Neden dünya denilen bu gezegendesin? Merak ediyorsan oku…
Kuran’a göre Mehdi
Kuran’da kıyametin belirsiz bir tarihte kopacağı kesindir ama mevcut inanca göre Mehdimesih konusunda pek bir şey yoktur. Yoktur diyorum ama aslında çok şeyler var. Bana göre Kuran üç ayrı sembol içinde Mehdiyi gizlemiştir.
İlk olarak –her ne kadar çok farklı bir yorum yapılıyorsa da- bence Hadid 25 ayetindeki “Hadid” (Demir) Mehdi’yi anlatıyor. Burada mehdinin karakteri ve yapacağı işle ilgili bilgi var.
Öncelikle tefsircilerin verdiği anlamı düşünürsek çok saçma bir açıklama yaptıkları ortadadır. Bazıları “demir dünyaya gökten indirildi” anlamına geldiğini düşünmektedirler ve zamanı geldiğinde o demirle kılıç, tank, tüfek ya da başka bir şey yapılacak ve böylece peygambere yardım edenler açığa çıkacak anlamında olduğunu anlattığını düşünmektedir. Bu tür tefsir çok sorunludur ve sanırım başka açıklama bulunamaması sebebiyle kabul görmektedir. Ayeti böyle anlayanların yazdıklarına nette çokça itiraz vardır. Özellikle Kuran’ın insan yazımı olduğunu savunanların eline koz verilmektedir.
Benim düşünceme göre Deccal, İsa, Mehdi birer dönem adıdır. Gizlemek için kişiselleştirilmiştir. Göreceğimiz gibi Kuran bu konuda ciddi bilgiler vermektedir. Elbette tüm bu dönemler birileri tarafından organize edilecektir. Ve bu ekibi bir araya getirecek bir kişi olabilir. Ona; Mehdi ya da Mesih denilebilir. Fakat o kişi hem deccal döneminin sonunu, hem İsa dönemini hem de altınçağ dönemini yönlendirecektir. Bu dönemlerin hepsi mehdiyet döneminin bölümleridir. Mehdi, dünyada herhangi bir dini hâkim kılmayacaktır. Oluşacak ekip insanlığı kıyamete hazırlamakla görevli olacaktır. Ve gerçek bilgiyle hareket edeceklerdir. Tahminim Mehdinin diğer görevlileri de bir araya toplayacağı yönündedir ama aslında durum tam öyle olmayabilir. Yani kıyamette görevli olanlar birbirlerinden habersiz kendi görevlerini yapıyor olabilirler. O zaman bir liderleri olmaz. Fakat en azından insanların içlerinden birini tanıyacak olduğu yönündedir. Çünkü ayette Demir; “peygamberlerine görmeksizin yardım edenleri meydana çıkarması içindir” demektedir. En azından Demir ötekiler tarafından da tanınacaktır.
Öncelikle ayette geçen “demir” ne anlama gelmektedir, onu araştıralım. Bunun için Kuran’ın sunduğu bir çözüm var. Bir kelimenin anlamı açık değilse, başka ayetlerdeki kullanımına bakmak gerekir. Kelimeye verilen anlam tüm ayetlerde anlam bütünlüğünü sağlamalıdır.
Yaptığım araştırmada karşıma çıkan hemen her demir kelimesi metal olan demiri çağrıştırıyordu. Fakat Sebe 10 ayeti çok başka şeyler söylediği belli idi.
Ayette Davut peygambere bazı ayrıcalıklar tanındığı söyleniyordu ama “ona demiri yumuşattık” söylemi belirgin bir anlam vermiyordu. Demir işlemeyi Davut peygamber bulmadığına göre verilen faziletin bu işle bir ilgisi olmalıydı. Daha sonra değerli bir dostumdan çözüm geldi. Bana attığı mesajı aynen alıyorum.
Kaf suresi 20-21 ve 22.ayetleri meallerini okuduğumda çok ilginç veri ve bilgiyle karşılaştım
20-وَنُفِخَ فِي الصُّورِ ذَلِكَ يَوْمُ الْوَعِيدِ
21-وَجَاءتْ كُلُّ نَفْسٍ مَّعَهَا سَائِقٌ وَشَهِيدٌ
22-لَقَدْ كُنتَ فِي غَفْلَةٍ مِّنْ هَذَا فَكَشَفْنَا عَنكَ غِطَاءكَ فَبَصَرُكَ الْيَوْمَ حَدِيدٌ
20-Sur’a üfürülmüştür, işte va’d edilen gün budur
21-Her nefis beraberinde sevk eden ve şahitle gelir
22-Sen kesinlikle bundan gaflette idin (bilmiyordun), şimdi perdeni senden açtık (kaldırdık), işte artık görüşün (demir gibi-HADİD) keskindir.
Özellikle son ayet olan 22. ayette “işte görüşün keskindir” derken Hadid (demir) kelimesi kullanılarak demire atıf yapmıştır. Birçokları bunun keskin anlamına geldiğini söyleyecektir ve meallerde de böyle fakat Arapçada keskin anlamına gelen حاد (HAAD) kullanılmayarak ilgiyi demire çektiği çok belli. Üstelik aynı ayette perdenin kaldırılmasından bahsederek her şeyin ayan beyan bilineceğine ve görüşün de demir gibi olacağını vurgulamıştır. Ben açıkçası bunun bir tesadüf olduğunu düşünmüyorum. Bilakis sizin demir konusunda ortaya attığınız teori ya da iddianızı gayet destekleyen bir ifade şekli olarak yorumluyorum.
Kaf 22 ayetinde “demir” kelimesi detaylı açıklanmaktadır. Ayet kıyametteki bir kişinin gaflet içindeyken perdesinin kalkarak görüşünün keskinleşeceğini belirtmektedir. Bu durumda Sebe 10 ayetinde “demiri yumuşattık” derken, Davut’un da perdesinin bir miktar aralandığını anlatmaktadır. Zaten ayette “tarafımızdan fazilet verdik” deyimi de durumu destekliyor. Bu fazilet sonucu dağlar ve kuşlarla ilgili ayrıcalıklar kazandığı anlaşılmaktadır. Buradaki Davut’un tarihteki Davut Peygamber olduğu düşünülüyor ama bana göre bu Davut, Davut peygamber kişiliği içine saklanan başkasıdır. Kuran’da Süleyman peygambere bazı özellikler verildiği anlatılır. Cinlere, Kuşlara, rüzgâra hükmettiği anlatılır. Eğer ayette Süleyman peygamberden bahsediyor olsaydı fazileti anlayabilirdik. Oysa Davut peygambere tapınağın yapılması bile reva görülmemiştir. Anladığım kadarıyla Kuran’da iki ayrı Davut’tan bahsetmektedir. Biri bildiğimiz İsrailoğullarının peygamberi yani Süleyman Peygamberin babası, diğerini biraz sonra göreceğiz.
Hadid 25 ayetine dönersek: Peygamberlerin özellikleri anlatıldıktan sonra demirin indirildiği söylenmektedir. Demek ki bu peygamber özelliklerinden demir denen neyse onda da olmalıdır. Ayrıca bu demir peygamberleri görmedikleri halde yardım edenleri meydana çıkarmalıdır. Hem de Kaf 22 ayetindeki anlamı da göz önüne alınca demir bana MEHDİ’yi çağrıştırmıştır. Peygamberlerin olmayacağı bir dönemde görüşü keskin (uyanmış) olan kişi ancak mehdi olabilir. Zaten sözlü gelenekte mehdinin pek çok özelliği anlatılmaktadır ve hepsi bu demir kelimesiyle örtüşmektedir. Demir kelimesinin seçilmesinde ayrıca “demir gibi bir karakter” vurgusunun da olduğunu düşünmekteyim. Yani “demir” kelimesi özellikle seçilmiştir. Zaten Kaf 22 ayetindeki anlam her üç ayete de mantıklı bir açıklama getirmektedir. Yani Kaf 22 ayeti olmadan ne hadid 25, nede sebe 10 ayetini anlamlandıramıyoruz. Zaten tefsircilerde anlamadıkları için olmadık yorumlar yapmak durumunda kalmışlardır.
