Neden dünya denilen bu gezegendesin? Merak ediyorsan oku…
Bilim
Evrenin yaşının tespit sorunları
26 Eki
Yazılarımda evrenin yaşını, genel kabul olan 13,8 milyar yıl olarak almaktayım ama, içimden bu yaşın doğru olmadığını düşünüyorum. Evrenin yaşını tespit etmek için kullanılan en ciddi yöntem, Hubble sabiti ile tespit edilen yöntemdir. Eğer evren şu anda genişlemekte ise, birim zamandaki genişleme miktarını da bildiğimize göre, zamanda geriye giderek başlangıca ulaşabiliriz. Bu yöntem hem kozmik arka plan mikrodalga radyasyonuna, hem de günümüzdeki genişlemeye uygulanabilmektedir.
Kozmik arka plan mikrodalga radyasyonuna göre, evrenin megaparsek başına saniyede 67,5 km hızla genişlediğini görüyoruz. Bu genişleme hızı, evrenin 14,4 milyar yaşında olduğunu verir. Günümüzde ise, evrenin megaparsek başına saniyede 73,2 kilometrelik bir hızla More >
Evrenin büyüklüğü hakkında bir fikir jimnastiği
3 Oca
Evrenin büyüklüğü insanlık geliştikçe artmaktadır. Batlamyus’un dünya merkezli evren modelinden, Kopernik’in güneş merkezli evren modeline 1400 yılda gelmiştik. 30 Aralık 1924’e kadar evrenin Samanyolu galaksisinden ibaret olduğunu sanıyorduk. O tarihte Edwin Hubble, “Sarmal Bulutsulardaki Cepheidler” adlı makalesiyle evrenin büyüklüğünün sınırlarını hiç düşünülemeyecek boyutlara çıkardı. Hubble teleskopuyla çekilen Ultra Derin Alan fotoğrafı sayesinde bu sınırların nereye kadar gidebileceği hayal dahi edilemez duruma geldi. Geçtiğimiz aylarda bu sınırların nerelere gidebileceğiyle ilgili yeni ufuklar elde edebilmek için, yeni bir teleskop hazırlanıp uzaya gönderildi.
Fakat bizim gözlemleme sınırlarımız olduğunu da biliyoruz. Evrenin yaşı 13,7 milyar yıldır ve gözlemlerimiz, ışığın hızıyla şekillendiğine göre, More >
İnsanlığın gelişim sürecinde çokça bilinmeyen var
18 Şub
İnsan başlangıçta doğa karşısında aciz ve doğaya bağlı bir yaşam sürerken, zamanla ürettiği kültür ve teknoloji ile doğaya egemen konuma gelmiştir. Ancak insan ve çevre arasındaki ilişki, insanı merkeze alan, çevreyi dışlayan ve ekolojik dengeyi telafisi mümkün olamayacak düzeyde tahrip eden bir ilişkidir. Bu zararların en belirginleri, atmosferin incelmesi, ozonun delinmesi, küresel ısınma, buzulların erimesi, iklimlerin değişmesi, su kaynaklarının azalması, yangınların artması, ormanların azalması ve benzeri şekilde olmaktadır. Bu da insanı, kendi çıkarı için dünyayı sömüren asalak durumuna koyar.
Dünya ancak hayvan düzeyinde bir zekâ seviyesindeki canlılara uygundur. Ancak onlar için biçilmiş kaftandır. More >
Dünyadaki medeniyeti uzaylılar mı oluşturdu?
3 Tem
Zecharia Sitchin, Sümer tabletlerine yeni bir yorum getirdi ve daha önce Eric Von Daniken’in savunduğu düşünceleri, biraz daha geliştirdi. Her iki yazar da insanlığı, uzaydan gelenlerin oluşturduğunu iddia ederek dünya literatürüne, yeni bir bakış açısı getirdi. Bu durum o kadar ileri götürülmüş ki! uzayda Nibiru diye bir gezegen bekler olduk. Sanki dünyada gizli bir konsensüs oluşmuş ve uzaylıları bilinç altımıza yerleştirme kararı alınmış gibi.
Böyle bir düşüncenin oluşmasının çok belirgin bir gerekçesi var. Hem bilim hem de dinler, insanın oluşumunu açıklamakta yetersiz kaldıkları için, çözüm aramak adına yapılmaktadır. İnsanların nasıl veya kim tarafından yaratıldıklarını bilme merakları, bu tür More >
Sürüngenlikten insana giden yol…
13 Tem
Pek çok kişi beynimizin, dıştan içe üç katmandan oluştuğunu bilir. Bu katmanları bilim insanları, “insan beyni yani düşünen beyin”, “maymun beyni yani duygusal beyin” ve “sürüngen beyni yani ilkel beyin” olarak isimlendiriyorlar. Maymun beynine ben memeli beyni demenin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Bu sıralamanın böyle yapılmasının sebebi gerçekten adı geçen beyinler o hayvan guruplarıyla aynı özellikleri gösteriyor olmasındandır.
Solunum, kalp, damar ve sinir fonksiyonları gibi vücudun hayati faaliyetlerini; tehlikelerden sakınmayı, canımızı yakacak durumlardan uzaklaşmayı; üreme faaliyetlerini, zevk almayı… sürüngen beynimiz yönetiyor. Sürüngen beynimiz, karmaşık mesajlarla, toplumsal, kültürel ve etik ayrıntılarla vakit kaybetmiyor. O, hayatta kalmaya ve sahibinin çıkarını More >
Yaratılışa mı, evrime mi inanalım?
