Cezayir’in güney doğusunda Büyük Sahra çölünde Tassili n’Ajjer denen yerde bulunan resimler sanırım bilinen en garip şeylerden biridir. Çünkü bilimin; insanlığın geçmişine uydurduğu şablona hiç uymuyorlar.

Bir hatırlayalım; ne diyor bilim: İnsanoğlu ilk medeniyeti Sümerlerle bundan 4500-5000 yıl önce oluşturdu. Ondan önce insanlık taş devrini yaşıyordu. İnsanlık henüz giysiyi modern anlamda geliştirememişti. Oysa bu resimlerde insanlar modern giysiler giymektedir. Bayanlar etek veya pantolon giymekte ve birçok insan başlık takmaktadır. Bunun nesi garip demeyin. O dönemlerde henüz elbise bilinmiyordu. İşin daha garibi çok sıcak olan sahra çölünde zaten pekte elbiseye gerek yoktur. Oysa resimlerde bir dalgıcın elbisesi gibi vücudu tam saran elbiseler vardır.

01tassili

Şekil 1 Giysilerin benzerliği çok dikkat çekici. Özellikle başlığın çizimi çok ilginç.

 Bu resimler birbirine yakın olmakla beraber epey dağınık bir vaziyettedir. Diğer mağara resimleri gibi değiller. Kayalara yapıldılar ama dış ortama maruz kalmaktadırlar. Fakat Sahra çölünde yağmur yağmadığı için nemin yıkıcı etkilerinden kurtulmuşlardır.

tassili02

Şekil 2 Bu resimleri çizenler sanki modern sporları biliyorlardı.

Şekil 2’deki resimlerde dikkatimi çeken bir durum var. Resimlerin bazısı sanki tarih öncesi bir olimpiyattan alınma gibidir. Modern anlamda eskrim, koşu, cirit atma, uzun atlama v.b. gibi şeyleri andırmaktadır. Şekil 2′de sol altta modern anlamda sporları temsil eden amblemleri koydum. Tıpkı o amblemlere benzer bir resimler topluluğu var.  Fakat resimleri çizenlerin binlerce yıl önce yaşadığını kabul edip ona göre değerlendirmek gerekir.

04sf3

Şekil 3 Bu resimlerdekiler elbise giymekte. Hatta ayaklarındaki çoraplara kadar belli olmaktadır.

Ben şöyle bir senaryo oluşturmak istiyorum. Tamamen bir fikir jimnastiği olarak yapalım. Büyük Sahra’da 7-10 bin yıl önce yaşama uygun ortam vardı. Orada Atlantislilerin bir Altınçağ şehri olmalı. Bu şehir insanlığı geliştirmek için kalan ekiplerin yaşadığı yerdir. Yakın çevrede geliştirmekte oldukları Homo Sapiens’te yaşamaktadır. Atlantisliler atletik ve çok hareketlidir. Çünkü altın çağda yaşayan ekipler vücutlarına hükmedebildikleri için her zaman formda kalabilirler. İşte o insanlar boş zamanlarında çeşitli spor aktiviteleri ve sanatsal faaliyet yapmaktaydı. Kaya yüzeylerini tuval olarak kullanmış ve pek çok resim yapmışlardır. Elbette tümü iyi ressam değildir. İyi ressamların yaptıklarıyla diğerleri arasında farklılıklar vardır.

Sahra çölleşmeye yüz tuttuğunda Homo Sapienslerin an güçlü ve akıllıları göç ettirildi. Geride kalanlar tanrıların yaptıklarını taklit etmeye devam etti. Elbette tanrılar kadar becerikli olmadıkları için çok daha kötü çizimler yaptılar. Onun için Tassili resimleri geçmişe gittikçe çok daha modern görünümlü olmalıdır. Gerçekte öyle olup olmadığını bilmiyorum ama öyle bir durum olması beni hiç şaşırtmaz.

Tassili insanlarının Mısırlıların ataları olduğunun bir delili Şekil 4’deki çizimlerdir. Sağdaki resimler Mısır’dan alınmış gibidir. Ayrıca Atlı araba da Tassili’den Mısır’a giden başka bir figür olmuştur.