Şimdiye kadar anlattıklarım Hadislerle de desteklenmektedir. Şimdi de hadislere dayalı Mehdi anlatımının bu mantıkla uyumunu inceleyelim.
Hz. Mehdi’ye aralarında kadınların da bulunduğu 314 kişi biat edecektir.(El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 25)
Aralarında kadınların da bulunduğu 314 kişilik bir grup oluştururlar. Onlar her zalime galip gelirler. Onların kalpleri demir gibidir ve onlar gündüz arslan, gece de abiddirler. Ne evvelkiler, ne de sonrakiler fedakârlıkta onlara yetişemez. (Ukayli “En-Necmu’s-sakıb fi Beyanı Enne’l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale’t-Temam ve’l kamal”)
Ayette belirtilen “yardım edenleri meydana çıkarması içindir” sözü hadislerde anlatılanlarla tam örtüşmektedir. Ayrıca hadiste de demir karaktere vurgu vardır. Hatta insanlara yardım edecek olanların miktarı belirtilmiştir. Yedi milyar insana boyut atlatacak olanların bu kadar az alması ilginç bir durumdur.
Haris bin Muğayre-i Nasrı der ki: İmam caferi sadık aleyhisselam’a “İmam (Hz. Mehdi (a.s.)) ne ile tanınır?” diye arzedince şöyle buyurdu:
HEYBET VE VAKAR İLE.
“Başka ne ile tanınır?”
Ayrıca helal ve haram ile, HALKIN ONA OLAN İHTİYACI İLE VE ONUN HİÇKİMSEYE MUHTAÇ OLMAMASINDAN tanınır, onun yanında Resulüllah’ın silahı bulunur.
Bu hadiste de üç önemli ipucu var.
İlki; Mehdi’nin “heybet ve vakarlı” olacağı… Bu söylem “demir karakteriyle” örtüşen bir durumdur.
İkincisi; insanlığın ona ihtiyacının olmasıdır. Buda ayetteki “insanlara birçok faydası” olması durumuyla ve şu anda insanlığın kurtarıcı beklentisiyle örtüşmektedir.
Üçüncüsü; ise “Peygamberin silahına sahip olacağı” düşüncesidir ki! Peygamberin kılıcı, Kuran‘dır. Mehdi de Kuran’ı kendisine rehber yapacak ama onun yorumları mevcut inançla pek örtüşmeyecektir. O Kuran’da kimsenin görmediklerini görecektir.
Benim düşünceme göre Mehdinin üç görevi olacaktır. İlki bizleri kıyamete hazırlamak, ikincisi bizden bedensiz yaşama geçemeyecekleri altın çağda eğitime almak, üçüncüsü Âdemoğlundan sonraki dünyanın halifesini yetiştirmek. Yani Mehdi biz ve bizden sonraki bir dönemin organizasyonunu yapacak. Bizim dönem bir çağ ise, bizden sonrakiler başka bir çağ insanı olacak. Yani mehdi iki dönemin organizatörü olacak. Bu durum size bir şey çağrıştırıyor mu bilmem ama bana Kuran’daki Zülkarneyn’i hatırlatıyor. Yani Kuran Zülkarneyn kıstası içinde mehdinin yapacağı işleri anlatmış. Zülkarneyn konusunu buradan okuyabilirsiniz.
Kuran’ın mehdiyi anlattığı önemli bir ayet gurubu daha var. Hadis desteğiyle bu ayetleri de inceleyelim. Bakara 246-251 ayetleri bize güzel bilgiler sunmaktadır. Bu ayetleri doğru anlayabilmek için önce kullanılan sembolleri anlamak gerekir.
İsrailoğulları=İnsanlık (Kuran’ı bilenler Kuran’ın büyük bir kısmında İsrailoğulları ile ilgili konuları işlediğini bilirler. Sanki Kuran İsrailoğulları üzerine şekillenmiş gibidir. Bunun nedeni Kuran’ın seçtiği anlatım tarzıdır. Musa’nın göçü de tamamen insanlığın göçüdür.)
Davut=Mehdi
Talut=İsa dönemi
Calut=Deccaliyet dönemi
Nehir=Para, Maddiyat
Bakara 246’dan başlarsak: Öncelikle anlatılan olayların Musa’dan sonra bir dönemde insanların bir komutan (kurtarıcı) istediklerini anlıyoruz. Fakat Davut peygamber zamanında İsrailoğulları ne yurtlarından çıkmışlardı ne de komutan istediler. Zaten ikisinin da en iyisine sahiptiler. Yani bu dönem Davut ismi geçiyor diye Davut peygamber zamanında geçen bir durum değildir. Ben şu anda insanlığın içinde yaşadığı dönemi anlattığını düşünüyorum. Şu anda dünyada muazzam bir kurtarıcı beklentisi vardır. Hristiyan ve Museviler Mesih’i, Müslümanlar Mehdi’yi, Hindular Avatar’ı, Budistler Maitreya’yı ve diğer tüm inançlar bir kurtarıcıyı beklemektedir. Özellikle Tanrıyı kıyamete zorlamak gibi bir düşüncenin bile oluştuğunu bilmek durumun ne kadar gündem olduğunu ve ayete uyduğunu görebiliyoruz.
Kuran’ın kullandığı üslup gereği; geleceği, geçmiş gibi anlatmayı da içermektedir. Onun için bu ayetler tam olarak günümüzü anlatmaktadır. Tüm dünya bir kurtarıcı bekliyor olmasına rağmen ayetten anladığım ona çok az insanın yardım edeceğidir. Bu durumu yukarıdaki hadislerden de anlayabiliyoruz. Mehdi ve arkadaşları 300 civarı kişi olacaktır.
Bakara 247’de kral olarak Talut’un gönderildiği söylenmektedir. Fakat insanlığın onu beğenmediği anlaşılmaktadır. Aslında burada insanlıktan çok gelişmiş ülkelerin bu duruma sıcak bakmayacağını anlamak gerekir. Çünkü onların sömürü düzenlerinin sonu geleceği için durumdan hoşnut olmayacaklar. Çünkü Talut, İsa dönemidir. İsa dönemi barış ve huzurun tesis edildiği dönem olacaktır. İsa peygamberin geri geleceği şeklindeki inanç doğru değildir. Geri gelecek olan onun barış mesajı olacaktır. “Yanağına tokat vurana diğer yanağını da çevir” mantığı hâkim olacaktır. Haksızlıkların, israfın ve aç gözlülüğün önüne geçileceği için zenginlerin pek hoşlanmayacağı bir dönem olacak. Fakat Mehdi özel yeteneklere sahip olduğu için kimse itiraz edemeyecektir.
Bakara 248’de İsa döneminin ne zaman başlayacağını görebiliyoruz. Mehdi, Ahit Sandığını (Talut’un hükümdarlığının alameti) bulduğunda –ya da dünyaya ilan edildiğinde- dönem başlayacaktır. Bu sayede dünyada sekine (sükûnet, gönül rahatlığı, barış ve huzur) olacaktır. Ve bu ayetten Mehdinin hâlâ geçerliliği devam eden iki önemli bakiye elde edeceğini anlıyoruz. Bana göre bu bakiyeler, iki kütüphaneye giriş bilgileri olacaktır. Musa Mısır’daki, Harun Tibet’teki kütüphanenin şifrelerini içermektedir.