2 Tem
Konuya başlamadan önce, evrimin ne olduğunun bir tanımını yapmak gerekir. Müslüman bir ülkede yaşadığımdan dolayı yaratılış teorisini Kuran (biraz da Tevrat) bazında değerlendireceğimi belirtmeliyim. Öncelikle evrim kuramını evrimcilerin anlatımıyla inceleyelim. Evrimin tanımı ve mekanizmaları adlı bloktan okumanızı öneririm. Lütfen mutlaka okuyun. Çünkü kulaktan dolma ya da konudan haberi olmayanların ya da haberi olup da, kasıtlı olarak saptıranların yazdıklarını gerçek sanıp şartlanmış bir karşı çıkış ya da, kabulleniş içinde olabilirsiniz. O zaman gerçekleri kaçırırsınız. Çünkü evrim teorisi dünyadaki yaşamı açıklamaya çalışan bilimsel kökenli, deneylere dayalı tek teoridir. Yaklaşık 200 yıldır çürütülmeye çalışılmaktadır. Kabul edilmekte bu kadar zorlanılmasının sebebi “insanın More >
Bilinç, hafıza ve bilinçaltı nedir, nerededir?
4 Eki
Öncelikle videoyu dinlemenizi öneririm. Psikiyatrist Profesör Doktor Nevzat Tarhan; insanın oluşumunu anlatırken, insanın dünyasal olmayan şeylerden oluştuğunu söylemektedir. Ve bu dünyasal olmayan şeyin kuantum evrenle bir ilişkisinin olduğunu anlatmaktadır. Aynı şeyi Fizyolog Profesör Doktor Sinan Canan da söylemektedir. Beynin bir yerlerle bağlı olduğunu açıkça söylemektedirler.
Öncelikle Bilim tarafından kabul gören, Bilinç, bilinçaltı ve hafızanın basit tanımını yapmak gerekir.
Bilinç: insanın kendisini, çevresini ve olup biteni tanıma, algılama, kavrama, fark etme yetisi.
Hafıza: Bellek, bilgilerin depolandığı yer.
Bilinçaltı: İnsanda, bilinçdışı olmakla birlikte, kapsamında olanların istendiği zaman bilince çağrılabildiği zihin bölgesi; kişide, bilince inmeyen olayların geçtiği varsayılan iç.
İnsan bilinciyle farkındalığı oluşturur. Bunu yaparken More >
İnsan Zekâsından… Yapay Zekâya…
22 Kas
Günümüzde robot teknolojisi süratle ilerlemektedir. Fakat ilerlemenin iki yönü var. Biri donanımsal, diğeri programsal. Donanımsal ilerlemenin, programsal ilerlemeden daha önde olduğunu anlayabiliriz. Bir insanın kesik kolunun yerine onun işlemlerinin çoğunu yapabilecek bir kol yapabilmemize rağmen, insan gibi karar verebilen bir program yapamıyoruz. Yani, yapay zekâ konusunda büyük sorunlarımız var.
Bu makalede, insandan yola çıkarak, yapay zekâ konusunda neyi, nasıl yapmamız gerektiğini çözmeye çalışacağız. Teknoloji geliştikçe, kolaylıkla yapay zekâ programlanabileceği düşünülebilir, oysa tam tersidir. Yapay zekâ konusunda program yapmaya çalışan bir okuyucum, sorunlarını şöyle dile getirmişti:
[stextbox id=”warning”]
“Yapay zekâ ile ilgili araştırma yapıyorum. Konuyu buraya taşıdım. Merak ettiğim ama cevaplandıramadığım bazı sorularım var. Yapay More >
Antik eserlerin bize anlattığı arka plân senaryo…
13 Eyl
Antik eserlerle ilgili olarak başka bir makalem var ama orada sakladıkları verilerden bahsettim. Burada ise yapılmalarındaki gizem ve geçmişten kalan eserlerin çözümünü yapacağız. Önce sırayla bahsettiğim o eserlerden bahsedelim.
Antikitera makinesi ve Bağdat pili.
Girit’te MÖ 150-100 yıllarına tarihlenen, Antikitera makinesi denen bir alet bulundu. Çoğu hareketli olan 80’e yakın parçadan oluşuyordu. Konuyu “Antikitera Makinesi” adlı makaleden daha detaylı okuyabilirsiniz. Yapılan araştırma sonucu Bilim Teknik Dergisinde de yayınlanmıştı. 1900 yıllarında bir Yunanlının saat yerine ayın örüntülerini gösteren bir alet yapması hiç mantıklı değildir. Bu aleti bir uzaylının o kişiye vermesi de pek mantıklı sayılmaz. Bir uzaylının ayın hızlanmasını veya evrelerini gösterecek bir More >
“Yaratıcı” üzerine bir inceleme
23 Haz
“Through the wormhole” belgeselinin ilk bölümü, Tanrı kavramını çeşitli yönlerden inceliyor. Beş ayrı bilim insanının, tanrının ne olabileceğiyle ilgili güzel yorumları var.
İlk olarak kozmolog Andy Albrecht, evrendeki dengenin tesadüfen olamayacağını onun için bir plânlayanın olması gerektiğini söylemektedir. Özellikle doğada bulunan dört temel kuvvetin güçlerinin aldığı değerlerin, çok hassas ve önemli olduğunu, evrenimiz gibi bir evrenin olabilmesi için verilerin ancak bu değerlerde olması gerektiğini, rakamların tesadüfen bu değerleri almasının mümkün olamayacağını, onun için bir plânlayıcının olması gerektiğini anlatmaktadır.
