Neden dünya denilen bu gezegendesin? Merak ediyorsan oku…
Buzul çağının insanlığa etkisi
Cardiff Üniversitesi’nden uzmanlar, gezegenimizin her 100.000 yılda bir buz devrine girip çıkmasına bir açıklama getirdi.
100.000 Yıl Sorunu olarak adlandırılan bu gizemli olay, geçmiş milyonlarca yılda meydana gelmiş ve Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya’yı kapsayan geniş buz tabakalarını oluşturmuştur. Şimdiye kadar bilim insanları bunun neden gerçekleştiğini açıklayamamıştı.
Gezegenimizin buzul çağları, her 40.000 yılda bir meydana gelir ve Dünya’nın mevsimi tahmin edilebilir şekilde değiştiği için bu durum bilim insanlarına mantıklı gelirdi. Bu dönemlerin ardından her seferinde biraz daha soğuk yazlar yaşanırdı.
Araştırmanın başyazarı, School of Earth and Ocean Sciences’dan Profesör Carrie Lear şu şekilde anlatıyor;
“Okyanusların karbondioksiti emip, tekrardan saldığını düşünebiliriz. Okyanuslar atmosferden karbondioksiti emdiğinde buzul levhalar genişler, gezegeni daha soğuk hale getirir. Okyanuslar karbondioksiti atmosfere saldığında buz levhaları küçülür ve atmosferdeki karbondioksit miktarı artar. Atmosferdeki artan karbondioksit ısıyı emerek havanın ısınmasına neden olur.
beni ilgilendiren mevzu ise son buzul çağının yaklaşık 10 bin yıl önce sona ermesidir. Çünkü hem Mısır hem de Sümer bu zamandan sonra ortaya çıktı. Gerçi bu medeniyetlerin ortaya çıkışıyla buzul çağı direk ilgili değil ama etkileri dolaylı olarak bu medeniyetlere etki etmiştir.
Bu olay, Sümer’e değil de Mısır’a etki etmiştir. Çünkü buzul döneminde Sahra çölü yemyeşil ve sulak bir bölgeydi .
Bazı araştırmalar sahranın çölleşmesini Dünya’nın Güneş’in yörüngesinde dönüşü esnasında yaptığı “yalpalama hareketi” (presesyon) nedeniyle geçirdiğini söylese de, ben bu durumun buzul çağıyla ilgili olduğunu düşünüyorum. çünkü aynı Araştırmaya göre bu durum, “Kuzey Yarımküre ‘de yazların daha sıcak geçmesine yol açtı. Hava ısındıkça daha fazla nem tutuğu için Batı Afrika Muson sisteminin gücü arttı ve Afrika yağmur kuşağı kuzeye doğru kaydı.” şeklinde açıklanmıştı. Zaten buzul çağının sona ermesiyle Avrupa’da da hava ısındı ve bu sebeple muson sistemi kuzeye kaymış olmalıdır. Böylece sahra çölü yeşile döndü. O dönemlerde Cezayir ve Mali arasında yüksek bir medeniyetin ortaya çıktığını düşünüyorum. Bunu o bölgedeki kaya resimlerinden anlayabiliyoruz. Konuyu “Afrika kaya resimlerinin gizemi” adlı makaleden okuyabilirsiniz. Bana göre bizden önce yaşayanlardan kalan görevliler o bölgede bir medeniyet geliştirdi. Bu olay Sahra’nın gözü denen fenomenle de ilişkilidir. Benim görüşüm kurulan o medeniyet bu fenomen çevresinde kurulmuştur. O fenomen de Sokrates’in bahsettiği Atlantis efsanesine de kaynaklık etmiş olmalıdır. Çünkü Mısır’ı kuranlar o bölgeden Mısır’a göç etmiştir. O bilgi rahiplerin hafızasından silinmemiş olmalı. Böylece Solon’a Mısır’lı rahipler o hikâyeyi anlatmışlar, biraz abartarak… Elbette o dönemde o bölge çöl değildi, orada göller bulunmaktaydı belki Sahra’nın gözü bile sular altındaydı. Ayrıca “Mısır’ı Atlantis’ten gelen bilgeler kurdu” sözü de anlam kazanmış oldu. Ayrıca bu durum Musa’nın göçüyle de ilgilidir. Çünkü Mısır’a götürülenlerin başında Musa vardı. Fakat Kızıldeniz’in yarılması olayı bir şehir efsanesidir. Belki aşılmaz suların geçildiği anlatılmak istenmiştir. Görevliler o insanlara yardım etmiştir.
Yani sahranın gözü bir altın çağ şehridir. Orada yaşayanlar o Afrika kaya resimlerini yapmıştır. Tıpkı Baalbek’teki altın çağ insanlarının Petra’daki eserleri yaptığı gibi. Ayrıca Gana ve Moritanya’da halk oralarda bir yerde eskiden yüksek medeniyete sahip birilerinin yaşadığına zaten inanır.