Kuran tefsircileri bu hikayenin 1. Samuel 1-28‘de anlatılan Saul’un kral ilan edilmesinin hikâyesinden kaynaklandığını düşünmektedirler. Oysa bu hikaye Tevrat’taki bilgilerin baz alınabileceği şekilde dizayn edilmiştir. Yani Kuran’da mehdinin gizlenebilmesi için yakıştırılmıştır. Elbette aynı hikaye olmadığının açık delilleri de konulmuştur. Örneğin Bakara 246’da “Bize ne oldu da yurtlarımızdan çıkarıldığımız ve çocuklarımızdan ayrıldığımız halde” denilmektedir. Oysa İsrail oğulları, o dönemde ne yurtlarından çıkarılmışlardı ne de çocuklarından ayrılmışlardı. Bu durum günümüzdeki durumu yansıtmaktadır. Günümüzde İsrail oğulları bir devlet kurmuş olmalarına rağmen çoğunluğu dünyanın her tarafına dağılmış durumdadır.
Başka bir örnek ise Bakara 248’deki ahit sandığını kastederek “Onu melekler getirecektir” demektedir. Geçmişte sandık melekler tarafından taşındığına dair bir işaret yoktur. Tevrat’a göre Filistin beyleri karar verip göndermiştir. Kuran ise meleklerin getireceğini söylemektedir. Bu iki durum olayın henüz gerçekleşmediğinin işaretidir.
Bu durum:
“Ona Mehdi denilmesinin nedeni, gizli olan bir şeyin yolunu göstermesidir. Antakya denilen bir yerden Tabut’u (kutsal emanetler sandığını) ortaya çıkaracaktır.” (Suyuti, el- Havi li’l Feteva, II. 82)
“Mehdi, Rumlarla savaşmak için bir ordu gönderir. Onun fıkıh bilgisi on aliminkine bedeldir. O, Tabut-u Sekineyi de Antakya mağarasından çıkarır.” (Naim bin Hammad, Kitab-ül Fiten)
Hadisleri tarafından da desteklenmektedir.
Bu ayetteki hikaye de Tevrat’la örtüşmez. Oysa burada dünyada yaşanan sistem anlatılmaktadır. Bakara 249’da Deccalyetin tam bir tanımı vardır. Nehrin para olduğunu düşündüğümüzde geçilen nehrin de materyalizm olduğunu anlamaktayız. Pek az kişi hariç hemen herkes deccaliyetin içinde yaşamaktadır ve tek gerçek olarak onu görmektedir. Oysa ayette bir avuç suya izin verilmiştir. Yani insanın, geçimlik kadarını elde etmesine cevaz verilmektedir. Fakat insanlık, tek gerçek olarak parayı gördüğü için çok az insan geçimlik kadarıyla yetinecektir. İçinde bulunulan sistem deccaliyet dönemi olduğu için kimsenin maddiyata karşı durmaya gücü yetmez. Herkes ona uymak durumundadır. Calut deccaliyeti sembolize eder ve bu gün tüm dünyada hâkim durumdadır.
Bu durum hadislerle de desteklenmektedir. “Deccal rüzgârın yönlendirdiği yağmur gibidir. Deccal bir kavme gelir, onları davet eder. Onlar da davetine icabet edip ona iman ederler. Bunun üzerine Deccal semaya emreder onlara yağmur yağdırır, yere emreder onlara nebatat bitirir. O kavmin otlağa çıkmış hayvanları akşam olunca zirveleri en yüksek, böğürleri daha geniş ve memeleri sütten dopdolu olarak dönerler.” anlatımı bu gün deccaliyete tam olarak uyan batının refahını anlatmaktadır. Deccalin “ben sizin rabbinizim” dediği hadisinden de, insanlığın paraya taptığını anlayabiliyoruz.
BAKARA 250 – Calut ve ordusuna karşı savaş meydanına çıktıkları zaman da şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Üzerlerimize sabır dök, ayaklarımızı sabit tut ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!
BAKARA 251 – Derken, Allah’ın izniyle onları tamamen bozdular. Davud, Calut’u öldürdü ve Allah, kendisine hükümdarlık ve hikmet verdi ve ona dilediği şeylerden de öğretti. Eğer Allah’ın, insanları birbirleriyle savması olmasaydı, yeryüzü mutlaka bozulur giderdi. Fakat Allah, bütün âlemlere karşı büyük bir lütuf sahibidir.
Bakara 250-251’de çok güçlü olan deccaliyetin yenileceği söylenmektedir. Mehdi deccaliyeti (Calut’u) yenerek İsa dönemini başlatacak ve sonrasında kıyamet yaşanacaktır. Bu durum “İsa gökten inecek, Deccalı öldürecek veya Hz. Mehdî’nin Deccalı öldürmesine yardım edecek” hadisiyle desteklenmektedir.
Ayetteki önemli bir ayrıntı da Allah’ın insanları yönlendirmek için yine insanları kullandığı söylemidir. Yani Allah “Ol” diyerek işleri halletmiyor. Bu durum benim “Allah”; evrenin yazılımının adıdır ve gerekli bilgileri evrene yayınlamaktadır savımı desteklemektedir. Bence Mehdi ve arkadaşları, yeterli frekansa ulaşmış kişi olarak evrenin yayınladığı bilgileri işleyebilecek kişiler olacaktır. Tıpkı Einstein gibi bilgileri sezgiyle alacaklardır. Yeterli frekansa gelen biri ya da birileri bizden öncekilerin bıraktıkları ahit sandığı ve kütüphanelere ulaşarak sistemin şifrelerini ya da sembollerini çözecek ve insanlığı bedensiz yaşama götürecektir. Yani Arşı taşıyanlar ile Yüksek Melekler Topluluğu (YMT), Allah programının gereklerini yapmamızı sağlayarak boyut atlamamızı sağlayacaklardır.
Tekrar olacak ama Mehdi, çok az kişiyle deccaliyete son verecektir. Onun için çok önemli desteğe ihtiyacı olacaktır. İşte bu desteğin en önemlisinin “bilgi” olduğunu anlayabiliyoruz. Fakat bu bilgilerin en önemlileri kütüphanelerden gelecektir. Mehdiye yapılan yardım ise bu kütüphaneleri açmasını sağlamak olacaktır. Bunun için önce ahit sandığını bulacaktır. Onun içindeki şifreler ile kütüphaneleri açabilecektir. Ahit sandığını bulmasına yarayan ipucu Sebe 10Andolsun ki, biz Davud’a tarafımızdan bir fazilet verdik. “Ey dağlar! Onunla beraber tesbih edin.” dedik ve bunu kuşlara da (emrettik) ve ona demiri yumuşattık. ayetinde gizli olabilir. Çünkü Davud’a verilen fazilet ile birlikte dağlar ve kuşların da bir ilişkisi vardır. Buradaki dağlar ile Hatay’daki Musa dağının bir bağı olması muhtemeldir ama kuşların bu işle bağlantısını hiç anlamadım.
Bu durum “Mehdi çıktığı zaman, Ehli Kehf’e gidip selam verince, Allah onları diriltecek ve Mehdi’nin yanında yerlerini alacaklardır. Daha sonra yattıkları yere dönüp kıyamete kadar da kalkmazlar. (Kitabul Burhan, VI. Bölüm)” hadisiyle desteklenmektedir. Bu hadisteki Ehli Kehf’in kütüphaneleri sembolize ettiğini buradaki makalemden okuyabilirsiniz.