Tam bu görüşün zıddı bir görüşü, Dr. Alan Guth savunmaktadır. Ona göre büyük patlamadan hemen sonra oluşan genişleme anında, saniyenin çok More >
Nuh Tufanının anlamı…
23 Haz
Ben tufanı olayına, çok farklı bir gözle bakıp, hiç düşünülemeyen bir anlam yüklüyorum. Bunu da, geçmiş türlerin bize bıraktıkları bilgileri, sembolik olarak aktardıklarını düşünerek yapmaktayım. Onun için, benim yüklediğim anlamı başka hiçbir yerde göremezsiniz. Ruhun tekamül ederek bilinç kazandığını ve bilinç arttırdıkça, gök katlarında yükseldiğini söylemekteyim. Ruhun geçirdiği önemli aşamaların ilki, Nuh tufanıdır. Nuh Tufanının anlamını anlayabilmek için, öncelikle insanın dünya üzerinde oluşumunu anlayabilmek gerekir. Nuh tufanı, dünyanın tarla olarak kullanılabilmesinin anahtarıdır. Hasat edilen türlerin devamlılığını sağlayabilmek ancak Nuh Tufanı sayesinde olabilmektedir. Bunun nedenini ilerleyen süreçlerde anlayacağız. Öncelikle dünyada oluşan tek bir türün incelemesini yaparak başlayalım.
Bunun için, More >
Günümüze kalan altın çağ şehri var mı?
24 Nis
İnsanlık kıyameti yaşayıp boyut atladığında, bu sürece katılamayacak insanlar da olacaktır. Yani üst boyuta geçemeyecek olanlar da olacaktır. İşte o insanların tekâmüllerini tamamlayabilmesi için dünyada yaşamaları gereken yerlere ihtiyaç duyulacaktır. Mevcut şehirler kullanılabilir diye düşünülebilir ama kullanılamazlar. Bunun nedeni makro felsefe mantığıyla yaşayacak olan o insanlar, faklı mantaliteye sahip olacaklardır. onun için bizim yaşam tarzımız onlara uymayacaktır. bizler ödül ceza sistemiyle ve geçinmek için çalışmak zorunda olduğumuz bir sistem içindeyiz. Oysa onlarda ödül ceza sistemi yok. Ayrıca geçinmek için çalışmaları gerekmeyecektir. Onların tek amacı olacak, o da tekâmül etmektir. Bu amacı gerçekleştirmek için, bütün sistem, o amaca More >
Tarih Yeniden Yazılacak
23 Nis
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji- Prehistorya-Sanat Tarihi Anabilim Dallarından mezun Ufuk Baş Arığ hanımefendinin bulgularını ve ulaştığı sonuçları sizinle paylaşmak istiyorum.
[stextbox id=”grey”]
Rusya’da alternatif tarih laboratuvarı çalışmaları yürüten fizikçi Andrey Sklarov ve bilim insanlarından kurulu olan Araştırma Ekibi; İnsan oğlunun tarihi hakkında gerçek olan ancak, gerçekliğin getireceği Bilimsel karmaşa ve yeni baştan yazılması gerekli olan Siyasi Tarih ve Dünya Kültür tarihinin sancılı dönemler yaşatacağının bilincine sahip, gerçek bilim insanları olarak uzun bir zamandan beri kaydettikleri, insanlık tarihinin gerçeklerini ortaya koyuyorlar…. Sklarov, Hitit, Sümer ve İnka kültürleri gibi, antik uygarlıkların günümüz teknolojisinden çok daha gelişmiş medeniyet kalıntıları üzerine kurulduğunu, More >
Piramitleri Atlantisliler yaptıysa, neden?
23 Nis
Mısır piramitlerinin yapılışı, gizemini korumaya devam etmektedir. Ortaya atılan her teori, bir başkaları tarafından yetersiz görülmekte ve eleştirilmektedir.
Genelde taşlar kesilerek binlerce işçiyle yapılan açıklamalar çok yetersiz görüldüğü için, başka çözümler oluşturulma peşine düşülmüştür. Bir açıklamada, taşların yerinde döküldüğü gibi, uçuk bir teori ortaya atılmış ama pek itibar görmemiştir.
Piramitler Arkeolojisi ve Tarihi adlı kitabında Miroslav Verner’in yazdığına göre, inşa ekibi hiyerarşik bir şekilde organize edilmişti. Yüz bin kişilik iki gruptan oluşuyordu ve, her grup kendi içinde zaa ya da phyle adı verilen 20.000 kişilik gruplardan oluşuyordu ki! bu gruplar da işçilerin ustalık derecelerine göre, daha küçük gruplara ayrılmış bulunuyordu. Bir belgeselde More >
Arkeologlar mı, Daniken mi haklı?
22 Nis
Erich Von Daniken 1968’de Tanrıların Arabaları isimli kitabını yayınladığında tüm dünyada büyük bir ses getirmişti. O günden bu yana bilimin gelişmesi, onun popülerliğini söndüremedi. Aksine dünyada daha çok insan onun teorisine inanır oldu.Bunun sebebi geçmişimizde açıklanmayan şeylerin olması ve bilimin de bunlara makul ve mantıklı cevap oluşturamamasıdır. Fakat Daniken’in teorisinin de birçok açığının bulunması bilim insanlarını ikna etmediğinden bir sidik yarışıdır gidiyor.
Arkeologlara göre Büyük piramidi taş devri insanları yaptı. Delil olarak yapılan araştırmalardaki verileri gösteriyorlar.Daniken; “taşları nasıl kestiler” diyor: Arkeologlar; “Bakır bir testereye çöl kumu serpilerek bir taşı kesmeyi başardık” diyorlar.Daniken; “taşlar nasıl More >
Ruh beden ilişkisi
18 Nis
“Avatar’a ramak kaldı” haberiyle, “6 saniye önce beyin hücrelerinde karar zaten verilmiş” videosunu birleştirdiğimizde, güzel bir sonuç çıkar. Eğer, beynimiz bizim karar vermemizden 6 saniye önce karar veriyor ise bu işin beynimizdeki nöronlardan kaynaklanması düşünülemez. Çünkü her şeyimiz gibi beynimiz de zamana tabidir. O ancak şimdiki zamanda yaşar. Zamana tabi olmayan şey ruhumuzdur ve ruhumuz bizim ne yapmamız gerektiğini önceden beynimize bildirir böylece olayı gerçekleştiririz.