05tassilimisir1

Şekil 4 Çizimler Mısır’dan alınmış gibi. (Sol alt resim Mısır çizimi)

Bilinen tarihimiz içinde Sahra çölünde bir medeniyetin oluştuğu bilgisi yoktur. Fakat bu gayet normaldir. Çünkü o kadar az şey biliyoruz ki; ulaşımın ve yaşamanın zor olduğu Sahra içlerinde bir medeniyetin olabileceği, haliyle araştırılması gerektiği aklımızın ucundan bile geçmez. Oysa yakın zamanda kumlar altından harika bir şehir kalıntıları fırlayabilir. Bence Tassili bölgesi uydu taramalarıyla incelenirse kumların altından Ankor kentine benzer bir kent çıkabilir.

Şimdi senaryoyu biraz daha geliştirmek istiyorum. 9.000-7.000 yıl önce Sahra çölünün yeşil olduğunu yada en azından bir yaşam alanı olacak şekilde olduğu bilinmektedir. Fakat Homo Sapiens’i Sahra’da kötü bir gelecek beklemekteydi. Sahra çöle dönüşüyordu. Tanrılar bir miktar yetiştirdikleri bu insanların yok olmasını istemediklerinden onları göç ettirdiler. Elbette tümünü göç ettirmediler. Kendi seçtikleri ekipleri götürmüş ama asıl kalabalık orada yaşamaya devam etmiştir. Zamanla oluşan kıtlık yüzünden hepsi yok olmuştur.

Göç ettirilen ekiplerle Mısır medeniyeti kurdurulmuştur. Mısırlıların batıdan geldiklerine dair sönlentiler vardır. Sümerler ise Çatalhöyük’ten göç ettirilmiştir. Her iki medeniyette birbirlerine yakın zamanlarda kurulmuştur. İki medeniyeti de kuranların nereden geldikleri bilinmiyor. Wikipedia ansiklopedisine göre Sümerler M.Ö. 3.300Mısırlılar M.Ö. 3.150 yılında kurulmuştur. Aslında Mısır için 7.000 yıl gibi daha eski bir tarihte verilmektedir. Fakat ilk medeniyetin Sümerler olduğu yönünde bir mutabakat vardır.

Aslında her iki yerde de göçten önce insanlar yaşamaktaydı. Fakat yeni gelenler yerlilerden epey daha gelişmişti. Ayrıca karşı konulamaz bir üstünlükleri daha vardı; tanrıları… Tanrıları aralarında yaşıyor ve onlara yol gösteriyorlardı. Gittikleri yerde gelişmeye devam ettiler. Yerlilerle karışarak önlenemez ve harika medeniyetler kurdular.

07tassili

Şekil 5 Sağdaki kaya resmi uzay elbisesinden çok derin deniz elbisesine banzemektedir.

Şimdi olayları antik bilgilerle biraz daha açalım. İnsanlar Sahra’dan Mısır’a götürülmesi Tevrat’ta bize anlatılmaktadır. Yani Yaratılış bölümündeki Musa’nın Kızıldeniz’i geçip Kenan diyarına gelmesi bu sahneyi bize anlatmaktadır. Zaman ve yer olarak yazılanlarla çakışmaz ama bu bizden gizlenen bir bilgidir. Yani aslında Yahudilerin vaat edilmiş topraklar dedikleri yerler Mısır ve Mezopotamya’dır. Elbette bu bilgi gizlenerek Tevrat’a konulmuştur. Benim tahminime göre Yahudi tarihi İbrahim peygamberle başlar. Ve İbrahim peygamber Zeckeria Sichin’e göre Sümerlidir. Bende öyle düşünüyorum ve kendinden önceki Tevrat’ın tora bölümü yazılı bir kitap olarak ona verilmiştir. Yani Musa ve yolculuğu Yahudilerle ilişkili değildir. Tüm insanlıkla ilişkilidir. Medeniyetlerin doğuş hikâyesidir. O yolculuktan önce ve sonrasında insanlık eğitilmeye devam etmiştir. Yolculuk o kadar uzun sürmüştür ki yola çıkan kimse hedefe varamamıştır. Göçten önce, Nuh tufanıyla evrim tamamlanmıştır. Evrimi tamamlanan o insanlarla iki önemli medeniyet oluşturulmuştur. İbrahim peygamberden sonra Tevrat biraz yaşanarak biraz etki edilerek Yahudiler için düzenlenmiştir. Tevrat sadece Yahudiler için bir ırk dini olarak oluşturulmuştur ama tüm insanlığın gelişimiyle ilgili bilgiler içinde saklanmıştır.

07tassili-2

Şekil 6 Nazca ile Büyük Sahra arasında bir bağ mı var?