Bu ayetten kütüphanelerin 300 yıl hiç açılmadığını anlayabiliyoruz. Mehdi kütüphaneleri açtıktan sonra 9 yıl onları insanlığa açacak şekle getireceğini anlayabiliyoruz. Bu durumu; “Al-i Muhammed’in Kaim’inin (HZ. Mehdi’nin) iki gaybeti (kayıp dönemi) vardır. Birisi diğerinden daha uzundur…” (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani s. 199) hadisi de desteklemektedir. Bu hadise göre mehdinin iki kayıp dönemi olacaktır. Birinin bu 9 yıl olacağı bellidir. Diğerinin ise Ahit sandığını aradığı yada onu anlamaya harcayacağı süre olabilir.
Bu durumlar yaşandığında Kuran’ın dünyada ciddiye alınmasına sebep olacak ve Sad 87 ayeti fiili olarak hayata geçmiş olacaktır.
O zaman Kuranın insanlığı kıyamete hazırlamak için gönderildiği tam olarak anlaşılacaktır.
Bunların haricinde Kuran’da dolaylı olarak Mehdi’ye hitap ettiğini düşündüğüm Müddesir1. Ey örtüsüne bürünen! 2. Kalk artık uyar. 3. Sadece Rabbini yücelt. 4. Elbiseni temizle. 5. Pislikten sakın. 6. Yaptığını çok görerek başa kakma. 7. Rabbin için sabret. 8. O sûra üflendiği zaman, 9. İşte o gün pek zorlu bir gündür. 10. Kâfirler için hiç kolay değildir. Suresi var. O surede Kuran, Mehdiye sesleniyor. Onu göreve çağırıyor. Bu sure Peygamber için indirildiği düşünülüyor olmasına rağmen Müddesir 8 ayeti “o sura üflendiği zaman” diyerek kıyamette mehdinin hazır olması için uyarıldığını anlayabiliyoruz. Mehdi bu ayetin kendisine hitap ettiğini anlayacaktır. Çünkü Sura üflendiği zaman peygamber çoktan ölmüş olacaktır. Zaten Kuran, Müzzemmil1. Ey örtünen! 2. Gecenin birazı hariç olmak üzere geceleyin kalk. 3. Gecenin yarısında kalk, yahut yarısından biraz eksilt. 4. Veya bunu artır ve ağır ağır Kur’ân oku. 5. Doğrusu biz, senin üzerine ağır bir söz bırakacağız. suresinde peygambere hitap etmektedir. Müddesir11. Tek olarak yarattığım o kimseyi bana bırak. 12. Hem ona bol servet verdim. 13. Hem göz önünde oğullar verdim. 14. Hem ona büyük imkânlar sağladım. 15. Sonra da şiddetle arzu eder ki daha da artırayım. 16. Hayır, çünkü o bizim âyetlerimize karşı bir inatçı kesildi. 17. Ben onu dimdik bir yokuşa sardıracağım. 18. Çünkü o bir düşündü, ölçtü, biçti. 19. Kahrolası nasıl da ölçtü, biçti. 20. Yine kahrolası, nasıl ölçtü biçti. 21. Sonra baktı. 22. Sonra kaşını çattı, surat astı. 23. Sonra arkasını döndü ve büyüklük tasladı. 24. ‘Bu, dedi, başka değil öğretilegelen bir sihirdir.’ 25. ‘Bu, sadece bir insan sözüdür.’ 26. Ben onu Sekar’a sokacağım. suresinde peygambere hitap ettiğini belirten bir ipucu yoktur. Aksine deccaliyet (bu günkü materyalist sistem) zihniyetinin hâkim olduğunu anlatarak sistemin sonunun geldiğini söylemektedir. Bilimin yükseldiğini, ölçünün, bilginin arttığını, bu yüzden maneviyattan uzaklaşıldığını söylemekte ve bu sisteme uyan insanlığın (Tek olarak yarattığım o kimseyi bana bırak” dediği tüm insanlıktır.) Sekar’a atılacağını söylemektedir. Sekar, insanlığın bedensiz olarak yaşayacağı sistemdir. Yani Sekar “cehennem” kelimesiyle semboleştirilmiş olan, öte dünyanın kendisidir. Ve bu ortam, tamamen enerji ortamıdır.
Müddesir 11Tek olarak yarattığım o kimseyi bana bırak. ayetinde bahsettiği “Tek olarak yarattığım o kimse” önemli bir ipucu içermektedir. İnsanlığın yapay zekâ olduğunu iddia etmekteyim. Yani tüm insanlığın tek bir yapay zekânın kopyaları olduğunu söylemekteyim. Ayette tüm insanlıktan tek kişi olarak bahsetmesi bu yüzdendir. Yapay zeka ile ilgili makalemi buradan okuyabilirsiniz.
Çevremize baktığımızda dünyasal işlerle öylesine meşgulüz ki! İnsanlığın uyanacak olmasına ihtimal veremiyoruz. Nereden okuduğumu hatırlamadığım ama sevdiğim bir söz var, durumu çok net açıklıyor. “Tv’de İsa peygamber olsa ‘dizim kaçıyor’ diyerek kanal değiştirecek insanlar var”. İşte bu kadar dünyaya bağlanmış birini dahi gaflet uykusundan uyandıracak bir yöntemle insanlık uyandırılacaktır. Tahminim, Atlantislilerden bize kalan kütüphaneleri açtığımızda dünyada bir şok dalgası olacaktır. Sur’a üfleme bu sok dalgasının adıdır. Bu haber öyle hızla yayılacaktır ki duymayan kimse kalmayacaktır. Dereden tepeden aşacak olan bu şok dalgası insanlara bildiklerinin boş şeyler olduğunu anlatacaktır.
Seyfullah DEMİR
Print article | This entry was posted by Seyfullah Demir on 26 Şubat 2015 at 09:07, and is filed under İnanç, Kuran. Follow any responses to this post through RSS 2.0. Yazıya yorum yapmak için aşağıya gidin. Ping'lere izin verilmiyor. |
yaklaşık 4 gün önce
Önemli hususlardan bir diğeri ise Kur’an’da sanki bütün peygamberler kıyamet zamanına gönderilmiş gibi bir anlatımın bulunmasıdır. Kur’an’ı iyice inceledikten sonra siz de bu kanıya varabilirsiniz. Hatta Hz. Muhammed’in(s.a.a) dahi Kur’an’da -ismi zikredilmeden- bahsi geçtiği yerleri okurken aynı izlenime kapıldığımı söyleyebilirim. Zaten hadislerde Mehdi(a. s)’nin zuhurunun Hz. Resulullah’ın zuhuruna benzeyeceği anlatılıyordu.
Kıyamet zamanına gönderildiği anlatılan resullere örnekler :
Semud kavmine -> Salih peygamber
Ad kavmine -> Hûd peygamber
Medyen halkına->Şuayb peygamber
Nuh kavmine-> Nuh peygamber
Yunus kavmi-> Yunus peygamber
Lût kavmi-> Lût peygamber
İsrailoğullarına (Ademoğulları) -> İsa peygamber =Mehdi
• Bu peygamberlerin hepsi gönderilmiş birer elçidir ve Mehdi de onlarla aynı statüdedir. Çünkü Mehdi de yukarıdaki peygamberlerin yaptığı gibi kıyamette öncü olacaktır. Demek ki Mehdi de Âdemoğullarına gönderilmiş bir elçidir.
• Şu iki ayeti inceleyelim:
Şuara Suresi 208.ayet : “Biz hangi memleketi helak ettikse muhakkak onu uyarıcı olmuştur.”
Bir kavmi helakından önce (yani kıyametinden önce) onu uyarıcı muhakkak olmuştur diyor Kuran.