Ruhumuzun ise beynimizdeki nöronlarla iletişime girerek onların hangi elektrik akımını üretmesi gerektiğini söyler. Demek ki beynimiz epey yavaş çalışır. Biz “karar verdiğimiz an” ile “verdiğimizi sandığımız an” arasında 6 saniye kadar gecikme var. More >
Neandertaller+Cro Magnon=Atlantisliler
14 Nis
Daha önce bahsettiğim insanın soy ağacının bir dalı da Neandertallardır. Hatta bazılarına göre insanın atasıdırlar. Atamız olmamalarına rağmen çok önemlidirler. Bizden önceki türü oluşturuyorlar ve onların varlığı benim teorimin belkemiğini oluşturuyor. Onun için onlar hakkında daha çok veri sunmak istiyorum
Bilim ve Teknik dergisi Nisan 2003 tarihli sayısında “Neandertallara Ne Oldu?” yazısını inceleyelim.
[stextbox id=”grey”]“Neandertallar, insan fosilleri arasında en uzun süredir bilineni ve en çok anlaşılanı. Adlarını, 1856 yılında Almanya’nın Neander Vadisi’nde bir kireç mağarasında bulunmalarına borçlular. O zamandan bu yana 70 yerleşim merkezinde ve 300 arkeolojik sitede, aralarında kısmi bütünlükte iskeletler de bulunan binlerce More >
Teknoloji ürünü fosiller soru işaretleriyle dolu.
10 Nis
Bu çekiç fosili bulan bayan Emma Llano Uplift dağında bulmuş olduğu iddia edilmektedir. Yaratılış Müzesi müdürü Dr. Carl E. Baugh, Hans – Joachim Zillmer’e fosil için yapılan araştırmaları inceleme imkânı vermiştir. Araştırmalarda “çekicin sapının kristalize olup taşlaşabilmesi için 100-200 milyon yıl gerektiği” belirtilmektedir. Bu çekiç bir su birikintisi içinde üzeri alüvyonlarla kaplanarak (en az 2 atmosfer basınç altında) oluşmuş olduğu düşünülmektedir. Çekiç birçok bağımsız kuruluş tarafından incelenmiş ve gerçek olduğuna hükmedilmiştir. Ayrıca demir kısmının yüksek kalitede olduğu anlaşılmıştır. Bu çekicin içeriği bugün bizim kullandığımız demir içeriğine sahip değildir. Çekici bulanlar fosili ayırtırken demir kısmını çizmişlerdir. Çentik More >
Sfenksin sırrı…
8 Nis
İnsanlığın bilgi konusunda tam ve doğru bilgilendirilmediğini daha önceki yazılarımda söyledim. Tam ve doğru bilgiye kıyamette ulaşacağız. Zaten onun için kıyamete uyanış olarak bakmaktayım.
Kehf suresinde de bilginin gençler olarak karşımıza çıktığını anlatmıştım. Sadece Kuran’da değil hadislerde de bilginin gizlendiğini söylemiştim. “Güneş battığı yerden doğmadıkça kıyamet kopmaz” hadisindeki güneşin bilgi olduğunu görmüştük.
Edgar Cayce Sfenksin ayakları altında arşivler piramidi olduğunu söylemişti.
Ayrıca Dabbe’nin Mısır’da ki sfenks olduğunu ve bir yerlerinde kütüphane sakladığını anlatmıştım. Şimdi o konuyu destekleyen bazı verileri daha sunmak istiyorum.
Sfenksin ayakları arasında bulunan taş kitabe güzel şeyler söylemektedir. Gerçi Sfenksten çok sonra oraya konulmuştur ama bizleri yönlendirenler gerekli mesajın konulmasını sağlayacak More >
Geçmiş medeniyetlerden bize kalan şehirler.
4 Nis
Geçmişte gelişmiş bir medeniyetin olmadığının düşünülmesinin en büyük sebebi “neden şehirlerini bulamıyoruz?” sorusudur. Oysa burnumuzun dibinde olan şeyleri göremiyoruz. Aslında teknolojik eserleri bulabilmemiz mümkün değildir. Çünkü zaman ve doğa 20-30 bin yılda geriye bir şey bırakmıyor. Bu konuda yayınlanan bir belgesel fikir verebilir. Belgeselin Türkçe yazılmış halini buradan okuyabilirsiniz. Fakat doğanın haricinde insanlar dünyayı terk ederken hususi olarak kendi eserlerinin gelecektekileri ters etkileyecek olduklarını yok ederler. Bunu özellikle insan kendini tek ve alternatifsiz görüp dünyaya çok daha iyi sarılsın diye yaparlar. Eğer dünya bizden önce Atlantislilerin var olduğunu ve kıyametle bir üst yaşama geçtiklerini bilse bilim bu kadar ilerleyemezdi. Bunu bir Budist’in More >
Eşref Armağan mucizesi
1 Nis
Eşref Armağan-Dünyayı Şaşırtan Türk
Kör ressam Eşref Armağan bilim dünyasını altüst etti. Her şeyi beyin olarak gören bilim insanları kör bir insanın resim yapmasını anlayamıyor. Hele bu resimler üç boyutlu görebilmeyi gerektirdiğinde nasıl yorumlayacaklarına şaşırıyorlar. Gözleri gören birçok insanın perspektif bir resim çizemediğini düşündüğümüzde, kör bir insanın mucizeler yarattığını anlamak gerekir. Zaten videonun sonunda Eşref beyin aldığı alkışın yoğunluğu ne kadar harika bir iş yaptığını gösteriyor. Gerçekten Eşref Armağan tarihte yerini almaya hak kazanmış bir yetenek sergilemiştir.