Sahra’daki resimleri inceleyen Eric Von Daniken şekil 5‘deki resmi; uzaydan gelenleri gören bir insanın çizimi olarak düşünmüştür. Fakat bu resim uzay elbisesinden çok derin denizlere dalabilmek için yapılan elbiselere benzemektedir. Ben bu resmi ilk gördüğümden beri hep şekildeki elbiseye benzetmekteyim.

İlginç olan başka bir şey daha var. Şekil 6’daki hayvanın kuyruğu ile Nazca düzlüğündeki maymunun kuyruğu çok benziyor. Bu benzerlik tesadüfen olabilir ama ben pek tesadüf olduğunu düşünmüyorum. Şekil 7’deki Anubis resmine bakarsak durumu daha iyi kavrarız. Resimde sağdaki görüntü Avustralya’dan alınmış. Bu resim hiç kuşkusuz Mısır tanrısı Anubis’in resmidir. Elindeki anahtara kadar her şey tam olarak uyuşmaktadır. Mısırlıların denizlerle arasının iyi olmadığını biliyoruz. Dünyanın Mısır’dan oluştuğunu düşünüyorlardı. Sonraları Anadolu’yu öğrendiklerinde “orada nehirler yukarı akıyor” diye düşünüyorlardı. Böyle düşünmelerinin sebebi Nil’in Kuzeye akıyor oluşuna karşılık Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin güneye akmasıydı. Onlara göre dünya Mısır’dı ve nehirlerde aşağı akardı. Aşağı yön kuzey olduğu için Anadolu’daki nehirler yukarı akıyor olmalıydı. Bu kadar dünyanın diğer bölgelerinden uzak bir toplumun Avustralya’ya gidebileceğini hiç sanmıyorum. Bu resim ancak hava yolculuğu yapan Atlantisli ekiplerin bize bıraktığı işaretlerdir. Özellikle Anubis’in resmi ve hiyeroglifler bize bir işarettir.

08anubis

Şekil 7 Avustralya’da olan Mısır tanrısı Anubis’in resmini kim yapmış olabilir?

Tarih öncesinde insanlar dünyayı dolaşıp durmaktaydı. Sanki dünyanın her tarafına gidebilmek onlar için kolay bir işlemdi. Ne zamanki medeniyetler gelişmeye başladı o zamandan sonra dünya çok küçüldü ve herkes dünyayı kendi yaşadığı bölgeyle sınırlı sanır oldu.

Mısırlıların tanrısının resminin Avustralya’da olmasına şaşırmıyoruz ama Piri Reis’in haritasına dilimiz uçukluyor. Hâlbuki Piri Reis dün sayılabilecek zamanın insanıdır. Oysa Mısırlılar dünyada kurulan ilk medeniyetlerden biridir. Yani iki olay arasında 3000-4000 yıl gibi bir zaman farkı vardır. Anubis bir Mısır tanrısıdır ve dünyanın her yerini gezebilme imkânına sahipti. Çünkü ileri teknoloji araçları vardı. Piri Reis’in haritası da o dönemlerden kalmış bir uydu resmi olmalı ve kopyanın kopyasının kopyası olduğu için de zaman içinde biraz hata oluşmuştur.

kadın1

Şekil 8 Altta modern ressamların yaptıklarıyla üstteki arasında fark var mı?

Tassilide bulunan bazı resimler gerçekten günümüz ressamlarının elinden çıkmış gibi. Şekil 8’deki resimler arasında kalite olarak bir fark yok.

tassili yazı

Şekil 9 Sanırım Tassili ressamları okuma yazma da biliyordu.

“Bu kadar gelişkin bir tür ise yazıya da sahip olmalılar” diye düşünmek gerekir. Şekil 9, bizim anlayamadığımız bir yazı olmalı. Aynı semboller Tassili’nin pek çok yerinde benzer şekilde sıralanmıştır. Şekiller bana hiç garip gelmedi. Çünkü Çin alfabesinden çok daha tanıdık.

tassili-çatalhöyük

Şekil 10 Üst resim Tassili, alt resimler Çatalhöyük’ten

 

Dikkatimi çeken bir şey ise Şekil 10’da Tassili ile Çatalhöyük’ün ortak noktasının olması. Her iki resimde de insanların bellerinde bir şey var. Ne olduğu konusunda bir fikir yürütemedim ama sanki o zamanın evrensel modası gibi bir şey. Birbiriyle bağı olmayan iki bölgede aynı çizimin olması bende insanlığın gelişimde, önemli bir yeri olduğu kanısı uyandırdı.

tassili-yinsanlar

Şekil 11 Bu bayanların bellerindeki tekamüle göre renk alan tunik olabilir mi acaba?