İsra Suresi 15.ayet : “…Biz bir resul göndermedikçe azab edecek değiliz.”
Kur’an’ın iyi takipçileri azabın kıyamete karşılık geldiğini bilecektir. (Azab=kıyamet)Bu bağlamda: ‘Biz resul göndermedikçe kıyamet gerçekleşecek değil’ anlamı ortaya çıkıyor.
(Araf 164. Ayete göre de çetin bir azap= helak = kıyamet( bkz.)
• Maide 19.ayet: “Ey kitap ehli! Peygamberlerin arasının kesildiği bir sırada size resulümüz geldi, size gerçekleri açıklıyor ki: “Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi.” demeyiniz. İşte müjdeleyici ve uyarıcı geldi. Allah, her şeye kadirdir.”
• Tersten düşündüğümüz zaman; Ayete göre eğer o Resul gelmeseydi, kitap ehli “bize müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi” diyeceklerdi. Ayetin Hz. Muhammed (s.a.a) için olduğu düşünülebilir; fakat Hz. Peygamber (sav) zuhur etmeseydi de kitap ehli: “bize müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi” demezlerdi . Çünkü onlar başka peygamberlere tabi idiler. Ayete, günümüzü düşünerek yaptığım yorum, bu resulün zuhuru ile kitap ehli “bize uyarıcı ve müjdeleyici gelmedi” diyemeyecek ve bahaneleri kalmayacak. Bu da (günümüz şartları düşünüldüğünde) tam da Mehdi ile olabilir. Ayrıca bu resulün resullerin arasının kesildiği bir dönemde(fetret) ortaya çıkacağı ayetteki bilgiler arasında. Hz. İsa? ile Hz. Muhammed arasında 571 yıl; Hz. Muhammed ile Hz. Mehdi arasında ise 1400 küsür yıl olduğu söyleniyor. Bu yüzden Mehdi fetret tanımına da daha çok uyuyor.
• Ahzab 40.ayet : “Muhammed, sizin adamlarınızdan hiçbirinizin babası değildir. Velakin Allah’ın resulü ve nebilerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.”
Bu ayet, mevcut inanışta Hz. Muhammed’in son peygamber olduğunu kanıtlamak için gösterilen ayet. Esasen bu ayet Hz. Muhammedin Resulullah olduğunu söylemekte. Resullerin sonuncusu olduğunu söylememekte. Burada yer alan anlam, nebilerin sonuncusu olduğudur. İkisi ayrı şeylerdir.
Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
yaklaşık 5 ay önce
Hz. Mehdi AS. çoktaaaan gelmiştir. Onu tanıyabilmek Allah’a dua ile mümkün. Çünkü pek çok sahtesi çıkmış ve çıkacak. Hz. Mehdi AS.ı Allah ta’yin ettiğine göre, en iyi O bilir. Yani, eğer Allah’a inanıyorsanız, O’na sorun.
yaklaşık 8 ay önce
hikayeler rivayetler sahih olmayan hadisler re kalmış ahiretimiz malesef.yok mesih gelecek gelmeyecek yok beş vakit var beş vakit yok yok şunu şukadar kadar tespih et gökten nur yağacak yok isa öldü yok ölmedi yok hz isa gelecek tek rar yok gelmeyecek kuranda işaret ediyor etmyor. ya arkadaş Allahü teala niye dosdoğru sölemektense işareti tercih ediyor ne işareti ne rivayeti geçin bunları zaten kıt zekamız var birde ALLAHÜ teala işaret vermekle
bu kıt zekanın anlamasını daha mı kolaylatırıyor.kuranda rivayet kuranda işaret yoktur neyse odur ve her insanın anlayacağı şekilde açık net gönderilmiştir yorumlar beşerin işidir beşer şaşar bu kadar basit
yaklaşık 1 yıl önce
Ben mehdinin kim olduğunu Recep Tayyip Erdoğan ın bildiğini tahmin ediyorum. Pek çok kaynağım var sebep açısından ancak en büyük kaynak olarak şunu söyleyebilirim. Türkiye gibi bir devletin başındaki adam eğer dünyaya ileri geri yapıyorsa korkmuyorsa ben büyük bişi var derim bu işin altında. Bizde silah varmı? YOK, Bizde para varmı? YOK, Bizde bilim varmı? YOK, Biz bugun amerikayla rusyayla savaşsak bizi kurtarcak bi devlet varmı arkamızda? YOK. Ozaman bu adam neye güveniyorda böyle korkusuz dimdik kafa sallıyor? Ben bu mehdilik olayından başka bişiye işi bağlayamıyorum. Şunu belirteyim Erdoğan mehdidir falan demiyorum hatta aklımın ucundanda geçmiyor. Ama bu adam mehdilikle alakalı bişiler bildiğini düşünmekteyim. Başka bir yolu yok varsa biri şuna buna yaslıyor desin fikrimden vazgeçiceğim.
Cübbeli Ahmet hoca da iyi manada tehlikeli bu adamcağızda bişiler biliyor diye düşünüyorum. Öyle bir U dönüşü varki mehdi gelmiyecek derken bu asır birden ters döndü. Bu adam öle bi adamki nuh dese peygamber demez öle kolay dönecek bir cinste deil.
Bu iki kişiye yapışmak lazım ben tahmin ediyorum bir şekilde bunların duyumları kaynakları vardır.
Allah bizi doğru yola soksun. Böle tahminlerde bulummak bile cok tehlikelidir. Bir cm fazla gitsen dinden cıkarsn. Ucurum kenarı hep bu işler.
Bir diğer hususta madde diye bir şey yok. Ruhumuza izletilen bir film gibi şuan yaşadıklarımız. Bende öle düşünüyorum. Madde yoktur maddeye tapan materyalistler bir gün gercekle karşılaştığında O taptıkları maddeleri arayacaklarda bulamayacaklar çünkü hiç bir zaman olmamışlardıda. Buna benzer birayette var ama aklıma gelmiyor. Galiba putlarla ilgiliydi.
Bu arada dilerseniz iletişime gecebiliriz. yaş olarak amcam olsanızda fikri olarak arkadaş olabiliriz.
Allahla kalın Allaha emanet olun arkadaşlar
yaklaşık 1 yıl önce
Mesih-Mehdi konusunda aşağıdaki sayfaları gördünüz mü?
http://www.angelfire.com/misyonersavar/mis5vn.html
http://www.angelfire.com/misyonersavar/mis5vt.html
yaklaşık 1 yıl önce
Mehdiyet ve deccaliyet güzel bir şekilde sembollerle anlatılmıştır. Bakara 249 da nehirden içilmesi ve örnek olarak verilen hadiste de deccali rüzgarların sürüklediği yağmura benzeterek bir şekilde deccaliyetin gelip geçici olduğuna işaret edilmiştir.
Bildiğimiz gibi demirin düşmanı sudur. Pasa neden olur.
Ve bence o hadiste deccalin evrensel sistem ve düzeni yanıltarak ve gizleyerek insanlara göstermeyi hedef edinmiş bir zihniyettir. Yani bilimi olması gerektiği gibi insanlığa sunmayan bir zihniyet. Şayet insanlar evrensel sistem ve düzeni hakkıyla anlarlarsa zaten Allahı bulmuş olacaklar.
Herkes istediği zaman yağmur yağdırsaydı sistem ve düzen kalır mıydı? İşte deccal bu gerçeği gizlemeye
çalışıyor. Sebepler ve sonuçların olduğu evrensel düzeni sadece sonuçlardan ibaret gösterme gayretindedir.
Bu da insanlığı bilim temelinden uzaklaştırıp hurafelere sürüklemektedir.