Bilim bu konuya açıklık getiremiyor. Tek diyebildikleri “şimdiye kadar bildiklerimiz yanlışmış”. Şaşırdıkları şeyden biri de görmeyen bir insanın beyninde aktif olmaması gereken bir bölümünün aktif More >
Evrenin oluşumunu açıklayan her şeyin teorisi
31 Mar
Evren hakkında fikir jimnastiği
Evrenin, Euclides geometrisine uyup uymadığını bilmiyoruz. İnsan ölçeğinde uzayın eğriliği sıfırdır. Yani bir üçgenin iç açıları toplamı 180˚’dir. Bu durumda evren sonsuzdur. Fakat uzay eğri olabilir. Bugün biliyoruz ki büyük kütleler uzayı büker. Ayna etkisi sayesinde büyük kütleler arkalarında kalan gök cisimlerinin ayna görüntüsünü oluşturur. Yani uzayın eğri olmasının önünde bir engel yok. Kozmik ölçekte bu eğriliğin pozitif mi, negatif mi olduğu önemli olur. Eğer negatif ise evren Hiperboloid (semer şekilde) uzaydır. Öyle bir evrende üçgenin iç açıları toplamı 180˚’den azdır. Eğer evrenin eğriliği pozitif ise hiperküre evren olur. Böyle bir evrende üçgenin iç açıları toplamı 180˚’den More >
Göbeklitepe, Çatalhöyük, Sümer Üçgeni
27 Mar
İnsanoğlunun dünya üzerindeki macerası tam bir mutabakat olmasa da kabaca biliniyor. 6-8 milyon yıl önce ilk hominidin yaşamış olduğu düşünülüyor. Âdemoğlunun kökeni ise biraz daha karışıktır. Çünkü birçok araştırmanın sonuçları çok farklı tarihleri gösterdiği için net bir sonuç çıkmasa da, genel kabul 200 bin yıl olduğu yönündedir. Bulunan kemiklere bakarsak daha uzak tarihleri baz almamız gerekir ama, Genler üzerine yapılan çalışmalar, çok daha yakın zamanları göstermektedir. Erkeklerin Y kromozomu üzerinden ulaşılan bilgiye göre, Âdem 60 bin yaşındadır. Kadınlardaki mitokontriyal DNA’ya göre ise Havva 130 bin yaşındadır. Ortak bir zamana ulaşılamadığı için, Âdemoğlunun geçmişi 200 bin yıl olarak More >
İnsanlığın yönlendirildiğine üç örnek.
24 Mar
Gelişimimiz için, bizi yönlendiren kutsal mekânlar, açık ve kapalı olarak kişileri bilgilendirir. Fakat insan bedeninin, bu işi desteklemesi gerekir. İnsanlığın ilk dönemlerinde bu yönlendirme işlemi, vahiy veya sezgi yöntemi ile yapılamıyordu. İnsanın zekâ seviyesi müsait değildi. Vahiy sistemi de, insanlıkla beraber gelişmiştir. Musa peygamberin yapısı, vahiy sistemine uymadığı için, ona teknolojik bir araç verilerek iletişime girilmiştir. Ona bilgileri, ahit sandığı dediğimiz, telsiz ile vermişlerdir. Daha sonra gelişen İsa peygamber de, yeterli duruma gelmediği için, Essenilerin elinden eğitim alması sağlanmıştır. Muhammet peygamber bile, mağaralarda yalnız kaldığında egzersiz yaparak kendini açabilmiştir.
Kişiler kutsal mekânlardan bilgi aldığını anlıyorsa buna vahiy denir. More >
Ruhun bedene bağlanma yolu…
23 Mar
Günümüzde bilim beyne bağlanan alıcılar sayesinde nesneleri uzaktan kumanda edebilecek seviyeye gelmiş bulunmaktadır. Eğer videoyu izlerseniz bir maymunun robot kolu kullanarak bilgisayardaki bazı düğmelere bastığını görürsünüz. O düğmeleri üzerine getirilen robot kol yiyeceğin olduğu düğmeye geldiğinde maymun beynine bir elektriksel sinyal göndermektedir. Böylece maymun hangi düğmeye basacağını anlayabilmektedir. Bu işlem tamamen bir bilgisayarın oluşturduğu sanal görüntü içinde yapılabilir. Videoda anlatılan konunun can alıcı satırlarını tekrar gözden geçirelim.
[stextbox id=”grey”]“Sadece sayısal bir beden, bir avatar, bir maymun avatarı oluşturulabilir. Ve onu maymunlar için bu avatarla iletişime geçmesi için kullanılabilir ya da onları sanal bir dünyada avatarın ilk insan perspektifi olduklarını sanmalarını sağlayacak More >
Rüyalarımızın başka anlamı mı var?
22 Mar
Rüyaların insan hayatındaki yerini, çoğumuz ihmal ederiz. Çoğu zaman gördüğümüz rüyaların bir anlam ifade etmemesi onları dikkate almamamıza sebep olur. Aslında manevi yönü ihmal ettiğimiz oranda, rüyalarımızı da ihmal ederiz. Manevi yönü ihmal etmeyen Budist veya Hindular rüyalarına bizden fazla önem verirler. Fakat rüyalar iki guruba ayrılır. Birinci guruptakiler Sigmund Freud’un dediği gibi, günlük yaşamda bastırılarak bilinçaltına atılmış istekler, semboller biçimine bürünerek rüyalarda ortaya çıkar. İkincisi haberci rüyalardır. Bu haberci rüyalar bazen yapmamız gerekeni, bazen önemli bir haber, bazen de bir tehlikeden korunmamızı söyler.
