldım.” diyorsunuz. Ve babanız da “İyi iş, evlat. Senin yaşındayken ben 122 almıştım.” diyor, More >
Son yorumlar