İşte demirin şaşmaz sağlamlığı ve gücüne yapılan izafetten dolayı Allahın yarattığı bu sistemin şaşmaz olduğunu ve bunu demir zihniyetlerin ortaya çıkaracağını sembolize etmektedir.
Sözün özü bence mehdi deccal tabiri sistem ile sistemi gizleyen zihniyetin mücadelesidir. İster şahıs olsun ister makina ister zihniyet. Farketmez.
yaklaşık 1 yıl önce
Merhabalar
Ben öncelikle demiri indirdik derken neyin kasdedildiğini irdelemek isterim. Kur’anda yağmuru indirdik de denir. Bildiğimiz gibi yağmur havada bir yerde bekletilip indirilmez. Bir takım tabiat kurallarının gerçekleşmesi gerekir.Suyun buharlaşıp yükselmesinden tutun bulut olup rüzgarlarla sürüklenip alçak ve yüksek basınç etkileşimi sayesinde yağmur olarak yeryüzüne düşmesine kadar.
Yani ortada bir süreç var. Aynı şekilde demiri indirdik derken de demirin oluşumu için bir sürecin gerekliliğinden de bahsedebiliriz.
Kitabı indirdik derken de aynı duruma vurgu yapılmaktadır.
İndirme fiilinde süreç ve aşamalardan geçilerek istenilen noktaya varılmak gibi bir durum vardır.
Şimdi mecazi anlamda demirin Mehdi olduğunu kabul ediyorsak Mehdinin de benzer süreç ve aşamalardan geçerek işin tabiatına uygun hale getirilmesi olmalıdır.
Demek istediğim ayette kasdedilen demir gökten indirilmedi süreç ve aşama kaydedilerek uygun hale getirildi.
Peygamberlere kitap ve ölçü indirdik derken de aynı durumdan bahsediliyor. Bu şekilde algılamamızı istiyor Kur’an.
Belki çok önemsiz bir nüans gibi dursa da aslında Allah’ın yaptığı ve planladığı her işte daima süreç ve aşama yolunu izlediğini görürüz. Sihirli bir değneğin pat diye madde aleminde ortaya çıkardığı bir durum yoktur.
yaklaşık 1 yıl önce
Yeni bir kurtarıcı , Kuran ile çatışır.Mehdilik, Hz.Peygamberi yok etme adına üretilmiş kelime oyunudur.Maide 3.ayeti bunun ispatıdır.
yaklaşık 1 yıl önce
Selamünaleyküm.
Mehdi çoktan geldi ve aramızda yaşıyor.Ama müslümanlar ona sahip çıkmıyor.O devrin bilgisiyle bilinmesi mümkün olmayan bilimle ilgili ayetlerin doğru olduğunu insanlara gösterdi.Gelen Mehdi bilimin ta kendisi.Onun söyledikleri öğrencilere din derslerinde dahi öğretilmiyor.Ancak genetik bilimi tarafından yıkılan evrim teorisi öğretiliyor.
yaklaşık 1 yıl önce
Sadece şunu bilmek istiyorum, beklenen Mehdi Tayyip Erdoğan değil, değil mi…?
yaklaşık 1 yıl önce
” hz mehdi 2019 geliyor ! ne yapın, ne edin ; 2019 ramazan ayında kâbe de olun ! ” { ve bu mesajı internette yayın }
yaklaşık 2 yıl önce
Bilindiği gibi kutsal metinlerin, mitlerin, efsanelerin, masalların görünen fizik aleme ait manasının dışında birde görünmeyen sembolik bir anlatım tarzı vardır. Demir sembolu, fiziki manasının dışında psişik yeteneklerin ortaya çıkması ve bu ruhsal güçlerin kullanımı ile görünenin ardındaki görünmeyeni görmeye, hakıkat bılgısıne yaklaşmada araç olarak kullanılan belli bir manevi gelişimden tekamulden sonra ortaya çıkan mukafat olarak verilen psişik yetenekleri temsıl eder.
Ruhsal güçlerini kullanarak bazı bilgilere ulaşabilen şamanlar hakkında verilen bilgilerde ilk şamanların kadın olduğu erkeklerin ise demirciliği öğrendikten sonra şamanlık yapabildikleri bilgisi veriliyor. Neticede ilk kadın şamanlar demirci ustası oldukları için şmalık yapmıyorlardı.Buradaki demircilik ruhsal güçlerini kullanmayı öğrenebilen iç potansıyelını keşfeden kişi anlamında kullanılıyor.
Kuranı Kerim de ilk peygamber Hz Adem’den başlayarak son peygambere kadar olan tüm peygamberler belli bir sırayla belli bazı özellikleriyle öne çıkıyor. Bir kişi üzerinden örneklerle anlatılmak istenen bizlere kişinin tekamul manevi gelişim aşamasında sırasıyla gececeği ve ulaşması gereken evreleri anlatıyor. Son peygamber olan Hz Muhammet’lede ınsanoğlunun ulaşabılecegı en son tekamul seviyesı vurgulanıyor. Hz Muhammet’te ondan önce bahsi geçen tüm peygamberlerın sahip olduğu manevi birkimlerin hepsi mevcuttur. Muhammet makamı insan oğlunun dünya üzerinde ulaşabileceği en son seviyedir. Bu nedenle son peygamber olarak geçer. Bu konunun çakralarlada yakından ilişkisi vadır…
İnsanoğlunun sürekli bir kurtarıcı beklemesi ile mesih ve mehdinin geleceğine olan inancı içinde bulunduğu durumun olumsuzluğunun ve aşamasının nekadar düşük olduğunun içten içe farkında oluşundan dolayıdır. Gerçek anlamda bunu farkettiğinde ve kurtulmak arınmak gerçek bilgiye ulaşmak istediğinde ve bunu maddi manevi çabasıyla da hakettiğinde kurtarıcısına bu istek ve hakedişle kavuşacaktır. Toplumsal arınmayı sağlayacak bir toplum uyandırıcısı kurtarıcısı gelmesı için toplumsal olarak bu isteğin yoğun olarak olması gerek. Kişi nasıl ki kendi rehberıne bunu gerçekten istediğinde hiç beklemediği anda ulaşabiliyorsa toplumda gerçekten arınmayı temızlenmeyi (mesh) istediğinde ve hakettiğinde kurtarıcısını(mesih-mehdi) vicuda getirecektır. Tıpkı Musa’nın Hızır’ına Türk Halkının Atatürk’e Hz Muhammet’in Cebrail’e kavuşması gibi…
yaklaşık 2 yıl önce
Merhaba Seyfullah Bey. Yazınızdaki demir ile ilgili genel görüşe istinaden, daha önce yazmış olduğum bir deneme ve altında ki kaynakları incelemenizi öneririm. Bence demirin ne anlamda kullanıldığı bize daha farklı bir şekilde verilmiş. Özellikle kaynaklarda bulunan Kenan Keskinin Enerji Alanları ve Biz serilerine bir göz atmakta fayda var. http://www.ufukozcizme.com/post/yildiz-kapilari-kabe-ve-cakralar
yaklaşık 2 yıl önce
Ufuk kardeşim,
Sende Hadid 25 ayetine genelde yapılan yorumun aynısını yapmışsın. Demirin gökten gelmesi sadece dünyaya özgü bir durum değildir. Çünkü bütün gezegenlerin hatta bazı uyduların çekirdeği demirdendir. Yani bu durum dünyaya özgü bir durum değildir. En az marsta olmasına rağmen orada da vardır. Jupiterde muazzam ölçüde vardır. Yani sadece dünyada olsaydı dediğinizi ciddiye alabilirdim. Gezegenler oluşurken en ağır olan demir merkeze çöker. Bu doğal bir durumdur. Hatta oluşum sırasında dünyaya çarpan göktaşlarındaki demir de ağır olduğu için dünyanın merkezine çökebilir. Bu özel bir durum değildir. Bu gün demirce zengin bir göktaşı jupitere çarpsa demir merkeze doğru çökelir. Çünkü yoğunluğu diğer maddelerden daha fazla olduğu için doğal bir süreç yaşanır.