Bizler manevi yönü ihmal ettikçe, bu tür rüyaları göremez oluruz. Çünkü haberci rüyalara inanmayan More >
Bir bilgisayar içinde mi yaşıyoruz?
15 Mar
Gerçek nedir? bir bilgisayar içinde yaşıyoruz !
Çok uzun bir belgeselin küçük bir bölümünün linkini aldım. Bu belgeselin tüm bölümlerini izlemenizi şiddetle öneririm.
Ben de belgeselde söylediği gibi bir bilgisayar içinde, tıpkı matrix filmindeki gibi yaşadığımızı düşünüyorum. Belgeselde de bu durum inceleniyor. Önce videoyu özetlemeye çalışayım.
2010 yıllarında çekilen belgeseli, o tarihe göre değerlendirmeniz lazım. Belgesele göre; “Bilim insanı Rich Terrile, evren ve insan yaşamının, bilgisayarlarda simüle edilmiş, bilgisayar oyunlarına benzediğini düşünüyor. Bilgisayarlarda insan beyni yaratılabilir diyor. Bilgisayarların işlemci gücü her 13 ayda iki katına çıkıyor. Şu an gezegendeki en iyi bilgisayar insan beyniyle karşılaştırılabilecek düzeyde ve hız yönü çok More >
İnsanlığın gelişimine etki eden faktörler
14 Mar
İnsanlığın gelişimine baktığımız zaman, insanlığın gelişiminde, Sümerlerin yeri bir başkadır. Elbette bağımsız olarak, birçok medeniyet daha gelişti ama, insanlığın bu günkü duruma gelmesini, Sümerlere borçluyuz. Örneğin; Mısır ya da İndus medeniyetleri de vardı ama, onlar kendi içlerinde kapalı kaldılar ve onlardan sonra gelenlere ya bilgi aktarmadılar ya da çok az aktardılar. Oysa bugün bildiğimiz matematik veya tarıma kadar her şey, Sümerlerden mirastır. Gerçi matematiğe Mısır’ın katkısı yadsınamaz.
Anladığım kadarıyla, Sümerler insanlığı yönlendirmek için kullanılmıştır. Onların modeli kullanılarak, daha sonraki Yunan veya Roma modelleri oluşturulmuştur.
İlk medeniyetlerin Mezopotamya’da oluşması bir tesadüf değildir. Bereketli hilal denilen bölge, medeniyetlerin More >
Sümerli Ludingirra’nın anıları
14 Mar
Sayın Sümerolog Muazzez Çığ, yazdığı (bir Sümerlinin yazıtlarından oluşan) “Sümerli Ludingirra” isimli kitabında, güzel bilgiler derlemiş. Nippur kentinde yüksek tahsil yapmış Ludingirra isimli bir öğretmenin Sümerlerin unutulacağı kaygısıyla geleceğe bıraktığı 23 tabletin çözümlemesinden oluşan kitap, gerçekten ilginç bilgiler içermektedir.
Ludingirra, Akatlıların Sümer’i ele geçirdiği yıllarda yaşamış bir Sümerli. Akatlıların; Sümer gelenek, görenek, destan ve bilimini kendi dillerine çevirip, kendilerinin malıymış gibi yazmalarından rahatsızlık hisseden ve onu engellemeye çalışan biri. Okuduğum kitap onun yapmak istediğini liyakatla başarmış olduğunun delilidir.
Ludingirra’nın yazdığı ve elimizde olan 23 tane tablette; anılarını, geleneklerini veya eski destanlarını anlatmış. Belki tabletler çok daha fazladır ama biz More >
Dâhi olmanın sırrı…
14 Mar
stextbox id=”grey”]
Dehanın, zeki, akıllı olmakla bir ilgisi yok. Hele testlerde 100 tutturmanın ya da 10 yaşına gelmeden 6 dili ana dili gibi konuşmanın, deha ile hiçbir ilgisi yok. Deha, bilinmezliği, romantikliği, anlaşılmazlığı içeriyor.
Bilim adamları, mistik dehayı bir sürü istatistik yığınıyla açıklamaya kalkıştılar. Ne yazık ki, 18inci yüzyıl Shakspeare sonelerindeki tutku, data yığınlarıyla açıklanamadı.
[/stextbox]
Bu bilgiler, Bilim Teknik dergisi Kasım 1993 sayısından alınmıştır. Görüldüğü gibi Süper zeki olmakla dâhi olmanın bir ilişkisi yoktur. Zekâ belli bir düzeyde her insanda bulunur fakat dâhilik çok az insana nasip olmuştur. Dâhi: bir konuda kimsenin düşünmediğini bir şekilde düşünerek, ilişkisiz konular arasında bağ More >
Madde, madde üstü, madde ötesi nedir?
8 Mar
Maddeyi, yapımız dolayısıyla biliyoruz. Fakat madde diye tanıdığımız şey sanaldır, tamamen holografik görüntüdür. Maddeyi oluşturan asıl şey bizim göremediğimiz ve hakkında yeni yeni bir şeyler öğrenmeye başladığımız madde üstüdür.
Madde üstü ve madde ötesi kelimelerini tercih etmemin sebebi pek çok kişinin kullanmasından dolayıdır. Önüne gelen yalan yanlış bir şeyler söylemektedir. Bende bu kavramların ne olduğunu yazma gereği hissettim. Şimdi sıra ile kavramları masaya yatıralım.
Aslında size bir ipucu vereyim; her üçü de aynı şeyin görünüşleridir. Bu konuya tekrar döneceğiz ama şimdilik Enel-hak denilenle direk ilgisinin olduğunu bilin.
Madde: Atomlardan oluşur. Fakat atomların da boşluktan oluştuğunu düşündüğümüzde iş garip bir hal alır. Aslında atomun More >
Antik çağ teknolojileri
6 Mar
Videoyu izleyin fazla söze gerek yok. Antik insanlara teknolojik yardım yapıldığı çok açık…
Ben özellikle bazı şeylere dikkatinizi çekmek istiyorum. Lübnan Jerah kentinde bulunan bir taş akıl mantık dışı görünüyor.