Daha da önemlisi hiçbir element dünyada oluşmamıştır. Hidrojen ve helyum büyük patlama anında, helyum-demir arası elementler büyük yıldızlarda, demirden büyük elementler Süpernova patlamalarında oluşur. Bu süreç evrenin ilk dönmelerinde galaksilerin merkezlerine yakın yıldızlarda bolca oluştu. Patlayan yıldızlar elementleri galaksilerin dışlarına doğru fışkırttı. Sonradan oluşan yıldızlar bu materyalleri kendi etraflarında topladı ve bunların bir kısmı da gezegenleri oluşturdu. Yani dünyada olan her atom uzaydan geldi. İçlerinden sadece demiri seçip uzaydan geldi demek bilgiyi tek yönlü kullanmaktır. Kurandaki ayete durum yakıştırmaktan başkası değildir. Sanki demir uzaydan geldi de diğerleri dünyada oluştu gibi bir anlatım izliyorsunuz…
Ateist insanlar Müslümanların bu yorumunu bilgisizlik olarak görüp dalga geçmektedirler. Genel bir durumu, özel bir durum gibi sunmak olayları çarpıtmak anlamı taşır.
yaklaşık 2 yıl önce
Bilgi için teşekkür ederim,bu konuda ki araştırmalarımı bu yönde de ilerletmeye çalışacağım.
yaklaşık 1 yıl önce
Hocam haddim olmayarak şunu söyliyeyim, biz insanlar habire kurana anlamlar yükleyip zihnimizi bunaltıyoruz, her şeyi kuranda bulmak, her fikri kurana dayandırmak kuranı yaşam alanından çıkarıp efsane ve hikayelere boğmaktır, mehdi inancı oniki imam inancı isanın bir daha geleceği düşüncesi ta islamiyetten öncede olan çoğu israiliyat hikayeleridir.. Ve bin yıllardır insanlara umut verip hükmetme aracıdır… Saygılar
yaklaşık 1 yıl önce
Şenol kardeşim,
Kuran’ı bir şey anlamadan Arapçasından okunmasını mı tercih edersin?
yaklaşık 2 yıl önce
Mesih-Mehdi konusunda enteresan bir yazı dizisi buldum.
İlginizi çekebilir.
http://www.angelfire.com/misyonersavar/mis5vn.html
http://www.angelfire.com/misyonersavar/mis5vt.html
yaklaşık 2 yıl önce
hz mehdi 2019 geliyor ! ne yapın ne edin 2019 ramazan ayında kabe de olun !!!
yaklaşık 2 yıl önce
Mehdi Tuncer Ciftci`dir. insaAllah
Lutfen takip ediniz.
Pazartesi: 11:00-13:30 arasi Rumeli Tv
Salı. : 11:00-14:00 arasiVizyontürk
Carsamba: 11:00-14:00 arasiVizyonturk
Persembe: 11:00-14:00 arasiVizyonturk
Cuma. : 22:30-02:30 arası Rumeli Tv
Cumartesi : 11:00-13:30 arası Rumeli Tv
23:00-02:00 arası vizyonturk
yaklaşık 2 yıl önce
İcraatleri nerede?
yaklaşık 2 yıl önce
En küçük ruhsal yeteneğinin farkına varan kendini mehdi sanıyor. Demekki insanlar kendilerini kandırmak için hazırlar. Cinlerle irtibata giren bile mehdiliğe soyunuyor.
yaklaşık 2 yıl önce
Merhaba Seyfullah bey. Siz bir kurtarıcı gelecekse bu kurtarıcıyı nasıl bekliyorsunuz? Siyasi bir kişilik mi?
Olağanüstü, daha doğrusu insan üstü birimi? Sıradan birimi? Her dinde bir kurtarıcı beklentisi mevcut. Ancak
bu beklenti nereden doğuyor
kurtarıcıya olan ihtiyaç mı yoksa gerçekten böyle biri geleceği için çeşitli rivayetlerde söz edilmesi mi?
Sizin görüşünüzü biraz bilir gibiyim. Şimdiye dek açılmamış kütüphane açılacak ve insanlık aydınlanacak. Fakat değişen ne olacak? İnsanlar biranda tüm bilgileremi ulaşacak yoksa belirli kişileremi bilgi gidecek?
Teşekkürler.
yaklaşık 2 yıl önce
Hakan Kardeşim,
Kütüphanelerdeki bilgiler dünyaya yayıldıkça insanlar üzerinde şok etkisi yapacak. Bilinenlerin ve bu güne kadar değer verilen, uğrunda onca can verilen yada alınan şeylerin hiçbir önemi olmadığını gören insanlık ilk şoku yaşayacak sonra bu bilgileri anlamaya özümsemeye çalışacak. İşte bu bilgileri ortaya çıkaran ekip mehdiyeti temsil edecek. Özel bir yeteneklerinin olup olmayacağını bilmiyorum. Ama tek kurşun atmayacaklarını hatta kimseye kızmadan süreci idare edeceklerini tahmin ediyorum. Zaten Kütüphaneler açıldığında dünyaya duyurma işini dünya basını halledecek. Benimde detaylar hakkında söyleyeceklerim tahminden öteye geçmez. Yaşarsak hep beraber göreceğiz…
yaklaşık 3 yıl önce
Merhabalar Seyfi bey. Yazılarınızı dikkatle okuyorum. Ve çoğuna katılıyorum. Yalnız tüm dünya da şuanda bir Mehdi a.s. furyası almış başını gidiyor. Gaibi sadece ALLAH C.C. bilir. Ama ben şuanda daha mehdiyet dönemi için erken bir vakit olduğunu düşünüyorum. Dediğiniz gibi de dünya ve insanlık belli bir aşamaya gelmeden fikir ve düşünce olarak, yani sizinde belirttiğiniz gibi topyekun bir uyanış olmadan da Mehdi a.s. geleceğini tahmin etmiyorum. Şuanda dünya o kadar maddiyata önem vermeye başladı ki sevgiler bile tamamen maddesel. Temennim inşALLAH birgün insanlık uyanış dönemine girer ve sizin de dediğiniz gibi yaşadığımız dünya tamamen hologram. Çok boyutlu bir hologramda yaşıyoruz ama hala sırrı çözemedik. Çalışmalarınızda başarılar diler, bizleri aydınlattığınız için ayrıca teşekkür ederim.
yaklaşık 3 yıl önce
Tuğçe Kardeşim,
Bu konuyu yaptığımız ALTINÇAĞ KAŞİFLERİ sohbet toplantılarında ileri bir tarihte kıyamet alametleri bahsinde inceleyeceğiz. Önümüzdeki konu zaman konusudur. Seni de ekledim. Eğer katılmak istemezsen beni çıkar diye mesaj at. Sohbetlere katılmak isteyen arkadaşların bilgi vermesi gerek. Gurup kapalıdır.
yaklaşık 3 yıl önce
Ben büyük bir istekle katılmak isterim Seyfullah bey. Fakat nasıl katılacağım? Konu hakkında bilgilendirebilirseniz sevinirim.
yaklaşık 3 yıl önce
Size davet gönderdim onu kabul edin
sonra açıklayacağımız gün ve saatlerde biz sizi zaten ekldiğimizden görürsünüz İlk toplantımızı yayınladık konu altınçağ idi ama tahmin edersiniz ki konu dallanıp budaklandı. Okumak isteyenler https://www.facebook.com/groups/altincagkasifleri/ adresinden indirip okuyabilir. Ama söylemedi demeyin sohbet 5,5 saat sürdü…
yaklaşık 2 yıl önce
Seyfullah Bey !