Şekil 1’de görülen sütun 4’lü bıçağı olan bir makineyle kesilmiş. Bu şehir M.S. 1.yy’da Romalılar tarafından kurulmuştur. O dönemlerde böyle bir aletin olduğunu düşünmek, epey uçuk görünür ama kabul etmekten başka çare yoktur. Belgeselde bu taşın kesilmesi için bir alet oluşturulmuştur. Fakat bahsedilmeyen şey taşları kesebilecek bıçağın, o dönemde yapılamayacak olmasıdır. Bu gün kullandığımız hızarlar, ileri teknoloji ürünüdür. Normal demirden bir hızarın, More >
Teknoloji ürünü fosiller soru işaretleriyle dolu.
6 Mar
Bu çekiç fosili bulan bayan Emma Llano Uplift dağında bulmuş olduğu iddia edilmektedir. Yaratılış Müzesi müdürü Dr. Carl E. Baugh, Hans – Joachim Zillmer’e fosil için yapılan araştırmaları inceleme imkânı vermiştir. Araştırmalarda “çekicin sapının kristalize olup taşlaşabilmesi için 100-200 milyon yıl gerektiği” belirtilmektedir. Bu çekiç bir su birikintisi içinde üzeri alüvyonlarla kaplanarak (en az 2 atmosfer basınç altında) oluşmuş olduğu düşünülmektedir. Çekiç birçok bağımsız kuruluş tarafından incelenmiş ve gerçek olduğuna hükmedilmiştir. Ayrıca demir kısmının yüksek kalitede olduğu anlaşılmıştır. Bu çekicin içeriği bugün bizim kullandığımız demir içeriğine sahip değildir. Çekici bulanlar fosili ayırtırken demir kısmını çizmişlerdir. More >
Kuran neden doğru anlaşılamıyor?
25 Şub
Başlığa bakıp hemen itiraz edecek pek çok kişi olacaktır ama sanırım yazımı okuyunca ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklardır.
Türkiye’deki Kuran Mealleri konusunda rastladığım bir sorunu belirterek başlamak istiyorum. İstisnasız her mealde küçüklü büyüklü hatalar var. En çok yapılan hata da Kuran’da bir bütünlük oluşturmaya çalışanlar tarafından yapılmaktadır. Aslında Kuran bir nesir değil, şiir türü yazımdır. Ve ayrıca bir konu bir yerde işlenip bitmez. Bazen hiç ilgisi olmayan iki ayrı bilgi bir ayet içine sıkıştırılır. Bazen bir ayet içine birkaç bilgi sıkıştırılır. Hem de bu bilgilerin birbiriyle bağı olmayabilir. Bazen de bütünlük halinde hikâye işlenir.
Bana göre meallerin hatalı olmasının asıl sebebi More >
Flynn etkisi (insanlık gittikçe daha zeki oluyor)
24 Şub
Aslında Flynn etkisini anlatmadan önce Profesör Paul Bloom’un “Neden İnsanlar Farklıdır?” konulu dersinden iki paragraf okuyalım.
[stextbox id=”grey”]
İkinci faktör ise, IQ’nun herhangi bir genetik farklılığın olmadığı durumlarda da büyük oranda değişebildiğini biliyoruz. Bunun en etkileyici örneği Flynn etkisidir. Flynn etkisi en çılgın buluşlardan birisidir. Flynn etkisi, insanların giderek daha zekileştiklerine dair bulgudur. Ortalamada ebeveynlerinizden çok daha zekisinizdir – ve IQ testleri bunu gizlemektedir. Saklamalarının nedeni de şudur. Bunu saklarlar çünkü ortalama olarak hep 100’ü alırlar. Yani eve geliyor ve babanıza “Baba, az önce bir IQ testi aldım. 120 aldım.” diyorsunuz. Ve babanız da “İyi iş, evlat. Senin yaşındayken ben 122 almıştım.” diyor, More >
Ruh ile öte dünyanın yapısal uyumu
23 Şub
Tasavvufî anlayışa göre, İnsanda iki ruh vardır: Birine rûh-i hayvânî, diğerine rûh-i sultânî denir. Benim yazılarımda da bu iki ayrımı yaptığımı görürsünüz. Bende aynı ayrımı hayvansal içgüdüler ve ruhsal içgüdüler olarak yapmaktayım. Bu ayrımın sebebi insanın bedensel güdüleri ile ruhsal güdülerinin toplamından oluşmuş olmasıdır. Şekilde 1’de görüldüğü gibi ruh sıfır zekâyla başlar ve beden dünyada içgüdüleri sayesinde yaşar. Onu hayatta tutan tamamen içgüdüleridir ve bu içgüdülere hayvansal içgüdüler adını verdim. Kuran ise bu içgüdülere şeytan adını vermektedir. Bunlar Ego, üreme, annelik, yaşama içgüdüsü v.b güdülerdir. İnsanı kalu beladan kıyamete kadar bu güdüler hayatta tutar.
Tasavvufi anlayışa göre ruhun manevi terbiye ve tekâmül esnasında hâl ve mertebeleri yedi More >
Afrika kaya resimlerinin gizemi
20 Şub
Cezayir’in güney doğusunda Büyük Sahra çölünde Tassili n’Ajjer denen yerde bulunan resimler sanırım bilinen en garip şeylerden biridir. Çünkü bilimin; insanlığın geçmişine uydurduğu şablona hiç uymuyorlar.