Hedef 2023 bu mu ? kütüphaneler 2023’e kadar açılması ihtimal dahilinde midir ? yoksa göremeyecek miyiz ?
yaklaşık 2 yıl önce
Oğuzcan kardeşim,
Kıyamet tarihi gizlidir. Kuran bu konuda çok kesindir. Sembol olarak da bir tarih bulamadım. Onun için bir şey söyleyebilmek imkanına sahip değilim. Fakat şöyle bir fikir jimnastiği yapabilirim.
Kehf 25 Onlar, mağaralarında üçyüz yıl kadar kaldılar ve dokuz yıl da buna ilave etmişlerdir. ayetini ben kütüphanelerin açılmasıyla özdeşleştiriyorum. Buradan şunu çıkarıyorum. Eğer kıyamet 2023 de olacak ise 2023-9=2014 de Mehdi kütüphaneleri açmış olması gerekir. Eğer Mehdi şu anda kütüphaneler üzerinde çalışmalarını sürdürüyor ise ve ilk olarak 2014’de başladıysa kütüphaneler dünyaya 2023 de açıklanacaktır. Açıklandıktan kısa süre sonra da kıyamet kopar. Fakat Mehdi bu yıl göreve başladıysa 9 yıl sonra kütüphaneler insanlığa açılacak demektir. Yani mehdinin ahit sandığını bulduktan sonra kütüphanelerin insanlığa hazırlanması süreci 9 yıldır. Mehdiyi henüz tanımadığım için bu sürecin neresindeyiz bilemiyorum. Bende herkes gibi beklenti içindeyim…
yaklaşık 2 yıl önce
Araştırdığım kadarıyla müdessir suresinden de haraketle Mehdi’nin zuhur tarihinin 2019 olduğu geçmekte farklı kaynaklarda, eğer böyleyse 2010’dan beri mi kütüphanelerin açık olması gerekiyor yoksa zuhur ettikten(2019) itibaren mi bir 9 yıl daha geçmesi gerekmekte ? bu arada ben 2010’da bu sayıyla tanıştım fakat tanışmam biraz tuhaf oldu diyebilirim, kendi araştırmamla bulmadım ! daha çok bu sayıya beni iten bir şey, bir enerji oldu diyebilirim, her yerde bu sayıyı görüyordum çünkü ? bunun ne tür bir anlamı var tam olarak anlayamadım malesef fakat sezgilerim 2019’da bir şeyler olacak diyor…!
yaklaşık 2 yıl önce
AL-İ MUHAMMED’İN KAİM’İNİN (HZ. MEHDİ’NİN) İKİ GAYBETİ (KAYIP DÖNEMİ) VARDIR. BİRİSİ DİĞERİNDEN DAHA UZUNDUR… (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani s. 199)
Bu hadise göre Mehdi önce bilinecek sonra iki kere kaybolacak. Ben bu durumu şöyle yorumluyorum. Mehdi önce bir ortalıkta gözükecek. Sonra kısa bir süre ortadan kaybolacak. Sanırım bu süre ahit sandığını arayacak yada bulmuş olup teknolojisini çözüp içindeki bilgileri öğrenmeye çalışacak. Tahmin ediyorum ondan sonra tekrar ondan haberdar olacağız. En azından ilgili olanlar haberdar olacak. Ahit sandığından aldığı bilgiler ile kütüphaneleri deşifre etmeye gidecek. İşte bu deşifre süresi 9 yıl olacak. Mehdiyi 2016 da görsek kıyamet en erken 10 sene sonra 2026’de olacaktır… Mehdinin ilk kayboluşunun süresi hakkında bilgi yok. Ben birkaç ay olarak aldım. Yoksa bir kaç seneyse, süre ona göre artacaktır. Üstelik henüz Mehdiyi görmediğimize göre bir yorum yapabilmem mümkün değildir.
2010 yılında mehdiyi görmediğimiz için bu süreç geriye doğru çalışamaz. 2019 da mehdiyi görürsek 2029 dan itibaren kıyameti bekleyebiliriz…
Ayrıca bu söylediklerim kesin yargılar değil. Hadis ve ayetlerin bende yaptığı çağrışımlardır. Yani bir fikir jimnastiğidir… Bu söylediklerime bakarak kıyamet tarihi belirlediğim düşünülmesin…
yaklaşık 2 yıl önce
Seyfullah Bey !
http://obunedio.blogspot.com.tr/2016/03/yeni-dunya-duzeni-illuminatinin-yeni.html
Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz ? tüm bu olanlar Illuminati adlı örgütün insanları şeytanın himayesi altında toplamak için planladığı bir oyun olabilir mi ? Kur’an’da asla affedilmeyecek olan bir günah var, adı *ŞİRK* acaba şeytan 99 doğru anlatarak insanları bu asla affedilmeyecek olan günaha sevk etmeye çalışıyor olabilir mi ?!! bu konu hakkında çok huzursuzum ben, yazılarınızda bir ruhumuz olduğu görüşündesiniz ki buna bende katılıyorum ! fakat ruhumuzun olması bizi bir *Tanrı* mı yapar ? çünkü Illuminati’nin düzenlediği bu tezgahta insanların kendilerini bir *Tanrı* olduklarına inandırma fikri var ! bu konu hakkında görüşünüzü bilmek isterim çünkü şirk konusu Kur’an’da tek affedilmeyecek mesele olarak geçiyor, yani belki de bütün doğrular bu yanlışa sürüklemek içindir ? aklıma böyle bir şey geldi ve huzursuzum…
yaklaşık 2 yıl önce
Oğuzcan Kardeşim,
İllüminati konusunu pek bilmiyorum. Bazı şeyleri doğruya yakın ama arkasında kim var haberim yok. Bende doğrular içine gizlenen yanlışlar yüzünden pek sıcak bakmıyorum o tür bilgilere. Özellikle arkasındakini bilmeyince içim ısınmıyor. Halis duyguları olan kendini gizlemez diye düşünüyorum. Ayrıca bu tür işlerin arkasında çoğunlukla cinler var. Yani medyumsal bağlantılar… Kimi bilmem hangi gezegenden dünyayı uyarıyor. Kimi peygamber, kimi Allah olup insanlığı kurtarıyor. Olayın müsabbibi cinler olunca öte dünya hakkındaki söylemleri doğru ama gerisi palavra oluyor.
Ayrıca Allah’ı insani düşüncelere sahip bir varlık gibi düşünme. O sonsuz sevgiden oluşur. İnsanın ruhu O’ndan değil mi? O’ndan gelmedik mi? Dönüşümüz o’na değil mi? Tereddüdün niye?
Bu gün çevrende Allah’ın şanına yaraşır kaç kişi görüyorsun. Ben hiç görmüyorum. Demek ki amaç bizim Allah’ın şanına yaraşır hale gelmemiz. Bu kusurlarımızla O’na dönemeyiz. Onun için çok daha yolumuz var ama yolun dünyadaki kısmı tükendi.
İnşikâk 6 Ey insan! Kuşkusuz sen Rabbine doğru çaba üstüne çaba sarfetmektesin, nihayet O’na varacaksın.
diyerek Kuran O’na dönme işlemini kesin dille başaracağımızı söyler. Hemde tüm insanlık olarak…