Bir hatırlayalım; ne diyor bilim: İnsanoğlu ilk medeniyeti Sümerlerle bundan 4500-5000 yıl önce oluşturdu. Ondan önce insanlık taş devrini yaşıyordu. İnsanlık henüz giysiyi modern anlamda geliştirememişti. Oysa bu resimlerde insanlar modern giysiler giymektedir. Bayanlar etek veya pantolon giymekte ve birçok insan başlık takmaktadır. Bunun nesi garip demeyin. O dönemlerde henüz elbise bilinmiyordu. İşin daha garibi çok sıcak olan sahra çölünde zaten pekte elbiseye gerek yoktur. Oysa resimlerde bir dalgıcın elbisesi gibi vücudu tam saran elbiseler More >
Avrupa’daki mağara resimlerinin gizemi
19 Şub
Geçmişten kalan pek çok şeye, bilim inandırıcı cevap vermekte zorlanmaktadır. Daha doğrusu, bilimin, insanlığın gelişimine çizdiği yöne, yani ilkelden gelişmişe doğru olmayan, pek çok veri, ya görmezden gelinmekte ya da kimseyi ikna etmeyen bir cevapla durum geçiştirilmektedir. Örneğin; bu gün bizler Kamboçya’daki Ankor kenti, ya da piramit gibi bir eser yapamazken, teknolojinin gelişmediği dönemde sırf bir kişinin ihtirasları sonucu yapıldığı düşünülmektedir. Hele Peru’da bulunan Sacsayhuaman ya da Machi Picchu’daki taş duvarları tüm teknolojimize rağmen, yapamayız.
Yanlış anlaşılmasın piramitleri, Ankor kentini ya da nemrut tümülüsünü yapamıyor oluşumuzun sebebi, çöpe atacağımız o kadar paramızın olmamasıdır. Bütün bu zenginliklerimize rağmen, o More >
Bilimin ulaştığı veriler ışığında evrenin oluşumunu açıklayan yeni bir teori
17 Şub
Giriş
Konuyu daha iyi anlayabilmek ve kavram karmaşasını engellemek için, bazı tanımların mevcut anlamından biraz farklı bir anlamda kullanılacak. Öncelikle o tanımları yapmak gerekir. Çünkü konunun yanlış anlaşılmasının önüne geçecektir.
Görünen evren: Üç mekân, bir zaman boyutuna sahip, ışığın hüküm sürdüğü, görebildiğimiz maddeyi (yıldızlar, galaksiler) kapsayan evren. Şekilde 1’de en alt düzeyde görülen yer.
Kuantum evren: Görülemeyen maddeyi kapsayan dört zaman bir mekân boyutundan on zaman bir mekân boyutuna kadar olan şekilde kuantum katlarıyla gösterilen ve karanlık maddeyi de içeren evren. Şekil 1’de, 1’den 7’ye kadar olan kuantum katları..
Astral: Enerji olarak kuantum katlarının en düşük düzeyi. 1. Kuantum katının en altı. Kütlenin yığıldığı seviye. More >
Ruhun gelişebilmesi için oluşturulan sistem
16 Şub
İnsanı, yapay zekâ vâri bir şey diye tanımladık ama onun zekâ geliştirmesinin yolu deneyim biriktirmesidir. İşte deneyim biriktirip daha fazla sorunları çözebilecek düzeye gelebilmeye tekâmül etmek diyeceğiz. Aslında insan, tıpkı yapay zekânın daha çok bilgi biriktirerek iyi bir aşçı olması gibi bilgi biriktirip daha zeki olur. Bu kavrama dinler tekâmül der. Her ne kadar tekâmül kâmil insan olma yönüyle sadece alınıyorsa da biz: hem IQ hem de EQ zekâ gelişiminin tamamına tekâmül diyeceğiz. Yani tekâmül kelimesini “bilinç geliştirmeişlemi” anlamında alacağız. Araştırmacılar birçok zekâ yönü tanımlasa da biz kabaca bu iki yönü ele alacağız. Sonraki bölümlerde bu kavramı daha genişleteceğiz More >
Ahit sandığı için kullanılan enerji
15 Şub
Bu ayet, Tâlut ismi altında gizlenmiş Mehdiyi anlatmaktadır. Yani bana göre bu ayetler geleceğe bakmaktadır. Çünkü Tevrat’ta Samuel 1’de anlatılan hikayeye göre Sandık Beytşemeşliler’den bazılarını cezalandırıp yetmiş kişiyi yok etmesinden korkup onu İsraillilere geri verdi. Bu olay olduğunda İsraillilerin başında kral toktur. Samuel peygamber aracılığıyla Rab’ten direk emir almaktadırlar ama yine de More >
İlk medeniyetlerin doğuşu
15 Şub
Medeniyetin, Sümerlerle yoktan ve bir ön hazırlığı olmadan birdenbire ortaya çıkması biraz gariptir. Bu durumu birçok kişi doğal süreç olarak görür. Oysa müdahale edilmeyen ve doğal süreci yaşayan toplulukların böyle bir medeniyet kuramadıkları görülür. Konuyu açıklığı kavuşturmak için bazı kaynaklardan alıntılar yaparak başlamak istiyorum. [stextbox id=”grey”]
Sümerlerde Bilim:Yerleştiklerinde çanak-çömlek yapmayı ve madenleri işlemeyi biliyorlardı. Aşağı Mezopotamya’da Dicle ve Fırat nehirleri kıyısında Uruk, Lagaş, Eridu, Ur, Kiş gibi kent devletleri kurdular. Gelişmiş bir yapı tekniği kullanıyorlardı. Yerleştikleri kesimlerde muazzam bir sulama sistemi kurup, kanallar, barajlar ve bentlerle hem seli önleyip bataklıkları kuruttular hem de düzenli sulamaya dayalı bir tarım More >
Uzaylılar mı, Atlantisliler mi, yoksa melekler mi?
14 Şub
Son yorumlar